Rusya Abartılı Önlemler Uyguluyor

Rusya Abartılı Önlemler Uyguluyor

Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu, Danas gazetesine verdiği özel röportajda “Rus propaganda makinesi tüm hızıyla çalışıyor. Rusya tarafından gelen bu aşırı tepkiye rağmen Türkiye, durum daha kötüye gitmesin diye şimdiye kadar yap?

 

Danas

Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu, Danas Gazetesine Verdiği Özel Röportajda “Rus Propaganda Makinesi Tüm Hızıyla Çalışıyor. Rusya Tarafından Gelen Bu Aşırı Tepkiye Rağmen Türkiye, Durum Daha Kötüye Gitmesin Diye Şimdiye Kadar Yapıcı Bir Politika İzledi. Sakin ve Temkinli Bir Yaklaşım Sergiledik Ancak Bizim de Sabrımızın Bir Sınırı Var. Her Şeye Rağmen Sağduyunun Hâkim Olacağını Ümit Ediyoruz.” İfadelerini Kullandı. “Türk Ordusu 24 Kasım´da Rus Uçağını Düşürmek Zorunda mıydı?” Sorumuza Türkiye Başbakanı “Rus Uçaklarının 3 ve 4 Ekim 2015 Tarihlerinde Hava Sahamızı İhlal Etmesinin Ardından Açık ve Kapsamlı Bir Şekilde hem Ankara hem de Moskova´daki Rus Sivil ve Askerî Makamlarına Angajman Kurallarımızı Anlattık. Rusya, 30 Eylül´den 30 Ekim´e Kadar Çeşitli Düzeylerde 14 Kez Uyarıldı. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan da Rusya Devlet Başkanı Putin´i İki Kez İkaz Etti.” Yanıtını Verdi--

Davutoğlu, pazartesi günü, Türk iş adamlarından oluşan heyetle birlikte iki günlük ziyaret için Belgrad´a geliyor.

SORU: Avrupa Birliği´nin (AB), mülteci krizini dizginleme konusunda Türkiye´den çok fazla beklentisi var. Batılı koalisyon, Türkiye´nin İslam Devletine (İD) karşı mücadelede daha fazla çaba göstermesini bekliyor. Bu iki krizin çözümü Türkiye´ye ne kadar bağlı?

DAVUTOĞLU: Komşu ülkelerde artan mülteci akınıyla birlikte göç konusunda Türkiye ile AB arasındaki iş birliği güçlendi. Son birkaç aydır süren yoğun müzakereler, AB´nin bütün liderleriyle birlikte ortak göç eylem planını uygulamaya karar verdiğimiz Türkiye-AB zirvesiyle doruk noktasına ulaştı. Söz konusu plan, yük ve sorumluluk paylaşımı açısından ölümleri engelleyecek ve yasa dışı göçlerin daha iyi idare edilmesini sağlayacak etkili tedbirleri içeriyor. Planın maddelerine göre ilerleme kaydetmenin iki taraflı bir mesele olduğunu unutmamak gerekiyor. Her iki tarafın da bu planda hem yükümlülükleri hem de plandan beklentileri var. Türkiye ve AB, planı başarılı bir şekilde uygulayabilirse somut neticeler alınabilir. Türkiye, eylem planında yer alan bütün unsurlara odaklanmaya hazır. Çabalarımız, düzensiz göçe karşı mücadeleyi güçlendirme yönünde. AB, bu mücadelede bizimle birlikte hareket etmezse göçmen krizinin çözümünde somut sonuçlar elde edemeyiz.

Mülteci krizinin, daha kapsamlı bir sorunun, yani Suriye´deki krizin ve kargaşanın neticesi olduğunu da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bu soruna kapsamlı ve sürdürülebilir bir siyasi çözüm bulunmazsa mülteci dalgası devam edecektir. DAEŞ (Irak-Şam İslam Devleti kastedilerek kullanılan bir kısaltma) mücadelesine gelince Türkiye, bu tehdidin en önemli hedefidir ve ben, hükûmetimizin tüm gücüyle bu tehdide karşı mücadele ettiğini size temin ederim. Yetkili organlarımız, Suriye´deki radikal gruplara katılmaya çalışan diğer ülkelerden gelen vatandaşları engellemek için gerekli bütün tedbirleri alıyor. Bu bağlamda, 28 binden fazla kişi, ülkeye girmesi yasak olanlar listesinde bulunuyor, yabancı savaşçılara karşı alınan tedbirler çerçevesinde 2011 yılından 2015 yılına kadar 2.700 yabancı sınır dışı edildi. Buna ilaveten havaalanlarında ve büyük otobüs terminallerinde risk değerlendirme birimleri kuruldu. Söz konusu birimler, şimdiye kadar 7 bini aşkın kişiyi kontrol etti ve 1.600 kişinin Türkiye´ye girmesini engelledi. Ancak yabancı teröristler sorununun sadece bir semptom olduğu herkes tarafından anlaşılmalı ve bu hastalığa uygun bir tedavi uygulanmalı. Aşırılıkçı grupların şu anda teşkil ettikleri risk ve tehditlere karşı mücadelede bu sorunun altında yatan nedenleri göz ardı etmemek mühimdir. Bu sebeple kaynak ülkelerin, vatandaşlarının radikalleşmesini ve yabancı teröristler olarak terörist yahut radikal faaliyetlerde bulunduklarından yahut şüphe edilen kişilerin yurt dışına çıkmasını önlemek için gereken her türlü tedbiri almasını bekliyoruz. Uluslararası çabalar, kaynak ülkelerde faaliyet gösteren yardımcı savaşçı toplama ağlarını yok etme ve aşırılıkçı ideolojinin propagandasının yayılmasını önlemeye odaklanmalı. Bahsedilen ağlar, sosyal medya ve İnternet´i ustaca kullanıyor.

Kendi ülkeleri tarafından yurt dışına seyahat etmeleri ve herhangi bir kısıtlama olmadan diğer ülkelerden geçiş yapmaları sağlanan şahısların tek başına Türkiye tarafından durdurulmasını beklemek adil değildir. Bunun için kendi ülkelerinde, şiddet içerikli aşırıcılığa kadar radikalleşmiş bu kişilerin bölgeye akınının devam ettiği gerçeği üzerinde durulmalı.

SORU: Türkiye´nin Rus savaş uçağını düşürmesi Sırp kamuoyunu bir hayli şaşırttı. Uçağın düşürülmesi gerekli miydi? Moskova´nın tepkisinin ne olacağını muhtemelen tahmin edebilirdiniz.

DAVUTOĞLU: İlk olarak 24 Kasım´da meydana gelen talihsiz olayın, aslında tekrarlanan ikazlara rağmen Türk hava sahasını ihlal eden tanımlanamayan bir tehdide karşı Türk angajman kurallarının uygulanmasını temsil ettiğini vurgulamak istiyorum. Türk radarları, söz konusu uçağı rota değiştirmesi hususunda beş dakika içinde on kez uyardı. Bu uyarılar, DAEŞ karşıtı koalisyonunun kurmay ve pilotları tarafından da duyuldu ve kaydedildi. İhlalin devam etmesi nedeniyle Suriye sınırında devriye uçuşu yapan Türk F-16´ları Türk hava sahasında uçağa ateş açtı. İsabet alan uçak, komşu Suriye´nin topraklarına düştü. Uçağın bazı parçaları da Türk topraklarına düştü ve iki Türk vatandaşını yaraladı. Uçağın milliyeti ancak olayın ardından Rus yetkililerin yaptığı açıklamalardan çok sonra tespit edilebildi. Türk güvenlik güçleri, öldürülen pilotun naaşını bulmak için çok çaba gösterdi ve askerî törenle onu Rusya´ya teslim etti.

Suriye´deki Rus hava saldırılarının başlamasından beri yaptığımız ve tekrarladığımız ikazlar Rus yetkililer tarafından dikkate alınmış olsaydı bu olayın meydana gelmeyeceğine inanıyoruz. Hadiseyi önlemek gayesiyle her düzeyde ve mümkün olan bütün kanalları kullanarak Rusya´yı ikaz ettik. Rus uçaklarının 3 ve 4 Ekim 2015 tarihlerinde hava sahamızı ihlal etmesinin ardından açık ve kapsamlı bir şekilde hem Ankara hem de Moskova´daki Rus sivil ve askerî makamlarına angajman kurallarımızı anlattık. Rusya, 30 Eylül´den 30 Ekim´e kadar çeşitli düzeylerde 14 kez ikaz edildi. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, önce 21 Ekim´deki telefon görüşmesinde ardından Antalya´daki G-20 Zirvesi´nde Rusya Devlet Başkanı Putin´i iki kez ikaz etti. Bir temel hususa dikkatinizi çekmeme müsaade edin. Ulusal hava sahasını ve sınırlarını savunmak, her ülkenin millî yükümlülüğü olduğu kadar egemenlik hakkıdır. Biz diğer tarafın hava sahasını ihlal etmedik, sadece millî sınırlarımızı savunduk. Ancak Rusya tarafından bazı kabul edilemez açıklamalar yapıldı, en üst düzeyde asılsız suçlamalar yöneltildi ve Türkiye´ye karşı alınan aşırı tedbirler uygulamaya sokuldu. Rus propaganda makinesi tüm hızıyla çalışıyor. Rusya tarafından gelen bu aşırı tepkiye rağmen biz, durum daha kötüye gitmesin diye şimdiye kadar yapıcı bir politika izledik. Sakin ve temkinli bir yaklaşım sergiledik ancak bizim de sabrımızın bir sınırı var. Her şeye rağmen sağduyunun hâkim olacağını, Rusya´nın takındığı tavrı ve uyguladığı tedbirleri gözden geçirmesinin fazla zaman almayacağını ümit ediyoruz. Bu şekilde tekrar DAEŞ ile mücadele gibi ortak hedeflerimize odaklanmamız mümkün olacak.

SORU: Ankara´da 10 Ekim´de meydana gelen terör saldırısından sonra Türkiye´de güvenlik durumu nedir?

DAVUTOĞLU: Türkiye; DAEŞ, PKK ve DHKP-C dâhil olmak üzere birçok terör örgütünden yönelen terör tehditleriyle karşı karşıyadır. Terör tehditlerini ortadan kaldırana kadar bu örgütlerle mücadele edeceğiz. Ancak bu mücadeleyi kazanmak için samimi bir uluslararası iş birliğine ihtiyaç duyulduğunu da vurgulamak gerekir. Tüm terör örgütlerine karşı aynı kararlılıkla mücadele edilmeli.

SORU: Ankara saldırısından PKK ve İslam Devletinin sorumlu olabileceğini söylediniz. Bugünlerde kimin sorumlu olduğu netlik kazandı mı?

DAVUTOĞLU: Soruşturmanın hâlen devam ediyor olması sebebiyle bu konuda yorum yapmak yanlış olur.

SORU: Sizinle beraber Türk iş adamları da geliyor. Sırbistan yeni Türk yatırımları bekleyebilir mi?

DAVUTOĞLU: Türkiye Başbakanı olarak sizi temin ederim ki serbest ve rekabetçi piyasa ekonomisiyle uyumlu hukuk sisteminin gelişmesiyle beraber, firmalarımızı Sırbistan´da daha fazla yatırım yapma konusunda teşvik etmeye başladık ve teşvik etmeye devam edeceğiz. Ancak çoğu zaman çok uluslu şirketlerin parçası olan firmalarımız, yatırım için makul, etkin ve adil bir iklimin oluşması durumunda yatırım yapacaktır. Buna göre ülkelerimiz, ortak çıkarlara dayalı ortak çabalar göstermeli. Bir yandan hükûmetimiz, Türk şirketlerinin dünyanın her yerinde kârlı fırsatlar bulmasını sağlarken diğer yandan Sırbistan hükûmeti, özel sektöre kâr elde edeceği imkânlar sunmalı ve bir iş ortamının oluşturulmasını kolaylaştırmalı. Sırbistan´ın Dünya Ticaret Örgütüne üyeliğinin, Sırbistan´da ticaret ve yatırımları teşvik edeceğine inanıyorum. Her hâlükârda, AB üyeliği yolundaki ülkeler olarak bizden beklenen budur. İşleyen bir pazar ekonomisi kurmak, rekabet ve piyasa kurallarıyla mücadele etmek ortak sorumluluğumuzdur. Türkiye´de çok hareketli ve etkileyici girişimcilik becerilerine sahip küresel ölçekte faaliyet gösteren bir özel sektör var. Bu aktif sermayenin Sırbistan´a gelmesi için iş imkânlarını teşvik edecek -firmalarımıza yatırımlarının büyüyeceği ve firmaların istihdam yaratabileceğine ilişkin güvence verilerek- ve Sırbistan´ın gelişimine katkıda bulunacak yasal bir çerçeveye ihtiyaç var.

SORU: Sırbistan´ın Batı Balkanlar özellikle Bosna Hersek politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Belgrad ile Saraybosna arasında siyasi iş birliği gelişti, Sırbistan Başbakanı Aleksandar Vuçiç bu yıl Srebrenitsa´yı ziyaret etti.

DAVUTOĞLU: Balkan bölgesi, doksanlı yıllardaki acı tecrübelerin zirveye ulaştırdığı yıkıcı ikili ilişkileri ve komşulukları sorgulama dönemindedir. İkili ilişkilerin yeniden sorgulanması ve iş birliğinin canlanması, bu yeni dönemin iki temel unsurudur. Sırbistan bu konuda öncülük yapıyor. Sırbistan´ın, iyi ilişkiler kurulması ve iş birliğinin gelişmesi hususunda sergilediği yapıcı yaklaşım temelinde bölgedeki komşulara yakınlaşma çabalarına saygı duyuyoruz. Sırbistan ile Bosna Hersek arasındaki ilişkiler, Balkanlar´ın geleceği için stratejik bir öneme sahip. Belgrad ile Saraybosna´nın birbirine yakınlaşması bölgedeki istikrarı güçlendirebilir. Genellikle geçmişi hatırlatan bazı meseleler konusundaki anlaşmazlıklara rağmen iki taraftan gelen yapıcı adımları destekliyoruz. Başbakan Vuçiç´in, katliamın yirminci yıl dönümü için Srebrenitsa´daki anma törenine gelmesi, ardından da Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyinin üç üyesinin Belgrad´ı ziyaret etmesi, karşılıklı iyi niyet ve yapıcı önlemleri içeren yakınlaşma sürecini güçlendirdi. İki hükûmet tarafından kasım ayında düzenlenen ortak oturumun yanı sıra Başbakan Vuçiç´in Srebrenitsa´daki yatırım konferansına katılması da Sırbistan´ın söz konusu süreci ilerletmek gayesiyle attığı övgüye değer iki ilave adımdı. Bu, gelecek vadeden ve Avrupa Birliği çatısı altında barış içindeki Balkanları kurmaya yönelik ortak çabalarımızı teşvik eden bir gelişmedir.

Bu arada Sırbistan ile Arnavutluk´un birbirine yakınlaşması, Belgrad´ın, istikrarlı ve müreffeh Balkanlar´a ulaşmak amacıyla bütüncül bir yaklaşım ve ustaca yürüttüğü etkileşimin bir diğer parçasıdır. Her iki taraftan yapılan üst düzey ziyaretlerin ardından diyaloğun yeniden başlamasını görmekten memnuniyet duyuyoruz. Sırbistan ve Arnavutluk´un karşılıklı uzlaşma iradesi övgüye değer çünkü her iki tarafta da ciddi kısıtlama ve gerginlikler var. Sırbistan-Arnavutluk ilişkilerinin normalleşmesi ayrıca Belgrad ile Priştine arasındaki diyalog süreci için tamamlayıcı bir unsurdur ve bundan dolayı daha da anlamlıdır. AB ara buluculuğuyla yürütülen diyalog sürecini takdir ediyor ve tamamen destekliyor; sürecin ilerlemesinin de Balkanlar´ın huzuru ve refahı için hayati önem taşıdığını düşünüyoruz.

SORU: Türkiye, Sırbistan ve Bosna Hersek arasındaki üçlü iş birliğinin yenilenmesinin mümkün olduğunu düşünüyor musunuz?

DAVUTOĞLU: Türkiye, Sırbistan ve Bosna Hersek arasındaki üçlü istişareler mekanizması, karşılıklı bir anlayışla Balkanlar´da barış, istikrar ve refahın gelişmesi için gösterdiğimiz ortak çabaların ürünüdür. Çabalarımızın yanı sıra Sırbistan ve Bosna Hersek hükûmetleri, bu sürece aktif bir şekilde destek verdi ve somut katkılarda bulundu. Üçlü istişareler mekanizması başından beri istikrarlı bir şekilde ilerliyor. Bosna Hersek´in Balkanlar´ın geleceğinde taşıdığı kilit önemi göz önünde bulundurarak Bosna Hersek´in istikrarının güçlendirilmesi ve korunması hususundaki ortak irademizi vurguluyoruz. Üçlü mekanizmanın başarıları sadece siyasi alanla sınırlı kalmadı, 2013 yılında mekanizmanın ekonomi ayağını da kurduk. Son yıllarda söz konusu mekanizmada elle tutulur ilerlemeler kaydettik. 2014 ve 2015 yıllarında, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 69. ve 70. toplantılarının aralarında New York´ta dokuzuncu ve onuncu bakanlar düzeyindeki toplantıları yaptık. Bu toplantılarda ekonomik iş birliği projeleri vasıtasıyla bu mekanizmayı hızlandırma konusunda mutabık kaldık.

Bu yılın ikinci yarısında mekanizmanın ekonomik ayağı olan üçlü Ticaret Komitesi Toplantısı´nı düzenledik. Bu bağlamda Komite, Ankara´da ağustos ayında, Belgrad´da da ekim ayında üst üste iki toplantı düzenledi. Bu vesileyle iki ay içinde iki kez bir araya gelen ekonomi ve ticaret bakanlarımız, ekonomik iş birliğini yoğunlaştırma yönündeki kararlığımızı yineledi. Belgrad toplantısının ardından Saraybosna´da düzenlenen iş forumunda ise birkaç ortak projeyi görüşmek üzere üç ülkenin özel sektör temsilcileri bir araya geldi. Şu an yeni ekonomik ve ticari fırsatlara ilişkin karşılıklı serbest ticaret anlaşmalarını uyumlu hâle getirme aşamasındayız. Türkiye´nin iki ülkenin hükûmetlerine katkısı olarak İstanbul´da Sırbistan ve Bosna Hersek Ortak Ticaret Temsilciliğinin kurulması da mekanizmanın ekonomik ayağının bir başka sonucudur. Üçlü istişare mekanizmasının proje ve etkinlikleri, Sırbistan ve Türkiye´nin AB´ye katılım süreci ve Avrupa´nın Bosna Hersek´e yönelik yeni girişimleri; Türkiye ve Balkanlar´ın Avrupa ve Avrupa-Atlantik kurumlarına planlanmış entegrasyonunun tamamlayıcı ayaklarıdır. Üçlü istişareler mekanizması, siyasi ve ekonomik yollarla ülkelerimizin AB´ye entegrasyon sürecini desteklemek üzere önümüzdeki dönemde de çalışmalarına devam edecek.

Türkiye Sırbistan´ın Menfaatlerini Dikkate Alıyor--

Sırbistan hükûmeti ve halkı, Türkiye´nin Sırbistan ile ilişkilerinde her zaman Sırbistan´ın yararına hareket edeceğinden emin olabilir. Eylemler, sözlerden daha fazla şey anlatır. Söz gelimi Türkiye-Sırbistan-Bosna Hersek Üçlü Ticaret Komitesi çerçevesinde daha yakın iş birliği kurma yönündeki çabalarımız, Sırbistan´ın hem kendi bölgesine hem de Avrupa´ya entegrasyonunu teşvik etme yönündeki kararlığımızı gösteriyor. Mesela iş dünyasının cömert desteğiyle 2016 yılının Ocak ayında İstanbul´da Sırbistan ve Bosna Hersek Ortak Ticaret Temsilciliği´ni açmayı planlıyoruz. Bütün bu adımlar; Balkanlar´da barış, refah ve istikrar garantörü olarak Sırbistan´ın vazgeçilmez rolüne inancımız ışığında atılıyor.(Sırbistan,Danas-25 Aralık 2015)



Yapay zeka finans sektöründe izlerini artırıyor

Yapay zeka teknolojisi finans sektörünün geleceğini belirlerken yasal düzenlemelerden hayata geçen uygulamalara kadar çok sayıda yenilik hem sektöre hem de son kullanıcıya fayda sağlıyor.

Teknoloji

Yapay zeka tabanlı sohbet robotları e-ticarette memnuniyeti artırıyor

E-ticaret platformlarında etkin şekilde kullanılan ve geçen yıl 5,39 milyar dolar pazar büyüklüğüne ulaşan yapay zeka tabanlı chatbotlar, 7 gün 24 saat e-ticaret kullanıcılarının sorularını yanıtladı.

Teknoloji

Milli uydu İMECE uzaydaki birinci yılını tamamladı

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’nin ilk yüksek çözünürlüklü yerli ve milli gözlem uydusu İMECE'nin uzaydaki birinci yılını tamamladığını duyurdu.

Teknoloji

Türk savunma sanayisi 10 yıla 13 havacılık motoru sığdırdı

Türkiye'nin havacılık motorlarında lider şirketi TUSAŞ Motor Sanayii AŞ (TEI), yaklaşık 10 yıllık dönemde 12 milli, 1 yerli olmak üzere 13 motora imza attı.

Teknoloji

AVRASYA BİR VAKFI BİLİM TEKNOLOJİ DERNEĞİ KONFERANSI (27 NİSAN 2024)

Üst düzey isim İstanbul'da dünyaya duyurdu! Hamas'tan İsrail'e tarihi çağrı

İlham Aliyev: Fransa, Hindistan ve Yunanistan, Ermenistan'ı silahlandırıyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail ile ticaret tartışmalarına noktayı koydu: O iş bitti

ABD Başkanı Biden, İsrail ve Ukrayna'yı kapsayan 95 milyar dolarlık yardım paketini imzaladı

İsrail'in "konforlu mağduriyeti"

Meteoroloji'den 44 ile toz taşınımı uyarısı! Göz gözü görmeyecek

Yapay zeka finans sektöründe izlerini artırıyor

ABD'nin Suriye'deki üssüne kamikaze İHA ve roket saldırısı düzenlendi

Zelenski: ABD yardımı, Ukrayna'nın ikinci Afganistan olmayacağının sinyalini verecek

Türkiye fırtınaya teslim! Çatılar uçtu, minareler devrildi

Netanyahu: Hamas'a yakında acı verici darbeler indireceğiz

Yapay zeka tabanlı sohbet robotları e-ticarette memnuniyeti artırıyor

AB zirvesinde Türkiye'ye ilişkin sonuç bildirisinde Kıbrıs vurgusu

Rus basınında Gazze savaşı: "Biden yönetimi Tahran'a karşı kendi ekonomik tedbirlerini hazırlıyor"

Genellikle erkeklerde görülen akciğer kanseri kadınlarda artışa geçti! İşte en önemli sebebi

Bakan Bolat'tan fahiş fiyat açıklaması: Rekabet kanununda değişiklik yapılacak

Dubai'de yaşanan sel sonrası bulut tohumlama yöntemi tartışılıyor

Rusya'nın haftalardır düzenlediği en ölümcül saldırı | Can kaybı 18'e çıktı

İsrail, Lübnan'ın güney bölgelerini fosfor bombasıyla vurdu

AB liderleri İsrail'e saldırısı nedeniyle İran'a yaptırım kararı aldı

Yunan bakandan çarpıcı itiraf! Yerli savunma hamlelerine büyük övgü: Türkiye bizden çok ileride!

İsrail'in İran'ın nükleer tesislerini vurmasından endişe ediliyor

MHP lideri Bahçeli: Yeni bir dünya savaşı cinayettir

Vücutta kolay morarma o hastalığın habercisi olabilir!

Milli uydu İMECE uzaydaki birinci yılını tamamladı

Sıcaklıklar 30 derecenin üzerine çıkacak (Bu hafta hava nasıl olacak?)

TBMM açılıyor: Gündemde kripto para düzenlemesi var

Yerel seçim dünya medyasında: İstanbul 'büyük ödül', muhalefeti bekleyen tehlike

Avrupa bu itiraf ile çalkalanıyor... Polonya Başbakanı Tusk'tan savaş uyarısı: Hazır değiliz!

Yükleniyor