Cumhurbaşkanı Erdoğan ARD Mülakatı

ARD

SIGMUND GOTTLIEB (Sunucu): Sayın Cumhurbaşkanı, dünya ve Almanya ülkenizdeki olağanüstü hal ve darbe girişiminden sonra yaşanan gelişmelerden dolayı endişeli. On gün önce Cumhurbaşkanlığı Sarayı´na havadan saldırı yapıldı. Bu, yönetim ve sizin için de çok tehlikeli bir durumdu. Bunlar, görev sürenizin en kritik gelişmeleri miydi?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Öncelikle tabi çok teşekkür etmek ve şu anda bizleri ve bu mülakatı izleyen herkesi selamlamak istiyorum. Cumhurbaşkanlığı külliyesi şu ana kadar böyle bir şeyi yaşamış değil. Bu tarz bir silahlı darbe de daha önce yapılmadı. Hemen önümüzdeki bölgede atılan bombalar neticesinde beş kişi yaşamını yitirdi. 200 metre ileride bir kavşak var orası da bombalandı. Uçaklar bomba attı ama Allah´a şükür kimse ölmedi. Böyle bir boyutu olan bir saldırıydı ve Türkiye Cumhuriyeti´nin Parlamento binası bombalandı.

GOTTLIEB: Siyasi yaşamınızda yaşadığınız en kritik an mıydı?

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: 14 yılı düşündüğümde siyasi yaşamımın en kritik anıydı. Böyle bir şey yaşamadık. Bu darbenin halka, insanımıza karşı bir darbe olması bizi üzdü.

Parlamentolar, halkı ve ulusu temsil ediyor. Milletvekilleri de halkı temsil ediyor bu anlamda.

Başbakan´ın odası da bombalandı. Bina kısmen harap edildi. Bu, demokrasiye karşı yapılan bir saldırıydı ve ulusum, halkım bu saldırıya sert bir şekilde uygun cevabı verdi.

GOTTLIEB: Gülen hareketinin bu darbe girişimini başlatan nokta olduğunu inanıyor musunuz yoksa eleştirel yaklaşıp özeleştiri yaparak bu girişim, çeşitli motiflerin bileşeninden oluşan bir hoşnutsuzluktan mı doğdu? Sizin tahmininiz ne yönde?

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: Şimdi biz bu örgütü aslında gayet iyi biliyoruz. İstihbarat bilgilerimiz var ve mesela ordu içerisinden itirafta bulunanlar var. Genelkurmay Başkanı´na kendisini Fethullah Gülen ile konuşturabileceklerini söylemişler. Bunu Genelkurmay Başkanı söyledi. Bu örgütün nasıl yönetildiğini görebiliyoruz. Bu insanlar şimdi mahkeme huzurunda. Yargı gerekli soruşturmaları başlattı gerekli belgeler de mevcut.

GOTTLIEB: Ülkede üç aylık olağanüstü hal ilan ettiniz. Bu üç ay yeterli olacak mı? Bu üç ayda halkı kutuplaştırıp bölmeden neler yapmak istiyorsunuz?

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: Şimdi olağanüstü hal bizim yasalarımıza göre ilk üç ay için ilan edildi. Daha sonra üç ay daha uzatılabilir.

GOTTLIEB: Üç ay daha uzatacak mısınız?

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: Şimdi bunu tabi gelişmelere bakarak yapacağız. Eğer normalleşme süreci olmuşsa normalleşme sürecine girmişsek zaten devamına gerek yok. Fransa´da bir darbe falan olmadı, bir terör saldırısı oldu. Bu terör saldırısının boyutu belli.

GOTTLIEB: Evet, büyük terör saldırıları.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: Ama boyutu belli. Burada Türkiye´de olanlarla karşılaştırılamaz. 237 kişi öldü, 2.187 yaralı var. Yani Fransa´da öyle bir boyut yoktu. Bu girişim ayrıca devlete karşı yapıldı. Fransa başta üç ay olağanüstü hal ilan etti sonra üç ay daha uzattı şimdi üç ay daha eklendi. Fransa´da neredeyse 9 ay olacak. Bizdeyse şu anda üç ay söz konusu ve eğer bu üç ay içinde normalleşme olursa o zaman uzatmamıza da gerek olmayacak ama teorik olarak tabi 6 aya uzatılabilir.

GOTTLIEB: Gerçekten de idam cezasını yeniden yürürlüğe sokmayı düşünüyor musunuz? Bu soru size sorulmalı çünkü bunu kamuoyunda ifade ettiniz. Böyle bir durumda dünyadaki dostlarınızın sayısını bir elin parmağını geçmeyecek kadar azaltacağınızı hesap etmiyor musunuz? Avrupalıları da çok uzun yıllar kendinizden uzaklaştıracağınızı düşünmüyor musunuz? Bunu gerçekten ciddi anlamda yapmak istiyor musunuz, ciddi ciddi düşünüyor musunuz yoksa sadece bir tehdit miydi?

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: Şimdi bakın, bir defa bazı gerçekleri görelim. Dünya gerçeklerinden uzaklaşamam. Hangi ülkelerde idam cezası var hangilerinde yok önce ona bakmalıyız. Sadece Avrupa ve üye ülkelerde idam cezası yok, onun dışında neredeyse dünyanın her yerinde idam cezası var. Burada bir gerçeği görmeliyiz. Biz 53 yıldır Avrupa´nın kapsındayız. İdam cezasını kaldırdık. Ne değişti? Şu anda demokratik bir hukuk devletindeysek bu ülkelerde kim söz sahibi? Halk, öyle değil mi ve halk şu anda ne diyor? İdam diyor. Biz yöneticilere düşen görev ne? Halkın isteklerine kulak vermemiz gerekiyor. Bu, bizi ilgilendirmiyor diyemeyiz. Tabi bu karar Parlamentoda alınır. Böyle bir teklif sunulur ve Parlamento kabul ederse o zaman gerekli adımlar atılır kabul etmezse de söyleyecek hiçbir şey yok. Eğer bu darbe girişimi başarılı olsaydı ölü sayısı 237´de kalmaz binlerce olurdu. Allah´a şükür bu darbe girişimi başarılı olmadı. Biz seyirci kalabilir miyiz? Halk şu anda isyan ediyor ve her yerde idam cezasını istediklerini söylüyor. Siyasetçi olarak hayır biz sizin isteklerinizi kabul etmiyoruz, söylediklerinizi dinlemiyoruz derseniz o halk bu ülkeyi yönetenlerden kopar. Avrupa Birliği´nin (AB) bu konudaki tutumunu samimi bulmuyorum.

GOTTLIEB: Bu konudaki sorumluluğu ve kararı halka, Parlamentoya veriyorsunuz. Normalde bir Cumhurbaşkanı olarak önemli gördüklerinizi hayata geçirmekle tanınıyorsunuz. Yani idam cezasının yeniden yürürlüğe girmeyeceğini söyleyemiyorsunuz.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: Kim söylüyor bunu, benim böyle bir karar için yetkim var mı? Kim söylüyor? Ben kral değilim, ben sadece Cumhurbaşkanı´yım. Halkın, milletin yüzde 52´yle seçtiği bir Cumhurbaşkanı´yım. Türkiye´de krallık yok. Demokratik bir hukuk devleti içersinde siz halkın taleplerini duymak zorundasınız, hayır diyemezsiniz.

GOTTLIEB: Güçlü bir Cumhurbaşkanı´sınız. Hem yurt dışında hem de kendi ülkenizde öyle görülüyorsunuz.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: Güçlü bir cumhurbaşkanı olmak Anayasa´ya aykırı hareket etmek anlamına gelmez. Buna yetkiniz yok ama halka kulak vermeniz gerekiyor. Halka kulak vermeseydik beni yüzde 52 oyla Cumhurbaşkanı seçmezdi. Ama halkla iyi bir diyaloğum olduğu için bu oranla seçildim. Mensubu olduğum parti de büyük bir çoğunlukla seçildi. Siyasetçi her zaman halkla birlikte olmalı hareket etmeli. Bu tabi parlamenter demokrasilerin de bir parçası.

GOTTLIEB: Şimdiye kadar iyi işlev gören sığınmacı anlaşmasında Avrupalılar ve özellikle de sığınmacı akını nedeniyle bu konuyla yakından ilgili olan Alman Başbakanı için güvenilir bir ortak olmaya devam edecek misiniz? Güvenilir bir ortak olmaya devam edecek misiniz yoksa bunu bir kez daha düşünmem gerekir diyebileceğiniz gelişmeler olabilir mi?

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: Şimdi öncelikle şunu bilmeniz lazım. Bu mülakat kaydediliyor ve kesintiler yapılmaz umarım.

GOTTLIEB: Bizde hiçbir şey kesilmez.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: Yani bu çok önemli çünkü canlı yayın değil. Bant yayınlarından şimdiye kadar çok kez kesinti yapıldı.

GOTTLIEB: ARD´de olmaz.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: Hadi bakalım, göreceğiz. Şimdi bir şeyi çok açık net söyleyeyim. İlk defa biz mülteciler konusunda ne söz verdiysek sözümüzde durduk ama siz verdiğiniz sözün arkasında durdunuz mu? Şu ana kadar az önce zikrettiğim rakamları bize ödemeleri lazımdı. Hala ödemediler. Sorun onlara “Ödediniz mi?” Türkiye bakın bu insanları kabul etti bizdeler hala. Suriye´den 3 milyon kişi bizde. Bu insanları yollarına devam edebilmeleri için serbest bıraksaydık Avrupa ne yapardı?

GOTTLIEB: Avrupa´nın sığınmacı sorununda size ihtiyacı var ama sizin de Avrupa´ya ihtiyacınız var mı? Cevap evet ise ne için ihtiyacınız var? Vize serbestisi konusunda şu anda konuşmayalım.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: Şimdi aslında konuşulması gereken birinci derecedeki konu vize serbestisi. Aslında daha 2013´te karar verildi. 2015´te vize serbestisi başlayacaktı. Geri kabul anlaşması da aynı anda yürürlüğe girecekti. Sonunda tamam temmuz başında yapacağız dediler. Temmuz da geldi ama hala görüyorsunuz sözler tutulmuyor. Vize serbestisi hala sağlanmadı. Türkiye´den de geri kabul anlaşmasına uygun şekilde davranması bekleniyor. Sözler tutulmalı, Avrupa Birliği ve biz iki taraf da tutmalı. Biz sözümüzü tutuyoruz. Ben Cumhurbaşkanı Erdoğan olarak hükümetimle uyum içindeyim ve her ne söz verdiysek tuttuk ve tutacağız da. AB de tutmalı.

GOTTLIEB: Türkiye´yi bir zamanlar ekonomik canlanmaya götüren kişi sizsiniz. Şu anda durum kötü görünüyor. Ekonominin siyasi kurallar çerçevesinde işlediği açık. Terör saldırıları nedeniyle bozulan turizm var. Üzerine bir de darbe girişimi yaşandı. Çok sayıda Avrupalı işletmecinin yatırım yapmak konusunda ya da ülkeden tamamen ayrılmayı düşündüklerini biliyorum. Sayın Cumhurbaşkanı, işsizlik oranınızın bu ekonomik durumdan dolayı artmaması için bir şeyler düşünmeniz gerekiyor.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: Şimdi ben şunu söyleyeyim. Bir defa ekonomik olarak 24 Temmuz terör operasyonlarını başlattığımız dönemden daha iyi durumdayız. Birçok Avrupalı ülkeden daha iyi. Aslında ekonomik anlamda bir sorunumuz yok. Olağanüstü haller olduğu zaman…

GOTTLIEB: Son olarak İslamcı saldırıların artması nedeniyle bizim bu günlerde Almanya´da çok önemsediğimiz bir soru daha sormak istiyorum. Bu terör örgütüne karşı mücadeleyi devam ettirmek için hükümetinizde neler yapabilirsiniz ve yapmak istiyorsunuz? Bu, bizim için çok önemli.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: Şimdi bir defa şunu çok açık ortaya koymak lazım. Ne Münih´teki ne de Ansbach´taki ne de diğer saldırıları İslamcı saldırı olarak değerlendirmiyorum ve bunu böyle nitelememek ve değerlendirmemek lazım. Bu saldırılar İslam sıfatıyla bir araya getirilirse bu tüm Müslümanlara saygısızlık olur.

GOTTLIEB: İslamcı diyoruz İslam demiyoruz.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: İslamcı dediğiniz zaman bu ciddi bir hata olur. Terörün İslamcı olanı olmaz. Hristiyan ya da Yahudi bir terörden söz ediyor muyuz? Bir Yahudi terör saldırısı yaptığında bunun Musevi bir terör saldırısı olduğunu söyleyebilir miyiz?

GOTTLIEB: O zaman kökleri Orta Doğu´da olan bir terörden bahsedelim.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: O kadar, o kadar… Yani buna bakın ben antisemitizmi bir yerde gündeme getirenleri kınayan, lanetleyen bir Cumhurbaşkanı´yım. Aynı şeyi Hollande de yaptı. İslamcı bir terörden bahsetti. Biz kendisine bu hatayı yapmamamız gerektiğini sık sık söyledik çünkü bu şekilde tüm Müslümanları adeta terörist olarak ilan ediyorsun. Antisemitizm bu bağlamda neyse İslamcı terörden bahsedildiğinde de aynı yanlış yapılıyor.

GOTTLIEB: Son olarak geçen günlerde ve aylarda -ki bunun antisemitizmle bir ilgisi yok- meydana gelen insanlık dışı terör saldırılarıyla Türkiye´de nasıl mücadele etmeyi düşünüyorsunuz?

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: Şimdi bakın ben bir Müslüman´ım. Halkının büyük bir çoğunluğu Müslüman bir ülkenin Cumhurbaşkanı´yım. Biz ülkemizde 30 yıldır, 35 yıldır terörle mücadele ediyoruz ve bu teröristlerin büyük bir kısmı Almanya tarafından desteklenip besleniyor. Sayın Şansölyeye bu konuda 4 bin kişinin dosyasını verdim. Bunlara ne oldu diye sorduğumda yargı sürecinin devam ettiğini söyledi. Şimdi bu dosya sayısı 4.500´e çıktı. Geç gelen adalet, adalet değildir. Bu insanlar bugün Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda´da yaşıyor. İstihbarat bilgilerimiz var ama bu teröristler yine de Türkiye´ye iade edilmiyor. Terörle mücadelede ortak mücadele kuşkusuz gerekli. Ortak mücadele etmezseniz Almanya, Hollanda, Fransa gibi tüm Avrupa ülkelerinde sorunlar çıkacaktır.

Ben geçen NATO toplantısında aynı şeyi konuştum. Beraber önlem almamız el ele vermemiz gerekiyor. Din ya da ırkçı ayrım yapılmamalı.

GOTTLIEB: Siz de teröre karşı bu mücadeleye katılacak mısınız?

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: Biz bu mücadelenin içindeyiz. İslam Devleti, PKK, PYD´ye karşı savaşıyoruz. Bunu dostlarımıza söylediğimiz zaman onlarda böyle bir mücadele yok. PKK Almanya´da rahatça dolaşıyor, Strasbourg´ta da aynı şekilde. Avrupa Birliği´nin Parlamento binalarından bahsettiğimizde sergi açtıklarını, çadır kurduklarını görüyoruz. Berlin´de çadır kurabiliyorlar. Terör başının fotoğrafları da oralarda rahatça sergileniyor para da toplanıyor. O zaman teröre karşı nasıl mücadele edebiliriz.

GOTTLIEB: Sayın Cumhurbaşkanı, mülakat için çok teşekkür ediyorum.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: Ben özellikle de tabii ki size teşekkür ediyorum. Münih´te hayatını kaybedenler arasında dört de Türk var. Şahsen ve Türk halkı adına Münih ve Ansbach´ta hayatını kaybedenler için Alman halkına başsağlığı diliyorum. Teşekkür ederim.

GOTTLIEB: Teşekkür ederim.(Almanya,ARD-26.07.2016)