Katar-Türkiye İlişkileri

Yara Abu Şaar

Sınırlarını, güvenliğini ve istikrarını korumak bağlamında Türkiye´nin aldığı tedbirleri destekleyen Katar´a ülkesinin takdirlerini dile getiren Türkiye´nin Doha Büyükelçisi Sayın Ahmet Demirok, Türkiye ile Katar´ın köklü tutumlara dayanan mükemmel ilişkilere sahip olduğunu ifade etti.

Arap Birliği´nin -üzerinde görüşülmeyen- bildirisine karşı Katar´ın tutumuna dikkati çeken Büyükelçi, nefis müdafaasının uluslararası hukukta yer alan meşru bir hak olduğunu belirtti.

'Türkiye´nin teröre karşı savaşı, her birinde farklı altyapı ve ideolojilere sahip düşmanların yer aldığı çok cepheli bir savaştan ibarettir.' diyen Demirok, ülkesinin tek başına değil komşu ülkeler ve NATO üyesi ülkelerle koordinasyon halinde çalıştığına işaret etti.

Demirok, 'Geçmişte olduğu gibi halen de terörle mücadele eden bir ülke olan Türkiye, bölgesel ve uluslararası güvenliği ve barışı sağlamayı öncelikleri arasına koymaktadır. Türkiye´nin teröre karşı savaşı -bu geniş çerçeve ve kolay yıkılabilir bölgesel koşullarda- onun terörün kökünü kazımadaki azmini gösterir. Türkiye´nin bu gayretlerine ise uluslararası bir birliktelik ve iş birliği eşlik etmelidir. Bu bağlamda Türkiye; müttefiklerinden, ortaklarından ve dostlarından destek ve birlikteliklerini sürdürmelerini beklemektedir.' dedi.

Türkiye´nin terörle mücadele çabalarına karşı kamuoyunu yönlendirme ve doldurma girişimleriyle karşı karşıya kaldığını ifade eden Büyükelçi Demirok, ülkesinin -sorumluluklar ve uluslararası hukuk ile uyumlu bir şekilde- gerekli önlem ve kararları almaya devam edeceğini vurguladı.

Arap Birliği Genel Sekreteri Dr. Nebil el Arabi tarafından yayımlanan ve Arap Birliği´nin Kuzey Irak´taki Türk bombardımanını kınadığının ifade edildiği bildiri hakkında ise Demirok: 'Söz konusu bildiri, Arap Birliği´ne üye ülkelerin görüşüne sunulmadı. Bu bağlamda Katar´ın bildiriye karşı tepkisini keza Türkiye´nin sınırlarını, güvenliğini ve istikrarını korumak bağlamında aldığı tedbirleri destekleyen duruşunu da takdir ediyoruz.' dedi.

Son bir iki haftada Türkiye´nin 'IŞİD' örgütünü hedef alan ABD uçaklarının Türk üslerini kullanmasına izin vermesi keza Türk uçak ve toplarının da Irak´taki PKK mevzilerini bombalamasından ibaret olan gelişmelerle ilgili olarak ise Demirok: 'IŞİD ve PKK´ya karşı içeride ve sınırda operasyonlar başlatan Türkiye, söz konusu iki örgütün birçok militanını tutuklayıp gereken adli adımları attı. Aynı şekilde militanların Türk topraklarından geçmesini kolaylaştıran şebekeleri de hedef alan Türkiye olası her hangi bir girişime karşı bu örgütlerin şiddet hücreleri ile unsurlarını da hedef aldı. IŞİD´i hedef alan operasyonlar çerçevesinde 600 kişi gözaltına alınırken 100 kişi de tutuklandı. Son operasyonlarda gözaltına alınan IŞİD şüphelilerinin sayısı ise 130´u aştı ki bu kişilerden ikisinin intihar bombacısı olduğu tahmin ediliyor.'

Türkiye-ABD Koordinasyonu

'El Şark'ın Türkiye´nin -teröre karşı uluslararası koalisyonun hava operasyonlarına katıldığı andan itibaren- IŞİD´ten çok PKK´ya odaklandığına ilişkin eleştirilerle ilgili olarak sorduğu soruyu yanıtlayan Büyükelçi Demirok, 'Tablo şu anda öyle görünüyor. Ancak ta başından beri Washington ile Ankara arasında hedeflerin koordinasyonu bağlamında bir anlaşma söz konusuydu ki biz ABD´nin talebi doğrultusunda IŞİD´le savaşımızı durdurduk. Uluslararası koalisyonun bir üyesi olan Türkiye, önce lojistik ve istihbarat desteği sağladı sonra da Suriye ve Irak´taki IŞİD´e karşı askerî operasyonlara katıldı.' dedi. Sözlerini sürdüren Demirok, 'Türkiye, PKK ile 1980´den beri savaşmaktaydı. Daha sonra çözüm sürecini başlattık ki PKK bu süreci yaptığı cinayet ve saldırılarla deldi. Sonrasında ise bu duruma daha fazla katlanamaz hale geldik.' dedi.

Teröre Karşı Terör

ABD´nin örgüte karşı Suriye´deki Kürt güçleri gibi alandaki müttefiklere güvenmesinin gölgesinde böylesine bir kararın verilmiş olmasının nedenine ilişkin soruyu yanıtlayan Demirok, 'Bir terör örgütünün salt bir başka terör örgütüyle savaşıyor diye terörist olmadığını söylemek mümkün değildir. PKK´nın sağlıklı temellere dayanmayan medya kampanyaları ise kamuoyunu yanıltmakta başarılı olmamalıdır.' dedi.

Türkiye´nin askerî operasyonlarının Kürtleri değil PKK´ya ait kamp ve üsleri hedef aldığını belirten Demirok, 'Türkiye, PKK Türkiye´ye saldırılarını durdurana ve bütün teröristlerini Türk topraklarından çekene dek bu terör örgütüne bağlı teröristlere karşı operasyonlarını sürdürecektir. Katar´ın yanı sıra NATO ülkelerinin de aralarında bulunduğu bütün ülkeler; Türkiye´nin sınırlarını, güvenliğini ve istikrarını korumak için aldığı tedbirleri desteklediklerini duyurdu. Zira nefis müdafaası uluslararası hukukla tanınmış olan meşru bir haktır.' dedi.

Koşullu Müzakereler

Türk Büyükelçi, Türk vatandaşlarının güvenliğini ve selametini tehdit ettiği için ülkesinin PKK militanlarını hedef almayı gereklilik ve görev olarak değerlendirdiğini belirterek şu ifadelerde bulundu: 'PKK, Türk güvenliği için bir tehdit oluşturuyor. Nitekim PKK sadece bu yıl içinde yaklaşık 2.173 terör saldırısı gerçekleştirdi. PKK ile başlatılan 'barış süreci' nedeniyle Türkiye, bu örgüte karşı sabırlı davrandığını gösterdi. Ancak PKK terör saldırılarına başlayınca barış sürecinden vazgeçtiğini kanıtlamış oldu. Böylece PKK militanlarını hedef almak; genel güvenliği korumanın yanı sıra temel hak ve özgürlükleri ve vatandaşların can güvenliğini garanti altına almak için bir gereklilik haline geldi.”

Türk hükûmeti ile PKK arasındaki 'barış sürecinin' yeniden başlatılması için Türkiye´nin ileri sürdüğü koşullar hususunda Demirok, 'Barış sürecine ihtiyacımız var. Ayrımcılık yapmadan herkese onurlu bir yaşam sunmaya özen gösteriyoruz. Ancak militanlar silahlarını bırakmadıkları müddetçe PKK ile müzakereler yeniden başlatılamaz.' dedi.

Son seçim sonuçlarının PKK mevzilerinin bombalanmasına etkisi olup olmadığına ve bombalama kararının siyasi etmenleri olup olmadığına ilişkin soruya Demirok, şu yanıtı vermekle yetindi: 'Ben diplomatım, siyasi meselelerle ilgili sorulara yanıt vermeyeceğim.'

YPG güçlerinin Suriye´deki ilerleyişinden ve Kürtlerin Suriye´de bağımsız devlet kurmasından endişelendiği için Türkiye´nin DAİŞ´e karşı savaşa katıldığına ilişkin söylentileri yalanlayan Demirok, 'Bu doğru değil müzakereler ve görüşmeler uzun zamandır devam ediyor. Biz bölgeyi çok iyi bildiğimiz için orada yaşanan tüm gelişmelerle baş edebiliriz. Bizim YPG ile hiçbir sorunumuz yok. Nitekim liderleri defalarca Türkiye´yi ziyaret etti… Biz onlarla sürekli iletişim içerisindeyiz. Ancak yine de bölgede meydana gelen her gelişmeyi ve her riski göz önünde bulundurmamız lazım.' dedi.

Büyükelçi, gazetecilere konuşurken 'DAİŞ' adlandırmasını kullanmasının nedenini şöyle açıkladı: 'DAİŞ, İslam dinini yanlış algılayan ve cihatla ilgili yanlış algısı nedeniyle gençleri yanlış yönlendiren bir terör örgütüdür.”

Teröre Elverişli Bir Ortam

Türkiye´nin civarındaki ülkelerde -özellikle Irak ve Suriye´de- yaşanan istikrarsızlığın terörün ve radikal grupların ortaya çıkması için elverişli ortamlar yarattığını düşünen Demirok, bu krizin etkilerinin ciddi ve komşu ülkeler üzerinde yükünün ağır olacağına işaret etti. Büyükelçi sözlerine şöyle devam etti: 'Türkiye´de şu an yaklaşık iki milyon Suriyeli mülteci var. Türk hükûmeti 5 milyar dolardan fazla harcama yaparak Suriyelilere Türkiye´de iyi bir yaşam temin etmeye çalıştı. Başta DAİŞ ve PKK olmak üzere Suriye ve Irak´taki terör örgütleri, Türkiye için tehdit oluşturuyor. Suruç´taki bombalı saldırıdan ve HDP toplantısından sonra Diyarbakır´da meydana gelen patlamadan sonra Türkiye, Suriye´deki DAİŞ mevzilerine havadan saldırılar düzenledi. Bu saldırılarla eş zamanlı olarak PKK, terör saldırılarını artırdı. DHKP-C örgütü de bu kervana katılarak faaliyetlerini artırdı.'

Çifte Standartlılık

Türkiye´nin sınırlarını kontrol etme ve yabancı savaşçıların DAİŞ saflarında savaşmak için Suriye´ye sızmalarını engelleme çabalarıyla ilgili soruya Demirok, şu yanıtı verdi: 'Türkiye, elinden geleni yapıyor. Ancak bu sadece Türkiye´nin sorumluluğunda değil. Sınırlarını kontrol altında tutmak ve yabancı savaşçıların Suriye´ye geçişlerine engel olmak için Türkiye´nin yeterli önlemler almadığına ilişkin suçlama bir çifte standartlılık ve Türkiye aleyhindeki propagandanın bir parçasıdır. Örneğin Almanya, Londra veya Berlin´den gelen teröristlerin geçişine izin veriyorken ve onları durduramazken bunları durdurmadığı ve topraklarından geçmelerine izin verdiği için Türkiye suçlanıyor! Ülkemize yılda 40 milyon turist geliyor. Bunların yüzlerine bakarak terörist olduklarını belirlemek mümkün değil. Vize alan Almanya ve İngiltere vatandaşının Türkiye´ye girme hakkı var. Üstelik Türkiye´nin Suriye ve Irak ile olan ortak sınırın uzunluğu 1.300 kilometreden fazladır.”

Demirok, Türkiye´nin bölge güvenliği ve kalkınmasını destekleyen bir ülke olduğunun altını çizerek, 'Teröre karşı savaşıyoruz. Bütün ülkelerden iyi terörist-kötü terörist ayrımı yapmadan aynı tutumu sergilemelerini bekliyoruz.' dedi.

Türkiye´nin Suriye´nin kuzeyinde güvenli bölge TESİS etme arzusuyla ilgili olarak Büyükelçi, 'ABD ile bir anlaşma var. Güvenli bölge tesisindeki amaç, Suriyeli mültecilerin güvenliğini sağlamak ve onları rejimin düzenlediği kanlı saldırılardan korumaktır.' dedi.(Katar, El Şark - 16 Ağustos 2015)