IRNA
Türkiye uzmanları İbrahim Sadık ve Siyamek Kakai IRNAya verdikleri röportajda, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın Tahran ziyareti, taraflar arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkiler, ortak noktalar ve anlaşmazlıkları değerlendirdiler.
İran ve Türkiye, bölgenin iki büyük aktörü sayılmaktadır. Bu çerçevede iki komşu ülke arasındaki ilişkiler büyük önem arz etmektedir.
Recep Tayyip Erdoğan, bugün üst düzey bir heyetle Tahrana gitti. Bu konuda IRNA muhabirleri, söz konusu Türkiye meseleleri uzmanlarıyla bu ziyaretin sonuçlarını ele aldılar.
İran ve Türkiye Arasında Siyasi, Stratejik ve Ekonomik Çıkarlar
İran ve Türkiyenin jeopolitik konumunun, iş birliğinin genişletilmesinde en önemli unsur olduğunu söyleyebiliriz. Bu yüzden iki ülke arasındaki ilişki, diğer komşulara oranla daha sağlam ve istikrarlı bir şekilde cereyan etmektedir. Ancak bu ilişkinin sürdürülmesi ve geliştirilmesi için karşılıklı ekonomik menfaatlerin oluşması önem arz etmektedir. Ayrıca bölgede iyi bir siyasi-stratejik yol izlemek için ciddiyetle hareket edilmesi gerekiyor.
İbrahim Sadıka göre iki komşu ülke İran ve Türkiye, bölgenin iki güçlü ülkesi sayılmaktadır.
Sadık, bölgesel ve uluslararası düzende gerçekleşen dönüşüm dikkate alındığında, şu andaki durumda ülkelerin bölgesel ve uluslararası meselelerin çözümünde rol alarak birbirlerini tamamlayabileceğini vurguluyor.
Sadık, eski hükûmetler döneminde, İran ve Türkiye ilişkilerinin her zaman giderek arttığını vurgulayarak 'Özellikle Erdoğanın Başbakanlığı dönemi ile İran`ın 9. ve 10. hükûmetleri dönemlerinde olumlu adımlar atıldı ve iki ülke yetkilileri arasında sıcak ilişkiler kuruldu.
İbrahim Sadıka göre şimdi de ilişkilerin genişletilmesi konusunda Erdoğanın Cumhurbaşkanlığının önemli etkileri olabilir. Vizelerin kaldırılması, ekonomik genişlemeye yardımcı olmanın yanı sıra kültürel ilişkileri de artırmıştır. Vizelerin kaldırılması, normal vatandaşların, iş adamlarının, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının iki ülke arasında seyahat etmelerini kolaylaştırabilir. Bu süreç, gidiş-gelişleri artırmak için devlet adamlarını teşvik edebilir.
Söz konusu Türkiye uzmanı, Ruhani hükûmetinin, Türkiye ile ilişkilerindeki bölgesel diplomasisi konusunda şunları söylüyor: İran İslam Cumhuriyeti Anayasasında, komşu ve İslam ülkeleriyle ilişkilerin geliştirilmesine vurgu yapılmıştır. Türkiye, komşu olması, ortak bir dine ve sayısız müştereklere sahip olması hasebiyle büyük bir öneme sahip olabilir. Bana göre hükûmetlerin diplomasisinde, İran-Türk sivil toplum kuruluşları güçlü bir role sahip olabilirler. Örneğin el Burz ile Ankara arasında daha yeni bir ortak anlaşma imzalandı. Bazı İran ve Türk kardeş şehirleri de iki ülke ilişkileri ile diplomasisinde etkili olacaktır.'
Sadık, Türkiye-İran ilişkilerinde ekonomik refaha ulaşmanın yolları konusunda şunları söyledi: Kamu kurumlarının iş birliği ve desteğinin yanı sıra özel sektörün gücünün kullanılması bu konuda yardımcı olabilir. Çünkü birçok faaliyetin özel sektöre ve sivil kuruluşlara devredilmesiyle ekonomi, kültür ve turizm alanlarında hükûmetler, sadece denetleme ve destekleme görevini üstlenecekler. Bu, iş birliği atmosferini eskisinden daha çok artıracaktır.
İlişkilerin Düzeltilmesi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın Tahran ziyareti, Ankaranın komşularla sıfır sorun politikasına geri dönmesi ve İran İslam Cumhuriyeti ile ilişkileri düzeltmek istemesi olarak yorumlanabilir.
Siyamek Kakai, Cumhurbaşkanı Erdoğanın Tahran ziyaretinin, Türkiye ile İran ilişkilerinin genişletilmesi için hâkim siyasi iradenin göstergesi olabileceği görüşünde.
Siyamek Kakai, bu dönemde ilişkilerin incelenmesi konusunda birkaç noktaya değiniyor:
Birincisi, AKP iktidarı döneminde İran ile Türkiye arasında iş birliğinde inkâr edilemez bir açılım gerçekleşti.
İkincisi, bu dönemdeki ilişkileri iki grup ve üç aşama olarak ayırabiliriz. Birinci aşama, İran ile Türkiye arasındaki ilişkilerin genişletilmesinin ticari ve ekonomik alanlara sıçraması çabası. İkinci aşama, AKP iktidarının ikinci döneminin yarısından itibaren başlayan bölgesel alanda rekabet, ilişkilerin genişletilmesi ve Türkiyenin İran gibi bir aktörün karşısında bölgesel rolünü daha iyi bir şekilde ifa etme çabası. Üçüncü aşama, bölgesel devrimlerin gerçekleşmesiyle birlikte İran ile Türkiye arasındaki ilişkilerde gergin bir dönemin başlaması.
Kakai sözlerine şöyle devam ediyor: Geçen iki yıl içinde, Ruhani hükûmetinin iktidara gelmesinin ardından İranda Ankara-Tahran ilişkilerini düzeltme, Türkiyenin İran gibi komşularıyla ilişkilerini iyileştirme dönemi başladı.'
İran ile Türkiye arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin siyasi krizlerden etkilenmediğini belirten Kakai, Rekabetler dışında, komşuluk ve bölgede İran ile Türkiyenin konumu iki ülke ilişkilerinde etkili olmuştur. Tahran-Ankara ticari ve ekonomik ilişkilerinin 30 milyar doların üzerine çıkması hedeflendiğinden ortak alanlara odaklanmak, özel şirketlerin varlığına ve yatırım alanlarına daha çok olanak sağlamak gerekir. (İran, IRNA - 07 Nisan 2015)