FETÖ ve Türkiye´nin Etki Alanının Kontrol Edilmesi

FETÖ ve Türkiye´nin Etki Alanının Kontrol Edilmesi

Kadim bir Anadolu deyişidir. Ağaç demiş ki baltaya: ´Sen beni kesemezdin ama sapın benden. Ölen ben, öldüren benden.” Uzun zamandır Modern Batı uygarlığı ve onun siyasi aktörleri Osmanlı´ya ve onun sonrasında Türkiye Cumhuriyetine kar

 

Celal Tahir

Yapının üçüncü ve pek altı çizilmeyen hedefi ise Türk diasporasının yani Türkiye´nin küresel ölçekteki etki alanının ve noktalarının açığa çıkarılması hedefidir. Türk diasporası Osmanlı´dan kalan Balkanlardaki Ortadoğu´daki, Kuzey Afrika´daki unsurlardır. Osmanlının çöküşüyle beraber dünyaya dağılan Ekalliyet unsurları Rumlar, Yahudiler ve Ermenilerdir. Ayrıca Orta Asya Türk, Cumhuriyetleri-topluluklarıdır. Ayrıca dünyanın her yerindeki Müslüman unsurlardır. Ayrıca 1960 sonrası önce Almanya, Avrupa sonrada dünyanın her yerine dağılan önce iktisadi sebeplerden sonar politik kültürel sebeplere karışarak devam eden göçler sonrası oluşan topluluklardır. Yine bu toplulukların etrafında kümelenen Müslüman ahalidir. Tüm bunlar küresel ölçekteki Türk varlığıdır ve Türkiye´nin etki alanıdır. Türk diasporası işte budur.

Bir yönüyle de FETÖ Türk diasporasını açığa çıkarmak için geliştirilmiş bir yapıdır. Bunda ne derece başarılı olmuştur? Bu ayrı bir bahistir. Yapının suni özelliğinden ötürü o kadar başarılı olduğu söylenmez ama küresel ölçekte Türkiye´nin etki alanını tespite yarayacak bir faaliyet yürütüldüğü açıktır. Bunda bir nebze de olsa başarılı olunmuştur. Aslında başarı, bir nebzeden de fazladır. Hadisenin bu yönü üzerinde de durulmalıdır.

Aslında bütün suçlamalara ve gerçekten hatalı olmasına rağmen, bu noktada en az kusurlu olan AK Parti hükümetleri ve Sn. Recep Tayyip Erdoğan´dır. Sn. Erdoğan cesaretle hatalı olduğunu beyan etmektedir. Asıl muammalı olan bu yapının 40 senedir 3 tane askeri müdahale ve bu kadar hükümet gördükten sonar devlet ve istihbarat birimlerinin gözü önünde nasıl bugünlere gelebildiğidir.

EHLİYET VE LİYAKAT            

Kadim bir Anadolu deyişidir. Ağaç demiş ki baltaya: ´Sen beni kesemezdin ama sapın benden. Ölen ben, öldüren benden.”

Uzun zamandır Modern Batı uygarlığı ve onun siyasi aktörleri Osmanlı´ya ve onun sonrasında Türkiye Cumhuriyetine karşı bu düsturu uygulamakta oldukça mahirdir. En son Fettullah Gülen grubu da FETÖ bunun bir örneği olarak kabul edilebilir. Hakikaten ortaya çıkan bu durum oldukça düşündürücüdür. Burada önemli olan baltaya ağaçtan bu sapların nasıl olup ta bulunabildiğidir. Anlamamız gereken asıl husus budur.

2.Dünya Savaşı sırasında Türkiye´ye gelen Alman profesörlerden biri dönüşünde Ahmet Emin Yalman´a şunları anlatır. Ahmet Emin Yalman, Naziler´den kaçıp İstanbul´a sığınan Musevi bilim adamlarından Prof. Andreas Schwarz´a, Türkiye´den ayrılmadan önce, Türkiye´de neler gördüğünü sorar. Schwarz şu cevabı verir: 'Türk milleti bünyesinde esaslı ve korkunç bir hastalık var. Türkiye´de iyi niyetli, temiz içli, dürüst aydınları yoketmek, yollarını kesmek, kendilerini bıktırıp kaçırmak için devamlı ve insafsız bir kıyım devam ediyor. Gerçek demokrasinin tabii amacı, en iyileri bulup üste çıkarmak, kendilerine serbestçe çalışmak ve kalkınma yaratmak için yetki ve imkân vermek olduğu halde, Türkiye´de kötü bir seçme ve ayırma sistemi hâkimdir. Yeni ve üstün değerler sürekli yok ediliyor, orta ve düşükler, sivrilmenin ve başa yükselmenin yolunu buluyor.'

Söylenmesi gereken şudur: Kamuya eleman alımında gözetilmesi gereken şey ehliyet ve liyakattir. Bilinip söylenmesine rağmen bu noktadan uzaklaştığımız açıktır. Sadece son dönemin bir sorunu olmamakla birlikte, Ak-Parti Yeni Türkiye´yi inşa ederken, bu ilkeyi de yerleştirmek durumundadır.  Peygamber Efendimizin hicret sırasında kılavuzunun bir müşrik olduğunun burada hatırlamak ve hatırlatmak yeterince izah edicidir. Kendilerine kılavuzluk yapmak üzere Abdullah b. Uraykıt ile anlaşırlar. Abdullah b. Uraykıt müşrik olmakla birlikte güvenilir ve mert bir kişidir. Seçilmesindeki ana neden liyakat sahibi ve güvenilir olmasıdır.  İşini iyi bilmektedir ve beri yandan, kendisi de müşrik olmakla beraber, hicreti müşriklere haber vermemiştir.  

Bunu bugüne uyarladığımızda devlete alınacak kişiler işinin ehli olmalıdır ve devlete sadık olmalıdır. Yani başka bir devlet ve istihbarat örgütüyle ilişkisi olmaması gereklidir. Bu ölçütler gerçekleşiyorsa kişinin şu cemaatten ya da bu çevreden olması bundan sonra gelir. Başka dinden hatta ateist olması da önemli değildir. Osmanlı son dönemlerine kadar bu prensibi gayet net uygulamıştır.

Ehliyet ve liyakatin önemli ölçüde terk edilmesinin sonuçlarında biri de, belirli grupların, bazen de FETÖ gibi daha tehlikeli grupların devlete yerleşmesi, giderek nüfuz etmesi tasarrufta bulunulabilir hale gelmesidir. Bir diğer sonucu ise kalitenin giderek düşmesidir.  Bu yapı bu prensibin arka plana itilmesinden ötürü yaygın olarak elemanlarını kamuya yerleştirmiş, istihdam edebilmiştir. bu yapının prensip sahibi olmadığı için, her türlü usulü, daha doğrusu usulsüzlüğü usul olarak belirlemektedir.

ASRIN OPERASYONU: İÇİMİZDEKİ APARATÇIK

Yapının yani FETÖ´nün ikinci hedefi de bir aparatçık olarak devlete yerleşmektir. Bu iktisadi ve ekonomik hayatı kontrol etmekle eş zamanlı yürüyen ve onlarla irtibatlı olan bir süreçtir. Devletin can damarlarına ve sinir uçlarına nüfuz edilmiştir. Bu önemli ölçüde başarılmıştır. Tüm bunları dünyanın egemen zümreleriyle de irtibat halinde ve onların menfaat ve hedefleri doğrultusunda gerçekleştirdikleri de açıktır. Ve bu bugün açığa çıkmıştır.           

Burada iki husus önemlidir:  Türkiye´de çok çeşitli çevreler, gruplar, cemaatler, devleti, ele geçirilmesi gereken nerdeyse yabancı bir varlık olarak telakki etmektedirler. Bu, zihniyet itibariyle bunun olabilmesinin zeminidir. Bu mesele İslamcı çevrelerde evvelden beri gelen burası darülharb midir? Darülislam mıdır?  Cuma namazı kılınır mı kılınmaz mı, gibi münazaralar ile de irtibatlıdır. Bir yönüyle oldukça manasız görünen bu münakaşalar esasen manasız değildir. Bu münakaşalar tartışmalar bize devleti ele geçirme zihniyetinin ve bunun için her türlü yolu mubah-meşru görme zihniyetinin arka planını açıklamaktadır. Ülke, Cuma namazının kılınıp kılınmayacağı tartışmalı olan bir ülke olduğu vakit devleti ele geçirmek için, her türlü usulsüzlük, usul halini alabilmektedir. Bu kavramların belirlediği hareket hattı, kendisi de bir ideoloji olan İslamcılığın hayatı ve hadiseleri ideolojinin merceğinden kırarak, geçirerek algıladıkları ve kavradıkları için ortaya çıkmıştır. Devlete ve dolayısıyla Türkiye´ye karşı bu bakış açısının terk edilmesi için esas itibariyle İslamcılığın bu ideolojik yapısı üzerine düşünülmesi gerekmektedir. Esasen AK-Parti iktidarında bu noktada önemli ölçüde mesafe alınmıştır; ancak en son ortaya çıkan FETÖ grubu ve 15 Temmuz darbe girişimiyle beraber bu noktanın derinliğinin gözden geçirilmesi gerekmektedir ve devlete karşı bu bakışın muhakkak değiştirilmesi gerekmektedir.

TÜRKİYE´DE TARİH ANLAYIŞI      

Buna bağlı olarak yakın tarihin değerlendirilmesinin değiştirilmesi, yakın tarihin bir savaş alanı olmaktan çıkarılması gerekmektedir.  Bu da zaten tarihe ideolojik bakışın bir neticesidir. İnsanların bir kısmının Osmanlıyı, diyelim ki II. Abdülhamid´i, bir kısmının da son dönemde Mithat Paşa´yı bir kısmının İttihat-Terakki´nin içindeki kimi grupları bir kısmının Cumhuriyeti, Atatürk´ü bir kısmının Atatürk´e karşı İnönü´yü tutmaları bilinen hususlardandır. Bütün olarak solun ve Özellikle CHP´lilerin 1950 sonrasını karşı devrim olarak tanımlamaları akla ziyan bir durumdur. Yine bunun kadar akla ziyan bir durum da, bir kısım İslamcı cenahın devletin kurucusu Atatürk üzerine spekülasyona dayalı  değerlendirmelerde bulunmalarıdır. Ülke tarihinde rolü olan herkesin siyasi hataları olabilir. Kimi zaman çeşitli konularda, dolayısıyla uygulamada görüş ve kanaatleri yanlışları barındırabilir.  Siyasi hataları olduğu gibi beşeri kusurları da olabilir. Ancak bu onların zihin ve zihniyetlerde dışlanmasına sebep ve gerekçe teşkil etmez ve etmemelidir.

Evet, ülkemizin ve milletimizin tarihinde az veya çok rol oynamış kişi ve grupların siyasi hataları ve beşeri kusurları olabilir. Bununla beraber, mevcut bazı pozitif hususiyetlerine istinaden ve binaen Türk devletinin ve milletinin bugünlere gelmesinde rol oynamışlardır. Diyelim ki on tane hatası varsa da, bu böyledir. Bu husus önemlidir ve altı çizilmelidir. Tarihe bir bütün olarak bakmak demek, elbette hiç kimsenin hatasını görmemek demek değildir ama bu husus unutulmamalıdır. Bununla beraber unutulmaması gereken bir diğer husus ise yapacaklarını yapıp bu dünyadan göçmüş bu kişilerin beşeri kusurlarının ve varsa zaaf ve kusurlarının her türlü müzakere ve münakaşa alanının dışına çıkarılmasının dinen edeben de bir gereklilik olduğunun kabulüdür. Bu konu da bir mutabakat tesis olunması zaruridir.



Türk savunma sanayisi 10 yıla 13 havacılık motoru sığdırdı

Türkiye'nin havacılık motorlarında lider şirketi TUSAŞ Motor Sanayii AŞ (TEI), yaklaşık 10 yıllık dönemde 12 milli, 1 yerli olmak üzere 13 motora imza attı.

Teknoloji

Bayraktar AKINCI ASELFLIR-500 ile hedefi başarıyla vurdu

Bayraktar AKINCI, Aselsan tarafından milli olarak geliştirilen ASELFLIR-500 Elektro-Optik Keşif, Gözetleme ve Hedefleme Sistemi’ni kullanarak deniz üstünde seyreden Albatros İDA’yı başarıyla imha etti.

Teknoloji

Sibergöz-12 operasyonlarında 75 şüpheli yakalandı

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 20 ilde eş zamanlı düzenlenen Sibergöz-12 operasyonlarında 75 şüphelinin yakalandığını bildirdi.

Teknoloji

Türkiye'nin ilk uzay yolcusu Gezeravcı'nın 9 Ocak'ta uzaya gönderilmesi planlanıyor

Türkiye’nin ilk uzay yolcusunun, 9 Ocak 2024'te uzaya gönderilmesi planlanıyor.

Teknoloji

Yerel seçim dünya medyasında: İstanbul 'büyük ödül', muhalefeti bekleyen tehlike

Avrupa bu itiraf ile çalkalanıyor... Polonya Başbakanı Tusk'tan savaş uyarısı: Hazır değiliz!

Rusya, Ukranya'nın en büyük özel elektrik şirketine saldırdı

İsrail ordusu Halep'i vurdu: 38 kişi öldürüldü

Türkiye’nin iç sorunu bir PKK’dan Avrupa’nın sorunu bir PKK’ya

STK’LAR YILDIZ HOLDİNG’TE BULUŞTU

Ukrayna: Rusya, başkent Kiev'e seyir ve balistik füzelerle saldırdı

Rus istihbaratı: Fransa, ilk etapta 2 bin askeri Ukrayna'ya göndermek için hazırlık yapıyor

Erdoğan'ın iftar yemeğinde sarf ettiği cümle Yunanistan'da tepkiyle karşılandı! Hükümete çağrı yaptılar

MİT PKK'nın sözde İran sorumlusunu Kandil'de etkisiz hale getirdi

Katillerin gözü döndü! İsrail’den Şifa Hastanesi’ne katliam gibi baskın: Sivilleri acımadan öldürdüler

Uzman isim Türkiye'nin rolünü anlatarak uyardı! Karadeniz'i bekleyen büyük tehlike

Pakistan'dan Afganistan'a hava saldırısı!

Rusya'da seçim: Dünya Putin'i protesto ediyor

Bayraktar AKINCI'dan İHA-230 füzesiyle çifte atış

Türkiye ve Irak'tan ortak bildiri

ABD uçağından görünen detay! Filistin topraklarına alçak imza

Rusya’da kritik seçim! Halk sandık başında: Putin yeniden mi geliyor?

YILDIZ HOLDİNG’İN KONUŞAN YAZILAR SERGİSİ ANKARA’DA

Zelenskiy, Ukraynalıların Rusların Avrupa'ya geçişini engellediğini söyledi

Altay: Konya Türkiye Yüzyılı’nda ülkemizin teknoloji üssü olacak

Türk savunma sanayisi 10 yıla 13 havacılık motoru sığdırdı

BAŞKANIMIZA TÜRK DÜNYASI ÖDÜLÜ

İsrail-Hamas savaşında son durum... ABD'nin İsrail taktiği deşifre oldu! Washington Post yazdı: Kongre resmen bypass edilmiş!

Atlantik Konseyi'nden çarpıcı Türkiye analizi: Avrupa'nın güvenliğini sağlama fırsatı var

Dışişleri İsrail'in Batı Şeria'daki işgal planına sert tepki: Bu eyleme derhal son verilmelidir

Ermenistan-Rusya krizinde son nokta: Paşinyan muhafızların geri çekilmesini istedi

İsrail bunu da yaptı! Yüzlerce Filistinlinin toplu defnedildiği mezarlığa bomba yağdırdılar

Hamas: İsrail taleplerimizi kabul ederse 6 haftalık ateşkes 24 ila 48 saat içinde başlar

İsrail ordusu, bir kez daha Gazze'de insani yardım bekleyenlere saldırdı

Yükleniyor