Adam Entous
ABD ve Türkiye`deki yetkililere göre, ABD ve Türkiye Suriye’de ortak bir askeri bir misyon konusunda aralarındaki görüş ayrılıklarını azalttılar. Bu durum, ABD ve koalisyon ortaklarına Türkiye`deki hava üslerini, Suriye’nin kuzeyindeki İslam Devleti hedeflerine karşı operasyonlar yürütmek üzere kullanma imkânı verecektir.
Anlaşma çerçevesinde ABD’li ve Türk yetkililer Suriye sınırının bir bölümünde, Esad rejimi uçakları için yasak bölge olacak, ayrıca Batı destekli muhalif güçler ve mülteciler için güvenli bir sığınak sağlayacak, korunaklı bir bölge yaratılmasını tartışıyorlar.
Yetkililer, ABD ve koalisyon güçlerine ait uçakların İncirlik ve diğer Türk hava üslerini bölgedeki devriye görevleri için kullanacaklarını ve böylece Türkiye sınırından giren asilerin orada saldırıya uğramalarının engelleneceğini söylediler.
Yetkililere göre Türkiye, Suriye’nin kuzeyinin üçte birinde, çok daha geniş bir uçuşa yasak bölge yaratılması önerisinde bulundu. Ancak bu Obama yönetimi için umutsuz bir düşünceydi ve yönetim Ankara’ya, böylesine istilacı bir girişimin Esad rejimi için savaş nedeni oluşturacağını söyledi.
Resmi bir uçuşa yasak bölgeye karşın tartışılmakta olan sınır boyunca daha dar bir güvenli bölge yaratılması, Suriye hava savunmasının ortadan kaldırılması için herhangi bir saldırıyı gerektirmeyecektir. Bunun yerine ABD ve koalisyon ortakları Esad rejimine bölgeden uzak durması yoksa misilleme riskiyle karşı karşıya kalacağı konusunda sessiz bir uyarı gönderebilirler.
Yetkililer, Ankara’nın bakış açısıyla sınır boyunca güvenli bölge yaratılması için bir başka nedenin de Türkiye’de eğitilecek muhalif savaşçıların korunması ve Suriye’nin kuzeyine uzanan muhaliflerin tedarik hatlarının koruma altına alınması olacağını söylediler.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir hafta önce Ankara’da ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ile bir araya geldi. ABD’li ve Türk yetkililere göre Erdoğan Obama yönetiminden, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın dizginlenmesine yönelik daha fazla şey yapması istedi.
Erdoğan aynı zamanda Türkiye’nin, ilave yüz binlerce Suriyeli mültecinin daha saatler içinde sınırdan ülkeye geçmesine neden olabilecek İslam Devletinin Suriye’nin kuzeyindeki ilerleyişi hakkında gittikçe daha çok endişe duyduğunu belirtti.
Türk yetkililer Amerikalı mevkîdaşlarına, İslam Devletinin yeni bir büyük saldırısı durumunda Türkiye’nin iki ya da üç milyon fazla mültecinin akını ile karşı karşıya kalabileceğini ve bunun Ankara’nın kaldırabileceğinden fazla olduğunu söyledi. Türkiye, hâlihazırda 1,5 ila 1,8 milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapıyor.
Her ne kadar ABD’li yetkililer müzakerelerin hâlâ başlangıç aşamasında olduğunun ve haftalarca hatta daha uzun sürebileceğinin altını çizse de geçen hafta Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi toplantısında ABD ile Türkiye arasındaki görüş farklılıkların azalması konusu tartışıldı.
ABD’li ve Türk yetkililere göre taraflar, ilk olarak Ankara’nın teklif ettiği, Irak sınırından Akdeniz kıyısındaki Lazkiye şehrine kadar uzanan geniş bir uçuşa yasak bölge oluşturulmasını artık tartışmıyor.
NATO yetkilileri, Türkiye’nin, İslam Devletine karşı hava saldırıları için ABD ve koalisyon ortaklarına üslerini açmayı haklı göstermek üzere, BM Sözleşmesinin 51. Maddesi kapsamındaki meşru müdafaa hakkını kullanmak üzere Birleşmiş Milletler’e mektup yazan Irak örneğini izlemeyi düşündüğünü söyledi.
Yetkililer, Türkiye’den yazılacak böyle bir mektubun, bazı NATO müttefiklerinin Suriye’deki askeri operasyona katılmasının yolunu açabileceğini bildirdi.
Suriye’de koalisyonun hava saldırılarının çoğu, tanımı gereği, Irak Başbakanı Haydar el-Abadi’nin 51. Madde kapsamında meşru müdafaa hakkından yararlanmak için yazdığı mektuba dayanılarak Irak’taki operasyonlara destek amacıyla düzenleniyor.
ABD’li ve Türk yetkililer, Türkiye ile sınır boyunca havada daha sınırlı özel bir bölgenin, ABD savaş uçaklarının İslam Devleti militanları ile savaşan Kürt savaşçılara destek olduğu Suriye kenti Kobani üzerinde şekillenen fiili uçuşa yasak bölgeye benzer olabileceğini söyledi.
Türkiye, İslam Devleti hedeflerinin belirlenmesine yardım etmek için Suriye’nin kuzeyine kara kuvvetlerini sokabileceğinin sinyallerini verirken ABD’li yetkililer Türk ordusunun bu yeterliliğe sahip olup olmadığından emin değil.
ABD açısından, fiilen, küçük bir uçuşa yasak bölgenin oluşturulmasının bile, Esad rejiminin buna karşı çıkma ihtimali gibi bir risk içeriyor. ABD, Suriye’de eylül ayında hava saldırıları başlarken Esad rejimine, koalisyonun uçaklarıyla mücadeleye girişmemesi yönünde mesajlar iletti. ABD’li yetkililer rejimin şimdiye kadar Amerikan uçaklarına tepki göstermediğini bildiriyor.
Amerikalı ve Türk yetkililer, Türkiye’nin söz konusu özel bölgeyle ilgili şimdiye kadarki en detaylı projesini ABD Başkanı`nın IŞİD`le Mücadele Küresel Koalisyon Özel Temsilcisi emekli Orgeneral John Allen ile yapılan son görüşmede sunduğunu belirtiyorlar.
Beyaz Saray ve Pentagon yetkilileri Esad ile ihtilafa yol açacağı gerekçesiyle uzun süre uçuşa yasak bölge fikrine direndi. Esad helikopter ve sabit kanatlı uçak filolarını Halep’e ve Suriye’nin kuzeyinde nüfusun yoğun olduğu diğer merkezlere saldırı için kullanıyor.
ABD’li yetkililer Türkiye’nin şimdiye kadar Amerikan ordusunun İncirlik’ten sadece insansız uçakları uçurmasına izin verdiğini aktardılar.
Suriye muhalefeti yetkilileri yeni teklifin, ABD’nin Suriye’nin entegre hava savunma sistemini etkisiz hale getirmesini gerektirmeyeceğini söylediler. Yetkililer, Suriye’nin söz konusu bölgeye karşı çıkması halinde ABD ve koalisyon ortaklarının Suriye rejimine ait savaş uçaklarını uzak tutmak için Suriye sınırları dışından menzil dışı silahlar kullanabileceğini belirttiler.
ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Martin Dempsey, 2013’te Kongre liderlerine hitaben yazdığı mektupta, uçuşa yasak bölge oluşturulması durumunda ABD’nin Suriye’nin savaş uçaklarını ve hava meydanlarını vurmasının gerekebileceğini söylemişti.
Orgeneral Dempsey bu durumda rejimin, Esad karşıtı isyancılara saldırabilmek için ağır silah ve roket gibi karadan karaya silahları daha fazla kullanarak kaybedilen hava sahasını telafi etmeye kalkışabileceğini belirtmişti. (ABD, The Wall Street Journal - 01 Aralık 2014)