Kremlin, Yüzünü Asya`ya Çevirdi

Kremlin, Yüzünü Asya`ya Çevirdi

ABD ve Avrupa ekonomilerinde yavaşlamayla eş zamanlı olarak, Asya-Pasifik ülkelerinin sergilediği muazzam ekonomik büyüme, son iki-üç yıl içinde küresel ekonomik güç dengelerinde önemli dönüşümlere yol açtı. ABD, Pasifik Okyanusu çev

James Brooke

Geçtiğimiz yıl Çin, Rusya`nın en büyük ticaret ortağı olarak Almanya`nın önüne geçti. Rusya doğal gazı ve boru hattı doğuya doğru yol alırken Kremlin, Trans-Siberya demiryolu hattını Asya`nın Rusya`ya açılan kapısı olarak kullanmak istiyor.

Üç yüzyıldır Ulan Ude’de Buryatlı göçmenler, kuzeyli Moğollar Rusya sınırları içinde sessizce yaşadı. Şimdi ise Asya büyüyor ve Kremlin yüzünü doğuya çevirdi.

Putin Moskova`nın 5 zaman dilimi doğusuna giderek Buryatistan liderlerine Rusya`nın Asya ile ilişkilerinde önemli rol oynayacaklarını söyledi: 'Hiç şüphesiz Buryatistan’ın Rusya`ya dahil olmasının çok ciddi jeopolitik önemi var. Doğu sınırlarımız ve Rusya`nın Asya`daki varlığı daha da güçlendi.'

Rusya Maliye Bakanı, Kremlin`in Buryatistan’da yolları, havaalanlarını ve otelleri yenilemek için yarım milyar dolar harcayacağını söyledi. Hedef, Baykal gölünü bir turist cenneti haline getirmek.

Çinli gazetecilerin de katıldığı kutlamalar sırasında, Kudrin, Ulan Ude`nin gelecek yıl Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği Zirvesi’ne ev sahipliği yapacağını açıkladı. 21 ülkenin maliye bakanlarıyla yüzlerce gazetecinin gelmesinin turizm ve yatırım imkanı yaratacağı tahmin ediliyor.

Maliye Bakanı, Ulan Ude`yi Rusya`da Budizm`in merkezi olarak övdü: 'Asya`dan Rusya`ya kalkınma yönlendirmek için Güney Doğu Asya ülkeleriyle bizi birbirimize bağlayan zengin geleneklerimiz olduğunu göstermemiz gerekiyor.'

Buryatistan, Japonya ve Kore ile aynı zaman diliminde olmakla kalmıyor, bölgede aynı dini hoşgörü geleneği de görülüyor.

Dini hoşgörü Rusya`nın Avrupa ayağında pek yaygın değil. Son yıllarda milliyetçi çetelerin Asya kökenlilere saldırdığı görülüyor.

Sovyetler Birliği`nin 20 yıl önce çökmesinin ardından yaklaşık 10 bin Çinli çalışmak ve yaşamak üzere Rusya`ya göç etti. Etnik kökenler arası uyum Buryatistan’ın 1661`de Rusya `ya katılması kutlamalarının ana temasıydı.

St. Petersburg`un 18`inci yüzyılda Rusya`nın Avrupa`ya açılan kapısı olması gibi, Kremlin bu kentin de Budist geleneği ve Asyalı yüzleriyle Rusya`nın 21`inci yüzyılda Asya`ya açılan kapısı olmasını istiyor.

Bu arada Rusya ve Çin arasındaki petrol boru hattı geçtiğimiz Ocak`ta hizmete girdi. Moskova ve Pekin arasındaki anlaşmaya göre, boru hattından Çin’e 2030 yılına kadar yılda 15 milyon ton ham petrol aktarılacak.

Bin kilometre uzunluğundaki boru hattı Rusya’nın Uzak Doğu bölgesindeki Skovorodino kentinden Çin’in kuzeyindeki Daking’e uzanıyor. Doğu Sibirya-Pasifik olarak adlandırılan boru hattı, Sibirya bölgesinde üretilen petrolü Asya-Pasifik bölgesi ülkelerine ulaştırmayı amaçlıyor.

Asya Pasifik’teki Zenginlerin Sayısı Yüzde 25’in Üzerinde Artış Gösterdi

Rusya`nın yüzünü Asya`ya dönmesinin bir çok sebebi var. Bunlardan biri gücün Batı`dan Doğu`ya geçmesi. Asya Pasifik bölgesindeki milyoner sayısı 3 milyona ulaştı. Böylece ilk kez bu bölgedeki milyonerlerin sayısı Avrupa’dakileri geçti. Merrill Lynch Servet Yönetimi ve Capgemini danışmanlık firmasının ortak raporuna göre Asya pasifik’teki zenginlerin sayısı yüzde 25’in üzerinde artış gösterdi.

Rapora göre Japonya açık farkla bölgenin en zengin nüfusuna sahip ülkesi. Japonya’daki zenginlerin sayısının bölgedeki zenginlerin toplamının yarısından fazla olduğu belirtiliyor. Japonya’yı Çin ve Avustralya izliyor.

Hong Kong da geçen yıl yüzde 104’lük artışla zengin nüfusu en çok artanlardan. Rapordaki öngörülerden biri ise Çin ve Hindistan’ın 2010 ve 2011’de bölge ekonomisinin itici gücü olacağı ve dünya ekonomisinin gelişme hızını geride bırakabileceği yönünde. Asya Pasifik’in ekonomik krizde en güçlü ayakta kalan bölge olduğu da raporda özellikle vurgulanıyor.

Asya`da ekonomik büyümenin geleceği

ABD ve Avrupa ekonomilerinde yavaşlamayla eş zamanlı olarak, Asya-Pasifik ülkelerinin sergilediği muazzam ekonomik büyüme, son iki-üç yıl içinde küresel ekonomik güç dengelerinde önemli dönüşümlere yol açtı.

Çin ve Hindistan önderliğinde gelişmekte olan ekonomilerde yaşanan büyüme dünya ekonomisini mali krizin etkilerinden çıkarıp, yeniden büyüme rotasına soktu.

Bu ekonomilerin küresel düzeydeki etkisi o kadar büyük oldu ki, sergiledikleri büyümenin sürmesi, dünya çapında büyümenin sürmesinde kilit önemde addediliyor.

Dünya Bankası`nın altyapı uzmanı Kalpana Seethepalli, Asya-Pasifik ekonomilerindeki yavaşlamanın bir domino etkisi yaratabileceği kanısında.

IHS Global Insight`dan Rajiv Biswas da, Çin ekonomisinin hacmi ve Asya-Pasifik ekonomileri üzerindeki etkisi nedeniyle, bölgenin Çin`deki gelişmelere son derece hassas hale geldiğini belirtiyor.

Biswas, Çin ekonomisinde bir yavaşlamanın, gerek Tayvan ve Güney Kore gibi mamul madde ihracatçısı ülkeleri, hem de Avustralya, Endonezya ve Malezya gibi hammadde ihraç edenleri çok olumsuz etkileyeceği kanısında.

Büyüme sürdürülebilir mi?

Gelişmekte olan ekonomilerin büyüme oranları göz kamaştırıcı olsa da, şu anki oranları sürdürmek pek kolay değil.

Dünya Bankası`nın Haziran 2011`de yayınladığı, Küresel Ekonomik Beklentiler raporunda, önümüzdeki dönemin büyük sorunları arasında, `yükselen hammadde fiyatları, artan enflasyon ve para politikalarının sıkılaşıp, faizlerin arttığı bir dönemde istıkrarsızlıklara yol açan sıcak para hareketlerinin muhtemel geri dönüşü` sayılıyor.

HSBC Private Bank`ten Arjuna Mahendran da, Asya ekonomilerindeki yüksek büyümenin yol açtığı köyden kente göç nedeniyle, şehirleşmede katlanarak büyüme yaşandığı uyarısında bulunuyor.

Bu da inşaat malzemerine talebi patlatararak, emtia fiyatlarında yükselişe yol açıyor. Mahendran`a göre yükselen piyasalarda ücretler üzerindeki basınç günümüzün önde gelen kaygı konularından biri. Reel ücretler arttıkça, tüketimin de arttığı, bunun da fiyatları yukarı çektiği kanısında.

Sıcak para

Faizlerdeki yükseliş bölge ekonomileri için daha da önemli bir sorun. Gelişmiş dünyada faizler düşük kalıp, gelişmekte olan ekonomilerde yükseldikçe, yatırımcılar bu bölgelere muazzam miktarda para pompalıyor.

Bu da emlak piyasasında bir köpük yaratarak orta ve uzun vadede potansiyel sorunlara yol açıyor. Ancak IMF iyi yönetilebilirse, sıcak paranın bir avantaaj olabileceği kanısında.

IMF`nin Asya-Pasifik Bölgesi Ekonomik Görünüm raporunda, `mesele sıcak parayı geniş tabanlı büyüme ve özellikle de yatırımı canlandırmaya yönlendirebilmektir` deniyor.

Dünya Bankası`ndan Seethepalli de sıcak paranın kısa dönemli değil uzun dönemli yatırımlar halinde olmasını sağlamak gerektiğini söylüyor.

Dış pazardan iç pazara

Asya-Pasifik bölgesinde büyümenin motoru ihracat sektöründeki patlama oldu. Ancak uzmanlar, büyüme ivmesini sürdürebilmek için, artık bu ülkelerin büyüyen iç talebe yönelik üretim yapması gerektiği kanısında.

Dünya Bankası`ndan Seethepalli ihraç ürünlerine yönelik talebin iç taleple ikame edilmesi gerektiğini belirtiyor. IMF`ye göre de bunun yolu,`eşitsizliklerin azaltılmasından ve istihdamın artırılmasından` geçiyor.

IMF`ye göre sosyal istikrarsızlık riskini de azaltacak olan bu reçete iç talebi artırarak dengeli büyüme için de zemin oluşturacak. Uzmanlara göre, bölge ülkeleri sıkı para politikası ile yüksek büyüme arasındaki hassas dengeyi tutturabilirse geleceğin cazibe merkezi olacak.

Rusya-Çin Yakınlaşması Batı`yı Kaygılandırıyor

Asya, dünyanın geleceği açısından giderek önem kazanırken, Çin ve Rusya arasındaki ilişkiler son yıllarda büyük ölçüde gelişti. Daha önce sınır uyuşmazlıkları ve diğer sorunlar nedeniyle bozuk olan ilişkiler düzelmekle kalmadı, iki ülke arasında yeni ticaret anlaşmaları imzalandı; silahlı kuvvetleri ortak manevralara başladı. Asya’nın bu iki büyük gücü arasındaki yakınlaşma Amerika açısından ne anlam taşıyor?

Çin-Rus ilişkilerindeki gelişmeler 2001 yılında iki ülkenin, Şanghay Beşlisi diye anılan bölgesel işbirliği örgütüne resmiyet kazandırmasıyla dünyanın ilgisini çekti. Çin, Rusya, Kırgızistan, Tacikistan ve Kazakistan’dan oluşan gruba resmen Şanghay İşbirliği Örgütü adı verildi ve hedefinin, terörizm, bölücülük ve aşırı siyasi hareketlere karşı mücadele ederken ekonomik işbirliğini güçlendirmek olduğu açıklandı.

O tarihtenberi Çin ve Rusya arasında çok sayıda anlaşmaya varıldı. Rusya, Çin’e silah satmaya başladı; petrol ve doğal gaz sağlamayı vaadetti. İki ülke arasında yıllarca süren sınır uyuşmazlıkları çözüme bağlandı.

Ancak, Johns Hopkins Üniversitesi Dış Politika Enstitüsü uzmanı David Satter’ın söylediği gibi ikili işbirliğinin en çarpıcı örneği, geçen yaz aylarında yapılan ortak askeri manevralar oldu:

“Rusya uzun süredir Çin’e silah sağlar. Ancak 10 bin asker ve uzun menzilli Rus bombardıman uçaklarının katıldığı bu tatbikatın en büyük özelliği, Çin topraklarında yapılması ve Rus Backfire bombardıman uçaklarının da rol almasıydı. Çin bu uçaklardan satın almak istiyor ve Taiwan’a girişebileceği bir istila hareketinde bu uçakları kullanmak istediği biliniyor.”

Çin-Rus ortak askeri manevralarının çapı, Amerika’nın bölgedeki müttefikleri Japonya, Güney Kore ve özellikle Taiwan tarafından kaygıyla karşılandı. Ancak Rusya ve Çin tatbikatların herhangibir ülkeye yönelik olmadığını, terörist saldırılara karşı hazırlık ve Çin’in satınalmak istediği silahları denemek üzeri yapıldığını açıkladı.

Oysa birçok uzman, ortak askeri tatbikatta klasik savaş senaryolarının uygulandığını, bunun terörist örgütlerle mücadele açısından bir yararı olmadığını belirtiyor. Yine uzmanlar, yeni silah sistemlerini üretildikleri fabrikalarda denemenin daha kolay olduğuna dikkat çekiyor. Uzmanlar, ortak Çin-Rus askeri tatbikatının, bu iki ülkenin Asya-Pasifik bölgesinde söz sahibi oldukları konusunda Amerika’ya bir mesaj verme girişimi olduğunu belirtiyor.

David Satter, 2005`te ortak askeri manevralardan önce imzalanan, 21’inci Yüzyılda Dünya Düzeni konulu Çin-Rus ortak bildirgesinin, bu iki ülkenin, dünyada kuvvet dengesini kendilerinden yana değiştirme niyetini ortaya koyduğunu söylüyor:

“Bu açıklama, dolaylı yoldan da olsa iki ülkenin, Amerika’nın dünyada tek söz sahibi olmasını önlemeyi ortak çıkarlarına uygun gördüğünü ortaya koydu.”

Johns Hopkins Üniversitesi uzmanı, hem Rusya hem de Çin’in, Orta Asya’da Müslüman köktendinciliğin yayılmasından kaygı duyduğunu belirtiyor. David Satter’a göre iki ülke de Amerika’nın kendi sınırlarının çok yakınında etkinlik sahibi olmasından rahatsızlık duyuyor.

Washington’daki Cato Enstitüsü’nde dış politika uzmanı olan Justin Logan da Rusya’nın uzun süredir NATO ittifakının yayılmasından kaygı duyduğunu belirtiyor:

“Soğuk Savaş’ın sona ermesinden buyana hep Rusya’nın ‘kırmızı çizgileri’nin nerede olduğunu merak ederiz. Baltık ülkeleri NATO üyesi olduğu zaman bunun büyük sorun yaratacağını düşünenler oldu. Ama asıl, Moskova’yla ilişkileri pek iyi olmayan Ukrayna ve Gürcistan gibi ülkeler NATO’ya göz kırpmaya başlayınca Rusya’nın kırmızı çizgiyi çektiğini gördük...”

Justin Logan’a göre Rusya, batıya elinde seçenekler olduğunu göstermek istedi ve bu yüzden Çin’le yakınlaştı. Çin de büyüyen bir ekonomik güç olarak Rusya’nın petrol ve doğan gazına ilgi duymaya başladı. Uzman, askeri manevralarla yapılan kuvvet gösterisinin, Taiwan’ın ya da Çin’deki Müslüman nüfusun bağımsızlık girişiminde bulunmalarını önlemeyi amaçladığını da düşünüyor.

Rusya ve Çin, Şanghay İşbirliği Örgütü’nde, Hindistan, Pakistan, İran ve Moğolistan’a gözlemci statüsü tanıdı. Böylece nükleer güç sahibi ülkelerden dördü ve dünya nüfusunun yaklaşık yarısı bu örgüt içinde biraraya gelmiş oluyordu. Bazı gözlemciler bu durumun Amerika’yı kaygılandırması gerektiğini belirtirken diğerleri, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün herhangibir geleceği olmadığını tahmin ediyor.

Amerikan Dış Politika Konseyi’nden İlan Berman, Çin ile Rusya arasındaki ilişkilerde sık sık gerginlik yaşandığını ve bu gerginliklerin yeniden su yüzüne çıkmasının kaçınılmaz olduğunu savunuyor:

“Bir kere Çin hızlı bir ekonomik büyüme içinde ve bu büyümeyi desteklemek için yabancı enerji kaynaklarına ihtiyacı var. Bu kaynakların çoğu da Pekin’in kuzeyinde yatıyor. Çin’in Orta Asya ve Kafkaslar’a daha çok ilgi duymasının sebebi bu... Rusya gibi Çin de bu bölgelerde saygınlık kazanmak, siyasi nüfuz sahibi olmak ve buralardaki yeni enerji kaynaklarından yararlanmak istiyor. Rusya’yla arasındaki ilişki uzun dönemde işbirliğinden çıkıp çekişmeye dönüşecektir. Bence bu kaçınılmaz bir durum...”

Bazı gözlemciler, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün temelinde bir olumsuz stratejik hedefin yattığını, bunun da Amerikan ve batı nüfuzuna karşı koymak olduğunu söylüyor. Dış Politika Konseyi’nden İlan Berman, Şanghay Örgütü içinde biraraya gelen ülkelerin çok farklı çıkarlar peşinde olduklarını ve Amerika için tehdit oluşturabilecek kadar güçlü ve uzun ömürlü bir ittifak oluşturmalarının beklenemeyeceğini savunuyor.



Türk savunma sanayisi 10 yıla 13 havacılık motoru sığdırdı

Türkiye'nin havacılık motorlarında lider şirketi TUSAŞ Motor Sanayii AŞ (TEI), yaklaşık 10 yıllık dönemde 12 milli, 1 yerli olmak üzere 13 motora imza attı.

Teknoloji

Bayraktar AKINCI ASELFLIR-500 ile hedefi başarıyla vurdu

Bayraktar AKINCI, Aselsan tarafından milli olarak geliştirilen ASELFLIR-500 Elektro-Optik Keşif, Gözetleme ve Hedefleme Sistemi’ni kullanarak deniz üstünde seyreden Albatros İDA’yı başarıyla imha etti.

Teknoloji

Sibergöz-12 operasyonlarında 75 şüpheli yakalandı

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 20 ilde eş zamanlı düzenlenen Sibergöz-12 operasyonlarında 75 şüphelinin yakalandığını bildirdi.

Teknoloji

Türkiye'nin ilk uzay yolcusu Gezeravcı'nın 9 Ocak'ta uzaya gönderilmesi planlanıyor

Türkiye’nin ilk uzay yolcusunun, 9 Ocak 2024'te uzaya gönderilmesi planlanıyor.

Teknoloji

STK’LAR YILDIZ HOLDİNG’TE BULUŞTU

Ukrayna: Rusya, başkent Kiev'e seyir ve balistik füzelerle saldırdı

Rus istihbaratı: Fransa, ilk etapta 2 bin askeri Ukrayna'ya göndermek için hazırlık yapıyor

Erdoğan'ın iftar yemeğinde sarf ettiği cümle Yunanistan'da tepkiyle karşılandı! Hükümete çağrı yaptılar

MİT PKK'nın sözde İran sorumlusunu Kandil'de etkisiz hale getirdi

Katillerin gözü döndü! İsrail’den Şifa Hastanesi’ne katliam gibi baskın: Sivilleri acımadan öldürdüler

Uzman isim Türkiye'nin rolünü anlatarak uyardı! Karadeniz'i bekleyen büyük tehlike

Pakistan'dan Afganistan'a hava saldırısı!

Rusya'da seçim: Dünya Putin'i protesto ediyor

Bayraktar AKINCI'dan İHA-230 füzesiyle çifte atış

Türkiye ve Irak'tan ortak bildiri

ABD uçağından görünen detay! Filistin topraklarına alçak imza

Rusya’da kritik seçim! Halk sandık başında: Putin yeniden mi geliyor?

YILDIZ HOLDİNG’İN KONUŞAN YAZILAR SERGİSİ ANKARA’DA

Zelenskiy, Ukraynalıların Rusların Avrupa'ya geçişini engellediğini söyledi

Altay: Konya Türkiye Yüzyılı’nda ülkemizin teknoloji üssü olacak

Türk savunma sanayisi 10 yıla 13 havacılık motoru sığdırdı

BAŞKANIMIZA TÜRK DÜNYASI ÖDÜLÜ

İsrail-Hamas savaşında son durum... ABD'nin İsrail taktiği deşifre oldu! Washington Post yazdı: Kongre resmen bypass edilmiş!

Atlantik Konseyi'nden çarpıcı Türkiye analizi: Avrupa'nın güvenliğini sağlama fırsatı var

Dışişleri İsrail'in Batı Şeria'daki işgal planına sert tepki: Bu eyleme derhal son verilmelidir

Ermenistan-Rusya krizinde son nokta: Paşinyan muhafızların geri çekilmesini istedi

İsrail bunu da yaptı! Yüzlerce Filistinlinin toplu defnedildiği mezarlığa bomba yağdırdılar

Hamas: İsrail taleplerimizi kabul ederse 6 haftalık ateşkes 24 ila 48 saat içinde başlar

İsrail ordusu, bir kez daha Gazze'de insani yardım bekleyenlere saldırdı

HOCALI SOYKIRIMI YENİ YÜZYIL’DA KONUŞULDU

İsrail resmen ateşle oynuyor: IDF 'katliam planını' sundu! ABD askeri İsrail elçiliğinin önünde kendisini yaktı

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye, savunma sanayi alanında adeta destan yazıyor

YAPAY ZEKA FIRSAT MI, TEHDİT Mİ

BM: İsrail'in saldırıları ve yetersiz yardım nedeniyle Gazze'de kıtlık an meselesi

Yükleniyor