Küresel Aks`lar Bağlamında, Menderes ve 27 Mayıs

Küresel Aks`lar Bağlamında, Menderes ve 27 Mayıs

İngiliz ateşesinin 27 Mayıs`ı iki gün önceden rapor etmesi, herhalde bir 6. His ve/veya bir medyum durugörüsü gibisinden bir şey değildir. Buradan anlaşılan, İngiliz sefirinin 27 Mayıs’tan haberli olduğudur. Başka hiçbir şekilde dahli

Adnan Menderes... 3 Şubat 1958 tarihli `Time` dergisi kapağı...


Celal Tahir *

“Radyo henüz faaliyete başlamamıştı. Ele geçirilmişti ama neşriyat yapamıyordu. Asıl önemli mesele Çankaya idi. Buna ait önüme gelene sorduğum suale tatmin edici bir cevap alamıyordum. Bir müddet sonra uzunca boylu, çakır gözlü, bir tank yüzbaşısının heyecanla merdivenleri çıktığını gördüm. Cemal Madanoğlu`na `Paşam köşkün durumu endişelidir. Götürdüğüm tanklardan ancak dört tanesini çıkarabildim. Diğerleri Vali Reşit Caddesi başlangıcındadırlar. Köşkte Muhafız Birlikleri çevre mevzii almışlar. Teslim olan yok, bize katılan yok. Bu işe bir çare bulmak lâzım. Muhafız Alay Kumandanı Osman Köksal ile de bir irtibat tesis edemedim` diyordu. Cemal Madanoğlu`nun her zamanki umursamaz hâlinde âni bir değişiklik görüldü. Yanın, da Kurmay Başkanlığı yapan Albay Ekrem Acuner bulunmaktaydı. Ona dönüp `Ekrem birşeyler yapıp takviye edelim, bir kıt`a gönderelim` dedi. Yüzbaşı ‘tanka da ihtiyaç olduğunu’ söyledi. Ekrem Acuner o gün iyi bir tesadüf eseri olarak yerinde vazife almıştı. Ağır başlı uyanık ve mükemmel bir plânı idi. Karargâhın arkasında ihtiyat kuvveti olarak tutulan piyade taburunun, Meclis civarındaki tank bölüğü ile takviye edilerek, bir muharebe grubu hâline konulup sevk edilebileceğini bildirdi. Başına bir kumandan lâzım olduğu görüşülüyordu ki ben atıldım,  ‘Ben gidiyorum’ dedim ‘Kıtalar nerede?’ Piyade taburunun kumandanı Yarbay Cahit Aksoy orda bulunuyordu. Ona hemen emir tebliğ edildi. Tank bölük kumandanı da bulunup yola çıkarıldı.

Yarbaya bulundukları yerden Çankaya`ya çıkarken Tank Piyade Karma timleri hâlinde ayrı ayrı kademeli gruplar olarak ilerlemelerini söyledim ve sonra bir vasıta-bulmak üzere aşağıya indim. Sami aşağıda binanın emniyeti ile meşguldü. ‘Haydi yürü beraber gideceğiz’ dedim ve kısaca durumu anlattım. ‘Paşaya haber verelim de öyle’ dedi ve tekrar birlikte yukarıya çıktık. Bilgi verdikten sonra binanın önündeki bir jeepe atladık. Şoförü bıraktık, arabayı ben kullanacaktım. Sami Küçük tomsonlu olarak yanımda idi. Arkamıza da iki Harbiyeli öğrenci muhafız aldık. Köşk harekâtına katılan yegâne Harbiye öğrencileri bunlar olmuşlardır.

Yeni Meclis`in içinden geçen asfalt yoldan Çankaya caddesine dâhil olduk. O esnada bizim kıt`alar da gruplar hâlinde parça parça Çankaya`ya yönelmişlerdi. Sami, bu arada ‘Sefaretlere uğrayıp haber verelim, dışarı çıkmasınlar, yasağa riayet etsinler’  dedi. İlk olarak Sovyet Sefareti`ne uğrandı, sonra `Amerikan Sefareti`nin önünde askerî ataşe yardımcısını bularak ona tebliğ ettik. Sefaretlerin kapılarında gördüğümüz herkese bilgi vererek ilerliyorduk. Vali Reşit Caddesi`nin başlangıcında İngiliz Askerî Ataşesi araba ile yolu katetmekte ve bunu İran Ataşesi takip etmekteydi. Jeepi üzerine doğru sürerek geri dönmesini tebliğ ettim, itiraz etti. Çankaya`da Köşk`ün hemen altında bulunan sefarete gidecekti. Hâlbuki orada biraz sonra nelerin olacağı bilinmezdi.

İhtilâlin emirlerine itaate mecbur olduğunu sert bir lisanla bildirdim. Bu sefer diplomatik nezaketten bahsetmeğe başladı. ‘Bir ihtilâlde diplomatik nezaketi diplomatlar düşünür, geri dönmezseniz şiddet kullanacağım’ dedim. İranlı daha anlayışlı göründü ve ters manevralarla geriye döndü, İngiliz Ataşesini de, geriye çevirdik. Adam bir taraftan da bu ihtilâlin olacağını ben keşfetmiştim. Rapor da vermiştim diyordu. Tıpkı Sultan Aziz`in hâl hâdisesini İngiliz sefirinin iki gün evvel keşfedip rapor vermesi gibi.'

İngiliz ateşesinin bu keşfi, herhalde bir 6. His ve/veya bir medyum durugörüsü gibisinden bir şey değildir. Buradan anlaşılan, İngiliz sefirinin 27 Mayıs’tan haberli olduğudur. Başka hiçbir şekilde dahli ya da yönlendirmesi yoksa da, İngilizlerin bu ‘keşiflerini’, müttefikleri Menderes hükümeti ile paylaşmamaları, ihtilali, en azından engellemek istemediklerinin açık delilidir.

Peki, buna sebep ne olabilir? Burada İhtilalin az evvelinde DP ve Menderes’in bir denge siyaseti çerçevesinde, bilinen Sovyet Rusya ile ilişkileri geliştirme teşebbüslerinin önemli bir hususunu, Aytunç Altındal’dan öğreniyoruz: “Burası tarihin belki biraz gizli kalmış bir tarafıdır, 1960 yılının Şubat ayında, Fatin Rüştü ve Menderes birlikte Sağlık Bakanı, eski İstanbul Valisi Lütfi Kırdar’ın evine geliyorlar. Lütfi Bey hasta o sırada ve diyorlar ki, ‘Lütfi Ağabey, sen bir Moskova’ya gitsen, bir görüşmelerde bulunsan, fakat Amerikalılar bu işi anlamasın diye, şöyle bir iş yapalım. Bir sağlık heyeti olarak, Kars-Van Bölgesinde salgın hastalıklar çıktı, dolayısıyla Ruslarla müşterek olarak bunu nasıl engelleriz, nasıl düzeltiriz, diye bakmak bahanesi ile bir sağlık ekibi yollasak oraya. Sonra siz orada biraz rahatsızlansanız, dolayısıyla sağlık ekibi üç gün kalacağına, bir ay kadar bir süre kalsa? Bütün bu işleri bir kotarsanız” deniliyor. Lütfi Bey de kabul ediyor. Bir sağlık bakanlığı heyeti kuruluyor. O sırada gazetelerde yazılar çıkıyor, Kars’ta salgın hastalık, hayvanlar ölüyor, böyle bir kamuoyu oluşturma numarası yapılıyor. Zaten hava da soğuk... Amerikalılar ve İngilizler de orada hakikaten salgın var mı yok mu anlayamıyorlar, derken bizim heyet Moskova’ya gidiyor. Hakikaten Moskova’da direktif çerçevesinde Lütfi Kırdar Bey rahatsızlanıyor. Ruslar diyorlar ki, şu anda seyahat etmesi sakıncalıdır. Ve orada kalınıyor bir süre, sanırım 17 gün kadar kalınıyor. Lütfi Bey, devlet adına, Menderes ve Fatin Rüştü Zorlu’ya binaen, Ruslarla, gizli bir anlaşmaya varıyor. Ve diyor ki, tamam Menderes gelsin, Rusya’yı ziyaret etsin, tarih belirleniyor, her şey belirleniyor, Lütfi Bey dönüyor. Döndükten sonra da bunları söylüyor. Menderes de bir açıklama yapıyor, ben şu tarihte Rusya’ya gideceğim diyor. 27 Mayıs oluyor. 27 Mayıs olduktan sonra da Lütfi Bey Yassıada’da ölen tek kişidir.

Evet, orada çok eziyet görüyor. Lütfi Kırdar ağır şartlardan dolayı ölüyor ve bu olay da duyulmuyor böylece. Bunu ben nereden biliyorum? Lütfi Bey’in bizzat oğlu Büyükelçi Üner Kırdar’ın bana anlattıklarından biliyorum. Üner Kırdar da yaşıyor zaten, Allah uzun ömür versin. Tekrar bu 27 Mayıs’ın sebep sonuçlarına baktığımız zaman şunu görüyoruz: 27 Mayıs’tan itibaren Türkiye’nin içine girdiği kulvar, farklı bir kulvar.

Nasıl farklı? 1958 yılında Türkiye’ye gelip bir yıl süreyle İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde ders veren Amerikalı bir hoca, ajan tabii, 25 Mayıs 1960 tarihinde Pentagon’a bir not geçiyor. 25 Mayıs 1960 diyor ki, ‘Menderes mutlaka güç kullanılarak devrilmelidir’ aynen böyle.”

İngiliz ateşenin ‘keşfinden’ sonra, Aytunç Altındal’ın bahsettiği bu Amerikalı Hoca’nın Pentagon’a geçtiği notu da, ayrıca not etmek gerekmektedir. Elbette 27 Mayıs’ın öncesinde ve sonrasında, 27 Mayıs’ın dış basındaki akisleri ile birlikte.

Zamanın CIA Başkanı Allen Dulles 28 Nisan 1960 günkü Ulusal Güvenlik Konseyi toplantısında Türkiye`deki istikrarsızlık konusunda şu yorumu yapar: “1960`ın başından itibaren Türkiye`deki muhalefet partisi, eski devlet başkanı İnönü`nün Cumhuriyet Halk Partisi, hükümet tarafından giderek artan bir biçimde baskı altında tutuluyor. Türkiye`deki son seçimlerin geçerliliği konusunda bazı sorular ortaya çıkmıştır... Türk hükümeti şimdi yıkıcı faaliyetleri soruşturmak üzere bir komite atadı. (Tahkikat Komisyonunu kastediliyor) Geniş yetkiler kullanan bu komite, İnönü`ye, partisine karşı hareket halindedir.'

Sorunun ABD hükümeti tarafından gelecekte dikkatle ele alınması gerektiğini belirten Allen Dulles, Türk ordusunun hükümetin arkasında yer aldığını sandığını, bununla birlikte İnönü lehinde güçlü bir halk duyarlığının var olduğunu aktarır.

Dulles, haber almış olmalı ki, “İnönü`nün partisinin İstanbul`daki NATO toplantısı sırasında (2-3 Mayıs 1960) gösterilere girişebileceğini”  meslektaşlarına duyurur. Gizli belgeleri derleyen ABD Dışişleri Bakanlığı yayını Foreign Relations of U.S.`in editörü Türkiye`de patlak veren 28-29 Nisan Olayları hakkında şu açıklayıcı notu düşer: “Büyük Millet Meclisi Tahkikat Komisyonu`na gazeteleri sansür ve yasaklama yetkisi veren yeni yasaya karşı 28 Nisan`da İstanbul`da gösteriler patlak verdi. Hafif silahlar ve göz yaşartıcı bomba kullanan polis ve askeri birlikler, hükümet karşıtı gösterileri hızla ve kanlı bir biçimde dağıttılar.”

Metinlerden anlaşılacağı gibi, baskının ve anti-demokratik uygulamaların DP`den geldiği hususunda ABD makamlarının bir tereddüdü yoktur. Öte yandan Menderes`in 'yıkıcı faaliyetler örgütlüyor' şeklindeki suçlamasına karşın, CIA başkanı Dulles, İnönü ve CHP`nin mağdur olduğunu düşünür.

'Ankaralı Müstebit'

27 Mayıs öncesi dış basında da yukarıdakine benzer görüşler yer alır. Mesela 11 Mayıs 1960 tarihli Alman Der Spiegel’de “Ankaralı müstebit (Menderes kastediliyor) basın hürriyetini yasa maddeleriyle boğmakla yetinmedi. Yola gelmeyen gazeteleri iktisadi baskı ile bertaraf etmeye başladı' denmektedir.

30 Nisan 1960 tarihli İtalyan Corriera Della Sera gazetesinde de ‘Türkiye`nin Dramı’ başlıklı yazıda, 'Demokrasiden istibdada giden yol, her zaman aynıdır. Hürriyet vaat ederek iktidar fethedilir, sonra iktidarı korumak için hürriyet inkâr edilir”

Belki de en dikkat çekici olanı, Avusturya’nın Die Neue Zeit gazetesinin 8 Mayıs 1960 tarihli “Yeni Bir Abdülhamit mi?” yazısı olmalıdır. “Menderes, yıllardan beri muhalefet karşısında otoriter ve sert bir politika gütmektedir... Bu politika yasal olarak meşrulaştırılmak istenince, öğrenci gösterileri patlak verir. Buna neden olan olay, Türk Parlamentosunda Demokrat Parti’nin, muhalefetin sözde 'yıkıcı faaliyetlerini' soruşturmak ve kovuşturmak üzere bir komisyon oluşturulmasına dair çoğunlukla aldığı karardır. Bu karara karşı muhalefet şiddetle kendini savunmaya girişmiştir. Türk halkı, en azından eski kuşak, şu sırada müstebit Abdülhamit`i düşünüyor. Türk milleti Abdülhamit’i 52 yıl önce tahttan indirmiş, Selanik`e sürmüştü”

27 Mayıs Sonrası Yorumlar

6 Haziran 1960 tarihli Amerikan dergisi Time’da, 27 Mayıs’a dair görüşler şöyledir: 'İhtilal gece yarısı başladı, altı saat içinde bitti. Gün ağarmadan kısa bir süre önce radyolar Türk Silahlı Kuvvetleri`nin ülkenin idaresini ele almış olduğunu açıkladılar. Menderes, eleştiri kurumunu kısıtlar ve eski cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü`nün başkanlığındaki muhalif CHP`yi durmadan rahatsız ederken, Ordu`nun genç subayları da bütün bu hareketleri gittikçe artan bir huzursuzluk içinde seyretmekte idiler. Bundan iki ay önce Menderes, siyasal bir gezi sırasında, İnönü`nün Kayseri`ye girmesine engel olmak için Ordu’ya emir verdi. İnönü`nün trenini durdurması emredilmiş olan binbaşı bu emri protesto anlamında istifa etti… Menderes gençlik hareketlerini bastırmak için askeri birliklere emir verdiğinde ordu kendisini millete karşı harekete geçmeye zorlanmış buldu. Bu durum karşısında orta rütbedeki subaylar bir ayaklanma hareketi tasarlamaya başladılar. General Gürsel, iktidara gelince Menderes` in koyduğu bütün kısıtlamacı tedbirleri kaldırmak için, şevkle çalışmaya başladı. 200 öğrenci ile 9 gazeteciyi serbest bıraktı ve kapatılmış olan 14 gazetenin yeniden basılmasına izin verdi.

Yeni hükümet, Türkiye`nin müttefiklerine, yeni rejimin, Türkiye`nin NATO, CENTO ve Batı`ya karşı girişmiş olduğu bütün taahhütlerine sadık kalacağına dair teminat vermiştir... Gürsel, Menderes ile partisinin ileri gelenlerini Marmara Denizi`ndeki bir adaya nakletmiş ve bu kişilerin, yapılacağına söz verilen, seçimden önce serbest bırakılmayacağını açıklamıştır... Bu arada İnönü her gittiği yerde lehine tezahüratta bulunan halk kitleleri tarafından karşılanıp selamlanmaktadır.'

Wall Street Journal gazetesinin 2 Haziran 1960 tarihli değerlendirmesi ise şöyledir: “Askeri bir hükümet darbesi çoğu kez özgür kurumlara bir darbedir. Fakat Adnan Menderes hükümetinin düşmesini öngören Türkiye`deki askeri hareket, buna bir istisna teşkil edebilir. Cumhuriyet`in kurucusu Atatürk, ülkeyi demir bir yumrukla idare etmekle birlikte, kâh eğitici kâh zorlayıcı devrimlerle bir Batılılaşma programı uygulamıştı. Atatürk`ten sonra İnönü otoriter tek parti sistemine devam etmiş fakat on yıl önce serbest seçimleri denemeye karar vermesi üzerine de, Partisi ağır bir yenilgiye uğramıştı. İnönü oy sonuçlarına saygı göstererek, iktidarı DP`ye devretmiştir.

Menderes ve yakın arkadaşı Bayar, iktidara özgürlükçü olarak gelmişlerdi. Yeni siyasal sistem önceleri rahat işlemiş fakat son birkaç yıl süresince ekonomik sıkıntılarla siyasi keyfilik elele yürümeye başlamıştır. Son aşamada ise, protesto ve kargaşa haberlerinin yayımlanmasını yasaklayan tam bir baskı uygulanmıştır....

Bu koşullar altında Ordu, yeni seçim vaat ederek idareyi geçici olarak ele almıştır. Diktatörlüğünü kuramayan Menderes, siyasal rekabette hakkaniyet usullerine ihanetin cezasını çekmektedir”


Kaynaklar:

1-  İhtilal Çıkmazı M. Emin Aytekin Dünya Matbaası 1967 İstanbul s. 39-401
2- KARANLIK YILLAR 31 Mart’tan 28 Şubat’a, Celal Tahir, Çıra Yayınları İstanbul – 2013 s. 35-36
3- Cüneyt Akalın, Askerler ve Dış Güçler, Amerikan Belgeleriyle 27 Mayıs Olayı, İstanbul -2000 Cumhuriyet kitap kulübü s.141-142

* Celal Tahir, araştırmacı, yazar. Çıra Yayınları`ndan çıkan 'Karanlık Yıllar' adlı kitabın yazarı



Türkiye'nin kalkınma hamleleri yeni müfredatta

Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB) kamuoyunun görüşüne sunulan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kapsamında hazırlanan yeni müfredat taslağındaki çeşitli derslerde, Türkiye'nin kalkınma projelerine dair içeriklere de yer verildi.

Teknoloji

Yapay zeka finans sektöründe izlerini artırıyor

Yapay zeka teknolojisi finans sektörünün geleceğini belirlerken yasal düzenlemelerden hayata geçen uygulamalara kadar çok sayıda yenilik hem sektöre hem de son kullanıcıya fayda sağlıyor.

Teknoloji

Yapay zeka tabanlı sohbet robotları e-ticarette memnuniyeti artırıyor

E-ticaret platformlarında etkin şekilde kullanılan ve geçen yıl 5,39 milyar dolar pazar büyüklüğüne ulaşan yapay zeka tabanlı chatbotlar, 7 gün 24 saat e-ticaret kullanıcılarının sorularını yanıtladı.

Teknoloji

Milli uydu İMECE uzaydaki birinci yılını tamamladı

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’nin ilk yüksek çözünürlüklü yerli ve milli gözlem uydusu İMECE'nin uzaydaki birinci yılını tamamladığını duyurdu.

Teknoloji

Tüm gözler Kahire'de... Hamas'tan 'İsrail' açıklaması: Ciddi bir anlaşmazlık yok

İsrail basını 'kâbus senaryosu'nu yazdı: Netanyahu için tutuklama emri çıkarılacak! IDF kanlı plana onay verdi

Zelenski dünyaya duyurdu: En az 7 Patriot sistemine ihtiyacımız var

İsrail'den Lübnan'a hava saldırısı! Cemaat el-İslami lideri Musab Halaf öldürüldü

İsrail, Gazze'deki savaşı sürdürme planlarını onayladı

Irak, 30 yıl aradan sonra Türkiye sınırında üs kurdu

Türk SİHA'ları Yunanistan'ı masrafa soktu: Milyarlık programa onay verdiler

Türkiye'nin kalkınma hamleleri yeni müfredatta

AVRASYA BİR VAKFI BİLİM TEKNOLOJİ DERNEĞİ KONFERANSI (27 NİSAN 2024)

Üst düzey isim İstanbul'da dünyaya duyurdu! Hamas'tan İsrail'e tarihi çağrı

İlham Aliyev: Fransa, Hindistan ve Yunanistan, Ermenistan'ı silahlandırıyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail ile ticaret tartışmalarına noktayı koydu: O iş bitti

ABD Başkanı Biden, İsrail ve Ukrayna'yı kapsayan 95 milyar dolarlık yardım paketini imzaladı

İsrail'in "konforlu mağduriyeti"

Meteoroloji'den 44 ile toz taşınımı uyarısı! Göz gözü görmeyecek

Yapay zeka finans sektöründe izlerini artırıyor

ABD'nin Suriye'deki üssüne kamikaze İHA ve roket saldırısı düzenlendi

Zelenski: ABD yardımı, Ukrayna'nın ikinci Afganistan olmayacağının sinyalini verecek

Türkiye fırtınaya teslim! Çatılar uçtu, minareler devrildi

Netanyahu: Hamas'a yakında acı verici darbeler indireceğiz

Yapay zeka tabanlı sohbet robotları e-ticarette memnuniyeti artırıyor

AB zirvesinde Türkiye'ye ilişkin sonuç bildirisinde Kıbrıs vurgusu

Rus basınında Gazze savaşı: "Biden yönetimi Tahran'a karşı kendi ekonomik tedbirlerini hazırlıyor"

Genellikle erkeklerde görülen akciğer kanseri kadınlarda artışa geçti! İşte en önemli sebebi

Bakan Bolat'tan fahiş fiyat açıklaması: Rekabet kanununda değişiklik yapılacak

Dubai'de yaşanan sel sonrası bulut tohumlama yöntemi tartışılıyor

Rusya'nın haftalardır düzenlediği en ölümcül saldırı | Can kaybı 18'e çıktı

İsrail, Lübnan'ın güney bölgelerini fosfor bombasıyla vurdu

AB liderleri İsrail'e saldırısı nedeniyle İran'a yaptırım kararı aldı

Yunan bakandan çarpıcı itiraf! Yerli savunma hamlelerine büyük övgü: Türkiye bizden çok ileride!

Yükleniyor