Cumhurbaşkanı´nın BBC MÜlakatı

Cumhurbaşkanı´nın BBC MÜlakatı

Zainab Badawi ile HARDtalk programına hoş geldiniz. Programın bu özel bölümü için İstanbul´da Cumhurbaşkanlığı Sarayı´nda bulunuyorum. Konuğum içerideki kişi bundan tam bir yıl önce darbecilerin düşürmek istediği Türkiye Cumhurba

 

BBC World News TV / Hard Talk Programı  

SUNUCU: Zainab Badawi ile HARDtalk programına hoş geldiniz. Programın bu özel bölümü için İstanbul´da Cumhurbaşkanlığı Sarayı´nda bulunuyorum. Konuğum içerideki kişi bundan tam bir yıl önce darbecilerin düşürmek istediği Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan. O başarısız darbenin birinci yıl dönümünde Cumhurbaşkanı Erdoğan´a bunu tüm rakiplerini tasfiye etmek için bir bahane olarak kullandığını iddia eden eleştirmenlere yanıtının ne olduğunu sordum.     

ZAINAB BADAWI: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, HARDtalk´a hoş geldiniz. Geçen yıl bu zamanlar başarısız darbe girişimi yaşandı. Ülke daha önce hiç olmadığı şekilde bir araya geldi. O birlik ruhuna ne oldu?     

RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Her şeyden önce Temmuz´un 15´inde bir yıl oluyor ve geçen yıl o gün ben tatil için Marmaris´teydim. Akşam darbe girişimi olunca bu haberi aldığımız anda Enerji Bakanı´mız olan Berat Albayrak, eşim, kızım, torunlarım hep beraber Marmaris´ten ayrıldık ve İstanbul´a geldik. Orada milletimin ayağa kalkışını gördüm. Ama Marmaris´ten ayrılmadan önce sosyal medyadan halkımı meydanlara davet ettim. Halkım havaalanlarına ve meydanlara döküldü ve F16´lara, tanklara, toplara, helikopterlere karşı yılmadan mücadele ettiler. İstanbul´a indiğim anda havalimanında halkımı gördüm.     

SUNUCU: Evet kastettiğim de bu. Herkes bir araya gelmişti. Her yaştan, farklı siyasi görüşlerden insanlar dışarı çıkıp, “Biz demokrasiden yanayız, başarısız darbeye karşıyız.” dedi. Fakat o birlik ruhu artık yok oldu. Ülke içinde ve dışında sizin başarısız darbe girişimini sadece darbeye kalkışanları değil size karşı olan tüm muhalefeti ortadan kaldırmak için bir bahane olarak kullandığınızı söyleyen birçok eleştirmen var.     

ERDOĞAN: Bunların tamamı ne yazık ki uydurma. Böyle bir şey söz konusu değil. Bugün Sayın Başbakan´ım ile biz şehitlerimizin kabirlerini ziyaret ettik. Ama asıl program cuma, cumartesi ve pazar günü yapılacak. Ülke çapında planlanan etkinliklerle bizim milli birliğimizi tüm dünya tekrar görecek. Bizim birliğimizde herhangi bir şey söz konusu değil. Buna tahammül edemeyenler bu tür şeyleri uyduruyorlar. Bu millet liderine güveniyor, hükümetine güveniyor ve bu güvenlik içerisinde de dayanışmayla çalışmalarını kararlılıkla sürdürüyor.     

SUNUCU: Fakat Ankara´dan İstanbul´a kadar süren daha önce benzeri görülmemiş bir yürüyüş yapıldı. Yürüyüşün sloganı hak, hukuk adaletti. Sizin aslında sizi eleştiren herkesin peşine düştüğünüz yönünde bir his veya güçlü bir inanç var. Yani benimle değilsen bana karşısındır şeklinde bir durum.     

ERDOĞAN: Bu bir sözde adalet yürüyüşüdür ve katılım ortalaması bazen 500 kişi, bazen 1,000-1,500 kişi olmuştur o kadar. Bu yürüyüş esnasında hükümetimiz her türlü güvelik önlemini sağladı ve böylelikle yürüyüşü yapabildiler. Peki nihai varış noktalarına ulaştıklarında kalabalığın büyüklüğü nedir? Ulaştıkları toplam sayı İstanbul dışından otobüslerle gelenlerle birlikte 170 bin kişi. Bizim geçen yıl aynı yerde yaptığımız 7 Ağustos mitinginde iki milyon insan orada toplandı. Aramızdaki fark budur. Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olarak, hükümetimiz hükümet olarak asla bugüne kadar kimsenin demokratik haklarını kullanmasını engellememiştir.     

SUNUCU: Ben de bunu kastediyordum. Başarısız darbe sonrasında milyonlarca insan sokağa çıktı. Şimdi de insanların dışarı çıkıp protesto için yürüdüğünü görüyoruz. Dolayısıyla size sorduğum esas soru, Sayın Cumhurbaşkanı o birlik ruhuna ne olduğuydu.     

ERDOĞAN: Ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi zihniyeti ve onlarla beraber hareket edenler, PKK terör örgütü, bunlar hiçbir zaman bir birlik ruhuna sahip olmamıştır. Her zaman bunlar ayrılıkçı olmuşlardır ve ana muhalefet şu anda bir terör örgütüyle birlikte hareket etmektedir. Aşırı uçlar birlikte hareket etmektedir. Dolayısıyla bunların bir birlik ruhu içerisinde olması söz konusu değildir. Asıl demokratik mücadele şu anda Parlamentoda iktidar partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi tarafından yürütülmektedir.     

SUNUCU: Size özel olarak şunu sormak istiyorum; gazeteciler söyleyeceklerini açıkça dile getiremediklerini düşünüyor, bu birincisi. İkinci olarak da Türkiye´nin dünyadaki tüm ülkelerden daha fazla gazeteciyi hapse attığı bir evreye girdik. Son bir yıl içinde 160 medya kuruluşunun kapatıldığını gördük ayrıca 2.500 gazeteci ve medya çalışanının işten atıldığını gördük. Ülkenizde 150 gazeteci hapiste. Bu da tüm dünyada hapiste olan gazeteci sayısının üçte birine denk geliyor. İfade özgürlüğünden bu denli korkmanızın nedeni nedir?     

ERDOĞAN: Şu anda siz benden daha fazla konuşuyorsunuz benden daha fazla özgürlüğünüz var. Siz bana şu anda özgürlük tanımıyorsunuz benimle söyleşi yapıyorsunuz ama bana konuşma fırsatı vermiyorsunuz. Burada gazetecilikten dolayı içerde olan yok, bunu çok açık görmemiz lazım. Şu anda Türkiye´de bu kadar muhalif gazeteci her türlü şeyi yazıyor işte bu yürüyüşü yapma esnasında bütün yazılanlar, çizilenler, her türlü hakaretler hepsi ortada. İçeride olanların şu anda gazetecilik sıfatı yok. Bazıları terör örgütleriyle beraber hareket etmişlerdir bazıları ateşli silah bulundurmaktan içeri girmişlerdir. Bazıları bankamatikleri yağmalamış ve soymuş olmaları nedeniyle cezaevine konmuştur. Ama ceplerinde bir resmi basın kartı değil bir gazeteci kartı var ve bu kartla birlikte kendilerinin gazeteci olduğunu iddia etmişlerdir. Sayıları da sizin ifade ettiğiniz gibi 170 değildir. Bunların hepsi yalan. Bunları biz defaatle söyledik ve şu anda gerçek manada sadece iki gazeteci içerde. Bunun dışında bu konuda söylenenlerin hepsi yalandır. Lütfen bu yalanlarla tüm dünyayı kandırmayalım. Bakın yargı, ordu, emniyet, basına da sızmak suretiyle bir çete oluşturuldu ve bu çeteyle de işte bu darbe girişiminde bulunuldu. Bir devleti yıkmak için birlikte böyle bir çalışmayı yapacaklar ve ondan sonra da gazetecilik kimliğine sığınmak suretiyle kendilerini kurtaracaklar. Bu kabul edilemez. Bu konuda kimsenin yazdığından çizdiğinden korkumuz yok.     

SUNUCU: Bu rakam Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünden alındı benim ifade ettiğim bir rakam değil. Durumun bu şekilde olduğunu söyleyen birçok insan, AB liderleri ve ülke içindeki eleştirmenler oldu. Fakat siz buna cevabınızı verdiniz. Başarısız darbenin ardından gözaltına alınmış, görevden alınmış veya uzaklaştırılmış olan yaklaşık 200 bin Türk vatandaşı var. Bunlar arasında politikacılar, akademisyenler ve sözünü ettiğimiz gibi gazeteciler var. Mahkemelerin onları suçlu bulup bulmayacağını görmeyi beklerken işlerini kaybettiyseler nasıl hayatta kalacaklar? Aynı zamanda bakmaları gereken kişiler var, yaşlı akrabaları ve çocukları var. İşleri olmadan bu insanlara ne olacak?     

ERDOĞAN: Öncelikle bu söylediğiniz şeyler doğru değil, dürüst değil. Yargı, Batı´da yargı olarak görülüyor da Türkiye´nin yargısına karşı neden aynı duruş sergilenmiyor? Bugün yargı, Bylock ve Eagle denilen bir delili yakalamıştır. Bunun yanında da FETÖ (Fethullah Gülen) terör örgütünün belirli bağlantıları var ve bu bağlantılar tespit edilerek ortaya konmuştur. Askere, yargıya, polise ve tüm bakanlıklara sızmış olan bu darbeciler yakalandığı zaman bunlar hala orada tutulacak mı, bunlar görevden alınmayacak mı? Hayır, kusura bakmayın. Bakın Doğu ve Batı Almanya birleşmesinde 500 bin insan açığa alındı kimsenin sesi çıkmadı. Fakat Türkiye´de şu anda devlete karşı darbe yapanlara herhangi bir müdahale yapılmasın mı? Bu mümkün değil.     

SUNUCU: Fakat işinden atılan ve açığa alınan insanların nasıl hayatta kalması bekleniyor Sayın Cumhurbaşkanı? Türk hükümeti onlara sosyal güvenlik ödemeleri sağlıyor mu? Çünkü geçim kaynakları ellerinden alındı. Ailelerine ne olacak? Tekrar çalışamayacaklar.     

ERDOĞAN: Allah aşkına böyle bir yaklaşım olabilir mi? Bir insanın özlük hakları varsa bu haklar kendisi için geçerliyse bu özlük hakları kendisine verilir. Ama bu özlük haklarını kaybettiyse o zaman özlük haklarını kaybeder. Ne yapabilirler? Özel sektörde çalışabilirler devlette çalışmazlar. Budur. Devlet herkesi ilanihaye bakmak beslemek zorunda değildir. Bunlar çünkü bir terör örgütünün mensuplarıdır. Terör örgütünün mensupları olanları devlet niye beslesin? Benim 250 vatandaşım öldürülmüş, 2.193 vatandaşım yaralı. Bunların yarasını acaba kim saracak, 250 şehidimi kim geri getirecek? Bunları niye konuşmuyoruz? Bunları niye konuşmuyoruz? Bunları konuşalım.     

SUNUCU: Bu insanların darbeyi düzenledikleri için suçlu olduklarından dolayısıyla ABD´de Pennsylvania´da yaşayan din adamı Fethullah Gülen´in destekçisi olduklarından söz ettiniz. ABD´den onu iade etmesini talep ettiniz. Başkan Donald Trump ile toplantı yapmanızın üzerinden çok geçmedi. Trump size bu arada darbeye müdahil olduğunu reddeden Fethullah Gülen´in iadesi konusunda ne söyledi?     

ERDOĞAN: Trump´ın söylediği de aynen daha öncekiler gibi işte yargı süreci, ilgileniyoruz şu anda dosyaları inceliyoruz dendi. Biz onlara incelemeleri için 85 koli kanıt gönderdik. Trump, polis teşkilatlarının bunun üzerinde çalıştığını yargının da konuyu inceleyeceğini ve nihai bir karar vereceklerini söyledi. Biz de aynı şeyi söylüyoruz: Bizim de bir yargımız var ve bunların hepsini inceliyor nihai kararı da yargı verecek. Olay bu kadar basit.     

SUNUCU: Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkiler hiç olmadığı kadar geriledi özellikle de Almanya ile. Siz ve Şansölye Angela Merkel arasındaki sorun tam olarak nedir?     

ERDOĞAN: Şu anda benim Sayın Merkel ile ikili olarak aramızdaki bir problemden bahsedemem. Ancak şu andaki en önemli sıkıntı Türkiye ile Avrupa Birliği arasında 1963´ten ve 2017´ye kadar olan süreçtir. Bu süreç içinde Türkiye´ye gösterilen muamele hiçbir ülkeye gösterilmemiştir. Dolayısıyla Avrupa Birliği samimi değildir bu samimiyetsiz yaklaşımını durdurmaları lazım. Bugüne kadar verdikleri sözlerin hiçbirinde durmamışlardır. Şu anda 14 fasıl açılmış ama kapanmamıştır. Şu anda bizde üç milyon Suriyeli mülteci var ve bizim yaptığımız harcama şu ana kadar 800 milyon avro. Biz tüm bu harcamaları yapmışız ve AB, 2016´da, bize üç artı üç milyar avro ödeyeceğini söyledi.  Şu ana kadar bize ne yazık ki bu 800 milyon avro dışında ödenen hiçbir şey yok.     

SUNUCU: Siz kişisel olarak Türkiye´nin Avrupa Birliği´nin içinde mi yoksa dışında mı olmasının daha iyi olduğuna inanıyorsunuz? Şahsi görüşünüz nedir?  

ERDOĞAN: Biz verdiğimiz sözü tutuyoruz fakat Avrupa Birliği bu noktada bize karşı açıkça, “Biz Türkiye´yi Avrupa Birliği´ne alamayız.” derse bu bizi rahatlatır. Biz de b planımızı, c planımızı uygulamaya koyarız yani bizim için Avrupa Birliği olmazsa olmaz bir yer değil. Türkiye, ayakları üzerinde duran, bugün kişi başına millî geliri 11bin doları aşmış bir ülke. Rahatız.    

SUNUCU: Sayın Cumhurbaşkanı, kulağa şahsen Türkiye´nin Avrupa Birliği dışında olmasının daha iyi olduğuna inandığınızı söylüyorsunuz gibi geliyor. Yoksa öyle değil mi?     

ERDOĞAN: Başbakan olduğum ilk dönemde, Avrupa Birliği´ndeki Liderler Zirvesi´nde bize yaklaşımları şuydu: Türkiye bir sessiz devrim yaptı diyorlardı ama şimdi aynı Avrupa, ne yazık ki bizi Liderler Zirvesi´ne davet etmedikleri gibi bizi devamlı oyalıyor. Şu anda durum bu. Şu anda halkımın büyük bir çoğunluğu Avrupa Birliği´ni aslında istemiyor, Avrupa Birliği´nin Türkiye´ye karşı yaklaşımını da samimi bulmuyor. Biz buna rağmen Avrupa Birliği´ne karşı samimiyetimizi bir müddet daha devam ettireceğiz. Bakalım nereye varacak.     

SUNUCU: İngiltere konusunda ne söylersiniz? Dışişleri Bakanı Boris Johnson´ın Türk ataları var. Kendisi sizin hakkınızda çok kaba bir şiir yazdı. Bunun için sizden özür diledi mi? Bu olay İngiltere ile Türkiye arasındaki ilişkilere herhangi bir biçimde zarar verdi mi?     

ERDOĞAN: Sayın Johnson´ın benimle ilgili kaba bir mektup kaleme alması mazide bıraktığımız bir durum. Ondan sonra Boris ile yaptığım çok görüşme var ve Boris´in Türkiye´ye karşı olan muhabbetini de gayet iyi biliyorum ama sen belli ki Boris ile bizim aramızı açmak istiyorsun.     

SUNUCU: Hayır, ben sadece…     

ERDOĞAN: Ben bu oyuna gelmeyeceğim.     

SUNUCU: Size bu soruyu sadece belki sizden bu konuda özür dilemiştir diye sordum. Özür diledi mi?     

ERDOĞAN: Bu oyuna ben gelmeyeceğim. Bizim onunla aramız gayet iyi.     

SUNUCU: İngiltere´den bahsetmişken elbette Brexit sonrasında Başbakanınız Binali Yıldırım, şubat ayında İngiltere Başbakanı Theresa May ile yaptığı görüşmede, İngiltere´nin AB´den ayrılması sonrasında Türkiye ile İngiltere arasında herhangi bir ikili ticaret anlaşmasının, Türk vatandaşlarının İngiltere ile Türkiye arasında dolaşım serbestîsine sahip olması esasına dayalı olacağını söyledi. İkili bir anlaşma olacaksa bunun şartı budur, dendi. Durum bu mu?     

ERDOĞAN: G20 Zirvesi´nde Theresa May ile görüşmelerimiz oldu. Bu görüşmelerde Türkiye-İngiltere ilişkilerini ekonomik, kültürel, savunma sanayi gibi bütün alanlarda çok daha iyi bir konuma getirmenin adımlarını atacağımız konusunda mutabık kaldık ve bütün bu alanlarda, Türkiye ile İngiltere arasındaki ikili ilişkileri AB çerçevesinde değil iki ülke bağlamında değerlendirmenin kararlılığı içinde olalım dedik.     

SUNUCU: Siz de Başbakanınızın ifade ettiği gibi Türkiye ile İngiltere arasında Brexit sonrasında herhangi bir ikili ticaret anlaşması yapılacaksa Türk vatandaşları için dolaşım serbestîsinin şart olduğunu mu söylüyorsunuz?

ERDOĞAN: İkili anlaşma çerçevesi içerisinde bu her ülkenin kararlılığıdır. İngiltere böyle bir karar verdiğinde, Türkiye olarak biz de böyle bir kararı veririz.

SUNUCU: Bu bir amaç mıdır?

ERDOĞAN: Niye olmasın? Niye olmasın?

SUNUCU: Türkiye çok önemli konumda bir ülke, bunu biliyoruz. NATO´daki en büyük ikinci orduya sahipsiniz ve söz konusu Orta Doğu olduğunda, zorlu bir bölgede kilit bir rol oynuyorsunuz. Katar ve diğer dört Arap ülkesi -Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn- arasındaki gerilime gelirsek, Katar´a sunulan koşullardan biri Türk askerî üssünün kapatılması. Siz oraya daha fazla askerî personel gönderdiniz. Sorum çok basit aslında: Gerilimin sizce askerî bir noktaya taşınması gibi bir tehlike söz konusu mu? Sizin yanıtınız ne olur? Böyle bir ihtilaf meydana gelirse taraf olur musunuz?

ERDOĞAN: Bu soruyu bana soruyorsunuz da Amerika´ya niye sormuyorsunuz? Fransa´ya veya İngiltere´ye niye sormuyorsunuz?

SUNUCU: Soruyoruz.

ERDOĞAN: Biz krizlerin tarafı değiliz. Biz tam aksine Körfez´de bir diyalog ve bir barış yoluyla süratle bir çözüm arayışı içindeyiz. Türkiye asla bu bölgede Müslüman´ın Müslüman´a kırdırılmasını istemez. Müslüman´ın Müslüman´la savaşını istemiyoruz. Biz artık bunlardan bıktık. Biz Yemen´dekilerin tekrarının olmasını istemiyoruz. Filistin´deki, Libya´daki gelişmeleri bu şekilde istemiyoruz. Suriye´de olanlar ortada, Irak´ta olanlar ortada. Bunlarda bedel ödeyen ülke Türkiye. Katar´da da böyle bir şeyi asla kabul etmiyoruz.

SUNUCU: Suriye´den bahsettiniz. Elbette Cenevre´de devam eden görüşmeler var. Suriye´de bundan sonrasının nasıl mümkün olacağı konuşuluyor. Devlet Başkanı Beşar Esad için geçiş döneminde veya başka bir şekilde bir gelecek var mı?

ERDOĞAN: Milyona yakın insanın ölümüne neden olan bir Beşar´ın Başkan olarak kalmasının savunulmasını ben siyasi açıdan asla doğru bulmuyorum.

SUNUCU: Sanırım rakam yaklaşık 600 bin.

ERDOĞAN: Suriye halkı liderini kendi içinden çıkarmalıdır ve demokratik yollarla bu lider çıkmalıdır. Astana´da bir adım atılmıştır, temenni ederim ki Cenevre´de de bu artık siyasi noktada bir karara bağlanır ve Suriye halkına da kendi liderini seçme imkânı verilir. Eğer demokrasiye inanıyorsak, bunu yapmamız lazım.

SUNUCU: Peki ya ABD, AB ve elbette Türkiye tarafından terör örgütü olarak görülen PKK? Çözüm getirebilecek yeni bir sürecin başlama ihtimali nedir?

ERDOĞAN: Bizim Kürtlerle asla bir sorunumuz yok. Bizim sorunumuz PKK, DHKP-C, PYD, YPG, DAEŞ, FETÖ gibi terör örgütleriyledir. Terörün tanımını yaparız, kim ki terör örgütüdür, o bizim düşmanımızdır. Onlarla da sonuna kadar mücadeleyi milletimizin adına veririz.

SUNUCU: Son olarak ve kısaca şuna değinmek isterim. Anayasa değişiklikleri konusunda yapılan referanduma göre eğer isterseniz 2019´daki cumhurbaşkanlığı seçiminde 5 yıllık iki dönem için aday olabileceksiniz. Bu da eğer isterseniz, 2029´a kadar görevde kalabileceğiniz anlamına geliyor. 2019´da ve belki sonrasında cumhurbaşkanlığı için aday olacak mısınız?

ERDOĞAN: Şu anda bunları konuşmak için çok erken. Gün ola harman ola. Henüz 2019´a varmadan hayatta kalacağımızın garantisi var mı? Olmadığına göre biz şu andaki görevimizi bir hakkıyla yerine getirelim, gerisi Allah kerim.

SUNUCU: Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, HARDtalk´a katıldığınız için gerçekten çok teşekkürler.(İngiltere.BBC World News TV / Hard Talk Programı-14.07.2017)



Yapay zeka tabanlı sohbet robotları e-ticarette memnuniyeti artırıyor

E-ticaret platformlarında etkin şekilde kullanılan ve geçen yıl 5,39 milyar dolar pazar büyüklüğüne ulaşan yapay zeka tabanlı chatbotlar, 7 gün 24 saat e-ticaret kullanıcılarının sorularını yanıtladı.

Teknoloji

Milli uydu İMECE uzaydaki birinci yılını tamamladı

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’nin ilk yüksek çözünürlüklü yerli ve milli gözlem uydusu İMECE'nin uzaydaki birinci yılını tamamladığını duyurdu.

Teknoloji

Türk savunma sanayisi 10 yıla 13 havacılık motoru sığdırdı

Türkiye'nin havacılık motorlarında lider şirketi TUSAŞ Motor Sanayii AŞ (TEI), yaklaşık 10 yıllık dönemde 12 milli, 1 yerli olmak üzere 13 motora imza attı.

Teknoloji

Bayraktar AKINCI ASELFLIR-500 ile hedefi başarıyla vurdu

Bayraktar AKINCI, Aselsan tarafından milli olarak geliştirilen ASELFLIR-500 Elektro-Optik Keşif, Gözetleme ve Hedefleme Sistemi’ni kullanarak deniz üstünde seyreden Albatros İDA’yı başarıyla imha etti.

Teknoloji

ABD'nin Suriye'deki üssüne kamikaze İHA ve roket saldırısı düzenlendi

Zelenski: ABD yardımı, Ukrayna'nın ikinci Afganistan olmayacağının sinyalini verecek

Türkiye fırtınaya teslim! Çatılar uçtu, minareler devrildi

Netanyahu: Hamas'a yakında acı verici darbeler indireceğiz

Yapay zeka tabanlı sohbet robotları e-ticarette memnuniyeti artırıyor

AB zirvesinde Türkiye'ye ilişkin sonuç bildirisinde Kıbrıs vurgusu

Rus basınında Gazze savaşı: "Biden yönetimi Tahran'a karşı kendi ekonomik tedbirlerini hazırlıyor"

Genellikle erkeklerde görülen akciğer kanseri kadınlarda artışa geçti! İşte en önemli sebebi

Bakan Bolat'tan fahiş fiyat açıklaması: Rekabet kanununda değişiklik yapılacak

Dubai'de yaşanan sel sonrası bulut tohumlama yöntemi tartışılıyor

Rusya'nın haftalardır düzenlediği en ölümcül saldırı | Can kaybı 18'e çıktı

İsrail, Lübnan'ın güney bölgelerini fosfor bombasıyla vurdu

AB liderleri İsrail'e saldırısı nedeniyle İran'a yaptırım kararı aldı

Yunan bakandan çarpıcı itiraf! Yerli savunma hamlelerine büyük övgü: Türkiye bizden çok ileride!

İsrail'in İran'ın nükleer tesislerini vurmasından endişe ediliyor

MHP lideri Bahçeli: Yeni bir dünya savaşı cinayettir

Vücutta kolay morarma o hastalığın habercisi olabilir!

Milli uydu İMECE uzaydaki birinci yılını tamamladı

Sıcaklıklar 30 derecenin üzerine çıkacak (Bu hafta hava nasıl olacak?)

TBMM açılıyor: Gündemde kripto para düzenlemesi var

Yerel seçim dünya medyasında: İstanbul 'büyük ödül', muhalefeti bekleyen tehlike

Avrupa bu itiraf ile çalkalanıyor... Polonya Başbakanı Tusk'tan savaş uyarısı: Hazır değiliz!

Rusya, Ukranya'nın en büyük özel elektrik şirketine saldırdı

İsrail ordusu Halep'i vurdu: 38 kişi öldürüldü

Türkiye’nin iç sorunu bir PKK’dan Avrupa’nın sorunu bir PKK’ya

STK’LAR YILDIZ HOLDİNG’TE BULUŞTU

Ukrayna: Rusya, başkent Kiev'e seyir ve balistik füzelerle saldırdı

Rus istihbaratı: Fransa, ilk etapta 2 bin askeri Ukrayna'ya göndermek için hazırlık yapıyor

Erdoğan'ın iftar yemeğinde sarf ettiği cümle Yunanistan'da tepkiyle karşılandı! Hükümete çağrı yaptılar

MİT PKK'nın sözde İran sorumlusunu Kandil'de etkisiz hale getirdi

Yükleniyor