Doğu´ya Dönüş İdeolojisi.

Doğu´ya Dönüş İdeolojisi.

Rusya´nın yükselen Asya´ya doğru rotasını çevirmesinin ilk aşaması hız kazanıyor: Uzak Doğu´nun kalkınma oranı, ulusal ortalamanın iki katı.

 

Rusya´nın yükselen Asya´ya doğru rotasını çevirmesinin ilk aşaması hız kazanıyor: Uzak Doğu´nun kalkınma oranı, ulusal ortalamanın iki katı. 

Sergey Karaganov 

Rusya´nın yükselen Asya´ya doğru rotasını çevirmesinin ilk aşaması hız kazanıyor: Uzak Doğu´nun kalkınma oranı, ulusal ortalamanın iki katı (her ne kadar bu yeterli olmasa da). Bölgede onlarca büyük işletme beklenmedik şekilde ortaya çıkıyor. 

Ne tuhaftır ki, bu değişimler, kimsenin daha önceden aklına gelmeyecek türden eksikleri gün yüzüne çıkardı. Her ne kadar büyük projelere yönelik ihtiyaç giderek daha bariz bir hal alsa da, Doğu Rusya´nın kalkınması henüz tüm ulus için ortak bir dava haline gelmedi. Yerellerin tavrı güvenilir olmamayı sürdürüyor. Uzak Doğu topraklarından ülke dışına nüfus akışı yavaşladı, ancak durmadı. Gündemde üst sıralarda ise; bu sürece “Rusya´nın Aslanlarının” dahil edilmesi ihtiyacı yer alıyor. Bunlar, Uzak Doğu ve Sibirya sakinleri olup yüzyıllardır komşularıyla işbirliğini sürdürüp sıkılaştırdılar; ihtiyaçlarını çok iyi biliyorlar ve hissediyorlar. Aynı zamanda, Rus kamuoyunun genelindeki bu değişim karşısındaki tavrın da değiştirilmesi, böylelikle ülkeyi geleceğin ekonomik, teknolojik ve kültürel piyasalarına yönlendirecek türden farkındalığın geliştirilmesi gerekiyor. 

Rusya Avrupa´dan neredeyse her şeyi aldı ve şu an için egemenliğinin en ufak bir parçası karşılığında bile daha fazla bir şey almaya istekli değil. Rusya´nın tarihi göz önüne alındığında, egemenliği onun için kutsal bir varlık. Rusya, Avrupalıların toplumsal uzmanlığının büyük kısmını ve zarar ettiği Sovyet yıllarında eksikliğini duyduğu daha müreffeh ve konforlu bir yaşam tarzını ödünç aldı. Ruslar arasında kişisel özgürlüğün derecesi muhtemelen daha yüksek olup siyasi doğruluk da kesinlikle daha az bunaltıcı düzeyde. 

Aynı zamanda çevremizdeki dünya da değişti. 17.yüzyıldan itibaren Avrupa ileri teknolojilerin yegane tedarikçisi iken, şu anda kaynakları hızla Asya´ya kayıyor – dolayısıyla ekonomik faaliyet merkezi de. 40 yıl önce söz konusu merkez Atlantik Okyanusu´nda, İrlanda´nın batısında bir yerdeyken, şu anda Türkiye´de ve bundan on yıl sonra Hindistan ve Çin sınırına yönelmiş olacak. 

Buna ek olarak, Rusya Avrupa ile toplumsal ve kamusal yakınlaşmanın sınırlarına ulaştı. Batılı komşular, Rusya´nın Avrupa güzergahını izlemek konusundaki hazırlıksızlığını ve karlı ve onur verici kılavuzluk statülerini yitirmeyi can sıkıcı buluyorlar. Kendi açısından Rusya, Avrupa´nın modern değerlerini (örneğin göçmenlere karşı aşırı hoşgörü) ithal etmek konusunda çekimser; çünkü birçoğunu kendisine yabancı, Avrupa-sonrası veya sadece dezavantajlı buluyor. Bu demek değildir ki, Avrupa toptan reddediliyor – Ruslar da benzer bir üst kültürü paylaşıyorlar. Avrupa içinde büyük bir anlaşma – örneğin ekolojik düzenlemeler- halen ödünç almaya değer nitelikte. Avrupa devasa ve karlı bir Pazar. Burası, seyahat etmek için güzel bir yer. Yüksek teknolojiler halen burada. Ancak, ABD´nin mevcut yaptırım politikası ortamında bunlara erişim sınırlı düzeyde. 

Bununla birlikte, 2014´te sadece büyük bir mücadele içerisindeki Batılı birliklerin daha fazla yaygınlaşmasının durdurulması değil, aynı zamanda Rus tarihindeki Petrine döneminin de son bulması oldukça mümkün. Avrupa bir komşu olarak kalacak. Rusya, onunla mümkün olan her vesilede dostane ilişkilerini sürdürecek. Ancak Avrupa´nın bir eşik değer olmayı sürdürme şansı pek yok. Rusya´nın Avrupa´ya dönüşü ve Avrupa´nın 17 ve 18.yüzyıllardaki teknolojilerini koruması mantıklı: Asya, uzak bir noktadaydı ve birçok sebepten ötürü –buna çok daha iyi silahlanmış bir Avrupa´nın sömürgeci yayılması da dahil- görece bir düşüş dönemine doğru kayıyordu. Bu günlerde durum değişiyor. Asya, en önemli sermaye ve ileri teknoloji kaynağı haline gelmeye namzet. 

Rusya´da birçok kişi, ülkelerinin Asya´nın ve diğer yeni gelenlerin dünya sahnesine yükselişini kolaylaştıran bir tarih ebesine dönüştüğünden halen haberdar değil. Batı´nın askeri üstünlüğüyle –ekonomik, siyasi ve kültürel egemenliğinin sacayağı- geçen yaklaşık beş yüz yıla son veren, Rusya-Sovyetler Birliği idi. Nükleer eşitlik, bir defa yaratılıp yıllarca korundu mu, başka birinin büyük bir savaş kazanmasına imkan tanımaz. 

İşte bu yüzden de bugünün dünyası çok daha özgür ve daha demokratiktir. Asya ülkeleri, rekabetçi avantajlarını kullanma fırsatı elde ettiler. Tartışmasız üstünlük günlerinin sona erdiğinin ve hiçbir zaman geri gelmeyeceğinin anlaşılması, muhtemelen Rusya´ya yönelik düşmanlığın ana sebebi olup, ABD ve diğer bazı Batılı elitlerin öfkeden kudurmasına yol açmaktadır. 

Rusya´da kimileri, stratejik yalnızlığının kaçınılmaz olduğunu ileri sürmeye başladılar. Öte yandan, Rusça “yalnızlık” kelimesinin illa olumsuz bir manası olması gerekmiyor. İç sesim bana diyor ki, yalnızlaşma riski taşımıyoruz – kendi başımıza kalmayacağız. Daha da önemlisi; Asya ile sıkı bir işbirliği inşa etmek üzere yükselen bir fırsat söz konusu (hem de Avrupa´ya sırtımızı dönmeden). Rusya, Büyük Avrasya ortaklığının merkezi olabilir. Bu, Moskova´nın önerdiği ve Pekin´in desteklediği bir girişim olup, Çin´in Tek Kemer – Tek Yol projesiyle %90 oranında uyumludur. 

Büyük Avrasya inşasında karşılaşılacak birçok sorun olacak. 

Rusya´nın Uzak Doğusu´ndaki halklar için, bu değişim, tüm kalpleriyle paylaştıkları bir fikir henüz olmadı. Bu öneri Moskova´dan geldi ve bunun için de merkezi otoritelere teşekkür etmek gerekiyor. Ancak Uzak Doğuluların kalplerini ve zihinlerini henüz dolduramadı; keza onlar diğer Ruslara kıyasla büyük düşünüp büyük hareket etmeye daha meyilliler. Bunu da, hırslı bir takibin başarısı için kritik olarak gördükleri bir tutku ve dürtüyle yapıyorlar. (Büyük başarılara yönelik itkinin olmayışı ve Rusların o meşhur cesareti, genel anlamda halihazırda ülke-içi politikaların bir kusurudur.) Yerellerin deneyimleri ve Çin ve diğer komşularla potansiyel iletişimleri henüz tam potansiyeline erişememiştir. 

Doğuya dönüş, ideolojik ve psikolojik kısıtlamalarla yüzleşmeye başlıyor. Bunlardan kurtulmaya yönelik çabalar, önümüzdeki yıllarda sonsuz bir dikkate konu olmalı. 

Rusya´nın yeni Doğu ufuklarına yelken açması konusunda önemli bir diğer görev; Sibirya ve Uzak Doğu tarihinin –birçok açıdan muzaffer ve heyecan vericidir- tüm Rusya´nın tarihsel öz farkındalığına geri getirilmesidir. Aynı zamanda, Rusya´nın bir kısmının Sibirya ve Uzak Doğu karşısındaki farklı tavrının üstesinden gelinmesi de önemli olacaktır. Bazen, örneğin neden Rusya´nın Avrupa topraklarının kuzey bölgelerine değil de öncelikle Uzak Doğu´ya ve yatırım yapmaya değer olduğunu soruyorum kendime. Bu bölgedeki yanıtım; son dört ila beş yüzyılda Rus toprağı oldu. Burada harika bir vahşi yaşam ve devasa kaynaklar var. 

Dahası, gelişen komşular çok fazla kalkınma fırsatı sunuyorlar ve bu fırsatlar diğer bölgelerdekilerle kıyaslanamaz bile. Burada Rusya tarihinde ilk kez ortaya çıkan rekabetçi avantajlar, hızlı bir kalkınma için kullanılabilir. Ayrıca, Sibiryalıların yaralanan gururunu sakinleştirmek için bir şeyler yapmak gerekmektedir. 1990´lı yıllarda bu insanlar terk edilmiş ve göz ardı edilmişlerdi, hem de diğer Ruslardan çok daha güçlü bir şekilde... 

Sibirya ve Uzak Doğu´nun insan sermayesini geliştirirken –ki bu sermaye, Rusya´nın ortalamasına kıyasla çok daha iyi durumda- yeni teknolojilere hakim olmasa destek verilmesi yeterli olmayacaktır. Ahlaki teşvikler yaratılması, insanların kendilerini Rusya´yı yeni ekonomik, siyasi ve kültürel sınırlara –bu kez Avrasya sınırlarına- doğru yönlendiren liderler olarak öncü hissetmelerinin sağlanması mantıklı olacaktır. Rus kültürünün halkı, diğer kültürlere açıktır ve diğer inançlara karşı oldukça hoşgörülüdür. Bu büyük rekabetçi avantaj, yeni bir Avrasya mega-projesinde avantaj sağlayacaktır. 

Rus elitlerinin önemli bir kısmındaki Avrupa merkezciliğinin üstesinden gelmek için tutarlı ve itinalı çabalar gerekmektedir – bu, modern dünyada kuşkusuz geriye yönelik bir etmendir. 1990´lı yılların kargaşası ve 2000´li yılların kaotik bir şekilde kendini toparlama sürecinde, Avrupa merkezci duygular arttı; keza birçok Rus, yeni elde ettikleri kazançlarını ülke dışına çıkardılar – öncelikle Avrupa´ya. Ve bu süreçte işbirlikçi tutumları kaçınılmaz olarak güçlendi. 

Rus toplumu, ağırlıklı Avrupa kültürünü hiçbir şekilde terk etmemelidir. Ancak, Asyalı yönünden de utanmamalı ve bundan endişelenmeyi artık kesmelidir. Yaygın toplumsal zihniyet ve toplumun otoriteler karşısındaki tavrına bakıldığında, Rusya´nın, tıpkı Çin ve diğer birçok Asya devletinde olduğu gibi, Cengiz Han´ın İmparatorluğu´nun soyundan geldiğini anımsamak gerekiyor. 

Aydın kesimden birçok kişinin zaman zaman yaptığı gibi, umutsuzluğa kapılmanın veya kendi halkını hakir görmenin bir manası yok. Bu, bir yaşam hakikati olarak kabul edilmeli ve bir güç unsuru olarak kullanılmalıdır. Keza, modern dünyanın sert rekabetçi ortamında, otoriter hükümet modeli, modern demokrasiden çok daha etkin durumda – özellikle de piyasa ekonomisi ve eşitlikçi askeri potansiyeller bağlamında. Bu, Batılı ortaklarımızın endişe verici bulduğu şeyin ta kendisi. Elbette, şunu da akılda tutmakta fayda var: Otoriterlik, tıpkı demokraside olduğu gibi, durgunluk ve yozlaşmaya yol açabilir. Rusya muhtemelen böyle bir riskle karşı karşıya bulunuyor. 

Birkaç yıl içerisinde Rusya´nın tümünün, artık Avrupa´nın bir doğu periferisi olmadıklarını anlayacağına inanıyorum. Rusya´nın Asya´ya, yeni zenginlere, güce ve ilerlemeye giden yolunun “bizim evimize giden yolumuz” olduğunu göreceğiz. Avrupa´dan yüksek kültürünü ödünç aldıktan ve onu çok daha zengin hale getirdikten sonra Rusya artık büyük bir Avrasya gücünün kendi medenileştirilmiş nişi haline geliyor – birçok medeniyetin orijinal bir harmanı. (Bu görüşü, mükemmel bir Rus tarihçi ve feylesof olan L. E. Blyakher´den ödünç aldım.) 

Avrupa´ya ve özellikle onun eski kısmına dair bilgimiz yeterince iyi. Ancak Asya konusunda bilgilerimiz halen çok kısıtlı. Burası, yükselen kültürlerin, medeniyetlerin ve teknolojilerin kıtası. Okul müfredatlarında Asya tarihi ve dillerine dair dersleri yaygınlaştırmalı, üniversitelerimizde Doğu çalışmaları konusunda çok sayıda uzman eğitmeliyiz. Her halükarda, artık ağırlıklı olarak Avrupalıların kaleme aldığı insan ırkının tarihi, birkaç on yıl içerisinde revizyondan geçecek. 

Parıldayan Byzantium –Haçlıların halefleri, onu entrikalar ve başarısızlıkların somut hali olarak betimlemişti- gerçek bir kılık değiştirme içerisinde ortaya çıkacak: Karanlık Orta Çağlar boyunca Avrupa kültürünü korumuş ve geliştirmiş olan, ardından da onu Doğulu kültürlerle harmanlayacak olan harika bir medeniyet. Çinli, Hint, Japon ve Koreli hanedanlıklar, Plantagenetlerin, Habsburgların, Bourbonların, Stewartların ve Romanovların yanında kendilerine yakışan bir yer bulacaklardır. Bu, biz Ruslar için çok önemlidir: sadece bir ulaştırma bağlantısı değil, bizzat bir medeniyet köprüsü rolü oynamak üzere Asya´daki ilk Avrupalılar ve hatta Avrupa´daki ilk Asyalılar olmak. 

Uzak Doğuluların deneyimlerini kullanmak ve Rusya´nın Batı´dan daha fazla özgürleşmesinden korkan güçlerin dayattığı ve dayatmaya da devam ettiği “Sarı Tehlike” efsanesinden geriye kalanları bir kenara itmek için doğru zaman. Keza kendileri Çinliler ve diğer komşularla uzun zamandır yakın ilişkiler içerisinde oldular. Japon-karşıtı duyguların sadece birçok Asya ülkesinde değil, aynı zamanda Rusya´nın Pasifik bölgelerinde de oldukça güçlü olduğunu anımsamak için Asya tarihi ve bu tarihteki yerine dair iyi bir bilgi sahibi olmak gerekmektedir. 

Keza burada Japon işgalcilerin yaptığı mezalime dair anılar halen canlıdır. Bilgi; geçmişten gelen hakaretlerin ve fobilerin, Rus-Japon yakınlaşmasını ve diğer ülkelerle diyalogu önlemesine imkan tanımamak için gereklidir. Bu tür bir bilgi, somuz diplomaside de oldukça yararlıdır. Örneğin Japonya ile diyalogda berikinin sürekli zarar görmüş tarafta olmasının sebebi halen net değil. Tarih karmaşıktı. İncelenmesi ve anlaşılması gerekmektedir. Ve bunu, Uzak Doğuluların entelektüel sermayesi ve deneyimini kullanarak yapmak, çok daha iyi olacaktır. 

Geleceğin daha fazla ümit vaat eden piyasalarına doğru bir ilerlemeyi hızlandırmaya dönük ulusal ve yerel motivasyonu güçlendirme araçlarından bazılarının önemi bariz bir şekilde görülmektedir. Bunlar daha şimdiden doğu çalışmalarında zorunlu okul ve üniversite dersleri, Sibirya´nın muzaffer ve dramatik tarihine dair filmler, son derece cesur ve kararlı halkı ve harika zenginleridir. Aynı zamanda yerel elitlerin Rusya´nın Asya´daki ulusal politikasının teşvikine aktif bir şekilde dahil edilmesi de önemlidir. Asya ülkelerinin deneyimini eleştirel bir gözle de olsa kapsamlı bir şekilde incelemek ve Rusya ve Asya ülkelerinin iş ve entelektüel elitlerini birleştiren daimi kulüpler kurmak gereklidir. 

Ayrıca, Asyalı komşuların Rus ve Asya halklarının değer sistemlerini inceleyip kıyaslamak üzere çabaları birleştirmeleri de yararlı olacaktır.  Görünen o ki, insanın öngörebileceğinden daha fazla ortak nokta var. Benzer şekilde, Rusya´nın orta ve Sibirya-Uzak Doğu elitlerini iç içe geçirmek ve berikinin Rusya´nın Asya topraklarını daha iyi anlamasını sağlamak, ötekinin ise Rusya´nın Avrasya politikalarının şekillendirilmesi ve uygulanmasına müdahalesini hissetmesini sağlamak için çaba gösterilmelidir. Rusya´nın Asya toprakları da dahil olmak üzere Asya´nın Ruslar açısından “moda” bir hale gelmesi ne kadar hızlanırsa, ülkenin geleceği açısından da daha yararlı olacaktır. 

Son aşamada bazı nihai tespitler: 

Öncelikle. Uralların doğusundan Sibirya ve Uzak Doğu´ya uzanan Rus topraklarının yapay bürokratik bölünmesini sonlandırmak için oldukça olgun bir zaman söz konusu. Sibirya tüm bu süreçte bütünleyici bir bölge olarak gelişti. Benzer insan kaynakları ve zihniyeti var. Piyasalardan uzak olması sebebiyle kimilerinin “kıtasal lanet” olarak nitelendirdiği Orta Sibirya, böylesi bir birleşmeden ve günümüzde Uzak Doğu´nun gelişimini güçlendirmek için kullanılan ileri düzey ekonomik araçların kullanımından fayda sağlayacak. Beriki, Orta Sibirya´nın güçlü endüstriyel ve bilimsel potansiyeliyle entegrasyondan somut faydalar elde edecek. 

İkinci olarak. Ekonomik kalkınma yolunda, Rusya´nın tüm yönetici sınıfını ihya etmek ve moralleri güçlendirmek için, Ural Dağları´nın doğusunda ve Pasifik Okyanusu´nda üçüncü ve hatta dördüncü sermaye başkenti kurmak ve büyük şirketlerin ana merkezleri ve federal kurumlardan bazılarını buraya taşımak bir zorunluluktur. Bu tür kararlar bir süre önce alınmıştı; ancak bu zamana değin bu konuda herhangi bir adım atılmamıştı. 

Ve üçüncü olarak. Halen Pasifik Rusya´dan Uzak Doğu (Britanyalıların kullandığı bir terim) diye bahsetmek, tarihin acı bir ironisi. Onlara göre, dünyanın bu kısmı oldukça ücra bir kısımdı. Ayrıca, onların yaklaşımında Yakın Doğu ve Orta Doğu vardı ve ikisi arasında kalmış bölgeler. Aynı zamanda bizim için Uzak Doğu en yakın olanıdır.

 

Kaynak: http://eng.globalaffairs.ru/pubcol/Ideology-of-Eastward-Turn-19628



Yapay zeka tabanlı sohbet robotları e-ticarette memnuniyeti artırıyor

E-ticaret platformlarında etkin şekilde kullanılan ve geçen yıl 5,39 milyar dolar pazar büyüklüğüne ulaşan yapay zeka tabanlı chatbotlar, 7 gün 24 saat e-ticaret kullanıcılarının sorularını yanıtladı.

Teknoloji

Milli uydu İMECE uzaydaki birinci yılını tamamladı

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’nin ilk yüksek çözünürlüklü yerli ve milli gözlem uydusu İMECE'nin uzaydaki birinci yılını tamamladığını duyurdu.

Teknoloji

Türk savunma sanayisi 10 yıla 13 havacılık motoru sığdırdı

Türkiye'nin havacılık motorlarında lider şirketi TUSAŞ Motor Sanayii AŞ (TEI), yaklaşık 10 yıllık dönemde 12 milli, 1 yerli olmak üzere 13 motora imza attı.

Teknoloji

Bayraktar AKINCI ASELFLIR-500 ile hedefi başarıyla vurdu

Bayraktar AKINCI, Aselsan tarafından milli olarak geliştirilen ASELFLIR-500 Elektro-Optik Keşif, Gözetleme ve Hedefleme Sistemi’ni kullanarak deniz üstünde seyreden Albatros İDA’yı başarıyla imha etti.

Teknoloji

ABD'nin Suriye'deki üssüne kamikaze İHA ve roket saldırısı düzenlendi

Zelenski: ABD yardımı, Ukrayna'nın ikinci Afganistan olmayacağının sinyalini verecek

Türkiye fırtınaya teslim! Çatılar uçtu, minareler devrildi

Netanyahu: Hamas'a yakında acı verici darbeler indireceğiz

Yapay zeka tabanlı sohbet robotları e-ticarette memnuniyeti artırıyor

AB zirvesinde Türkiye'ye ilişkin sonuç bildirisinde Kıbrıs vurgusu

Rus basınında Gazze savaşı: "Biden yönetimi Tahran'a karşı kendi ekonomik tedbirlerini hazırlıyor"

Genellikle erkeklerde görülen akciğer kanseri kadınlarda artışa geçti! İşte en önemli sebebi

Bakan Bolat'tan fahiş fiyat açıklaması: Rekabet kanununda değişiklik yapılacak

Dubai'de yaşanan sel sonrası bulut tohumlama yöntemi tartışılıyor

Rusya'nın haftalardır düzenlediği en ölümcül saldırı | Can kaybı 18'e çıktı

İsrail, Lübnan'ın güney bölgelerini fosfor bombasıyla vurdu

AB liderleri İsrail'e saldırısı nedeniyle İran'a yaptırım kararı aldı

Yunan bakandan çarpıcı itiraf! Yerli savunma hamlelerine büyük övgü: Türkiye bizden çok ileride!

İsrail'in İran'ın nükleer tesislerini vurmasından endişe ediliyor

MHP lideri Bahçeli: Yeni bir dünya savaşı cinayettir

Vücutta kolay morarma o hastalığın habercisi olabilir!

Milli uydu İMECE uzaydaki birinci yılını tamamladı

Sıcaklıklar 30 derecenin üzerine çıkacak (Bu hafta hava nasıl olacak?)

TBMM açılıyor: Gündemde kripto para düzenlemesi var

Yerel seçim dünya medyasında: İstanbul 'büyük ödül', muhalefeti bekleyen tehlike

Avrupa bu itiraf ile çalkalanıyor... Polonya Başbakanı Tusk'tan savaş uyarısı: Hazır değiliz!

Rusya, Ukranya'nın en büyük özel elektrik şirketine saldırdı

İsrail ordusu Halep'i vurdu: 38 kişi öldürüldü

Türkiye’nin iç sorunu bir PKK’dan Avrupa’nın sorunu bir PKK’ya

STK’LAR YILDIZ HOLDİNG’TE BULUŞTU

Ukrayna: Rusya, başkent Kiev'e seyir ve balistik füzelerle saldırdı

Rus istihbaratı: Fransa, ilk etapta 2 bin askeri Ukrayna'ya göndermek için hazırlık yapıyor

Erdoğan'ın iftar yemeğinde sarf ettiği cümle Yunanistan'da tepkiyle karşılandı! Hükümete çağrı yaptılar

MİT PKK'nın sözde İran sorumlusunu Kandil'de etkisiz hale getirdi

Yükleniyor