Bülent Arınç İle Yapılan Söyleşi

Bülent Arınç İle Yapılan Söyleşi

Başbakan Yardımcısı ve Hükûmet Sözcüsü Bülent Arınç kendisiyle yapılan söyleşide; 'Türkiye, Orta Doğu ülkeleri ve Arap ülkeleri bölgenin ayrılmaz parçaları; geçen yüzyıllar boyunca inancımız, kültürümüz ve tarihimiz ortak o

El Cezire TV

SUNUCU: Günün Röportajı programının bugünkü konuğu Başbakan Yardımcısı ve Hükûmet Sözcüsü Bülent Arınç. Bülent Arınç, 20 yıl boyunca ve şu anki mevcut hükûmetin döneminde Türk siyasetinin önemli şahsiyetlerinden biri oldu. Sayın Bakanım, iç siyasetten başlamak istiyorum; son dönemde devlete karşı faaliyet yürütmek suçlamasıyla İslamcı vaiz Fethullah Gülen`e yakınlıklarıyla bilinen bazı gazeteci ve eski Emniyet mensuplarına yönelik operasyonlar yapıldı. Söz konusu operasyonlar çerçevesinde medyaya baskı uyguladığınız konusunda eleştiriler yapılıyor. Hükûmete yöneltilen bu eleştiriler konusunda ne düşünüyorsunuz?

ARINÇ: Bazı gruplar meşru devletin içine sızdı ve devlete paralel bir yapı inşa etti. Biz bu paralel yapıyı ortaya çıkardık ancak onun devletin bütün kurumlarındaki faaliyetlerine ulaşmak konusunda başarısız olduk. Ayrıca söz konusu paralel yapının diğer ülkelerdeki uzantılarıyla ve bazı dış odaklarla iletişim kurduğunu, Emniyet ve yargı kurumlarına nüfuz ettiğini gördük. Bütün bunlarla birlikte paralel yapı, kişisel dinlemeler yaparak ve devlet yetkililerinin düzenledikleri toplantıları dinleyerek Türkiye’de meşru olmayan dinlemeler yaptı. Bu dinleme operasyonlarının sayısının çok fazla olduğu söyleniyor, öyleki on binden fazla dinleme operasyonu yapıldığı düşünülüyor. Çoğu zaman paralel yapı, yandaş başsavcılarla iş birliği yaparak dinleme için yasal izin almak suretiyle her kesimden istedikleri kişiyi dinledi. Ancak söz konusu yapı, yasal dinleme süresinin bitmesine rağmen hükûmetin içinde olup biteni öğrenmek amacıyla dinlemelere devam etti. Sadece siyasileri değil aynı zamanda sanatçıları ve iş adamlarını da dinlemişler. Para sızdırmak veya bazı menfaatler elde etmek amacıyla dinleme kayıtlarını baskı aracı olarak kullanıyorlardı. Yapılan soruşturmalar bütün bu gerçekleri ortaya çıkardı, son olarak aralarında medya mensubu ve eski Emniyet yetkilisi olan söz konusu cemaate yakınlığıyla bilinen bazı kişiler gözaltına alındı. Yürütülen soruşturmaların ardından bu kişilerin bir kısmı serbest bırakıldı, bir kısmı ise tutuklandı. Gözaltına alınan kişilerin arasında medya mensuplarının da olması, Türkiye’deki basın özgürlüğüyle ilgili gürültü kopardı, medya mensuplarının ve sanatçıların televizyon dizileri aracılığıyla terör eylemlerini nasıl yapabildikleriyle ilgili insanların zihninde soru işaretleri yarattı. Dikkat edilmesi gereken en önemli husus, olup bitenin hükûmet ile hiçbir ilgisinin olmaması ve yargının talimatlarıyla yapılmış olmasıdır. Paralel yapı ile ilişkisi konusunda kendisine yöneltilen suçlamaları araştırmak amacıyla Gülen’e yönelik yakalama kararı çıkarıldı. Fethullah Gülen’e yöneltilen herhangi bir suçlamanın kanıtlanması durumunda kendisine yönelik gerekli yasal işlemler yapılacak. Şu an ise kendisini soruşturmak için Interpol’den Gülen’e yönelik yakalama kararı çıkarılması ve Türkiye’ye iade edilmesi istendi ancak soruşturmanın sonucunu bugünden söylemek mümkün değil.

SUNUCU: Düzenlenen son gözaltı operasyonu, Avrupa Birliği başta olmak üzere Batı`nın Türkiye’ye sert eleştiriler yöneltmesine neden oldu. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Batı`ya aynı sertlikle cevap verdi. Bütün bu söz düelloları, Türkiye’nin Avrupa Birliği`ne katılma sürecini veya Türkiye ile Avrupa Birliği ülkeleri arasındaki ilişkileri etkileyecek mi?

ARINÇ: Türkiye’nin Avrupa Birliği`ne katılma süreci son dönemde yaşanan bazı gelişmelerden etkilendi. Nitekim Birliğe üye bazı ülkeler, Türkiye’nin Avrupa Birliği`ne katılmasını reddediyor ve müzakere başlıklarını açmamak suretiyle sürecin ilerlemesini engellemeye çalışıyor. Ancak buna rağmen Türkiye’nin Avrupa Birliği süreci devam ediyor. Şu an ise söz konusu ülkeler gözaltı operasyonlarını kullanıp Türkiye’nin Birliğe katılma sürecini daha da zora sokmaya çalışıyor. Ancak konuyla ilgili Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve bizim verdiğimiz tepkilerin göz önünde bulundurulması gerek. Avrupa Birliği, söz konusu olayı duyar duymaz ve emin olmadan açıklamalar yaptı. Bu da Avrupa Birliği`nin her zaman bu tür olaylara hazır ve önyargılı davrandığını gösteriyor. Bu tür davranışlar Avrupa Birliği`ne yakışmıyor. Nitekim Avrupa Birliği ülkelerinin ilk önce olayın gerçek yüzünü, nasıl geliştiğini araştırmaları ve hükûmetten gerekli bilgileri aldıktan sonra konuyla ilgili açıklama yapmaları gerekiyordu. Türkiye’de bir olay yaşanınca Türkiye’de yaşayanlar bile bu olayın ne olduğunu bilmeden Avrupa Birliği`nin en üst düzey yetkililerinden sert eleştiriler geliyor. Bu tür açıklamalar ön yargıya dayalı olduğu için Avrupa Birliği`ne yakışmıyor. Bu da Avrupa Birliği`nde faaliyet gösteren lobilerin etkisinin büyük olduğunu ve olaylar olmadan önce durumdan haberi olan bazı çevrelerin eleştiriye hazır olmaları için kendilerine bilgi verildiğini gösteriyor. Avrupa Birliği işlerinden sorumlu bir bakanımız var, dolayısıyla kendilerinin resmî muhatabı Türkiye hükûmetidir. Avrupa Birliği`nin herhangi bir açıklama yapmadan önce olup bitenle ilgili ayrıntıları hükûmete sorması veya tarafsız çevrelerden bilgi alması gerekir. ABD bazen aceleci davranıyor ancak Avrupa Birliği gibi sert açıklamalar yapmıyor. Biz herkese cevap veriyoruz, nitekim bu tür tutumları görmezlikten gelemeyiz.

SUNUCU: Türkiye ile Türkiye’deki Kürtler arasında barış süreci yaşanıyor. Bu barış süreci ne aşamada? Şiddet, gösteri veya Kürt siyasetçilerin hükûmeti eleştiren açıklamaları gibi her gün yaşanan gelişmeler bu süreci etkileyecek mi? Bütün bu gelişmeler, Türkiye ile Türkiye’deki Kürtler arasında barış sağlanmasına engel olacak mı?

ARINÇ: PKK’nın içinde veya örgüte destek veren bazı çevreler, terörün bitmesini ve Türkiye’de birlik ve beraberliğin sağlanmasını istemiyor. Belli bir plan dâhilinde sabır ve mantık çerçevesinde hareket ediyoruz. Yaşanan bazı üzücü olaylara rağmen, tarafımızdan barış süreci çalışmaları devam etmektedir. İki ay önce endişe yaratan bazı olaylar, açıklamalar ve davranışlar oldu. Ancak halkımız barış sürecini benimsedi ve başarısız olmasına izin vermedi. Siyasetçiler zaman zaman halka yönelik popüler açıklamalar yapabilir veya süreci zora sokmak isteyebilir. Aynı şekilde süreci baltalamak için PKK bazı kışkırtıcı eylemler de yapabilir. Ancak barış için tesis ettiğimiz sürecin içerisinde ortak anlayışlar mevcut. Bu ortak anlayışlarda, İmralı Adası`nda hapis yatan Abdullah Öcalan’ın, Kandil Dağı`nda silahlı liderlerin, PKK`nın ülkenin dışında varlık gösteren siyasi kanadının ve Halkların Demokratik Partisi ile temsil edilen Parlamentodaki Kürt milletvekillerinin rolü var. Bu dört unsurdan oluşan sistem hâlâ varlığını devam ettiriyor. Yaşanan aksiliklere, gerginliklere rağmen bu sistemin dört unsuru, barış sürecinin ilerlemesi konusunda yardımcı oluyor. Bu nedenle, Kürtlerle yapılan barış sürecinin yakın zamanda sonuçlanacağını düşünüyoruz.

SUNUCU: Barış sürecinin iyi gittiğini söylüyorsunuz. Bu süreç nereye kadar gidecek? Mesela Kürtler özerklik elde edecek mi?

ARINÇ: Kürtler özerklik istemiyor çünkü baştan beri Öcalan’ın serbest bırakılması dâhil bazı konuların Türkiye’de tartışmaya bile açık olmadığını biliyorlar. Türk halkı hiçbir zaman bu tür şartları kabul etmeyecek. Kürt siyasetçiler, özerklik konusunu dile getirdiklerinde onlardan özerkliğin açılımını yapmalarını istedik. Kürt siyasetçiler de özerklikle yerel yönetimlerin yetkilerini genişletmek ve güçlendirmek istediklerini vurguladılar. Yerel yönetimlerde özerklik konusunu destekliyoruz ve güçlendirmek istiyoruz. Ancak onların istedikleri gibi yerel yönetimlerde siyasal özerklik için daha çok erken ve barış sürecinin biraz daha ilerlemesi gerek.

SUNUCU: Irak Şam İslam Devleti örgütünü (IŞİD) yok etmek amacıyla uluslararası koalisyon kuruldu. Söz konusu koalisyon çerçevesinde Türkiye’den çok şey isteniyor. Ancak Türkiye, koalisyona katılmak için bazı şartlar ortaya attı. Türkiye’nin şartları yerine geldi mi? Bu şartların yerine gelmemesi durumunda Türkiye, uluslararası koalisyon çerçevesinde ne yapacak?

ARINÇ: Adlarında İslam kelimesi olması IŞİD’i Müslüman yapmaz. IŞİD’in ne İslam ile ne de insanlıkla bir ilgisi var. IŞİD’in yaptığı faaliyetler terör faaliyetleri ve ona karşı mücadele etmemiz gerek. Kobani’deki Kürt halkına yardım eli uzattık ve oradan gelen 200 bin sığınmacıyı kabul ettik. Sincar’daki Yezidiler de zulme maruz kaldı ve Türkiye’ye sığındılar, 40 bin Yezidi şu an Türkiye’de misafir olarak kalıyor. IŞİD ile savaşmak için silahlarıyla birlikte Erbil’den gelen peşmergelerin Türkiye topraklarından geçerek Konbani’ye gitmelerini izin verdik. Daha sonra yine 150 bin kişiden oluşan bir peşmerge grubunun Kobani’ye gitmesine izin verdik. Peşmergelere IŞİD`e karşı mücadele konusunda yardım etmek amacıyla Özgür Suriye Ordusunun topraklarımızı kullanarak Kobani’ye gitmesine de izin verdik. Kobani halkının yanındayız ve IŞİD’in Kobani’yi ele geçirmesini istemiyoruz. TBMM’nin verdiği yetkiler çerçevesinde Türkiye, IŞİD ile savaşmaları için bazı silahlı grupların kendi topraklarını kullanarak Kobani’ye geçmelerine izin verdi. Başka ne yapmamızı istiyorlar, başka herhangi bir ülkenin yapmadığını yaptık. BM bağlayıcı bir karar vermediği için Çin ve Rusya’nın Suriye rejimine verdiği destek nedeniyle, ABD liderliliğinde ve diğer ülkelerin katılımıyla uluslararası koalisyon kuruldu. Söz konusu koalisyon, havadan IŞİD’in mevzilerini vurmaya çalışıyor. Türkiye, prensipte buna karşı değil ancak kendine özel bazı öncelikleri var. Kobani’yi kuşattığı için IŞİD’i kuşatmaya çalışıyorsunuz. Ancak yarın Esad rejimi Halep’i kuşatıp bombalarla vurmaya başladığında bir milyon kişi Halep’ten kaçıp Türkiye’ye sığınacak. Hâlbuki hâlihazırda bir milyon Suriyeli Türkiye’de sığınmış durumda. Mısır, Körfez ülkeleri veya herhangi bir ülke iki milyon kişiyi barındırabilir mi? Biz bu sığınmacı Suriyelilerin yükümlülüklerini üstleniyoruz, dolayısıyla Suriye Hava Kuvvetlerinin şehirleri bombalamasını engelleyen bir uçuşa yasak bölge oluşturmak şart. Esad rejiminin katliam yapmasını engelleyen bir güvenli bölge oluşturmak şart. Hâlihazırda Türkiye’nin söz konusu şartlarıyla ilgili uluslararası koalisyonla müzakere hâlindeyiz. Ancak uluslararası koalisyona katılması ve topraklarındaki askerî üsleri kullandırması ve Türk ordusunun operasyonlara aktif bir şekilde katılması için Türkiye’nin üç şartı var. Söz konusu üç şart konusunda anlaşma sağlanması durumunda Türkiye, istenilen her şeyi hızlı bir şekilde yerine getirecektir. Uluslararası koalisyon ve ilgili çevreler, Türkiye Genelkurmay Başkanlığını ziyaret edecek. İsteklerimizin yerine getirilmesi durumunda Türkiye önümüzdeki ocak ayında IŞİD ve diğer terör örgütlerine karşı mücadele konusunda aktif bir şekilde katılım sağlayacak. Dolayısıyla konuyla ilgili önemli gelişmeler yaşanıyor. Türkiye, prensipte uluslararası koalisyona destek veriyor ve onunla iş birliği yapmayı reddetmiyor. Ancak aynı zamanda Türkiye`nin menfaatlerini göz önünde bulundurması, Suriye’deki insanların daha fazla zarar görmeyeceğinden ve yeni bir sığınmacı akını yaşanmayacağından emin olması gerek.

SUNUCU: Türkiye’nin geçen on yıllar boyunca çoğu Arap ülkeleriyle iyi ilişkileri vardı. Ancak bölgede yaşanan son gelişmeler, Arap baharı sonrasında meydana gelen olaylar ve bölgedeki askerî çatışmalar, Türkiye ile özelikle bazı Körfez ülkeleri arasında gerginliklerin ortaya çıkmasına neden oldu. Türkiye ile Körfez ülkeleri arasındaki ilişkiler nasıl? Yolunda mı? Bu ilişkileri geliştirmek için bir planınız var mı? Veya böyle bir dargın bir barışık olarak devam edecek mi?

ARINÇ: Türkiye, Orta Doğu ülkeleri ve Arap ülkeleri bölgenin ayrılmaz parçaları; geçen yüzyıllar boyunca inancımız, kültürümüz ve tarihimiz ortak oldu. Ayrıca uluslararası sistemde ortak menfaatlerimiz var, bu nedenle birbirimizden ayrılmamız mümkün değil. Dolayısıyla Türkiye ile Orta Doğu ülkeleri arasında siyasi, ticari, kültürel ve turizm alanlarında çok iyi ilişkilerin olması gerek. Peygamberimizin doğum yeri olduğu, hac ve umre için yüz binlerce Müslüman tarafından ziyaret edildiği için Suudi Arabistan bizim için çok önemli bir ülke. Suudi Arabistan Kralının eskiden beri Türkiye ile iyi ilişkileri vardı. Suudi Arabistan ayrıca, İslam İşbirliği Teşkilatının merkezidir. Keza Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Katar ve diğer bütün Körfez ülkeleri bizim için önemli. Mısır büyük öneme sahip olan bir ülke ve Mısır, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın bölgenin önde gelen ülkeleri olduğunu hepimiz biliyoruz. Irak ise bizim komşumuz. Diğer taraftan karmaşık dostluk ilişkileri içerisinde olduğumuz İran da var. Bu bölgede birbirimizle yaşadığımız sürece birbirimizle iyi geçinmemiz gerek. Şu ana kadar bu konuya çok önem verdik, söz konusu ülkelerin idare ve rejimleriyle herhangi bir çatışma yaşamadık. Biz Türkiye’de kişisel çabalarımızla insan haklarına dayanan demokratik bir yapı inşa ettik. Laik bir hukuk devleti ve sosyal bir ülke olarak yolumuza devam ediyoruz. Avrupa Birliği ile yakın ilişkilerimiz olduğu kadar ABD ile de müttefik ülke olarak ilişkimiz söz konusu. Ayrıca Asya ile de iyi ilişkilerimiz mevcut. Biz bu politikayla dünya barışında aktif ve önemli uluslararası bir rol üstlenmek istedik. Dört yıl önce bölgede yaşanan ve Arap baharı adı verilen gelişmelerde Türkiye, önemli bir rol oynamadı. Nitekim Libya, Mısır ve Tunus gibi ülkelerdeki olaylar farklı sebeplerden dolayı patlak verdi. Kişisel olarak yaşanan olayları, halkın isteklerini ifade etme girişimi olarak görüyorum. Halkın söz konusu istekleri; özgürlük, demokrasi ve rejimin şekliyle ilgili istekler üzerine yoğunlaştı. Bazı ülkelerde sıcak dönüşümler yaşanırken Libya gibi bazı ülkelerde ise kan aktı. Suriye’de farklı hedefler vardı. Irak’ta ise bu tür bir ayaklanma olmadı. Bölgede yaşanan ayaklanmalara baktığımızda rejime veya yönetime karşı silah ve şiddeti kullanan, kişilere ve kamu mallarına zarar veren ayaklanmaları barışçıl ifade yöntemlerinin alternatifi olarak kabul edemeyiz. Bu durumda hareketleri ve ayaklanmaları bahar olarak değerlendiremiyoruz ve desteklemiyoruz. Ancak Suriye’de olduğu gibi barışçıl hareketler silah zoruyla bastırıldığında bakış açımız değişiyor. Zira Suriye rejiminin, silahlar, bombalar ve son olarak kimyasal silah kullanması sonucunda binlerce masum öldü ve evsiz kaldı. Söz konusu hareketlere Arap baharı demeyelim, demokratik isteklerle rejimi değiştirmeyi hedefleyen halk hareketleri diyelim. Biz demokratik isteklerin yanında olduk ancak silah, şiddet ve başka insanların haklarını bastırmaya çalışan hareketlere destek vermedik. Mısır’da ise yasal bir emrivaki oldu. Nitekim el Sisi, Müslüman Kardeşlerin katılmadığı, bazı çevrelerin katıldığı, bazı çevrelerin boykot ettiği bir seçimle görev başına geldi. Mısır’da ayrıca Cumhurbaşkanı Mursi hapse atıldı ve 1.200 kişi hakkında idam kararı verildi. Darbeleri yaşadığımız için darbeye karşıyız, şahsen ülkemde iki silahlı darbeye şahit oldum ve üye olduğum dört parti yasaklandı. Söz konusu darbeler döneminde siyasi yasaklı oldum, yaptığım bir açıklamadan dolayı yargılandım ve beş yıl ağırlaştırılmış hapis cezası aldım. Bunları yaşadığım için benim de başkaları aynı duruma maruz kaldığında sessiz kalmam mümkün değil. Bu nedenle darbeleri eleştiriyorum ve kesinlikle sessiz kalamıyorum. Türkiye hiçbir zaman terör örgütleriyle iş birliği yapmadı, yapamaz. Zira Türkiye, terörden çok çekti. Ülkemde hâlihazırda sokak isyanları aracılığıyla kan akıtmak, insan öldürmek isteyen terör örgütleri var, onlara karşı gerekli önlemleri alıyoruz. Hükûmetlerin; terör, terör örgütlerinin mahiyeti ve terörü tanımlamak için belirtiler koyma konusunda anlaşması gerek. BM`nin, terörle ilgili farklı tanımları var, BM’nin şartlarına uyan örgütleri terör örgütü olarak kabul ediyoruz. Ancak kuruluşundan itibaren zulme maruz kalan, şiddete karşı çıkan ve daha sonra seçimle iktidara gelen bir örgütü terör örgütü olarak görmek doğru değil. (Katar, El Cezire TV - 26 Aralık 2014)



Türkiye'nin kalkınma hamleleri yeni müfredatta

Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB) kamuoyunun görüşüne sunulan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kapsamında hazırlanan yeni müfredat taslağındaki çeşitli derslerde, Türkiye'nin kalkınma projelerine dair içeriklere de yer verildi.

Teknoloji

Yapay zeka finans sektöründe izlerini artırıyor

Yapay zeka teknolojisi finans sektörünün geleceğini belirlerken yasal düzenlemelerden hayata geçen uygulamalara kadar çok sayıda yenilik hem sektöre hem de son kullanıcıya fayda sağlıyor.

Teknoloji

Yapay zeka tabanlı sohbet robotları e-ticarette memnuniyeti artırıyor

E-ticaret platformlarında etkin şekilde kullanılan ve geçen yıl 5,39 milyar dolar pazar büyüklüğüne ulaşan yapay zeka tabanlı chatbotlar, 7 gün 24 saat e-ticaret kullanıcılarının sorularını yanıtladı.

Teknoloji

Milli uydu İMECE uzaydaki birinci yılını tamamladı

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’nin ilk yüksek çözünürlüklü yerli ve milli gözlem uydusu İMECE'nin uzaydaki birinci yılını tamamladığını duyurdu.

Teknoloji

Tüm gözler Kahire'de... Hamas'tan 'İsrail' açıklaması: Ciddi bir anlaşmazlık yok

İsrail basını 'kâbus senaryosu'nu yazdı: Netanyahu için tutuklama emri çıkarılacak! IDF kanlı plana onay verdi

Zelenski dünyaya duyurdu: En az 7 Patriot sistemine ihtiyacımız var

İsrail'den Lübnan'a hava saldırısı! Cemaat el-İslami lideri Musab Halaf öldürüldü

İsrail, Gazze'deki savaşı sürdürme planlarını onayladı

Irak, 30 yıl aradan sonra Türkiye sınırında üs kurdu

Türk SİHA'ları Yunanistan'ı masrafa soktu: Milyarlık programa onay verdiler

Türkiye'nin kalkınma hamleleri yeni müfredatta

AVRASYA BİR VAKFI BİLİM TEKNOLOJİ DERNEĞİ KONFERANSI (27 NİSAN 2024)

Üst düzey isim İstanbul'da dünyaya duyurdu! Hamas'tan İsrail'e tarihi çağrı

İlham Aliyev: Fransa, Hindistan ve Yunanistan, Ermenistan'ı silahlandırıyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail ile ticaret tartışmalarına noktayı koydu: O iş bitti

ABD Başkanı Biden, İsrail ve Ukrayna'yı kapsayan 95 milyar dolarlık yardım paketini imzaladı

İsrail'in "konforlu mağduriyeti"

Meteoroloji'den 44 ile toz taşınımı uyarısı! Göz gözü görmeyecek

Yapay zeka finans sektöründe izlerini artırıyor

ABD'nin Suriye'deki üssüne kamikaze İHA ve roket saldırısı düzenlendi

Zelenski: ABD yardımı, Ukrayna'nın ikinci Afganistan olmayacağının sinyalini verecek

Türkiye fırtınaya teslim! Çatılar uçtu, minareler devrildi

Netanyahu: Hamas'a yakında acı verici darbeler indireceğiz

Yapay zeka tabanlı sohbet robotları e-ticarette memnuniyeti artırıyor

AB zirvesinde Türkiye'ye ilişkin sonuç bildirisinde Kıbrıs vurgusu

Rus basınında Gazze savaşı: "Biden yönetimi Tahran'a karşı kendi ekonomik tedbirlerini hazırlıyor"

Genellikle erkeklerde görülen akciğer kanseri kadınlarda artışa geçti! İşte en önemli sebebi

Bakan Bolat'tan fahiş fiyat açıklaması: Rekabet kanununda değişiklik yapılacak

Dubai'de yaşanan sel sonrası bulut tohumlama yöntemi tartışılıyor

Rusya'nın haftalardır düzenlediği en ölümcül saldırı | Can kaybı 18'e çıktı

İsrail, Lübnan'ın güney bölgelerini fosfor bombasıyla vurdu

AB liderleri İsrail'e saldırısı nedeniyle İran'a yaptırım kararı aldı

Yunan bakandan çarpıcı itiraf! Yerli savunma hamlelerine büyük övgü: Türkiye bizden çok ileride!

Yükleniyor