ABD, Çin ve Japon ekonomisini nasıl evcilleştirebilir?

ABD, Çin ve Japon ekonomisini nasıl evcilleştirebilir?

ABD’nin gerçek anlamda asla Japonya’yı yenmediğini, yeni bir strateji geliştirmez ise Çin’i de asla yenemeyeceğini görme zamanı geldi. Son kullanma tarihi geçmiş ideolojik basmakalıpların ardına sığınmak, bizleri 1980’li yıllarda kurt

Clyde V. Prestowitz

1981 yılı sonbaharında Başkan Ronald Reagan’ın Ticaret Bakanı’na danışman olarak Washington’a geldiğimde, ABD, Pearl Harbor zamanında olduğundan daha çok Japonya’dan çekinmekteydi. Japonların otomotiv endüstrisi, Detroit’e gözünü dikmeye hazırlanıyordu. Honda ve Toyota’ların ithalatı, Amerika’nın üç büyük otomobil üreticisinin dükkanın kapısına kilit vurup, yüz binlerce çalışanını işsiz bırakmasına zorluyordu.

Silikon Vadisi’ndeki işletmelerin öncülüğünü yaptığı Amerika’nın yarı-iletken endüstrisi, çaresiz duruma düşmüştü: Japon hükümetinin desteklediği Japon üreticiler, yeni kuşak bilgisayar çipleri için piyasanın yarısından fazlasına yayılmışlardı. Ayrıca, tüm bunlar, ABD’de giderek artan bir resesyon ortamında söz konusu oluyordu.

Japonya’nın ekonomik mucizesi, kaza sonucu gerçekleşmiş bir durum değildi. “Stratejik addedilen endüstrilere” teşvikli yatırımlar yapılmasını içeren düzenli bir program dahilinde başlamıştı. Bu endüstriler arasında, çelik, makine, elektronik, kimyasallar, otomotiv, gemi inşası ve hava taşıtları yer almaktaydı. Japon liderler, ekonomilerini ileriye taşımak üzere ihracat atağına odaklanmışlar; vergiler ve sınırlı tüketici kredileri yoluyla iç tüketimi önleyip, yüksek oranda tasarrufu ve yatırım oranlarını teşvik etmekteydiler. Dünya sınıflandırmasında öncü fabrikalar kurdular; Japon-menşeli teknolojileri vurguladılar; bir yandan da piyasaya erişimin bir koşulu olarak yabancı şirketlerin yerel şirketlere devredilmesini sağladılar. Endüstri bazında işçi sendikalarının kurulmasını önlediler ve yen’i dolar karşısında daha az değerli gösterip, iç endüstrileri, vergiler ve ticaret engelleriyle korudular.

Japonya’nın ortaya koyduğu ekonomik mucize, diğer Asya kaplanlarının da –Güney Kore, Malezya, Singapur, Tayvan, Tayland ve şimdilerde hepsinden de büyük olan Çin- sonraki senelerde izleyeceği bir örnek oluşturmuştur. Bu yüzden de, ABD’nin bugün karşı karşıya olduğu yeni Asyalı ekonomik sorunla nasıl mücadele edeceği önem kazanıyor.

Reagan yönetimi, tüm “bırakınız yapsınlar” söylemine rağmen, ateşe ateşle karşılık vermiş; Japonya’nın piyasa-bozucu endüstriyel ve ticaret politikalarına sert karşılıklarla mücadele etmiştir. ABD, kısa sürede, “gönüllü ihracat kısıtlaması” anlaşmasını sonuçlandırmış; bu anlaşma uyarınca, Kongre’nin korumacı mevzuatı karşısında tehdit edilen Tokyo, otomobil ihracatlarını yılda 1,68 milyonla sınırlandırmıştır.

Aslında, bu durum, Japon otomobil yapıcıların, ABD’de “nakil fabrikalar” kurması sonucunu doğurmuş; böylelikle ABD-merkezli otomobil üretimi ve imalat sektöründeki istihdamın kaybına sebep olmuştur. Washington, aynı zamanda, bazı ileri teknoloji motosiklet ithalatlarına uygulanan vergileri geçici olarak yükselterek, batmakta olan Harley Davidson şirketini kurtarmıştır. Washington, kendi yarı-iletken endüstrisine destek verirken, çok daha saldırgan bir tavır içine girmiş; damping-karşıtı usulleri başlatmış; Japon piyasasının %20’lik bir bölümünde ABD imalatçılarının kendilerine yer edinmesi için Tokyo’dan güvence almıştır.

En önemlisi ise, 1985 yılındaki Plaza Anlaşmasıdır ki, bu anlaşma uyarınca, Washington, ABD’nin geniş ticaret açığını azaltmak üzere yen’in yeniden değerlendirilmesi için Tokyo’yu ikna etmiştir. Sonraki birkaç sene içinde, yen’in değeri, dolar karşısında artmış; ABD’nin Japonya’dan yaptığı ithalatların yönü değişmiştir. Ticaret açığı, 1986 yılında 55 milyar dolardan, 1991 yılında 43 milyar dolara gerilemiştir. Harley Davidson ve Silikon Vadisi, yeniden hezimete uğramıştır.

Amerika’nın son büyük ticaret savaşından arta kalan bu başarılar, bir şekilde unutuldu. Ancak, küresel ekonominin bu denli kırılgan bir dönemden geçitiği şu günlerde, Çin ile ilgili durumda, pek de iyimser olamayacağız.

Tıpkı 1980’li yıllarda Japonya gibi, bugün Çin de, ihracat-odaklı bir büyüme stratejisi izliyor; iç tüketimi kısıtlıyor; tasarrufa yöneltiyor; yatırımları stratejik endüstrilere kaydırıyor. Önünde ise bir dizi ticaret engeli, zayıf işçi birlikleri ve değerinden düşük gösterilen bir döviz kuru var. ABD’nin Çin ile olan ticaret açığı, bugünlerde 250 milyar dolar’a varmış durumda; bu, Japonya ile olan açıktan dört kat daha fazla. Pekin, yabancı yatırımcıları çok daha önceden ülkesine davet etmiş olsa da, kendi teknolojisini geliştirmeye çok daha fazla odaklanıyor. Daha da önemlisi, ABD’nin ileri teknoloji endüstrileri (güneş enerjisi, bilgisayar çipleri ve fiber optikler), giderek Çin’de yapılmaya başlandı. Ve, Çin’in fikri mülkiyet haklarını korumaya dair güçlü bir şekilde verdiği taahhütler, yerine getirilmek şöyle dursun, basbayağı çiğneniyor. Çinli bir dostumun bana geçtiğimiz sene açıkladığı gibi, “şimdi, tüm yabancı köpekleri kulübeye soktuk ve hepsini çok fena pataklayacağız”.

Ancak, Washington da, Japonya’yı serbest piyasa politikalarıyla “patakladığı”ndan o kadar emin ki, Tokyo’ya olduğu gibi Pekin’e bir yanıt verme gereği duymuyor. Barack Obama yönetimi, göreve geldiğinden beri sadece bir kez Dünya Ticaret Örgütü’ne bir şikayet götürdü ve Pekin’i bir kur manipülatörü olarak adlandırmaktan sürekli kaçındı. Oysa, gerçekler ortadaydı… Washington, gönüllü ihracat kısıtlamalarını aklından geçirmeye bile yanaşmadı ve Pekin’in yuan’a yeniden değer kazandırmak konusunda ikna etmede fazla bir başarı gösteremedi. Bu, pek de şaşırtıcı olmasa gerek: Çinliler, Plaza Anlaşması’nın Japonya’nın çöküşüne neden olduğu konusunda ikna olmuş durumdalar ve aynı hatayı bir kez daha yapmak istemiyorlar. Çin Halk Bankası’nın üst-düzey bir yetkilisinin bana söylediği gibi, “Japonlar gibi çılgın olmayacağız biz…”

ABD, bugün Çin karşısında, Japonya ile olduğundan çok daha az manivela gücüne sahip. Washington’un, İran, Kuzey Kore ve küresel iklim değişikliği gibi ulus-ötesi tehditlerle mücadele eden bir Çin’e gereksinimi var. ABD hükümetinin artan borçlarının finansmanı da, ayrı bir mesele… Dolayısıyla, Obama, hareket etmek konusunda çok daha az yetenekli ve çok daha az istekli. Bunun tek istisnası, açıklaması olmayan tavizler verdiğinde karşımıza çıkıyor. Obama, Geçtiğimiz Kasım ayında Çin’e yaptığı ziyarette, Çin’in kendi ticareti jetini geliştirmesinde ABD’nin kendisine yardımcı olacağını iddia etmişti. Oysa, hava-uzay teknolojisi, halen Çin’e ihracat yapan ender Amerikan stratejik endüstrilerinden biri…

Ancak, daha zekice taktikler bile, kaybedilen zemini yeniden kazandırmaya yeterli olmayabilir. Reagan’ın saldırgan politikaları, akan kanı durdurmada yeterli görünmüş olsa da, ABD ekonomisine yeniden rekabetçilik kazandırmada kafi gelmemiştir. Amerikan üreticilerinin çoğu, 1980’li yıllarda kaybettiklerini yeniden kazanamadılar.

Aslında, geçtiğimiz ticaret savaşında kimin kimi yendiği sorusuna verilecek kolay bir yanıt olmasa gerek… Şöyle düşünün: Japonya’nın GSYH oranında 1990–2000 yılları arasındaki (yani, Japonya’nın “kayıp on yılı”) artış, ABD nüfusundaki artışları göz önünde bulundurduğunuzda, Amerika’nınkinden sadece %0,2 oranında az idi. Ve, Japonya, kişi başına GSYH temelinde, çok daha ileri konumdaydı. Her halükarda, Japonya’nın üretkenlik artışı, 1990’lı yıllarda ABD işçilerinin verimini geride bırakmıştır.

Peki, 1986 yılında Reagan için son derece endişe verici olan Japonya ile 55 milyar dolarlık ticaret açığına ne demeli? Söz konusu açık, 2006 yılına gelindiğinde, 90 milyar dolar’ı bulmuştu. Genel itibariyle, bugünkü ABD, takriben 600 milyar dolarlık bir küresel ticaret açığı veriyor.

Sayılar yanıltmasın: ABD’nin gerçek anlamda asla Japonya’yı yenmediğini, yeni bir strateji geliştirmez ise Çin’i de asla yenemeyeceğini görme zamanı geldi. Son kullanma tarihi geçmiş ideolojik basmakalıpların ardına sığınmak, bizleri 1980’li yıllarda kurtarmadı, bugün de kurtarmayacak.

Kaynak: http://www.foreignpolicy.com/articles/2010/10/11/lie_of_the_tiger?page=full



Türkiye'nin kalkınma hamleleri yeni müfredatta

Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB) kamuoyunun görüşüne sunulan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kapsamında hazırlanan yeni müfredat taslağındaki çeşitli derslerde, Türkiye'nin kalkınma projelerine dair içeriklere de yer verildi.

Teknoloji

Yapay zeka finans sektöründe izlerini artırıyor

Yapay zeka teknolojisi finans sektörünün geleceğini belirlerken yasal düzenlemelerden hayata geçen uygulamalara kadar çok sayıda yenilik hem sektöre hem de son kullanıcıya fayda sağlıyor.

Teknoloji

Yapay zeka tabanlı sohbet robotları e-ticarette memnuniyeti artırıyor

E-ticaret platformlarında etkin şekilde kullanılan ve geçen yıl 5,39 milyar dolar pazar büyüklüğüne ulaşan yapay zeka tabanlı chatbotlar, 7 gün 24 saat e-ticaret kullanıcılarının sorularını yanıtladı.

Teknoloji

Milli uydu İMECE uzaydaki birinci yılını tamamladı

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’nin ilk yüksek çözünürlüklü yerli ve milli gözlem uydusu İMECE'nin uzaydaki birinci yılını tamamladığını duyurdu.

Teknoloji

Hamas: Ateşkesi kabul ediyoruz... Filistinliler kutluyor İsrail temkinli

İsrail, Refah Sınır Kapısı'nın Gazze tarafını ele geçirdi

Rus basınında Gazze savaşı: "Netanyahu'nun açıklamaları Hamas'ın pozisyonunu sertleştirmesine neden oldu"

AB üyesi 26 ülkeden Netanyahu’ya “dur” çağrısı

Brezilya'daki sel felaketinde ölenlerin sayısı 83'e yükseldi

Tüm gözler Kahire'de... Hamas'tan 'İsrail' açıklaması: Ciddi bir anlaşmazlık yok

İsrail basını 'kâbus senaryosu'nu yazdı: Netanyahu için tutuklama emri çıkarılacak! IDF kanlı plana onay verdi

Zelenski dünyaya duyurdu: En az 7 Patriot sistemine ihtiyacımız var

İsrail'den Lübnan'a hava saldırısı! Cemaat el-İslami lideri Musab Halaf öldürüldü

İsrail, Gazze'deki savaşı sürdürme planlarını onayladı

Irak, 30 yıl aradan sonra Türkiye sınırında üs kurdu

Türk SİHA'ları Yunanistan'ı masrafa soktu: Milyarlık programa onay verdiler

Türkiye'nin kalkınma hamleleri yeni müfredatta

AVRASYA BİR VAKFI BİLİM TEKNOLOJİ DERNEĞİ KONFERANSI (27 NİSAN 2024)

Üst düzey isim İstanbul'da dünyaya duyurdu! Hamas'tan İsrail'e tarihi çağrı

İlham Aliyev: Fransa, Hindistan ve Yunanistan, Ermenistan'ı silahlandırıyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail ile ticaret tartışmalarına noktayı koydu: O iş bitti

ABD Başkanı Biden, İsrail ve Ukrayna'yı kapsayan 95 milyar dolarlık yardım paketini imzaladı

İsrail'in "konforlu mağduriyeti"

Meteoroloji'den 44 ile toz taşınımı uyarısı! Göz gözü görmeyecek

Yapay zeka finans sektöründe izlerini artırıyor

ABD'nin Suriye'deki üssüne kamikaze İHA ve roket saldırısı düzenlendi

Zelenski: ABD yardımı, Ukrayna'nın ikinci Afganistan olmayacağının sinyalini verecek

Türkiye fırtınaya teslim! Çatılar uçtu, minareler devrildi

Netanyahu: Hamas'a yakında acı verici darbeler indireceğiz

Yapay zeka tabanlı sohbet robotları e-ticarette memnuniyeti artırıyor

AB zirvesinde Türkiye'ye ilişkin sonuç bildirisinde Kıbrıs vurgusu

Rus basınında Gazze savaşı: "Biden yönetimi Tahran'a karşı kendi ekonomik tedbirlerini hazırlıyor"

Genellikle erkeklerde görülen akciğer kanseri kadınlarda artışa geçti! İşte en önemli sebebi

Bakan Bolat'tan fahiş fiyat açıklaması: Rekabet kanununda değişiklik yapılacak

Yükleniyor