Susanne Güsten
Türk Pasaportuna Sahip Olmak veya Yurt Dışında Doğmak Fark Etmiyor, Türkiye Türk Göçmenleri “Kendi” Vatandaşı Olarak Görüyor...
Türkiye Avrupa Birliği üyesi olmamasına rağmen Recep Tayyip Erdoğan da Avusturya’daki Avrupa seçimlerinin galipleri arasındaydı: Türk asıllı yüzlerce seçmen “Viyana’daki Genç Türkler” isimli bir kampanyanın çağrısı üzerine pazar günü oy kullanırken oy pusulasına Türkiye Başbakanı`nın adını yazdı. Gerçi böylece oyları geçersiz sayıldı, ama kampanyanın organizatörleri için bunu yapmaya değerdi. Organizatörlerden biri olan Ebru Çakaloğlu, bu eylemin Türk Başbakan’ın maruz kaldığı düşmanlığa karşı demokratik bir protesto olduğunu belirtti.
Çakaloğlu, “Avusturya’da temsil edilmediği hissine sahip olan binlerce Türk asıllı seçmen var.” dedi. Anlaşılan Türkiye’de Erdoğan tarafından daha fazla temsil edildikleri hissine sahipler. Erdoğan yazılı oy pusulası eylemine katılan Aşağı Avusturya’da yaşayan Emine Celepci, Anadolu Ajansına, Erdoğan’ın arkasında olduğunu göstermek istediğini söyledi. Celepci, ülkede yaklaşık 300 bin Türk kökenli seçmen olmasına rağmen Avusturya’da hiçbir partinin Avrupa seçimleri için Türk asıllı bir aday göstermediğini ifade etti.
Avrupa seçimlerinden bir gün önce Erdoğan, Köln’de on binden fazla taraftarına hitaben bir konuşma yaptı ve Türkiye’nin yurt dışındaki yaklaşık beş milyon vatandaşıyla arasındaki özel ilişkisini vurguladı. Yurt dışındaki vatandaşlar, kısmen onlarca yıldan beri yaşadıkları ülkenin pasaportuna sahip olmalarına rağmen Ankara’nın bakış açısına göre hâlâ Türk olarak kabul ediliyor. Tıpkı 1960’lı yılların başından itibaren göç eden ve bir gün kesinlikle vatanlarına geri dönecekleri düşünülen Türkleri uzun süre “misafir işçi” olarak gören Batı Avrupa ülkeleri gibi.
Bu yüzden Erdoğan Köln’deki ziyaretinde Türk seyircilerini “büyük bir milletin üyesi ve büyük tarihe sahip atalarının torunları” olarak niteledi. Yurt dışındaki Türklerin başını eğmemesi ve kendilerini asla yalnız hissetmemeleri gerektiğini belirten Erdoğan, Türkiye’nin her zaman yanlarında olduğunu söyledi. Bu arada yurt dışındaki Türklerin meseleleri Türk hükûmetinde Başbakan Yardımcısı’nın görev alanındadır.
Erdoğan -ve kendisinden önceki Türk Başbakanlar- için beraberlik duygusu talebi ile yurt dışındaki Türklere bulundukları yeni vatanlarında mümkün olduğunca iyi şekilde entegre olma çağrısı arasında bir çelişki yoktur. Bunun arkasında ise başarılı bir entegrasyonun Türkiye’yi de iyi göstereceği, Türkiye için yabancı ülkede çok sayıda elçiler oluşturacağı düşünce bulunuyor.
Erdoğan Köln’de Almanya’daki gurbetçi Türklere, Federal Cumhuriyet’te yabancı kalmamaları ve Almancayı iyi öğrenmeleri çağrısında bulundu. Almanya’daki Türklerin Alman ekonomisine yaptığı katkıdan övgüyle söz eden Erdoğan, Almanya’da bir Türk Bakanın hizmet verdiği gerçeğini de takdir etti. Erdoğan, Şansölye Angela Merkel’in kabinesinde entegrasyon sorumlusu olan siyasetçi Aydan Özoğuz’u kastetti.
Özoğuz pasaportuna bakıldığında elbette bir Türk değil, Alman vatandaşıdır ama Erdoğan ve Türk Devleti için arada büyük bir fark yoktur. Başka bir husus ise daha önemlidir: Köln’de Erdoğan, “Özellikle de ana diliniz Türkçeye özen göstermenizi rica ediyorum. Kültürünüz, değerleriniz ve ana vatanınızla olan bağınızın kopmasına izin vermeyin” dedi. Bu bakış açısına göre başka ülke vatandaşı olsalar da yurt dışındaki Türkler esasen Türk olarak kalmayı sürdürüyor. (Avusturya merkezli Die Presse - 28 Mayıs 2014)