Japonya`nın Bir Stratejisi Var mı?

Japonya`nın Bir Stratejisi Var mı?

Japonya`nın siyasi liderleri, yaşlanan toplum ve devasa boyutlara varan borcun yarattığı asli sorunları çözecek yetide görünmüyorlar. Bu kişiler, sıfır nükleer güce sahip ülkelerle flört ederek veya ticareti liberalleştirmek ile ekonomi

Michael J. Green *

Japonya’nın dış politikası, Çin ve Güney Kore ile tartışmalı adalar konusunda başarısız bir anlaşmazlık döngüsüne girmiş gözüküyor. Bir yandan da, Tokyo valisi Shintaro Ishihara ve Osaka belediye başkanı Toru Hashimoto gibi aşırı milliyetçilerin ulusal sahneye çıkması da cabası... Washington Post veya New York Times’ı okuyan birisi, Japonya’nın Çin kıyıları ötesinde bir noktaya amaçsızca savrulduğu, bir süre sonra da yolunu tamamen şaşırıp dalgaların ortasında batacağı izlenimine kapılabilir.

Bununla birlikte, Japon elitleri arasında ulusal strateji konusunda görünenden daha büyük bir uzlaşı söz konusu. Sürekli değişen başbakanların ve bir zamanlar popülist şimdilerde ise halkın hiç sevmediği Japon Demokratik Partisi’nin (DPJ) büyük oranda işlevsiz yönetimiyle geçen üç yılın yarattığı talihsiz ve ülkenin gücünü azaltan etkisini kimse inkar etmiyor. Japonya’nın önünde oldukça zorlu bir kamu politikası tercihi var. Ancak, dış politika açısından bakıldığında ülke halen dikkate alınması gereken bir oyuncu olmayı sürdürüyor.

Birçok kafadan ses çıkıyor –kimileri barış yanlısı, kimileri ise aşırı sağcı. Ancak, şimdilerde merkez sağcı sesler ağırlık kazanmış durumda. Bu görüşü bürokrasinin üst düzey kademelerinde, iş camiasında, savunma güçleri arasında ve en önemlisi de önümüzdeki on yıl boyunca Japonya’yı yönetme iddiası taşıyan siyasi liderler arasında sıklıkla işitmek mümkün.

Mevcut Başbakan Yoshisiko Noda, bu merkez sağ liderlerden birisi. Kendisi, muhtemelen, Aralık ortası için öngörülen seçimlerde koltuğundan olacak. Bunun sebebi, kendisinin politik görüşleri değil, daha ziyade partisinin popülerliğini yitirmesi. Eğer farklı bir ailede doğmuş olsaydı, Liberal Demokratik Parti LDP’ye katılabilirdi; ancak onun yerine Matsushita Enstitüsü’ne gitti ve orada siyasi liderlik eğitimi aldı. En sonunda da yolu DPJ’yle kesişti. Burada eski sosyalistler ve popülistler bir araya gelmişlerdi.

LDP’nin mevcut liderinin (ve “ağır top” siyasetçilerin oğulları ve torunlarının) bir sonraki değişiminde, Shinzo Abe’nin yeniden siyaset sahnesine gelip, bir kez daha başbakan olmasına kesin gözüyle bakılıyor. LDP liderliğinde kendisinin diğer rakipleri ise; Shigeru Ishiba ve Nobuteru Ishihara. Her ikisi de, aynı hamurdan yoğruldular. DPJ’nin %30-50 kadar bölümü ve muhtemelen LDP’nin tümü, bu liderlerden herhangi birisinin ortaya koyacağı bir stratejiyi izlemeye hazır durumda olacaklar.

Bir Stratejinin Unsurları

Japonya’nın stratejik düşüncesi, Çin’in ortaya koyduğu soruna dair net bir yaklaşımla başlıyor. Noda, Abe ve diğerleri, Çin’in Japonya’nın başlıca ticaret ortağı olduğunun ve giderek de turizm ve ihracat anlamında önemli bir kaynağa dönüştüğünün farkındalar.

Ayrıca şunu da biliyorlar ki, Çin, Birinci Ada Zinciri içerisindeki denizler üzerinde (yani Japonya’dan Tayvan’a, Filipinleri de kapsayan alanda) daha fazla kontrol sahibi olma yollarını araştırıyor. Ayrıca, Senkaku adaları üzerinde yaşanan ihtilaf, balıkçılık, doğalgaz veya popüler milliyetçilikten ziyade, daha çok jeostratejik bir mücadele anlamı taşıyor.

Birkaç yıl önce Japonya’nın Senkaku Adaları ve Tayvan’a doğru uzanan deniz hatları üzerinde tam kontrolü olduğu söylenebilirdi. Şimdiyse Çin’in artan deniz ve paramiliter varlığı sonucunda, bu kontrol %20 dolaylarına geriledi ve her yıl Çin Halk Kurtuluş Ordusu ve diğer donanma gemilerinden birçoğu hizmete giriyor.

Japonya’nın bu duruma nasıl yanıt vereceği konusunda da genel-geçer iddialar bulunuyor:

1. Öncelikle, Amerika-Japonya ittifakını “kilitli bir şekilde tutmak”. Bu konu, DPJ’nin ilk başbakanı Yukio Hatoyama’nın, dışlayıcı “Doğu Asya Topluluğu” gibi popülist projeleriyle yapmayı başaramadığı bir şeydi. ABD’den bu denli yapmacık bir şekilde uzaklaşmanın sonucunda ise, çok daha saldırgan ve fırsatçı bir Çin doğdu – DPJ liderleri bile, bu olumsuz gelişmenin daha Amerikan-yanlısı Junichiro Koizumi yönetimi altında gerçekleşmeyeceğini kabul ederlerdi. Ufukta hiçbir siyasi lider yok ki Hatoyama’nın hatasını yinelesin.

2. Japonya’nın liderleri, Öz Savunma Güçleri (Japon ordusu) üzerindeki mantıksız ve kadük engellerin ortadan kaldırılması gerektiğini biliyorlar. Japon ordusu, şimdilerde, Japonya’da en saygın kurum –bu, barışçıl olduğunu iddia eden bir ulus için hayli çarpıcı bir U dönüşü olsa gerek. 11 Mart 2011’de gerçekleşen tsunamiye verilen yanıt, bu durumu destekledi; ancak yine de halkın orduya sağladığı destek zaten artışa geçmişti.

Geçtiğimiz yıl, Noda, Japonya’nın silah ihracat kurallarında gevşemeye gideceğini açıkladı ve savunma istişare kurulu, kolektif savunma üzerindeki yasağın kaldırılmasını tavsiye etti. Böylelikle, Savunma Güçleri, ABD ile kolektif bir eylem içerisine girebilirlerdi –tıpkı NATO müttefikleri ve Avustralya’nın yaptığı gibi. Başbakan’ın kolektif savunma hakkını tanıma ve harekete geçirme yetkisi var: Bunun için, anayasayı değiştirmek gibi zorlu bir yola sapmaktansa, Anayasa’nın Dokuzuncu Maddesi’ni (“barış hükmü”) yeniden yorumlaması yeterli olacaktır. Zaten daha şimdiden Japon kuvvetleri, korsanların saldırısı altındaki diğer ortaklarına yardım etmek üzere güç kullanmalarını sağlayan angajman kuralları altında Arap Denizi’nde faaliyet gösteriyorlar. Buradaki yasal ayrım çizgisi ise; korsanların suçlu olmaları; bir devlet değil. Bundan sonra atılacak adım ise, politik olanaklar dahilinde, Japon savunma güçlerinin ABD ve diğer müttefiklerle birlikte hareket edebilme yeteneğini ciddi anlamda güçlendirecektir.

3. Japonya, Pasifik’te uygun bir denge sürdürmek için diğer deniz güçleriyle birlikte hareket etmelidir. Japonya, 2007 yılında Avustralya, 2008 yılında ise Hindistan ile güvenlik anlaşmaları imzaladı ve iki ülke ile olan işbirliği, DPJ’nin 2009 yılında iktidara gelmesinden sonra da devam etti. Noda, 2011 yılında Bali’de gerçekleşen Doğu Asya Zirvesi sırasında yapmış olduğu konuşmada, Japonya’nın bölgede istikrar ve barışı devam ettirmek adına, net çizgilerle belirlenmiş yeni bir deniz hukuku oluşturulmasına yardımcı olabileceğini belirtmişti. ASEAN ve diğer muadillerine, kurulacak olan söz konusu düzenin önündeki engelin, büyük ihtimalle, Çin olacağını söylemeye ise gerek duymamıştı. Abe’nin bir deniz koalisyonunu sürdürme konusundaki heyecanı, 2007 yılında başbakanlığı sırasında, ABD, Japonya, Avustralya ve Hindistan arasında bir “Dörtlü Zirve” önerisi getirmeye yöneltti. Bu öneri, diğer üç devlet açısından da oldukça yararlı göründü; ancak iktidara geri döndüğünde aynı stratejik ortamı yeniden yaratmak için yeni yollar araştırması gerekecek.

4. Ülke, TPP ticaret anlaşmasına taraf olacak. Japonya’nın ancak istisnalar elde etmek üzere bir rejime katılacağını düşünen kişiler için bu öneri tuhaf kaçabilir ve TPP’ye katılımın mümkün olamayacağını düşünebilirler. Ancak oylarını büyük oranda kırsaldan alan bir parti tarafından seçimden önce başka ne söylenebilir ki? Aramızda kalsın ama LDP’nin lider kadrosu, ABD’nin her daim istisnalar oluşturduğunu –özellikle şeker konusunda-, Japonya’nın da kendisi için benzeri bir yol bulacağını biliyor. İşadamları, LDP’nin Japonya’yı TPP’ye taşıyacağına inanıyorlar –yani Noda’nın önerdiği, ancak partisinin halk desteğini yitirmesinden dolayı peşini bırakmak zorunda kaldığı mesele... LDP liderleri, bunun “eğer” değil “ne zaman” meselesi olduğunun farkındalar.

5. Son olarak, Japonya’nın ekonomisini büyütmek için bir yol bulması gerekiyor. On yıllardır bu ülke fevkalade bir ekonomik büyümeyi sürdürdü; Gini katsayısını (zengin ile fakir arasındaki uçurum) OECD ülkeleri arasında en düşük düzeyde tutmayı başardı. 1990’lı yıllarda bu hokkabazlık sona erdi ve Koizumu 2011 yılında reform ve büyüme yolunu seçti. Ekonomi daha da hızlı büyümeye başladı; aynı şekilde Gini katsayısı da. DPJ 2009 yılında iktidara geldiğinde, Koizumu’nun “neo-muhafazakar ekonomi politikalarını” sona erdirme ve refahı halka teşvikler ve vergi muafiyetleri yoluyla dağıtma iddiasını öne sürdü. Ancak, bu yöndeki deneyim, iç karartıcı bir başarısızlıkla sona erdi. Noda, partisinin pozisyonunu, ticaret-dostu politikalarla uyumlaştırmaya başladı ve hükümetin eski uygulamaları yeniden devreye girdi.

Şunu özellikle belirtmek gerekiyor: Sözü edilen önceliklerin sonuncusu –ekonominin büyümesi- en önemli ve gerçekleştirilmesi en zor olanıdır. Muhafazakarlar arasında şu noktada genel bir konsensüs söz konusudur: Nükleer güç ortadan kaldırılamaz ve İş Dünyası’nın vergilendirme ve işgücü-hareketlilik yasalarında bir iyileştirmeye ihtiyacı bulunmaktadır. LDP’nin nükleer gücü eski haline getirme konusunda ne kadar hızlı hareket edeceği, iktidardayken karşılarına çıkan siyasi iklime bağlı olacaktır.

Diğer meseleler ise, daha da tartışmalı: Hükümet, para politikasını gevşetmek suretiyle ekonomiyi harekete geçirebilecek mi? Deregülasyon yoluyla mı bunu gerçekleştirecek? Kadınları güçlendirerek mi? Göçmen yasasındaki reform yoluyla mı?

Bu meselelerin çözümü, yukarıda sözü edilen ulusal güvenlik tedbirlerinden kat kat daha zor. Ancak, kritik önem arz ediyorlar; keza Amerikalıların vergi, göç ve düzenleyici reformlar konusundaki tercihleri, Japon ekonomisinin gücünü ve dış yardım-savunma kaynaklarının kapsamını etkileyecek.

Peki Japonya’nın bir stratejisi var mı? Öne sürülen hedefler oldukça net. Bu hedeflere varmaya dönük araçları oluşturmak ise, bir kuşak sürecek bir çabayı gerektiriyor. Öte yandan, Japonya, güçlü bir ulus ve Kuzeydoğu Asya’nın güvenliğinde önemli bir değişken olmayı sürdürüyor.

 

* Michael J. Green, Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi’nde Asya ve Japonya Kürsüsü Başkanvekili ve Georgetown Üniversitesi’nde Asya Araştırmaları alanında docent doktordur.

http://nationalinterest.org/print/commentary/does-japan-have-strategy-7776



Türkiye'nin kalkınma hamleleri yeni müfredatta

Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB) kamuoyunun görüşüne sunulan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kapsamında hazırlanan yeni müfredat taslağındaki çeşitli derslerde, Türkiye'nin kalkınma projelerine dair içeriklere de yer verildi.

Teknoloji

Yapay zeka finans sektöründe izlerini artırıyor

Yapay zeka teknolojisi finans sektörünün geleceğini belirlerken yasal düzenlemelerden hayata geçen uygulamalara kadar çok sayıda yenilik hem sektöre hem de son kullanıcıya fayda sağlıyor.

Teknoloji

Yapay zeka tabanlı sohbet robotları e-ticarette memnuniyeti artırıyor

E-ticaret platformlarında etkin şekilde kullanılan ve geçen yıl 5,39 milyar dolar pazar büyüklüğüne ulaşan yapay zeka tabanlı chatbotlar, 7 gün 24 saat e-ticaret kullanıcılarının sorularını yanıtladı.

Teknoloji

Milli uydu İMECE uzaydaki birinci yılını tamamladı

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’nin ilk yüksek çözünürlüklü yerli ve milli gözlem uydusu İMECE'nin uzaydaki birinci yılını tamamladığını duyurdu.

Teknoloji

Tüm gözler Kahire'de... Hamas'tan 'İsrail' açıklaması: Ciddi bir anlaşmazlık yok

İsrail basını 'kâbus senaryosu'nu yazdı: Netanyahu için tutuklama emri çıkarılacak! IDF kanlı plana onay verdi

Zelenski dünyaya duyurdu: En az 7 Patriot sistemine ihtiyacımız var

İsrail'den Lübnan'a hava saldırısı! Cemaat el-İslami lideri Musab Halaf öldürüldü

İsrail, Gazze'deki savaşı sürdürme planlarını onayladı

Irak, 30 yıl aradan sonra Türkiye sınırında üs kurdu

Türk SİHA'ları Yunanistan'ı masrafa soktu: Milyarlık programa onay verdiler

Türkiye'nin kalkınma hamleleri yeni müfredatta

AVRASYA BİR VAKFI BİLİM TEKNOLOJİ DERNEĞİ KONFERANSI (27 NİSAN 2024)

Üst düzey isim İstanbul'da dünyaya duyurdu! Hamas'tan İsrail'e tarihi çağrı

İlham Aliyev: Fransa, Hindistan ve Yunanistan, Ermenistan'ı silahlandırıyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail ile ticaret tartışmalarına noktayı koydu: O iş bitti

ABD Başkanı Biden, İsrail ve Ukrayna'yı kapsayan 95 milyar dolarlık yardım paketini imzaladı

İsrail'in "konforlu mağduriyeti"

Meteoroloji'den 44 ile toz taşınımı uyarısı! Göz gözü görmeyecek

Yapay zeka finans sektöründe izlerini artırıyor

ABD'nin Suriye'deki üssüne kamikaze İHA ve roket saldırısı düzenlendi

Zelenski: ABD yardımı, Ukrayna'nın ikinci Afganistan olmayacağının sinyalini verecek

Türkiye fırtınaya teslim! Çatılar uçtu, minareler devrildi

Netanyahu: Hamas'a yakında acı verici darbeler indireceğiz

Yapay zeka tabanlı sohbet robotları e-ticarette memnuniyeti artırıyor

AB zirvesinde Türkiye'ye ilişkin sonuç bildirisinde Kıbrıs vurgusu

Rus basınında Gazze savaşı: "Biden yönetimi Tahran'a karşı kendi ekonomik tedbirlerini hazırlıyor"

Genellikle erkeklerde görülen akciğer kanseri kadınlarda artışa geçti! İşte en önemli sebebi

Bakan Bolat'tan fahiş fiyat açıklaması: Rekabet kanununda değişiklik yapılacak

Dubai'de yaşanan sel sonrası bulut tohumlama yöntemi tartışılıyor

Rusya'nın haftalardır düzenlediği en ölümcül saldırı | Can kaybı 18'e çıktı

İsrail, Lübnan'ın güney bölgelerini fosfor bombasıyla vurdu

AB liderleri İsrail'e saldırısı nedeniyle İran'a yaptırım kararı aldı

Yunan bakandan çarpıcı itiraf! Yerli savunma hamlelerine büyük övgü: Türkiye bizden çok ileride!

Yükleniyor