Hocam Yazgan´a Güneydoğu Raporu

Hocam Yazgan´a Güneydoğu Raporu

Türkiye´de Kürtçe konusunda çok ciddi adımlar atılmakta ve Türklük bilimciler her nedense kendilerini bu gelişmenin dışında tutmaktadırlar. Bize göre bu ciddi bir sorumluluktan kaçma tarzıdır.

 

Yaşar Kalafat

Bu çalışmada, Dünyanın yeni paylaşımında Ortadoğu İslam coğrafyasını bekleyen muhtemel gelişmeler mevcut emarelerden hareketle ele alınmaktadır.

Bu münasebetle: 

Süper Gücün “Dış Politika Tehdit Algılaması” ele alınıp Yahudiliğin yeni yapılandırılması konusu ile bağlantısı üzerinde durulmaktadır. 

İrdelemede, Küreselleşmenin farklı alanlardaki tezahürlerinden kültürel küreselleşme üzerinde din olgusu itibariyle zaruri kısa açıklamalar yapılmaktadır.

Küresel Gücün din anlayışının Protestanlık artı Yahudilik sentezi olarak tezahür eden Evanjalizm´in, bu egemenlik arayışındaki yerine işaret edilmektedir. Küresel Güç dünya hâkimiyetinde dini kaldıraç kolu olarak kullanmakta ve bu kolun istinat noktasını İslam coğrafyasına ve daha ziyade Ortadoğu´ya yerleştirmektedir. Böylece dinler tarihine  “Modern Saçlı Seferi” denilebilecek bir sayfa eklenmektedir.

Dinler arasında geliştirilmeğe çalışılan bu savaşta, savaş açılan taraf olan İslam´a “terörist” safta yer verilmektedir. Ladini olduğu hususu da eklenilerek karşı safta yer verilen komünist bloğun tarihe karışmasından sonra hedef arayışına giren Hıristiyan âlemin siyasî bloğu ile Evanjalist cephe bu izahtan hareketle adeta zımnen de olsa İslam´a karşı saf oluşturduğu görülmektedir.

Çalışmamızda, Yukarıda belirtilen bu cephe, BM ve NATO gibi yapılanmaları da tehdit algılayışı kapsamında istihdam edebildiği, görüşüne de yer verilebilmektedir.

Bu yapılanmanın öncelikli faaliyet coğrafyası olan Orta Doğu´da ODP (Orta Doğu Projesi) kapsamında gösterdiği etkinlikler bağımsız ulusların egemenliklerine son verebilmek, bölünmelerini sağlayabilmek, yeni uydu devletçikler oluşturmak şeklinde tezahür edebilirken, BODP (Büyük Orta Doğu Projesi) ile de keza İslam elleri olan coğrafyada aynı etkinliği gösterebilmektedir.

Süper Güç´ün Küresel Güç kimliğini sürdürebilme zaruretinin bir sonucu olarak, enerji ve buna bağlı diğer stratejilerinde, Evanjalist dünya algılayışından hareketle bölgede yeni adımlar atmasını beklemek sürpriz olmayacaktır. Özetle bölgede yeni rejim ve iktidar değişiklikleri ve bunlara bağlı olarak da yeni sınır değişiklikleri ve yeni uydu yapılanmalar beklenebilecektir. Bu Noktada Türkiye Cumhuriyeti, Güneyden İsrail ve Kuzey Doğudan Ermenistan tarafından, “kendilerine vaat edilmiş oldukları iddia edilen topraklar üzerinde yaşadığı için” Süper Gücün müttefiki komşuları İsrail´in tehdidi altındadır.

Çalışmamızda, kültür antropologu perspektifinden bir tehdit algılaması yapılmak istenilmektedir. 

Bu çalışma ile edinilen amaç halkların barış içerisinde birlikte yaşamalarını engelleyen sömürücü amilleri gidermek için başlatılan barış sürecini engellemek değil geleceğe not düşmektir. Bu münasebetle, gelişmeler anlatılarak geleceğe ışık tutmaya çalışılırken; Süper Güç- Müttefiki İsrail, taşeron ülke ve terör örgütlerinden ve onların ilişkilerinden kısa kesitler verilecektir.

METİN: 

Ahmet Türk´ün Batman´da Emek Özgürlük ve Demokrasi Bloğu´nu destelerken yaptığı açıklaması antiemperyalist yaklaşım tarzı ile ele alındığında görünen şudur. Kürt halkı köle olarak tanımlanmaktadır. Köle yapan kesim Kürt dilli olmayan kesim yani Anadolu Türklüğünün diğer kesimidir. Köle kılan ile köle kılınan arasındaki, iki ayrı halk farklı olarak görülmesidir. Şüphesiz her halk bir diğerinden şu veya bu noktada farklıdır. Bu farklılığı yok saymak emperyalizmin işine gelecek ortamı oluşturur. Bu farklılığı kölelik olarak algılayıp yansıtmak da emperyalizmin beklediği ortamı oluşturur. Kölelik teşhisine yol açan tutumlar, halkların ayrışmasına giden yolu tıkamakta mümkün olabilir. 

BDP´nin TBMM´ne girme sebebinin Kürt halkının özgürlüğü olduğunu, demokratik özerklik için mücadele verdiklerini, haklarının anayasa ile tescil edilmesi gerektiğini, ana dille eğitim taleplerinin olduğunu, Kürt halkının özgürlüğü için meclise gideceklerinin altını çizen A.Türk, şöyle konuştu: “Biz meclise bu halkın talepleri olan, demokratik özerklik, demokratik anayasa, siyasi tutukluların serbest bırakılması ve anadilde eğitim için gidiyoruz. Meclise Kürt halkının bugüne kadar sürdürdüğü mücadelenin sesi olmak için gidiyoruz.”[1] Anadili Kürtçe olan ve Kürtçe olmayan halkın milletvekili olmak ifadesi aynı milletin milletvekili olmamak anlamına gelir ki, milleti temsil noktasında, farklı milletvekillikleri olmamalı. Millet Türk milletidir. O milletin meclisi TBMM dir. Oraya bu milleti temsilen gidilir ve oraya bu milleti temsil için bu millet tarafından seçilir. Kürt halkı, Türk milletlinin dışında düşünmek Türk milletinin dışında bir milletin varlığı anlamına gelir. Türk milleti Türkiye Cumhuriyeti halklarının tümünden oluşur. Türk milletini ana dili farklılığından hareketle dilimlere ayırmanız halinde Türkler ve Kürtlerden değil Başbakan tarafından ifade edilenden hareketle 28 parçaya dilimlemek gerekir. Dil merkezli bu yaklaşım Kürt başlığı altında toplanılmak istenilen kesimin de Zazaların varlığı dikkate alınınca tek dilim olarak kalmayacağı gerçeğini içerir. Bu sadece dil merkezli bir bölünmedir. Anadili Kürtçe olan halkın Türkiye´nin diğer halkları ile o derece çok ortak meselesi vardır ki, halk farklılığından kaynaklanan meseleler bir noktada çok tali kalırlar. 

Aynı konuşmanın diğer bir pasajında ise,”Bu seçim Kürt halkının özerklik referandumuydu. Kürt halkı bu referandumda ne istediğini herkese açıkça göstermiştir. Kürt halkının oyu ile Kürt özgürlük mücadelesi verildi. Ayrıca, devlet ve polis bu mücadeleyi sabote etmek istedi. Biz Kürt halkı birçok zorluk çektik. Kürt halkının zorbalıkla susturulamayacağını görün artık. Önümüzde bir fırsat var. Bu sorunu çözelim. Kürt halkı köleliği kabul etmiyor.”

Ahmet Türk adına mücadele vermek için girdiği TBMM´de Özerklik mücadelesi verecektir. PKK´nın sahneye çıktığı yıllardaki güvenlik kuvvetlerinin çeşitli Türkiye halklarından meydana gelmiş olması özelliği bu dönemde Kürt halkının özgürlük mücadelesinin karşısında konumuna gelmiştir. Bize göre bunun anlamı emperyalizmin Irak´ta Türkiye´de ve Suriye´de Kürt konusunda havuç göstererek döktüğü ve dökmekte olduğu kana doyulamamıştır. Halklar arasına sokulan bu kan davası muhtemelen bölge petrollerinin tükenmeleri veya vaat edilmiş toprakların vaat edilenin eline geçmesi ile sonlanır.

Demokratik özerklik, anadille öğretim eğitim, ayrı bayrak, ayrı ordu ayrı idare istemi ayrı yönetimi sindire sindire kabullendirme midir? İktidar partisinde 80–90 ana dili Kürtçe olan milletvekilinin bölünme zehrinin panzehiri midir?  Türkiye Cumhuriyeti güvenlik kuvvetlerindeki yeni düzenlemeleri vatandaşa neler düşündürmeli? Provokasyon olarak değerlendirilen Güneydoğu´da pasaport sormalar gibi uygulamalar bu bütünün bir parçası mı?

Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi´nin yapmış olduğu 10.000 kişilik ankette Kürt kökenli vatandaşlarımızın % 86´sı Türk Bayrağı´nı, %85´i İstiklal Marşı´nı benimsemektedir. % 77´si Türk tarihinin Anadolu´da yaşayan bütün etnik kimliklerin ortak tarihi olduğunu vurgulamakta ve Türk tarihi bizim de tarihimiz demektedir. % 84´lük kesim sadece doğu ve güneydoğu değil, Türkiye´nin her yeri benim vatanımdır vurgusu yapmaktadır. Yine % 83´ü Türklerle Kürtlerin ortak bir geleceği olduğuna inanmaktadır. % 86´sı Türkçe konuşmanın kendileri için bir sorun teşkil etmediğini beyan etmektedir. % 80´i Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktan gurur duymaktadır. Dolayısıyla özerklik talebine, ayrıştırıcı politikalara tepki gösteriyor. Bölgede yaşamakta olan vatandaşa rağmen bölgeye hükmeden örgüt gücünü nereden almaktadır?[2]

Diğer taraftan Güneydoğu´da esnaf tabelalarının Kürtçe de hazırlanmaya başlaması, Bakan düzeyindeki siyasilerin bölge halkını Kürtçe selamlamaları, Bakanlık yetkililerine Kürtçe öğrenimi için yerel yönetimce hazırlanmış sözlüklerin hediye edilmesi, onların Kürtçe şarkı ve oyunlarla karşılanmaları, siyasi havayı serinletmek için verilen tavizler mi? Bize göre bu uygulamalar çok evvel ve demokratik yaşamın bir gereği olarak bölge kültürü genel Türk kültürünün bir parçası olarak kabullenilerek hayata geçirilebilirlerdi. Bu gün yapılacak uygulama ise, bütün uygulamaları sadece bir bölgede ve birlikte yaşanılan halklardan sadece bir kesimi için uygulanmamalı. Türk kültürünün tezahür biçimleri olarak ele alınabilmelidir.

Basında yer almaya başlayan “Kürt Milliyetçiliğine de, Türk Milliyetçiliğine de karşıyım.” Söylemi kelimelere yüklenilen anlam noktasında da bize göre hatalı bir ifadedir. Türklük Kürtlüğü de kapsamına alan bir yapılanmadır. Türk milliyetçiliği Türk ırkçılığı, Türk şovenizmi, inkârcılığı anlamında kullanılıyor ise tabii ki ona karşı olunmalıdır. Kürt milliyeti tanımlamasına gelince, bu ifade Kürdü sevmek, menfaatlerini korumak, mağduriyetine karşı durmak anlamında ise her Türk milliyetçisi, milletini oluşturan tüm halkların da aynı zamanda milliyetçisidir. Yeter ki etnik milliyetçilik güdülmemiş olsun. Nitekim Kürtçe ezanın okunması evvela bize göre İslam´ın tevhit ilkesine aykırıdır. Nitekim Türkçe ezan okunması denenmiş sonucu hüsran olmuştur. Hutbe veya vaaz Arapça destekli Türkçe açıklamalı olduğu gibi bize göre zaruret var ise, halk dinini bu yolla daha iyi öğrenebilecek ise, Kürtçe de olabilir. Amaç dinin anlaşılır olabilmesini sağlamaktır. Bu konuda da halkların dillerine ihtiyaç nispetinde gelişme imkânı tanınırken, dil farklılığı ortak birliğin bozulmasını tehdit etmemelidir. Açıklamalar birlikte yaşayan halkların ortak anlayışlarına hitap edebilmeli. Vaazlarda da ortak Anadolu cami dili oluşabilmeli.

Diğer yandan bugünden yarına bakıldığında birlikte yaşanılan hakların kimlik arayışlarındaki tutumdan yola çıkılınca Türkiye´yi halkın bilmediği bilemediği bir gerçek beklemektedir. Demokratik, açılımcı eşitlikçi olma adına atılan adımlar milli bünyeyi gelecek için sağlamlaştırıyor mu sorusu ciddi şekilde cevap aramaktadır. Türkiye´de bu yolda atılan adımlar daha ziyade ateşi söndürmek, uzlaşma için ortam hazırlamak, ittifak yapma durumunda bulunduğumuz güçlerin kararlarına boyun eğmek, onlardan gelebilecek daha ciddi tehditlere karşı korunma tedbiri almak şeklindedir. Etnik milliyetçilik adına sahnede olan ve terörden arka bulan kesimler safha safha uyguladıkları bir uzun soluklu bir strateji geliştirmeği sürdürmektedirler. Onların penceresinden bakılınca ana dili Kürtçe olan halkın Türkiye´de ve Orta doğu genelinde de yarınlarını görmek zor değil. Türkiye´ye gelince Saddam´a karşı Barzani-Talabani ihtilafını giderme adına destek veren Türkiye´nin elinde ne kamıştır. Kürt dilli halkı bölgede İran´ın safından ayırmak için yaptığı yatırımın hâsılası nedir? Kürt terörüne karşı ittifak yaptığı ilkin İran´ı sonra Suriye´yi terk eden Türkiye´nin edinimi ne olmuştur. Özetle, demokratikleşme adına yangını söndürmek için sürekli taviz veren Türkiye ile emperyalizm destekli yangını koz olarak kullanmak suretiyle Ortadoğu´nun siyasi sınırlarını Türkiye´nin bölünmesi pahasına varlığını güçlendiren bir Kürt cephesi mi vardır. Bu noktada Anayasa hazırlıkları döneminde Türkiye´de atılan kurumlar içi adımlara daha yakından bakılabilir. Türkiye´nin eğitim ve iletişimi alanındaki yatırımlar bir fikir verebilir.  Kürtçe ezan, Kürtçe Radyo ve Televizyon dili gibi hususlar dil politikasının tezahür alanları olup Kürtçe eğitimle tamamen ilgili hususlardır.

Türkiye´de Kürtçe konusunda çok ciddi adımlar atılmakta ve Türklük bilimciler her nedense kendilerini bu gelişmenin dışında tutmaktadırlar. Bize göre bu ciddi bir sorumluluktan kaçma tarzıdır.

Türklük bilimciler 100 yıl evvel Türkçe, Arapça ve Kürtçe eğitim verebilecek Van´da kurulması gündeme gelen üniversiteyi tartışabilseydi geleceği planlama adına uzak görüşlülük yapmış olmaz mıydı?

Kürtçe eğitim programlarının açılması konusunda ilk açıklama İnanç tarafından yapıldı Mardin Artuklu Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü bünyesinde kurulan Kürt Dili ve Kültürü Anabilim Dalının lisansüstü bir program uygulayacağını belirten Muş Alpaslan üniversitesi Rektörü İnanç, ” 4 yıllık bir lisans programı olacak. Böylece Kürt dili de bilinmeyen bir olmaktan çıkmış olacak. Kürt Dili ve Edebiyatı bölümüne araştırma görevlisi alıp, yüksek lisans ve doktoralarını yaptıracağız. Akademik kriterler sağlandıktan sonra öğrenci alımına başlayacağız” diye konuştu. Konuşmasında, Bölümle ilgili Kürdistan Federe Bölgesi, İran ve Fransa ile irtibata geçeceklerini dile getiren İnanç “Kürtçe özellikle Ortadoğu ve Türkiye´de önemli bir nüfusun konuşmuş olduğu bir dil. O dilin özelliklerini ve edebiyatını bir bölüm düzeyinde tartışmanın faydalı olacağını düşünüyoruz” dedi. İnanç, Kürt Dili ve Edebiyatı bölümünün 2009 yılında Devlet Planlama Teşkilatı tarafından onaylanan 20 yıllık gelişim planı içerisinde yer aldığını anımsatarak, bölüme 2014 yılında öğrenci almayı hedeflediklerini belirtti.[3]

Türkiye´de Kürt Dili ve Edebiyatı konusunda Mardin Artuklu Üniversitesi´nde, Muş Alpaslan Üniversitesi´nde, Bingöl Üniversite´nde, Dicle Üniversitesi´nde, Hakkâri Üniversitesi´nde ve Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi´nde lisans ve lisansüstü eğitim verilmektedir. Bu arada Fire Fox´un Kürtçesi 28 03 2008 tarihinden itibaren resmi diller listesine girmiştir[4]. 19 Kasım 2010 tarihinde devlet ile örgüt arasında yapıldığı ileri sürülen Protokol´de; Kürtlerin dil ve kültür halklarının Anayasa´da güvence altına alındığı, Türkiye´de 5 yıl içerisinde Kürtçe eğitimin başlatılacağı, Kürtçe öğretmenlerin Kuzey Irak´ta eğitime alındığı, başlangıç için Kürtçenin seçmeli ders olarak programda yer alacağı, Kürtlere anadil hakkının tanınacağı gibi hususların da yer aldığı ifade edilmektedir.

Alanın uzmanlarından Prof.A. Buran´ın bu konuda yaptığı açıklamada; Türkiye´de bir dönem anadilinin ne olduğu sorulan vatandaşlardan Zazaca, Yahudice, Rumca, Pomakça, Lazca, Kürtçe, İspanyolca, Gürcüce, Ermenice, Çerkezce, Bulgarca, Boşnakça, Arnavutça, Acemce, Abazaca, gibi cevapların alındığını, bilgi, belge ve gerçekler ortada olduğu halde, Ankara´nın bunlara değil, dağdaki militan ve siyasal Kürtçülere kulak verdiğini açıklamaktadır. “Kürtçe”nin Türkiye´nin en önemli meselesi haline getirildiğini doğal ve tarihi süreçte oluşmayan, PKK´nın başaramadığı ve başaramayacağı şeylerin devlet tarafından başarıldığını, farklı dilleri yaygınlaştırmak, bizi birbirimizi anlamaz ve birbiriyle uğraşır hale getireceği” vurgusunu yapmıştır[5].

Bize göre, uluslararası hukuka göre vatandaşlık hakkı gruplara değil bireylere verilir. Bir ülkedeki azınlıklar o ülkenin resmi dilini bilmek zorundadırlar. Anadili Kürtce olanlar Türkiye azınlık değildir. Farklı ana dilli halklara anadilleri ile eğitim hakkı verilecek ise bu türden halk sadece Kürtler değildir. Kürtçeye de diğer kültür ürünlerinde olduğu gibi sahip çıkabilmek, onu ortak kültürün bir parçası sayabilmek sadece anadili Kürtçe olanların sorumluluk ve yetkisinde de değildir.

Bir plan safha safha uygulanıyor. TRT Şeş, Birlikte yaşayan halklara demokratik halklar sunma adına atılmış bir adım değildir. Öyle olsa idi, Bir kanal dillerden bir dile hasredilmez. Türkçe yayın yapan kanallarda az veya çok Kürtçe yayın da yapılarak anadili Türkçe olmayan Türklerin de izleme imkânı sağlanırdı. Ana dili Türkçe olmayan vatandaşa kendisini ana dili ile ifade etme imkânı verilmek için bu girişim yapılmış olsa idi, ülkenin ortak sorunları, ortak olan ve olmayan estetiği Türkçe programlarda dile getirilir. Bu programlar tercüme alt yazı ve benzeri yolarla bir şekilde farklı ana dilli Türklere de sunulmaya çalışılırdı. Yapılan bu olmamıştır. Yapılan Türkçenin dışında ikici bir anadilinin varlığı bu dille yayının, iletişimin her türlüsünün yapılabileceği kabul edilip uygulamaya konulmuştur. İlk adım olarak daha fazlası mevcut mevzuatlar çerçevesinde zaten yapılamazdı. Zamana bakılmaları gerekirdi ve öyle yapıldı, öyle yapılıyor. Farklı bir dillin olduğu, onunla yayın yapılabileceğini kabul ve tastik ettikten sonra istekler karşısında yapılan bu direnmenin adı ne olabilir.

Türkiye´deki Türkçe dışındaki Kürtçe gibi dillerle yapılması planlanan yayın arayışlar ile Kuzey Irak dil politikasındaki gelişmeler arasındaki paralellik, anadili Türk dili olan Türkolog açısından başka bir yüz karasıdır. Atatürk Rahmetli başını kaldırabilse her yıl Dil Bayramı yapılan Karaman´ın taşını kayasını bu kuklaların başına yığardı.

YÖK verilerinden  de hareketle Türkiye´de Kürtçenin eğitim dili olarak uygulamaya geçirilmesi hazırlıklarının yapıldığı söylenebilir.[6]

[1] Basın 

[2] Basın 

[3] Basın 

[4] Basın 

[5] Basın 

[6] YÖK arşiv kayıtları

 
 
 http://yasarkalafat.info/?p=1466
 
 


Türk savunma sanayisi 10 yıla 13 havacılık motoru sığdırdı

Türkiye'nin havacılık motorlarında lider şirketi TUSAŞ Motor Sanayii AŞ (TEI), yaklaşık 10 yıllık dönemde 12 milli, 1 yerli olmak üzere 13 motora imza attı.

Teknoloji

Bayraktar AKINCI ASELFLIR-500 ile hedefi başarıyla vurdu

Bayraktar AKINCI, Aselsan tarafından milli olarak geliştirilen ASELFLIR-500 Elektro-Optik Keşif, Gözetleme ve Hedefleme Sistemi’ni kullanarak deniz üstünde seyreden Albatros İDA’yı başarıyla imha etti.

Teknoloji

Sibergöz-12 operasyonlarında 75 şüpheli yakalandı

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 20 ilde eş zamanlı düzenlenen Sibergöz-12 operasyonlarında 75 şüphelinin yakalandığını bildirdi.

Teknoloji

Türkiye'nin ilk uzay yolcusu Gezeravcı'nın 9 Ocak'ta uzaya gönderilmesi planlanıyor

Türkiye’nin ilk uzay yolcusunun, 9 Ocak 2024'te uzaya gönderilmesi planlanıyor.

Teknoloji

STK’LAR YILDIZ HOLDİNG’TE BULUŞTU

Ukrayna: Rusya, başkent Kiev'e seyir ve balistik füzelerle saldırdı

Rus istihbaratı: Fransa, ilk etapta 2 bin askeri Ukrayna'ya göndermek için hazırlık yapıyor

Erdoğan'ın iftar yemeğinde sarf ettiği cümle Yunanistan'da tepkiyle karşılandı! Hükümete çağrı yaptılar

MİT PKK'nın sözde İran sorumlusunu Kandil'de etkisiz hale getirdi

Katillerin gözü döndü! İsrail’den Şifa Hastanesi’ne katliam gibi baskın: Sivilleri acımadan öldürdüler

Uzman isim Türkiye'nin rolünü anlatarak uyardı! Karadeniz'i bekleyen büyük tehlike

Pakistan'dan Afganistan'a hava saldırısı!

Rusya'da seçim: Dünya Putin'i protesto ediyor

Bayraktar AKINCI'dan İHA-230 füzesiyle çifte atış

Türkiye ve Irak'tan ortak bildiri

ABD uçağından görünen detay! Filistin topraklarına alçak imza

Rusya’da kritik seçim! Halk sandık başında: Putin yeniden mi geliyor?

YILDIZ HOLDİNG’İN KONUŞAN YAZILAR SERGİSİ ANKARA’DA

Zelenskiy, Ukraynalıların Rusların Avrupa'ya geçişini engellediğini söyledi

Altay: Konya Türkiye Yüzyılı’nda ülkemizin teknoloji üssü olacak

Türk savunma sanayisi 10 yıla 13 havacılık motoru sığdırdı

BAŞKANIMIZA TÜRK DÜNYASI ÖDÜLÜ

İsrail-Hamas savaşında son durum... ABD'nin İsrail taktiği deşifre oldu! Washington Post yazdı: Kongre resmen bypass edilmiş!

Atlantik Konseyi'nden çarpıcı Türkiye analizi: Avrupa'nın güvenliğini sağlama fırsatı var

Dışişleri İsrail'in Batı Şeria'daki işgal planına sert tepki: Bu eyleme derhal son verilmelidir

Ermenistan-Rusya krizinde son nokta: Paşinyan muhafızların geri çekilmesini istedi

İsrail bunu da yaptı! Yüzlerce Filistinlinin toplu defnedildiği mezarlığa bomba yağdırdılar

Hamas: İsrail taleplerimizi kabul ederse 6 haftalık ateşkes 24 ila 48 saat içinde başlar

İsrail ordusu, bir kez daha Gazze'de insani yardım bekleyenlere saldırdı

HOCALI SOYKIRIMI YENİ YÜZYIL’DA KONUŞULDU

İsrail resmen ateşle oynuyor: IDF 'katliam planını' sundu! ABD askeri İsrail elçiliğinin önünde kendisini yaktı

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye, savunma sanayi alanında adeta destan yazıyor

YAPAY ZEKA FIRSAT MI, TEHDİT Mİ

BM: İsrail'in saldırıları ve yetersiz yardım nedeniyle Gazze'de kıtlık an meselesi

Yükleniyor