Amerika-Rusya arasında boru hatları ve doğal gaz mücadelesi

Amerika-Rusya arasında boru hatları ve doğal gaz mücadelesi

Amerika’nın Carter Doktrini çerçevesinde ulusal güvenlik politikasının ana damarı olan “petrol ve doğalgaz kaynaklarının kontrolü” hakkıyla birlikte, yeni Soğuk Savaş’ın iyi bir şekilde sonuçlanmasına dair herhangi bir garanti bulunm

Avrupa, enerjide Rusya`ya bağımlı.


Steve Horn

Her iki ülke açısından da Snowden meselesi, aslında, daha büyük çaplı bir emperyal düşmanlığın sıkıcı bir ağız dalaşından ibarettir.

Neredeyse iki ay kadar önce, Ulusal Güvenlik Ajansı NSA’nın eski taşeronu, şimdiyse muhbiri Edward Snowden, uluslararası denetim aygıtına dair somut delil nitelikli belgeleri The Guardian ve Washington Post’a teslim etti. Bu belgeler ise, son yılların en çarpıcı öykülerinden birine dönüşüverdi.

Snowden, kendisine sığınma hakkı verecek ülkeyi beklerken Moskova havalimanında altı hafta süren Hollywood benzeri bekleyişin ardından şimdilerde Rusya’da yaşıyor.

Gazeteciler ve uzmanlar, Rusya’nın Snowden’e bir yıllık sığınma hakkı vermesiyle sonuçlanan açmazın yoğunluğu ve entrikayı ortaya koyan sayısız makale ve gazete haberi kaleme aldılar. Dikkatler ise, babası Lon Snowden’e ve kendisinin Edward’ı Rusya’da ziyaret edeceğine dair yaptığı açıklamaya kaydı.

Bu “Beyaz Vahşi At” coşkusu içinde kaybolan birçok kesim ise, odanın içindeki fili gözden kaçırdı: ABD ve Rusya arasındaki “Büyük Oyun” tarzı jeopolitik açmaz, aslında tüm bu sürecin ardındaki temel etmendi ve Rusya’nın Snowden’e sığınma hakkı vermesinde bir itici güç oldu. Peki, ortadaki mesele nedir? Doğal gaz.

Rusya’nın elbette kendi denetim devleti var ve The Guardian’dan Luke Harding tarafından, Putin’in denetiminde serpilen derin yolsuzluk ağlarından dolayı bir “Mafya Devleti” olarak tanımlandı.

Tüm bunlar, kısmen hidrolik kırılma olarak bilinen tartışmalı (kayagazı) sondaj süreci sayesinde Rusya’nın doğalgaz üretimiyle ABD’nin rekabet içerisine girmesinden kaynaklanıyor. Keza bu şekilde ABD, Başkan Barack Obama’nın tabiriyle “Doğalgazın Suudi Arabistan’ı” haline gelecek.

Rusya, 2012 yılında 653 milyar metre küp doğalgaz üretiminde bulundu; ABD ise 651 milyar metre küp. Bu da, bu iki ülkeyi dünyanın en büyük iki üreticisine dönüştürüyor.

Bir Doğalgaz OPEC’i kurulması

Odadaki filin tanımlanması, 1 Temmuz günü Rusya devlet başkanı Vladimir Putin, Snowden’e sığınma hakkı verip vermeyeceği konusunu ilk kez yanıtladığında bir hakikat olarak ortaya çıktı. 1-2 Temmuz tarihlerinde Moskova’da gerçekleşen Doğalgaz İhracatçı Ülkeler Forumu GECF’in yıllık toplantısında da bu kararını açıkladı.

“Eğer burada kalmak istiyorsa, bunun tek bir koşulu var: Amerikalı ortaklarımıza zarar vermeye dönük çalışmalarına son vermeli; keza bu çok tuhaf bir durum,” demişti Putin, GECF’in yıllık toplantısında.

Petrol İhracatçısı Ülkeler Örgütü OPEC ile paralel olarak –New York Times, bunu “doğalgaz OPEC’i” olarak tanımlar-, GECF, görevi Amerika ve Batılı ülkelerin küresel doğalgaz ticaretindeki egemenliğini defetmek olan bir ülkeler bloğudur. 13 üye ülke arasında; Rusya, İran, Bolivya, Venezüella, Libya, Cezayir ve daha birçokları yer almaktadır.

GECF, 2001 yılından bu yana gayriresmi toplantılar düzenlemiş; 2008 yılında resmi bir örgüte dönüşmüş; ve Rusya’nın yönlendiriciliği altında çalışmalarını sürdürmüştür. GECF Genel Sekreteri Leonid Bokhanovski, aynı zamanda Rus petrol ve doğalgaz devi Gazprom’un şubesi olan Stronytransgaz’ın da eski başkan yardımcısıdır.

Putin rejimi ile GECF liderliği arasındaki yakın ilişkileri gösterir şekilde, Gennady Timchencko – Araştırmacı Gazetecilik Bürosu’na göre “Putin’in yakın çevresinden birisi”- Stroytransgaz’da %80’lik hisseye sahip bulunmaktadır.

21.yüzyılın “doğalgaz Soğuk Savaş’ı”, ABD ile Rusya arasında patlak verdi ve Edward Snowden, bunun öncüsü olarak görev aldı. Rusya’nın Snowden’e sığınma teklifi karşısında hayalkırıklığına uğrayan Başkan Obama ise, kısa süre önce, Başkan Putin’le yapacağı zirveyi iptal etti.

Amerika’nın Carter Doktrini çerçevesinde ulusal güvenlik politikasının ana damarı olan “petrol ve doğalgaz kaynaklarının kontrolü” hakkıyla birlikte, yeni Soğuk Savaş’ın iyi bir şekilde sonuçlanmasına dair herhangi bir garanti bulunmuyor.

Doğalgaz ihracatlarındaki kırılma, Rusya’yı uzaklaştırıyor; ancak bu daha ne kadar sürecek?

Kırılma, Amerika’nın net doğalgaz ithalatçılığından net ihracatçılığa dönüşme sürecinde gerçekleşti: Körfez Kıyısı’ndaki üç LNG (sıvılaştırılmış doğalgaz) ihracat terminali, daha şimdiden Amerikan Enerji Bakanlığı’nın onayını almış durumda.

Endüstri amigoları ve Başkan Obama ile onun gibi düşünen düğer siyasetçiler, ABD’nin 100 yıl boyunca doğalgaz alanında jeopolitik bir oyun değiştirici haline gelebileceğini söylüyorlar.

Ancak, bağımsız petrol jeologları ve benzeri yatırımcılar, bunu farklı bir açıdan görüyorlar: halihazırda ABD’ye yetecek düzeyde belki de 15-20 yıllık doğalgaz bulunduğunu ve bu miktarın giderek azaldığını söylüyorlar.

“Kuyu başına düşen ortalama verimlilik azaldığı için üretim düzeylerini sürdürmek adına daha fazla kuyuda sondaj yapılmalı ve çalışır halde tutulmalı,” diyor Post Carbon Institute araştırmacısı David Hughes, “Sondaj Yap Bebek Sondaj” başlıklı raporunda. “1990 yılından beri, ABD’de çalışır durumdaki doğalgaz kuyularının sayısı %90 oranında arttı; kuyu başına düşen ortalama verimlilik ise %38 oranında azaldı.”

Bunun da anlamı; GECF ve Rusya’nın uzun vadede küresel doğalgaz pazarındaki hakimiyetini durduracak düzeyde doğalgazın bulunmayacağıdır – özellikle de elde edilmesi meşakkatli olan konvansiyonel-olmayan kaya gazıyla kıyaslandığında, Rusya’nın, elde edilmesi kolay türden konvansiyonel doğalgaza bağımlı olduğu düşünüldüğünde.

“Sondaj değirmeni” gerçekliğine rağmen, çok fazla sayıda siyasetçi, LNG ihracatları yoluyla Amerika’nın küresel bir doğalgaz tedarikçisi rolünü üstlenmesini destekliyorlar.

Kongre, daha şimdiden, 2013 yılında iki yasa tasarısını gündeme getirdi ve bu şekilde geriye kalan LNG ihracat terminali önerilerinin hızlandırılmış bir şekilde onaylanması çağrısında bulundu.

Her iki partiden 34 Amerikalı senatörden oluşan bir heyet, 9 Temmuz günü Amerikan Enerji Bakanlı Ernest Moniz’e yazdıkları mektupta, “Söz konusu başvuruların gözden geçirilmesi için verilen mühlet, LNG ihraç etmek için vargüçleriyle çalışan diğer doğalgaz ihracatçısı uluslara karşı rekabetçi bir pozisyonu sürdürme yeteneğimizi tehlikeye atabilir,” diye belirtmişler ve Bakanlığı, LNG ihracat terminali başvurularını hızla onaylamaya davet etmişlerdi.

Mektup şu şekilde devam ediyordu: “Pazarda pay elde etmek üzere küresel düzeyde bir yarış var. Amerikalı rakipler, geçtiğimiz bir buçuk yıldan beri dezavantajlı bir konumdaydı; çünkü Enerji Bakanlığı, beklemedeki başvurular konusunda harekete geçmeyi geciktirmişti.”

Bazen, hızlandırılmış LNG ihracatlarının mantığı söz konusu olduğunda siyasetçiler muğlak konuşmayı tercih ederler; “diğer doğalgaz ihracatçısı uluslar karşısındaki rekabetçi pozisyonumuzu sürdürme yeteneği” gibi cümleler kullanırlar; ancak bu ulusların isimlerini zikretmekten kaçınırlar.

Bununla birlikte, diğerleri ise, bu aşırı nezaketi bir kenara bırakıp, isimleri olduğu gibi zikrederler: “Yasa tasarımız, Rusya ve İran gibi diğer ülkelere petrol ve doğalgaz konusundaki bağımlılıklarını azaltmaya yardımcı olmak suretiyle kilit Amerikalı müttefiklerin enerji güvenliğini artıracaktır,” diye belirtmişti Senatör John Barrasso. Kendisi, 2013 yılındaki Amerikan Müttefikleri için Hızlandırılmış LNG Yasası’nın ortak sponsorlarındaydı.

Aylar sonra, Texas’tan cumhuriyetçi senatör Ted Poe da, 2013 Haziran’ında Houston Chronicle’e benzer bir makale kaleme almıştı: “Sorgulanamayan boyutlardaki ekonomik yararlarının yanı sıra, dostlarımıza ve müttefiklerimize LNG ihracatını basit hale getiren jeopolitik hususlar da bulunmaktadır,” diye yazan Poe eklemişti: “Rus doğalgazına aşırı bağımlılık riski, son on yıllardır Avrupa enerji politikasının başlıca yürütücülerinden biri olmuştur. Amerika’nın yaklaşımından, ucuz ancak güvenilir doğal gaz, Moskova’nın gücünün azalmasını sağlayacak, bir yandan da müttefiklerimiz arasında saygınlığımızı destekleyecektir.

Ülke çapında kaya gazı havzalarından elde edilen miktarın azalması karşısında ABD’nin stratejik planlayıcıları, tüm yumurtaları aynı sepete koymamışlar; Rusya ve GECF’in önünü kesmek için zihinlerinde bir yedek plan oluşturmuşlardır.

Amerika’nın doğalgaz “payandası” Azerbaycan’ın sahneye çıkması

NATO için LNG Yasası, Aralık 2012’de şu anda emelli olan Amerikalı senatör Dick Lugar tarafından ortaya atılan bir diğer kilit yasa tasarısıydı. Söz konusu mevzuatın tanıtımı, Senato’nun Dış İlişkiler Komitesi’nin kilit bir raporunun (“Hazardan Avrupa’ya Enerji ve Güvenlik”) açıklanmasıyla eşzamanlı gerçekleşmişti.

Öncelikli olarak nüfuzlu –ve o zamanlarda Amerika’nın şu anki Savunma Bakanı Chuck Hagel’in başkanlığındaki- Atlantik Konseyi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen bir basın konferansında tartışılan raporun ana fikri aslında oldukça basitti: birçok NATO üye ülkesi, doğalgaz ithalatı konusunda Rusya’ya bağımlı durumda.

Ve Rusya, NATO’nun rakibi olarak etkin bir çalışma içindeki Şangay İşbirliği Örgütü’nün denetlenmesinde Çin’in yanındaki temel oyuncu konumunda. Dolayısıyla, raporun da belirttiği gibi, NATO, kendisini Rus doğalgazından kurtarmak için bir yol bulmak zorunda.

“Amerika’nın bu stratejik girişimi, Rusya’nın NATO müttefiklerine karşı doğalgaz temelli baskısını ortadan kaldırmak suretiyle Amerika’nın çıkarlarının ilerletilmesini, Hazar Denizi bölgesinde ikili ilişkilerin geliştirilmesini ve İran’ın daha da tecrit edilmesini sağlayacaktır,” demektedir Lugar, raporun girizgahında.

Raporun öne çıkardığı çözümlerden birisi, Savunma Bakanlığı’nın NATO müttefiklerine kırılmış doğalgaz ihracatlarına yönelik LNG ihracat onay sürecinin sekteye uğratılmasıdır; keza, iddia edilene göre, ABD’nin elinde “100 yıl yetecek kadar doğalgaz tedariki” bulunmaktadır.

“Birinci adım olarak; Amerika’nın –halihazırda kaya gazı sayesinde çok yüksek miktarlara ulaşan- doğalgazını NATO müttefiklerimize ihracat etmesine izin vermeliyiz,” Lugar, raporun sonuçlarını özetleyen köşe yazısında bu şekilde yazmış ve eklemişti: “Mevcut tüketim oranlarında, 100 yıllık bir kaynağa sahip olduğumuzu tahmin ediyoruz. Fiyatlar o denli düştü ki yeni sondaj faaliyeti de tükeniyor. Bu fazlanın bir bölümünü kolaylıkla ihraç edebiliriz ve bunun sonucunda ülke içinde tüketicilere dönük doğalgaz fiyatlarının yükselmesine sebep olmamış oluruz.”

Belki de “100 yıllık kaynak” meselesi, gerçek olmaktansa bir efsane olabilir. Bunun farkında olan rapor, “çok daha önemli bir noktaya” işaret ediyor: Azerbaycan’ın güçlü konvansiyonel doğalgaz tedariki.

İnsan haklarını ihlal eden otoriter bir rejim tarafından yönetilen ve doğuda Hazar Denizi, güneyde ise İran’la komşu olan Azerbaycan, dünyada en büyük 24.doğalgaz rezervine sahiptir ve ABD ile NATO ülkeleriyle dostane ilişkilere sahiptir.

Senato’nun Dış İlişkiler Komitesi raporu, Azerbaycan’dan, NATO ülkeleri için “payanda” bir doğalgaz tedarikçisi olarak söz etmektedir: Rus doğalgazına bağımlılığı yok etmeye çalışan özellikle AB ülkelerinde ithal doğalgaz açısından kilit bir kaynak...

Rapor, Azerbaycan’ın stratejik önemi bağlamında, Trans-Adriyatik Boruhattı’nın hızlandırılmış bir inşasına dönük çağrılarda bulunmaktadır. Söz konusu boruhattı, Hazar’daki Şah denizi doğalgaz sahasından Türkiye’ye ve muhtemelen de AB üye ülkelerine Azeri gazının pompalanmasını hedeflemektedir.

“TAP, Şah Denizi’nden, Azerbaycan’dan, Yunanistan ve Arnavutluk üzerinden, Adriyatik Denizi üzerinden Güney İtalya’ya, ve oradan da Batı Avrupa’ya doğalgaz taşıyacak,” diye bir açıklama yer alıyor TAP’ın websitesinde. “TAP, Hazar bölgesinden Avrupa’daki en cazip pazarlara doğru en kısa ve en doğrudan bağlantıyı sunuyor.”

Rapor açıklamalarına şu şekilde devam ediyor: “Batı ile enerji ticaretine kendini tamamen adayan Azerbaycan, kilit bir tedarikçidir. Son yirmi yıldır Azerbaycan’ın lider kadrosu, TAP aracılığıyla Batı’yla daha yakın bağlar kurmak gibi stratejik bir hesap yapmışlardır. Söz konusu karar, yeni ve devasa boruhattı altyapısının yüksek maliyeti ve komşu ülkeler olan İran ve Rusya’dan jeopolitik baskılar karşısında kaçınılmazdı. Bununla birlikte, Azerbaycan’ın Batı’ya yönelik ticaretteki ana alternatifi, pek de cazip bir olasılık olmayan Rusya olacaktır.”

Raporun sonunda, Denizaşırı Özel Yatırım Şirketi, ABD Ticaret ve Kalkınma Ajansı, Avrupa Yeniden İnşa ve Kalkınma Bankası ve Avrupa Yatırım Bankası’na, NATO ülkelerine yönelik LNG ithalat terminallerinin inşaatını finanse etmeleri yönünde öneri getirilmektedir. Ayrıca, Amerika’nın Avrasya Enerji Güvenliği konusunda tam zamanlı bir elçi görevlendirmesi de tavsiye edilmektedir.

Azerbaycan’ın büyük ve yeni ziyafetinin bağlama yerleştirilmesi

Senato Dış İlişkiler Komitesi raporundaki önerilerden birisi, SOCAR –Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Petrol Şirketi- ile yakın ilişkiler sürdürülmesi, bu şekilde de “gelecekte yaşanabilecek yanlış iletişimlerin asgariye indirilmesi”dir.

Bu; niçin Obama yönetiminin eski üst düzey çalışanlarından birçoğunun –Stratfor’un kurucusu George Friedman gibi-, politikacıların, Başkan yardımcısı Joe Biden’in karısı Jill ve Dünya Bankası eski başkanı ve Savunma Bakan yardımcısı Paul Wolfowitz’in Mayıs ayı sonunda Azerbaycan’daki kilit bir toplantıya neden birlikte katıldıklarını da gösteriyor. Toplantının başlığı, “Amerika-Azerbaycan: Gelecek için Vizyon” idi.

Olaydan haftalar sonra Houston Chronicle’de yazdığı bir makalede, Ted Poe, doğalgaz ihracatlarını memnuniyetle karşılamıştı ve kendisi de bu toplantı katılımcılarından biriydi.

SOCAR ise, etkinliğin sponsoruydu. Tıpkı BP, KBR, ConocoPhilips ve Chevron gibi – tüm bu şirketler, ABD’deki doğalgaz kırılma işlemlerine yoğun yatırımlar yapmışlardı.

Washington Diplomat’tan bir muhabir – ki kendisi, konferans sırasında içeriden bilgi de edinmişti- izlenimlerini şu şekilde ifade etmişti: “Hiç kuşku yok ki, bu, Kafkaslarda görülmüş en büyük Amerikan siyasi yıldız buluşmalarından biriydi: 42 eyaletten 317 delege; Kongre’den 11 daimi üye ve 75 eyalet temsilcisi.”

Rusya, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın hidrolik kırılma çerçevesindeki “misyoner gücü”nden hariç tutuldu

2010 yılı Ağustos ayında, Başkan Obama’nın birinci dönem Dışişleri Bakanlığı, Küresel Kaya Gazı Girişimi GSGI’yi kurdu. Şimdilerde bu girişime, Konvansiyonel Olmayan Doğalgaz Teknik Angajman Programı adı veriliyor.

Girişimin amacı; diğer ülkelerin doğalgaz kırma çalışmalarının Amerika’nın deneyimi temelindeki “en iyi uygulamalarını” göstermek suretiyle bir tür “misyoner güç” yaratmak.

“GSGI, federal ve eyalet hükümetlerinin teknik uzmanlığını, su tedariki ve hava kalitesinin güvenliğini sağlamadaki düzenleyici deneyimini, belirli ülkelere kaya gazı potansiyellerini ve hükümetlerinin sorumluluklarını anlamada yardımcı olmak için diplomatik yeteneklerini kullanmak için hükümetler-arası politika angajmanını kullanıyor,” diye belirtilmektedir Dışişleri Bakanlığı’nın websitesindeki açıklamada.

Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Ukrayna, Polonya, Çin ve Hindistan’a, “güvenilir ve ekonomik” bir şekilde kırılma işlemini gerçekleştirmeleri konusunda bilgilendirmede bulunmak için zaman harcamıştır. Bu vesayet gündemi, NATO ülkelerinin Rus doğalgazını ekonomik olarak daha da izole etmek üzere kullandıkları bir diğer yöntemdir.

Şunu özellikle belirtmek gerekir ki, her ne kadar Rusya kendi başına bir kaya gazı ödülüne sahip olsa da – devasa Batılı Sibirya Bazhenov Kaya Gazı Sahası-, ABD Dışişleri Bakanlığı, henüz bu ülkeyi Küresel Kaya Gazı Girişimi / Konvansiyonel olmayan Doğalgaz Teknik Angajman Programı şemsiyesi altına dahil etmemiştir.

Snowden açmazı, “geriye kalanlar için yarışın” bir parçasıdır

Edward Snowden meselesine dair medyanın gösterdiklerinde aslan payı, kendisinin sığınma talebindeki entrikalar ve küresel denetim aygıtının her tarafa yayılma durumuna odaklanmışlardır.

Bu tartışmadaki eksik parça ise; Hampshire Koleji profesörü Michael Klare’in “Yükselen Güçler, Daralan Gezegen” olarak adlandırdığı şeye karşılık gelmektedir.

Yani; küresel güçler arasında durdurak bilmeden devam eden mücadele, giderek, elde edilmesi zor ve ekolojik olarak tehlikeli türden “aşırı enerji” ürünlerine –örneğin kaya gazı sondajı- kaymaktadır.

Kitabının sonuç bölümüne şöyle yazmaktadır: “Hata olmasın: Yükselen güçler / daralan gezegen, tehlikeli bir formüldür. Kaynak rekabeti, enerji kıtlığı ve iklim değişikliği gibi birbirleriyle içiçe geçen sorunların ele alınması, insan topluluklarının karşısındaki en zorlu sorunlar arasında yer alacaktır.”

“Eğer geçmişte olduğu gibi şimdi de gezegenin temel kaynaklarını yeraltından çıkarıp tüketmeye devam edersek, er ya da genç gezegeni içinde zor yaşanılan bir viraneye dönüştüreceğiz.”

 

Kaynak: http://www.globalresearch.ca/us-russia-new-cold-war-the-battle-for-pipelines-and-natural-gas/5346344

 



Milli uydu İMECE uzaydaki birinci yılını tamamladı

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’nin ilk yüksek çözünürlüklü yerli ve milli gözlem uydusu İMECE'nin uzaydaki birinci yılını tamamladığını duyurdu.

Teknoloji

Türk savunma sanayisi 10 yıla 13 havacılık motoru sığdırdı

Türkiye'nin havacılık motorlarında lider şirketi TUSAŞ Motor Sanayii AŞ (TEI), yaklaşık 10 yıllık dönemde 12 milli, 1 yerli olmak üzere 13 motora imza attı.

Teknoloji

Bayraktar AKINCI ASELFLIR-500 ile hedefi başarıyla vurdu

Bayraktar AKINCI, Aselsan tarafından milli olarak geliştirilen ASELFLIR-500 Elektro-Optik Keşif, Gözetleme ve Hedefleme Sistemi’ni kullanarak deniz üstünde seyreden Albatros İDA’yı başarıyla imha etti.

Teknoloji

Sibergöz-12 operasyonlarında 75 şüpheli yakalandı

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 20 ilde eş zamanlı düzenlenen Sibergöz-12 operasyonlarında 75 şüphelinin yakalandığını bildirdi.

Teknoloji

AB zirvesinde Türkiye'ye ilişkin sonuç bildirisinde Kıbrıs vurgusu

Rus basınında Gazze savaşı: "Biden yönetimi Tahran'a karşı kendi ekonomik tedbirlerini hazırlıyor"

Genellikle erkeklerde görülen akciğer kanseri kadınlarda artışa geçti! İşte en önemli sebebi

Bakan Bolat'tan fahiş fiyat açıklaması: Rekabet kanununda değişiklik yapılacak

Dubai'de yaşanan sel sonrası bulut tohumlama yöntemi tartışılıyor

Rusya'nın haftalardır düzenlediği en ölümcül saldırı | Can kaybı 18'e çıktı

İsrail, Lübnan'ın güney bölgelerini fosfor bombasıyla vurdu

AB liderleri İsrail'e saldırısı nedeniyle İran'a yaptırım kararı aldı

Yunan bakandan çarpıcı itiraf! Yerli savunma hamlelerine büyük övgü: Türkiye bizden çok ileride!

İsrail'in İran'ın nükleer tesislerini vurmasından endişe ediliyor

MHP lideri Bahçeli: Yeni bir dünya savaşı cinayettir

Vücutta kolay morarma o hastalığın habercisi olabilir!

Milli uydu İMECE uzaydaki birinci yılını tamamladı

Sıcaklıklar 30 derecenin üzerine çıkacak (Bu hafta hava nasıl olacak?)

TBMM açılıyor: Gündemde kripto para düzenlemesi var

Yerel seçim dünya medyasında: İstanbul 'büyük ödül', muhalefeti bekleyen tehlike

Avrupa bu itiraf ile çalkalanıyor... Polonya Başbakanı Tusk'tan savaş uyarısı: Hazır değiliz!

Rusya, Ukranya'nın en büyük özel elektrik şirketine saldırdı

İsrail ordusu Halep'i vurdu: 38 kişi öldürüldü

Türkiye’nin iç sorunu bir PKK’dan Avrupa’nın sorunu bir PKK’ya

STK’LAR YILDIZ HOLDİNG’TE BULUŞTU

Ukrayna: Rusya, başkent Kiev'e seyir ve balistik füzelerle saldırdı

Rus istihbaratı: Fransa, ilk etapta 2 bin askeri Ukrayna'ya göndermek için hazırlık yapıyor

Erdoğan'ın iftar yemeğinde sarf ettiği cümle Yunanistan'da tepkiyle karşılandı! Hükümete çağrı yaptılar

MİT PKK'nın sözde İran sorumlusunu Kandil'de etkisiz hale getirdi

Katillerin gözü döndü! İsrail’den Şifa Hastanesi’ne katliam gibi baskın: Sivilleri acımadan öldürdüler

Uzman isim Türkiye'nin rolünü anlatarak uyardı! Karadeniz'i bekleyen büyük tehlike

Pakistan'dan Afganistan'a hava saldırısı!

Rusya'da seçim: Dünya Putin'i protesto ediyor

Bayraktar AKINCI'dan İHA-230 füzesiyle çifte atış

Yükleniyor