Bankacılık: Karlar Cebe, Borç Kamunun Sırtına

Bankacılık: Karlar Cebe, Borç Kamunun Sırtına

Güven, bankacılık sisteminin temeli ancak henüz bankacılık sistemine geri dönmedi. Basel III gibi düzenlemelerle daha çok regülasyon getiriliyor. Ancak sadece regülasyon yetmez, önemli olan kuralları uygulamak. Büyüme çok fazla borca dayal

Yaşanan borç krizinden çıkarılan en önemli ders: 'Kazancın şahsî, borcunsa kamuya ait' olması.


Andreas Becker - Christoph Hasselbach

Uluslararası danışmanlık şirketi Ernst&Young’un EMEIA Bölgesi Lideri Marcel Van Loo, bankaların; borçlarını vergi mükelleflerinin ödemeyeceği güvenli bir yapı oluşturmak zorunda olduğunu söyledi.

Bankacılık sektörü, baş aktörlerinden biri olduğu küresel krizin etkisiyle ciddi bir güven bunalımına girdi. Belirsiz ekonomik görünüm, yavaşlayan bilanço büyüme hızı, azalan oyuncular sebebiyle başta ödemeler alanında olmak üzere yeni oyuncularla sektörün tüm dünyada bir değişim içinde olduğu biliniyor. Bankaların regülasyon ihtiyacı ve maliyetleri yükselirken, müşterileriyle ilişkilerinde daha adil ve şeffaf olmaları yönünde taleplerle artık müşterilerin ağırlığı artıyor.

Uluslararası bağımsız denetim, vergi, kurumsal finansman ve danışmanlık şirketi Ernst&Young, perakende bankacılık sektörü ile ilgili olarak bir süre önce Global Bireysel Bankacılık Araştırması 2012’yi yayınladı. Rapora temel oluşturan anket kapsamında 35 ülkeden 28 bin 500’ün üzerinde banka müşterisinin görüşleri alındı. Ernst&Young’ın 90 ülkeyi kapsayan Avrupa, Ortadoğu, Hindistan, Afrika Bölgesi Bankacılık ve Sermaye Piyasaları Lideri Marcel Van Loo, araştırma sonuçları ışığında dünyada ve Türkiye’de bankacılık sektöründeki dönüşümleri değerlendirdi.

Soru: Dünyada kriz sonrası bankacılıkta ciddi bir güven krizi oluştu. Bankalar güveni geri kazanabilecek mi?

Van Loo: Araştırma sonuçlarımıza göre dünyada bankacılık sektöründe müşterilerin güven kaybı yüzde 40, bu oran krizin daha belirgin olduğu İspanya’da yüzde 76, İtalya’da ise yüzde 72. Güven, bankacılık sisteminin temeli ancak henüz bankacılık sistemine geri dönmedi. Toparlanma 5-10 yıl alabilir. Basel III gibi düzenlemelerle daha çok regülasyon getiriliyor. Ancak sadece regülasyon yetmez, önemli olan kuralları uygulamak. Bunu yapmak zorundalar.

Soru: Değişen risk algısı fark yarattı mı? Bankalar, vergi mükelleflerinin tasarrufuyla kurtulmaya devam edecek mi?

Van Loo: Bugün herkes kaldıraç oranını azaltıyor, risk algılaması değişiyor ve kredi standartları sıkılaşıyor. Büyüme çok fazla borca dayalı gerçekleşti, bu değişmeli. Bankaların bazı ürünlerini bankacılar bile anlamıyor. Öne çıkan değerlerden biri de açıklık ve şeffaflık. Avrupa’da bankaların borçlarını vergi mükellefleri karşılamak istemiyor artık. “Toparlanma ve Karar Planlaması” (Recovery and Resolution Planning) hayata geçirilecek. Yani bankaların nasıl vergi mükelleflerinin parası olmadan daha sağlıklı bir yapıya kavuşturulacağı temel fikir. Borç sahipleri de külfet ödemeli. Ben politikacıların doğru kararları vereceği konusunda iyimserim.

DW: Araştırmanıza göre Türkiye müşterilerinin öne çıkan özellikleri neler?

Van Loo: Araştırmaya göre Türkiye’deki kredi ve mevduatların dörtte üçü en büyük on özel banka tarafından yönetiliyor. Türkiye bankacılık sektörü, kârlılık, varlık kalitesi ve sermaye yeterliliği açısından da Avrupa ve dünyadaki birçok rakibinden daha güçlü bir pozisyonda. Türkiye yalnızca bir banka ile çalışanların oranının yüzde 16 ile en düşük olduğu ülkelerden biri, ayrıca Türkiye müşterileri sosyal medya kullanımında ileride görünüyor. Türk müşterilerin yüzde 76’sı bankacılık aktivitelerinde arkadaşlarının ve ailelerinin tavsiyelerine güveniyor. Bilgi kaynağı olarak sosyal medya kullanımında Türkiye yüzde 78 ile global ortalamanın (yüzde 44) çok üzerindeyken, müşterilerin yüzde 53’ü aldığı hizmetler hakkında görüş bildirmek amacıyla sosyal ağları kullanıyor.

DW: Türkiye bankalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Van Loo: Türkiye bankacılık sektörü çok sağlıklı. Sermayeleri oldukça yüksek, yüzde 16-18 oranında özsermaye kârlılık oranları var, bu oran batıdaki bankacılık sektörünün hayalini kuracağı oranlar. Öte yandan başarıyı sürdürmek önemli. Kârlar üzerindeki baskı sürecek. Türkiye’de bankacılık sektörünün Hollanda, İsviçre gibi ülkelerdeki gibi Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla`nın katlarca büyüklüğüne sahip olmaması olumlu.

DW: Asya ve Ortadoğu pazarını da düşündüğümüzde, bankalar büyümeyi yükselen İslamî bankacılıkta mı bulacak?

Van Loo: Ortadoğu’da ve aslında dünyada İslamî bankacılık ürünleri yükselişe geçecek. Türkiye henüz pazarın yüzde 4’üne sahip ve bu düşük bir oran.

Brüksel bankacılık reformu istiyor

Finlandiya Merkez Bankası Başkanı Erkki Liikanen`in başkanlığındaki uzman grubu Avrupa bankacılık sektörü için bir dizi yapısal reform önerisi içeren bir rapor hazırladı. Liikanen`i söz konusu raporu hazırlamakla görevlendiren isim AB Komisyonu`nun İç Pazardan Sorumlu Komiseri Michel Barnier`ydi. Raporu da yine bu ikili Brüksel`de basına tanıttı.

Erkki Liikanen basına yaptıkları açıklamada ekibiyle birlikte işe koyulduklarının, hükümetlerden ve lobilerden bağımsız olarak hareket etmeye özellikle önem verdiklerinin altını çizdi.

Gerçekten de rapor birçok bankanın pek de hoşuna gitmeyecek öneriler içeriyor. Bu öneriler arasında bankaların belli bir sınırdan sonra riskli spekülatif işlemleri normal bankacılık işlemlerinden ayırması da var. Bu sayede riskin mudi ile vergi mükelleflerinin sırtına yüklenmesinin önüne geçilmesi planlanıyor.

Risk almayı cazip hale getirmemek için

Avrupa Birliği Komisyonu eski üyesi Erkki Liikanen`e göre yaşanan borç krizinden çıkarılan en önemli ders 'kazancın şahsî, borcunsa kamuya ait' olduğuydu. Liikanen eğer bir hükümet büyük bankaların sistem için hayatî önem taşıdığını ve bu nedenle her durumda vergi mükelleflerinin cebinden çıkan parayla kurtarılabileceğini hissettirirse, bunun bankalar için risk almayı cazip hale getireceğini kaydetti.

Erkki Liikanen ayrıca bankaların risk tedbiri olarak sermayelerini artırmaları ve yöneticilere ödenen yüksek ikramiyelerin sınırlanması gerektiğine işaret etti. Liikanen şöyle konuştu: 'Tüm bu reformların hedefi bankaların kayıplarının üstesinden daha kolay gelmeleri, gereksiz risk alımının cazibesinin düşürülmesi, iflas tehdidindeki bankaların sosyal giderlerinin ve devlet garantileri ihtiyacının azaltılması.'

Daha fazla şeffaflık

Liikanen aynı zamanda bankacılık sektöründe daha fazla şeffaflık hedefliyor. Finlandiya Merkez Bankası Başkanı’na göre bu sayede tüketiciler reformlardan çifte kazanç sağlayacak. Bir yandan diğerlerinin hatalarının borçlarını sırtlanmaktan kurtulacak, diğer yandansa bankacılık sektöründe uygulanacak şeffaflık, bankacılık faaliyetlerine daha fazla rekabet getirecek. Bu noktada bankacılardan gelecek itirazlara baştan yanıt vermek isteyen Liikanen sözlerini şöyle sürdürdü: 'Geleneksel Avrupa usulü evrensel bankacılık modeli değişmeden kalabilir; kalacaktır da. Zira ayrı ayrı etkinlikler aynı banka gruplarında sürdürülebilecek.'

Buna rağmen gerek Erkki Liikanen, gerekse AB Komisyonu`nun İç Pazardan Sorumlu Komiseri Michel Barnier sadece normal müşterilerin ve vergi mükelleflerinin değil, aynı zamanda bankacılık sektörü ve tüm birliği dikkate aldıklarının özellikle altını çizdi. Liikanen`e göre Avrupa`daki bankalar, firmaların ve bütçelerin finansmanı açısından dünyanın tüm diğer bölgelerine oranla çok daha önemli bir konumda bulunuyor.

Rekabet gücünü korumak için

Londra`da malî çevrelerinin “müdahaleci” ve “büyük banka düşmanı” olarak niteledikleri Barnier, sektörün çıkarlarını göz önünde bulundurduklarını vurguladı: 'Avrupa bankacılık sektörünün çeşitliliğini ve rekabet gücünü korumasına çok dikkat ediyorum.'

Birçoklarının düşündüğünün aksine Michel Barnier`e göre asıl sorun İngiliz hükümeti değil. Zira Barnier İngilizleri de benzer düzenleme önlemleri aldıkları için övdü.

Barnier`in görüşüne göre asıl tehlike her ülkenin kendi aşını kendi kaynatmaya çalışması ve bu nedenle de tedbirlerin etkisiz hale gelmesi. Barnier 'Ben AB Komisyonu`nun iç pazardan sorumlu komiseriyim. Kurallar tek olmalı. Bu benim görevim' diye konuştu.

Bu aynı zamanda Komisyon’un reformu Euro Bölgesi’yle sınırlamayacağı, 27 üyeli tüm Avrupa Birliği çapında hayata geçirmeyi hedeflediği anlamına geliyor. Ancak bu gerçekleşene kadar daha kat edilmesi gereken uzun bir yol var. Önümüzdeki altı hafta lobiler, üye ülkelerin hükümetleri ve Avrupa Parlamentosu ile fikir alış verişi yapılacak. Buradan çıkacak sonucu ise zaman gösterecek.

AMB gizliliği kaldırıyor

Diğer taraftan Avrupa Merkez Bankası, Meclis toplantılarının tutanaklarının 30 yıl sonra değil de birkaç haftalık arayla yayınlanmasını tartışıyor. Şeffaflık girişiminin nedenleri oldukça tartışmalı.

Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) Meclis toplantıları hararetli tartışmalara sahne olur. Son tartışma konusu, merkez bankasının yeniden devlet tahvili alımlarına başlamasının doğru olup olmayacağı. Kapalı kapılar ardında konuşulup karara bağlanan konular kamuoyuna 30 yıl sonra yansıyor. Toplantı protokolleri 30 yıl çekmeceye kapatılıyor. Başkan Mario Draghi bu uygulamaya son verip gizli protokolleri en kısa zamanda kamuoyu ile paylaşmak istiyor.

İngiliz ve Amerikan Merkez Bankaları oturum protokollerini birkaç hafta arayla yayınlar. Avrupa Merkez Bankası (AMB) ise 30 yıl süreyle oturum kayıtlarını kimseye göstermez. Bu, merkez bankasının doğasından kaynaklanan bir özellik. Köln Üniversitesi Bankacılık Enstitüsü Direktörü Thomas Hartmann-Wendels, AMB Meclisi’nin farklı ülkelerin temsilcilerinden oluştuğunu hatırlatıyor.

Hartmann-Wendels`e göre farklı milli menfaatler ön plana çıktığından AMB toplantıları gerçekten çok çetin geçer. Tek bir devleti temsil eden merkez bankalarının böyle bir problemi olmaz.

Değişen şartların zorlaması

AMB 1988 yılında kurulduğunda toplantı protokollerinin 30 yıl süreyle gizli tutulması kararlaştırılmıştı. Amaç, Meclis üyelerinin milli devletlerin çıkar temsilcisi değil de, tarafsız Avrupalılar olarak isabetli faiz oranını tespit edebilmelerine yardımcı olmaktı. Alman bankalarından Commerzbank’ın baş iktisatçısı Jörg Kraemer tutanakların uzun gizlilik süresinin Meclis üyelerini koruma amacını taşıdığını şöyle anlatıyor: “Merkez Bankası Meclisi’nin üyeleri, Avrupa’nın hayrına olup da kendi ülkelerinin çıkarlarına ters düşen kararlara ortak olduklarında ülkelerinde eleştirilmesinler diye tutanaklara gizlilik getirilmiş.”

Kraemer bu gerekçenin geçerliliğini kaybettiğini, çünkü AMB’nin değiştiğini ve artık tek görevinin Euro Bölgesi faiz oranını belirlemek olmadığını söylüyor: “Merkez’in yetkisi epey genişledi. Artık banknot matbaasının yardımıyla borçlu Euro ülkelerinin harcamalarını finanse ediyor. Fiilen devlet finansmanına geçmiş bulunuyor. Meclis üyeleri de başta düşünüldüğünün aksine giderek artan bir şekilde milli çıkarların avukatlığını yapıyorlar. Realiteler böyle olunca, Avrupalı da haklı olarak, kimin hangi gerekçelerle neyi savunduğunu bilmek istiyor.”

Sırdaşlığın gerekçesi

Köln Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyesi Profesör Hartmann-Wendels ise, tutanakların açıklanmasının karşıt görüşlerin çatıştığı tartışmalara zarar verebileceğini ve eleştiriler yüzünden finans piyasasının tedirgin edilmesinin kimsenin yararına olamayacağını belirtiyor. Hartmann-Wendels, kimsenin açıkça fikrini söyleyemeyeceğini, serbest konuşamayacağını ve sözlerini tartmak zorunda kalacağını, ancak bu formülün yarar sağlayacağından şüpheli olduğunu, söylüyor.

Son büyük tartışma konusu, AMB’nin borçlu ülkelerin hazine bonolarını satın almasının doğru olup olmayacağı idi. Başkan Mario Draghi Meclis toplantısının ardından, tek aleyhte oya karşı ekseriyetle alımlara yeşil ışık yakıldığını söylemiş ama ret oyunun kimden geldiğini açıklamamıştı. Oysa sınırsız tahvil alımlarını Almanya Merkez Bankası Başkanı Jens Weidmann’ın karşı çıktığını herkes biliyordu. Profesör Hartmann-Wendels, tutanakların açıklanmasının Weidmann’ı susturma girişimi olabileceği görüşünde.

Şeffaflığın gerekliliği

Commerzbank’ın baş iktisatçısı Jörg Kraemer, Almanya Merkez Bankası’nın bir bültenle tutumunu kamuoyuna yansıttığını hatırlatarak bu savın doğru olmadığını iddia ediyor.

AMB Meclisinde hangi konunun görüşüldüğünü tahmin etmenin zor olmadığını belirten Kraemer, aynı zamanda vatandaşın da aydınlatılması gerektiğini ve bu bakımdan Avrupa Merkez Bankası’nın oturum tutanaklarını açıklamayı tasarlamasını doğru bulduğunu, sözlerine ekliyor. AMB henüz bu konuda resmi açıklama yapmadı. Şeffaflık kararının çıkması için Meclis üyelerinin basit çoğunluğu yetiyor. (dw)



Türkiye'nin kalkınma hamleleri yeni müfredatta

Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB) kamuoyunun görüşüne sunulan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kapsamında hazırlanan yeni müfredat taslağındaki çeşitli derslerde, Türkiye'nin kalkınma projelerine dair içeriklere de yer verildi.

Teknoloji

Yapay zeka finans sektöründe izlerini artırıyor

Yapay zeka teknolojisi finans sektörünün geleceğini belirlerken yasal düzenlemelerden hayata geçen uygulamalara kadar çok sayıda yenilik hem sektöre hem de son kullanıcıya fayda sağlıyor.

Teknoloji

Yapay zeka tabanlı sohbet robotları e-ticarette memnuniyeti artırıyor

E-ticaret platformlarında etkin şekilde kullanılan ve geçen yıl 5,39 milyar dolar pazar büyüklüğüne ulaşan yapay zeka tabanlı chatbotlar, 7 gün 24 saat e-ticaret kullanıcılarının sorularını yanıtladı.

Teknoloji

Milli uydu İMECE uzaydaki birinci yılını tamamladı

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’nin ilk yüksek çözünürlüklü yerli ve milli gözlem uydusu İMECE'nin uzaydaki birinci yılını tamamladığını duyurdu.

Teknoloji

Tüm gözler Kahire'de... Hamas'tan 'İsrail' açıklaması: Ciddi bir anlaşmazlık yok

İsrail basını 'kâbus senaryosu'nu yazdı: Netanyahu için tutuklama emri çıkarılacak! IDF kanlı plana onay verdi

Zelenski dünyaya duyurdu: En az 7 Patriot sistemine ihtiyacımız var

İsrail'den Lübnan'a hava saldırısı! Cemaat el-İslami lideri Musab Halaf öldürüldü

İsrail, Gazze'deki savaşı sürdürme planlarını onayladı

Irak, 30 yıl aradan sonra Türkiye sınırında üs kurdu

Türk SİHA'ları Yunanistan'ı masrafa soktu: Milyarlık programa onay verdiler

Türkiye'nin kalkınma hamleleri yeni müfredatta

AVRASYA BİR VAKFI BİLİM TEKNOLOJİ DERNEĞİ KONFERANSI (27 NİSAN 2024)

Üst düzey isim İstanbul'da dünyaya duyurdu! Hamas'tan İsrail'e tarihi çağrı

İlham Aliyev: Fransa, Hindistan ve Yunanistan, Ermenistan'ı silahlandırıyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail ile ticaret tartışmalarına noktayı koydu: O iş bitti

ABD Başkanı Biden, İsrail ve Ukrayna'yı kapsayan 95 milyar dolarlık yardım paketini imzaladı

İsrail'in "konforlu mağduriyeti"

Meteoroloji'den 44 ile toz taşınımı uyarısı! Göz gözü görmeyecek

Yapay zeka finans sektöründe izlerini artırıyor

ABD'nin Suriye'deki üssüne kamikaze İHA ve roket saldırısı düzenlendi

Zelenski: ABD yardımı, Ukrayna'nın ikinci Afganistan olmayacağının sinyalini verecek

Türkiye fırtınaya teslim! Çatılar uçtu, minareler devrildi

Netanyahu: Hamas'a yakında acı verici darbeler indireceğiz

Yapay zeka tabanlı sohbet robotları e-ticarette memnuniyeti artırıyor

AB zirvesinde Türkiye'ye ilişkin sonuç bildirisinde Kıbrıs vurgusu

Rus basınında Gazze savaşı: "Biden yönetimi Tahran'a karşı kendi ekonomik tedbirlerini hazırlıyor"

Genellikle erkeklerde görülen akciğer kanseri kadınlarda artışa geçti! İşte en önemli sebebi

Bakan Bolat'tan fahiş fiyat açıklaması: Rekabet kanununda değişiklik yapılacak

Dubai'de yaşanan sel sonrası bulut tohumlama yöntemi tartışılıyor

Rusya'nın haftalardır düzenlediği en ölümcül saldırı | Can kaybı 18'e çıktı

İsrail, Lübnan'ın güney bölgelerini fosfor bombasıyla vurdu

AB liderleri İsrail'e saldırısı nedeniyle İran'a yaptırım kararı aldı

Yunan bakandan çarpıcı itiraf! Yerli savunma hamlelerine büyük övgü: Türkiye bizden çok ileride!

Yükleniyor