Rusya`nın Asya`daki Yeni Stratejisi

Rusya`nın Asya`daki Yeni Stratejisi

Tarihte ilk kez, daha önceleri sadece askeri bir güç olan Rusya’nın bir barış etmeni olarak Asya-Pasifik bölgesine girme şansı bulunuyor. Ve bu durum onu Asya’yı dengelemek için çok fazla gereksinim duyulan, eşsiz bir oyuncu haline getirebi

Timofey Bordachev, Yevgeny Kanaev *

Rusya’nın rotasını Asya’ya doğru çevirmesi, ülkenin kullanabileceği veya gözardı edebileceği bir seçenek değil, bir zorunluluktur. Bu rota değişikliği dahilinde, ekonomik ve ticari ilişkiler ile para akışlarının hızla yeniden dağıtılması, diplomatik çabaların ortaya konması ve Doğu, Güneydoğu ve Güney Asya’daki ülkeler lehine insanlar-arası temasların güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu çabalar, Rusya’nın dünyada yeni bir rol edinmesiyle sonuçlanmalıdır; keza bu durum, Rusya’nın kendi içsel gelişim gereksinimleri ve dış dünyanın gereklilikleriyle de uyumludur. En kökten değişim ise, Rus halkının bilinç düzeyinde beklenebilir (ve beklenmelidir): insanların kendi yollarını belirlemeyi öğrenmeleri, dış dünyaya açılmaları, Çin’in ekonomik mucizesi olan Deng Xiaoping’in ifadesiyle, bu dünyayı düşünürken “zihinlerini özgürleştirmeleri” gerekiyor.

Bu değişim, Asya’nın kalkınması paradigmasındaki aşamalı değişimler çerçevesinde gerçekleşiyor. Çin, Malezya gibi bazı ülkeler, daha şimdiden bu değişimleri gerçekleştirmeye başladılar: diğerleri ise (ASEAN ülkelerinin çoğunluğu), “Asya dünyanın fabrikasıdır” modelinden “Asya, devasa bir piyasa modelidir” noktasına ilerlemeye başlıyorlar. Bölge-içi ve ulusal ticaret hızla büyüyor; kentler gelişiyor ve kentsel tüketicilerin sayısı artıyor. Asya’da üretken güçlerin sömürgeciler tarafından sömürülmesinin izleri yok oluyor. Dahası, Asya ülkelerinin kendileri de üretimlerini ve yatırımlarını Afrika ve Latin Amerika’ya kaydırmaya başladılar. Asya’daki bu yeni tür kalkınma süreci, Batı’nın düzenleyici gücüne, mal ve hizmetlerin kalitesini belgelendirme, bazı inovasyonları teşvik edip bazılarını bastırma gibi konulardaki tekel hakkına da meydan okuyabilir.

Rusya’nın Doğu’ya yönelmesi ve Asya ülkeleriyle siyasi ve daha sonra da ticari ve ekonomik ilişkilerinin niteliğini yoğunlaştırması, daha şimdiden ülkenin ulusal stratejisinin en önemli unsurlarından biri haline geldi. Dünya ekonomisinin merkezi ve siyaset giderek Asya-Pasifik bölgesine kayarken, Asya ülkelerinin Rusya’nın 21.yüzyıl ulusal projesini –Sibirya ve Uzak Doğu’nun kalkınması- uygulamada işbirliğine gitmeleri için burada devasa bir potansiyel doğuyor. Bundan sonraki yıllarda, üç büyük siyasi etmen, Rusya’nın Asya stratejisinin şekillendirilmesi ve uygulanmasında kritik önem arz edecek.

Öncelikle, Rusya ve Batı’nın –özellikle de ABD’nin- niyetleri ve bunların uygulanması hakkında – 1980’li yılların sonundan beri ilk kez- görece bir netlik sağlandı. Taraflar, uzun “ve yeni bir Soğuk Savaş”a girdiler. Önümüzdeki beş yıl içerisinde, bölgesel (Avrasya) ve kısmen küresel düzeylerdeki “boşlukları doldurup”, “çıban başlarını kesmeye” çabalayacaklar. Önümüzdeki beş ila on yıl içerisinde, ABD, -hangi parti başa gelirse gelsin- Rusya’ya karşı çatışmacı politikasını sürdürecek, kendisini mümkün olan her şekilde kısıtlandırmaya çalışacak.

Geleneksel olarak, Amerika’nın Rusya’ya yönelik politikaları, “Kissinger stratejisi” ile “Brzezinski stratejisi” arasındaki bir mücadele alanı haline geldi. ikincisi, Doğu-Batı çatışmasının ideolojik temelinin 1991 yılında sona erdiği; Batı ile Rusya arasındaki ilişkilerin –her ne kadar çatışma eksik olmasa da- yavaş yavaş yakınlaşmaya doğru (değerler ve düzenleyici ve ekonomik düzeyler boyutunda) yönelmeye başladığını iddia eder.

İkinci strateji ise, Rusya’yı zor bir durumda bırakmayı, onun çevresini Amerika’nın müttefikleriyle çevirmeyi ve son kertede silahsızlanması ve bölünmesi için teşvik etmeyi öngörür. 2013 yılı sonunda, Brzezinski’nin fikirlerini destekleyenler ağırlık kazandı ve ABD yeni bir Soğuk Savaş dönemine adım attı.

Stratejik olarak bu hatalı karar, Amerika’ya zafer getirmeyecek, ancak onu zayıflatacak. Bununla birlikte, Amerikan elitlerinin Ukrayna’da yaşananlara bir tepkisi olarak oluşturulan Rusya konusundaki uzlaşı ise, yakın gelecekte gözden geçirilemeyecek. Washington, diplomatik ve hatta askeri krizleri provoke etmeye devam edecek ve Rusya’nın çıkar alanlarına müdahale edecek. Rusya’nın daha fazla güven kazanmak için yüzünü Asya’ya dönmesi ve bu agresif saldırılar karşısında daha az kırılgan olması gerekiyor.

Rusya’nın Avrupa Birliği ile ilişkilerini ciddi anlamda iyileştirmek için elinde çok büyük bir şans olmayacak. Bununla birlikte, AB ile ticari ve ekonomik bağların daha kötüye gitmesini önleyebilir. Avrupalılar, Rusya ile ticaretlerine devam edecek; enerji kaynaklarını ithal edip, yüksek proses ürünleri (ki içlerinde silahlar da dahil) ihraç edecekler. Aynı zamanda AB de Rusya’nın uluslararası sahnedeki fırsatlarını ve son teknoloji ve inovasyonlara erişimini kısıtlamaya devam edecek.

İkinci olarak, Çin ile ABD arasında siyasi ve gelecekte muhtemelen ekonomik ilişkilerin stratejik olarak itibar kaybetmesi, kaçınılmaz hale geldi. Bu durum, uluslararası güvenlik alanında rekabete ve alternatif ve birbirlerini dışlayan entegrasyon projelerinin ortaya çıkmasına yol açıp, Asya-Pasifik bölgesinde barış ve istikrar için olumsuz sonuçlar doğuracak.

ABD ile Çin arasında büyük oranda 1971-1989 yılları arasındaki ilişkilerin “altın döneminde” sağlanan ve bu gün halen devam eden karşılıklı bağımlılık ve ticaret, bilim, eğitim alanındaki yaygın temaslara rağmen, iki ülke, karşılıklı artan güvensizlik hallerinin üstesinden pek kolay gelemeyecekler. Orta vadede, ABD, Asya-Pasifik bölgesindeki çıkarlarını geleneksel olarak korumaya yönelecek. Bunun için de müttefikleriyle ilişkilerini güçlendirip yeni askeri ortaklıklar kuracak. Bir olasılık ise, Vietnam’ın Washington ile daha güçlü askeri-siyasi işbirliği için baskı yapacak olmasıdır. Öte yandan, Japonya, bir militarizasyon yoluna doğru yönelmiş bulunuyor.

Çin ise, bunun karşılığında, doğu ve güneydoğusundaki stratejik çevreleme durumundan kurtulmanın veya en azından bunun etkilerini dizginleyebilmenin yollarını araştıracak. Bölgesel istikrarı tehdit eden bir başka etmen ise, Çin ve ABD’nin küçük ve orta ölçekli Asya-Pasifik ülkeleri üzerinde uyguladığı baskı, onları stratejik bir müttefik seçmeye zorlaması. Bu ülkeler, iki dev arasındaki farklılıklar üzerinde oynamaya çabalayacaklar. Bununla birlikte gerilimin her defasında yeniden artması, ilişkilerdeki bu tür gerginlikleri önlemeyi giderek daha zorlu bir hale getiriyor.

Bu etmenler, kaçınılmaz şekilde, Rusya ile Çin arasındaki karşılıklı çıkarları artıracak ve onları uzlaşı aramaya ve karşılıklı güven ve işbirliği alanlarını genişletmeye yöneltecek. Bu durum, Orta Asya, Moğolistan ve Kuzey Kore için özellikle geçerli. Bu bölgeler, Moskova ve Pekin açısından, ticaret ve yatırım alanlarındaki ilişkilerini yeniden yapılandırmalarında fırsatları gündeme getirecek.

Üçüncü olarak ise, 21.yüzyılın ulusal projesi olan Sibirya’nın ve Rus Uzak Doğusu’nun kalkındırılması projesini uygulamak için sistemik ve kapsamlı bir devlet politikası için nesnel bir talep söz konusu.

Bu bölgelerin Rusya’nın parçası haline gelmesinden beri Sibirya ve Uzak Doğu’yu kalkındırma doğrultusunda ilk kez ortaya konan mevcut planlar, kısa vadeli öncelikleri veya münferit siyasetçilerin öznel görüşlerini temel almıyor. Rusya’nın Uralların doğusuna düşen bölgelerinde sosyal ve ekonomik durumu önemli oranda iyileştirmeye dönük tüm hükümet kararları ve eylemleri, tüm ülkeyi olgun ve çok amaçlı bir yaşayan organizma şeklinde geliştirmeyi hedeflemektedir.

Sibirya ve Uzak Doğu’nun kalkınması, tüm ülkenin niteliklerini artıracak – sadece bazı bölgelerin değil. Bu durum, söz konusu bölgelerin Asya’ya açılımı mümkün olmaksızın, yabancı ve ulusal yatırımcılar için yeni koşullar yaratmaksızın, Rusya’nın Asya ülkeleriyle siyasi ilişkilerinde güven düzeyini artırmaksızın ve insanlar arası temas fırsatlarını genişletmeksizin imkansız görünmektedir. Ayrıca, Sibirya ve Uzak Doğu’nun gelişimi, Batı ile uzun vadeli bir çatışma durumunda istikrarı korumaya yardımcı olacaktır.

Yeni stratejik bağlama dair değerlendirmeleri özetlersek, iç ve dış koşulların, Rusya’nın tam teşekküllü bir Asya-Pasifik gücü haline gelmek üzere bir sıçrama kaydetmesi için daha önce hiç bu kadar elverişli olmadığı vurgulanmalıdır. Bunun gerçekleşmesi için, Rusya’nın, Asya-Pasifik bölgesindeki karmaşık jeostratejik durumun inandırıcı bir dengeleyicisi şeklinde hareket etmesi, deniz aşırı bölgelerden gelen risk ve tehditleri azaltması, Sibirya ve Rusya’nın Uzak Doğusu’ndaki özgün yatırım potansiyellerini ortaya çıkarıp Rusya’yı Asya pazarlarına yönlendirmesi gerekmektedir.

YAPILAN VE GERİ ALINAN ŞEYLER

Son iki yıldır, Rusya, aşamalı ancak tutarlı bir şekilde kendisini Asya’ya yönlendiriyor. Haziran 2013’te gerçekleşen St Petersburg Uluslararası Ekonomik Forumu sırasında, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın, ancak büyüyen Asya pazarlarına ihracatlarını yeniden yönlendirmesi durumunda büyümesini güçlendirebileceğini söyledi. Rusya’nın dış politikasının Asya boyutu ve Sibirya ile Uzak Doğu’nun kalkınması karşısında Rusya’nın siyasi ve entelektüel elit kesiminin tavrı ise değişmeye başladı.

Daha önceleri Doğu’ya yönelme planları, birçok kesim tarafından Rus mercilerinin otoriter eğilimlerinin bir dışa vurumu olarak görülüyor; ülkenin siyasi ve kültürel gelenekleri açısından doğal bir durum şeklinde kabul edilmiyordu. Ancak şimdilerde, Asya’nın büyümesi sonucunda elde edilebilecek fırsatları kullanmanın doğu bölgeler ve Rusya’nın tümü açısından çıkarlara elverişli olduğuna dair ortak bir anlayış ortamı doğdu. Rusya-Batı ilişkilerinin 2014 yılının ilk aylarında hızla kötüleşmesi de, hiç kuşkusuz, Rusya’nın Asya’ya doğru rotasını çevirmesinin ardında yatan sebeplerdendir.

2012 yılında Vladivostok’ta gerçekleşen APEC Zirvesi, bu bağlamda önemli ve sembolik bir adım olarak gündeme geldi. Rusya, Asya-Pasifik bölgesindeki birçok ekonomik ve siyasi sürece entegrasyonunu hızlandırmayı amaçlayan iddialı bir gündem önerdi. Zirvede, bölgedeki ticaretin hızlandırılması yönünde bir karar alındı ve bölgede düşük vergi oranlarıyla satılacak 54 tür çevre ürününün listesi hazırlandı. Rusya, dünyanın bu noktasında gıda güvenliğini sağlamak üzere kilit bir oyuncu rolü üstlenmeye hazır. Taşımacılık ve inovasyon alanındaki işbirliğini geliştirmek e ortak eğitim ve bilim alanı oluşturmak üzere anlaşmalara varıldı.

Bazı girişimler, 2013 yılında biraz daha geliştirildi. Örneğin Bali’de gerçekleşen APEC Zirvesi’nde, 2016’ya kadar ticaret ve yatırım alanındaki işbirliğinde korumacı tedbirler alınmaması yönünde bir taahhütte bulunuldu. Ayrıca, çevre ürünlerinin ticareti için bir mekanizma geliştirildi (bu ürünlerin vergilerinin 2015 yılı sonu itibariyle yüzde 5’e veya daha düşük bir orana indirilmesi planlandı.) 2013 yılında Brunei’de gerçekleşen Doğu Asya Zirvesi’nde, gıda güvenliği konusu tartışılmaya devam edildi ve Rusya tarafından APEC’te önerilen, insan sermayesinin geliştirilmesi ve eğitim alanında değişim olanaklarının artırılması eşliğinde inovasyon alanındaki işbirliğinin artırılmasında uzlaşıldı.

Bununla birlikte, diplomatik başarılara henüz ekonomik başarılar eşlik etmiyor. Rusya’nın ticaretinde APEC ekonomilerinin payı, 2013 yılında rekor bir noktaya erişti: yüzde 24,8 (her ne kadar bu artış, büyük oranda telafi niteliğinde olsa da ve krizle boğuştuğu için daha az mal ithal eden AB ile ticaretin azalmasından kaynaklansa da). Rusya’nın APEC ülkeleriyle ticaretinin mutlak hacmi, 2012 yılında yüzde 9 oranında arttı (yüzde 23,9); ancak AB’nin APEC ile ticaretiyle kıyaslanırsa (yüzde 49,7) burada çok büyük bir sıçramadan söz etmek mümkün değil.

Rusya’nın 2013 yılında APEC’e yaptığı ihracat, 2012 düzeyinde kalmıştır. Rusya’nın bu ülkelerle ticareti, yavaş bir şekilde artıyor; ancak esas olarak bu ülkelerden tüketim malı ihracatlarındaki artıştan kaynaklanıyor. Endüstri ürünlerinin (savunma endüstrisi hariç) Rus imalatçıları, Asya pazarlarına giremediler; hammaddeler Rus ihracatının belkemiğini oluşturmaktadır. 2013-2014 yılları arasında Japonya ve Çin ile bu ülkelere Rus enerji kaynaklarının tedarik edilmesi için yapılan yeni anlaşmalar, Rusya’nın Asya-Pasifik bölgesiyle olan ticaret dengesini hammaddeler lehine değiştirecektir. Ayrıca, Rusya ile Asya ülkeleri arasında herhangi bir kayda değer pozitif yatırım eğilimi bulunmuyor. Güney Kore, bunlar arasında yer alıyor; keza Rusya’nın mühendislik alanına olan yatırımlarını sadece 2012 yılında 0,78 milyar dolardan 0,95 milyar dolara yükseltti.

Sibirya ve Uzak Doğu için ulusal kalkınma politikasının uygulanmasında daha başka engeller de var. Bu engelleri Başkan Putin, “21.yüzyılın tümü için ulusal bir öncelik” olarak tanımlıyor. Bu politikanın ilk aşamasındaki başarısızlık, 2013 yılı sonbaharında alenen kabullenildi, ve bunun ardından hükümetteki pozisyonlarda bir değişiklik yaşandı. Genç ve yetenekli Alexander Galushka, Rusya’nın Uzak Doğusu’nun Kalkınmasından sorumlu Bakan pozisyonuna getirildi; Yuri Trutnev ise, Rusya başbakan yardımcısı ve Uzak Doğu Federal Eyaletinin Başkanlık Elçisi olarak atandı.

Ekim 2013’te Rusya’nın doğu toprakları için yeni bir kalkınma modeli geliştirildi. Bu modelde, son kertede şu söylendi: Bu toprakların geliştirilmesinin tek anlamlı yolu; Asya-Pasifik ülkelerine ihracatta bulunan endüstrileri desteklemek ve Sibirya ile Uzak Doğu’yu yabancı yatırımlara açmaktır. Bu yatırımları daha çok çekmek için, hükümet, öncelikli kalkınma bölgelerini belirlemeyi planlıyor ki buralarda yatırımcılara uygun yatırım, vergilendirme ve idari rejimler sunulabilsin.

Yatırımcılarla etkileşimi optimal düzeye çıkarabilmek için, Rusya’nın Uzak Doğusu’nun Geliştirilmesinden sorumlu bakanlık birkaç kentte kurulacak: Khabarovsk (Uzak Doğu Federal Bölgesi başkenti); Vladivostok (bölgenin en büyük kenti) ve Moskova. En kalabalık personel, Vladivostok’ta yer alacak; bununla birlikte herhangi bir ana ofis olmayacak. Bakanlığın çalışmalarını kolaylaştırmak için birçok yeni ajans kurulacak : öncelikli kalkınma alanlarını tesis edecek olan Uzak Doğu JSC, Yatırımların Geliştirilmesi ve Uzak Doğu İhracatının Desteklenmesi Ajansı ve Uzak Doğu İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Ajansı.

2014 yılı yaz dönemi itibariyle, hükümet, gelecekte öncelikli olacak kalkınma alanlarını belirledi ve ilgili yönetmelikleri kabul etti. Devlete ait bazı şirketlerin ofislerini doğuya taşıma yönünde planlar söz konusu. RusHydro, bu listenin ilk sırasında. Onun yanı sıra, Rosneft, Transneft ve Rosgeologiya gibi şirketler de söz konusu olabilir. Bu karar, bölgesel bütçelere daha fazla gelir getirmeyi hedefliyor. Aynı zamanda, çok büyük bir sembolik değeri de var; keza Sibirya ve Uzak Doğu’daki yetenekli gençlere, ülkelerinde kariyer yapabilecekleri, bunun için Moskova’ya veya başka bir ülkeye gitmelerine gerek olmadığı yönünde bir mesaj verilmiş olacak. Bazı federal ajanslar da doğuya doğru kayacaklar. Federal Balıkçılık Ajansı, ilk giden kurum oldu. Gelecekte, Moskova ve St Petersburg’dan sonra Uzak Doğu’da Rusya’nın üçüncü bir federal başkenti fiili olarak kurulacak.

RUS SİYASETİNİN ÖNCELİKLERİ VE ARTI DEĞERLERİ

Yukarıda sözü edilen zorluklara rağmen, hükümet, doğu Rusya’nın uyumlu bir sosyoekonomik gelişimini sağlamak ve burada ihracat-yönelimli bir ekonomi inşa etmek üzere politikasına ivme kazandırdı ve onu güçlendirdi. Rusya’nın bu bağlamdaki Asya Stratejisi, üç tane görevi çözmeye odaklanmalı:

(1) Rusya ve Asya ülkeleri arasında devlet, kurumlar ve insani düzeylerdeki güvenin güçlendirilmesi. Keza, güven olmadan yatırım, yatırım olmadan da kalkınma olmaz.
(2) Bölgesel meselelere daha fazla müdahil olunması ve dolayısıyla bu müdahilliğin kalitesinin artırılması, son yıllarda ortaya çıkan “Rusya talebinin” karşılanması. Bu zamana değin, Moskova, bölgesel oyuncuların –özellikle de küçük ve orta ölçekli ülkelerin- kendisinden beklediğinden çok daha azını gerçekleştirdi.
(3) Rusya-Batı ilişkilerindeki bozulma sebebiyle siyasi, ekonomik, teknolojik ve finansal maliyetlerin tutarlı bir şekilde düşürülmesi. Doğu, Rusya’ya, Batı’dan esirgediği birçok teknoloji ve kaynağı sağlayabilir.

Bu üç politikayı yeni bir stratejik ortamda uygulamak için Rusya’nın birçok alandaki pratik adımlara öncelik vermesi gerekiyor.

İlk olarak ve herşeyden önemlisi; Çin ile tüm işbirliği sisteminin optimal bir düzeye taşınması gerekiyor. Bunun için de, mevcut ve potansiyel sorunları ve enerji, Orta Asya gibi alanlardaki yanlış anlaşılmaları ele almak, Şangay İşbirliği Örgütü’nün potansiyelini ortaya çıkaracak yolları bulmak suretiyle Çin ile stratejik ortaklığın güçlendirilmesi için daha sağlam bir politika gerekmektedir. Dolayısıyla, ASEAN Bölgesel Forumu, ASEAN Savunma Bakanları Toplantısı Artı Sekiz, Doğu Asya Zirvesi, Asya’da Etkileşim ve Güven Artırıcı Tedbirler Konferansı gibi bölgesel diyalog platformları ve forumları çerçevesinde işbirliğinin ivmesinin artırılması gerekiyor. Çin’in denizlerle ilgili endişelerine ilişkin olarak daha net bir pozisyon benimsemek suretiyle Rusya, karalardaki karşılıklı endişelerin çözülmesine yardımcı olacaktır.

Başkan Putin’in Çin’e yaptığı devlet ziyareti, ikili ilişkilerde yeni bir dönemi başlatacak. Rusya, Asya-Pasifik bölgesine doğru enerji ihracatı stratejisini yeniden yönlendirdi ve bu eğilim gelecekte daha da güçlenecek. Rusya’nın sadece Çin’e yaptığı doğalgaz tedarikinin, 10 ila 12 yıl içerisinde Avrupa’ya gönderilen doğalgaz miktarıyla eşitlenmesi bekleniyor; bu da Rusya-Çin arasındaki stratejik ortaklığı yeni bir düzeye taşıyacak ve Rusya ile Çin’in Asya-Pasifik bölgesindeki ve genel olarak dünya çapındaki rollerini konsolide edecektir.

Rusya-Çin arasındaki işbirliğinin bir diğer ümit vaat eden unsuru ise, güçlendirilmiş karşılıklı bağlar fikrinin ayrıntılandırılması olacaktır. Bu, APEC’te Çin’in başkanlık önceliklerinden biri olup, yukarıda sözü edilen “Asya’nın Asya’ya yönelimi” durumunu yansıtır. Yani, bölge içindeki ticaret ve ekonomik bağların güçlendirilmesi... Rusya daha şimdiden bu meseleyi uzman düzeyinde incelemeye başlamıştır. Bu çalışma, Rusya-Çin işbirliği için, özellikle Güneydoğu Asya’da, ilave fırsat kapılarını da açacaktır. 2010 yılından beri, ASEAN, bölge-dışı ortaklarıyla işbirliğini genişletmek üzere “ASEAN’ın Bağlantılılığı Master Planı”nı uygulamaktadır ve bu planın bir başarı etmeni olduğunu söylemektedir. Bölgelerin birbirleriyle bağlantılandırılması stratejisinin ana unsuru olarak ulaştırma altyapısının geliştirilmesi, Rusya’nın Sibirya ve Uzak Doğu konusunda uzun vadeli çıkarlarına tamamen denk düşüyor. Ayrıca, Pekin’in teşvik ettiği Yeni İpek Yolu fikri fikrine de ciddi bir şekilde dikkat edilmeli.

Japonya ve Güney Kore, Rusya-karşıtı yaptırımlara katılmaya zorlandığı için, bu hareketin olumsuz etkilerini asgariye indirmek için adımların atılması gerekecek. Japon ve Güney Koreli ortaklarla resmi ve gayriresmi istişareler sırasında, Rusya’nın Amerikan usulü yaptırımlar aleyhine ikili ilişkileri korumanın yollarını aramalı. Her ne kadar birçok şey Tokyo ve Seoul’un Washington ile ilişkilerinin nasıl geliştirileceğine bağlı olsa da, Moskova ile ilişkilerinde siyaseti ekonomiden ayırmaya meyillidirler.

Her ne kadar Japonya –temkinli bir şekilde- ve Güney Kore –sözlü olarak- Rusya-karşıtı kampanyaya katılmasına rağmen, ticari toplulukları sadece Rusya ile işbirliğini azaltmakla kalmadı, aynı zamanda bu işbirliğini genişletip çeşitlendirdiler. Rusya, Güney Kore ve Japonya ile ticari ve ekonomik ilişkileri güçlendirmek amacıyla, Gümrük Birliği’nin ve Ocak 2015’ten itibaren Avrasya Birliği’nin kurumları ve mekanizmalarını kullanabilir. Seul’un 2013 yılı sonbaharında önerdiği “Avrasya stratejisi” ve Çin’in Yeni İpek Yolu Girişimi, özellikle Rusya’nın yaratıcı bir tavır sergilemesi durumunda araçsal bir hal alabilir.

Bölgesel entegrasyon dernekleri ve girişimlerine katılımda sistemik bir yaklaşım gerekmektedir. Asya-Pasifik bölgesinde herkesin potansiyellerini değerlendirmek için ciddi bir çalışma yürütülmeli ve bu potansiyel, yıkarıda sözü edilen Asya’ya yönelik üç politika alanının uygulanması için kullanılmalı. Rusya’nın ASEAN Bölgesel Forumu, ASEAN Savunma Bakanları Toplantısı Artı Sekiz, Doğu Asya Zirvesi ve Genişletilmiş ASEAN Deniz Forumu Artı Sekiz gibi çoktaraflı forumlara katılımının stratejik ve taktik hedeflerini belirlemek gerekmektedir.

Ayrıca, ASEAN ile serbest ticaret bölgesi kurulması için bir anlaşma hazırlanması ve bu şekilde Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması’na katılmanın amaca uygunluğu da ekonomik ve jeopolitik sonuçları göz önüne alınarak belirlenmelidir. Son olarak, Rusya, Asya’daki Gemilerdeki Silahlı Soygun ve Korsanla Mücadele konusundaki Bölgesel İşbirliği Anlaşması’na olası katılımının maliyetleri ve yararlarını da belirlemek zorundadır.

Rusya, Asya’ya diplomatik yakınlaşma sürecini daha da iyileştirmeli ve gerektiğinde bölgesel çatışma ve anlaşmazlıkların çözümünde Rusya faktörünün rolünü güçlendirmelidir. Kuzeydoğu Asya Barış ve Güvenlik Mekanizması’nda bu yönde bir potansiyel vardır. Bu mekanizma, Altı Taraflı Görüşmeler’in üyeleri tarafından kurulan bir çalışma grubudur ve Kuzey Kore’nin katılımı olmaksızın toplanabilmektedirler. Bu çalışmanın yapılma ihtiyacı son derece barizdir; Kuzeydoğu Asya’daki güvenlik sorunları, alt-bölgedeki genel durum iyileştirilmeksizin çözülemez ve bu bölgede sınır ve toprak anlaşmazlıkları, füze savunma sistemi konusunda Çin-ABD arası anlaşmazlıklar, Amerikan ittifaklarının geleceği gibi türlü sorunlar yaşanmaktadır. Bu koşullar altında, Kuzeydoğu Asya Barış ve Güvenlik Mekanizması, bu ve diğer sorunların tartışılması için bir forum işlevi görebilir. Bu durum, Kuzeydoğu Asya ülkeleri arasındaki beş öncü ülke arasında güveni güçlendirecektir. Çalışma grubunun resmi başkanı olarak Rusya, bu tartışmaların gündemini belirleyecektir.

Rusya’nın gelecekte Kuzey Kore’nin açılım sürecine katılması son derece önemlidir ve bu süreç Moskova ile Pyongyang arasında ticaret, ekonomi ve yatırım bağlarının güçlendirilmesini gerekmektedir. İki ülke 2020 yılı itibariyle bugün 80-120 milyon dolar arasında değişen karşılıklı yıllık ticaret hacimlerini 1 milyar dolara yükseltmeyi, ikili ticarette ruble kullanmayı, bankalar-arası işbirliği tesis etmeyi, ve Kuzey Kore’nin madencilik, enerji ve sivil otomotiv endüstrilerinin modernizasyonuna yönelik projeler uygulamayı planlamaktadırlar.

Rusya, Güney Çin Denizi’ndeki gerilimleri azaltmak ve seyrüsefer özgürlüğüne katkı sağlamak üzere bir takım çabalar içerisine girmelidir. Bunun için, tartışmalı Paracel ve Spratly Adaları üzerinde hak iddia eden ülkelere petrol ve doğal gaz ihracatı artırılabilir; ülke içlerindeki taşımacılık koridorları –örneğin Trans-Sibirya Demiryolu ve Kuzey Denizi Yolu- geliştirilebilir ve Malakka Boğazı’ndaki navlun trafiğinin yoğunluğu azaltılabilir.

Rusya, Doğu Asya Zirvesi devletlerinin Asya-Pasifik denizlerindeki – Güney Çin Denizi de buna dahil- bölge ülkelerinin tutumlarını düzenleyen bir belge benimsemelerini önerebilir. Belge, Açık Denizlerde ve Ötesinde Yaşanan Olayların Önlenmesine Dair 1972 tarihli Sovyet-ABD Anlaşması’nda yer alan hükümlerden bazılarını temel alabilir.

Yeni Asya stratejisine yeni bir ağırlık ve içerik kazandırmak için Rusya stratejik açıdan ekonomik girişimde bulunabilir:

(1) Asya-Pasifik bölgesinde enerji güvenliğini sağlamak için çok-taraflı işbirliği için özelleştirilmiş bir bölgesel platform kurulması;

Bu, Rusya’nın enerji ihracatının yeniden yönlendirilmesi için mantıklı bir devamlılık sağlayacaktır. Bir başka ümit vaat eden proje ise, Kuzeydoğu Asya Bölgesel Elektrik Sistemi Bağları (NEAREST) olup, Sibirya ve Rusya’nın Uzak Doğusu’nda yeni elektrik mühendisliği tesislerinin inşa edilmesi ve Asya-Pasifik ülkelerine elektrik ihraç edilmesi çağrısında bulunmaktadır.

(2) Boyut olarak Singapur veya Güney Kore’deki tesislerle kıyaslanabilecek şekilde, Rusya’nın Uzak Doğusu’nda bir petrol merkezi inşa edilmesi;

(3) Doğu Asya Zirvesi üyeleriyle birlikte, bu zirve çerçevesi dahilinde bir Doğu Asya Hububat Rezervi kurulması ve eş zamanlı olarak Sibirya ve Rusya’nın Uzak Doğusu’nda Asya-Pasifik ülkelerine hububat ihracatı için bir altyapı tesis edilmesi;

(4) Doğu Asya Zirvesi üye ülkeleri arasında bağları genişletmek üzere bir master plan önermek;

Bu mesele, şimdilerde ASEAN ve APEC tarafından aktif şekilde tartışılmaktadır. Dernek, az sayıda bir ülkeyle bölge-altı bir diyalog platformudur; APEC ise daha geniş bir örgüttür. Dolayısıyla, aralarında kilit önemdeki bölgesel politika güvenlik oyuncularının bulunduğu Doğu Asya Zirvesi ülkeleri arasındaki bağların genişletilmesi, Rusya’nın “bölünmez güvenlik” kavramının zihniyetinde mantıklı ve zamanlı bir adım olacaktır;

(5) Gıdaların durumunun denetlenmesi, bilgi toplanıp analiz edilmesi için bölgesel bir sistem kurulması.

Ayrıca, Rusya, Asya-Pasifik ortaklarıyla uzay alanındaki yeteneklerini –GLONASS ve diğer navigasyon sistemleri, uzaktan altyapı denetleme teknolojileri gibi- paylaşabilir. Bu görev son derece önemlidir; keza Asya-Pasifik bölgesi, son derece yüksek deprem faaliyetlerinin yaşandığı bir alandır ve daha fazla sayıda insana afetler sırasında derhal gıda sağlanması gerekecektir.
Rusya’nın Asya’daki yeni stratejisi kolay olmayacak, hem ülke içinde hem de dışında birçok engelle karşılaşacak. Bununla birlikte, Rusya’nın elinde tartışmasız bir avantaj vardır – her ne kadar kendisi halen büyük bir askeri güç olsa da, bu politikanın hedefleri ve görevleri, Asya’da bölgesel üstünlük yarışına katılmasını gerektirmemektedir.

Sovyetler Birliği, en parlak döneminde, hem Çin hem de ABD ile askeri ve siyasi egemenlik kurmak için yarışmaya hazırdı. Moskova, komünist partileri ve isyanları destekledi, ve sadık müttefiklerine bel bağladı; Vietnam ise bu müttefikler arasında merkezi bir konuma sahipti. bugün Washington ve Pekin – her biri kendi çapında- bölgede varlıklarını genişletme ve Asya’daki küçük ve orta ölçekli ülkelerin kararları ve eylemleri üzerindeki denetimini artırma arayışı içerisindedirler.

Ancak, Rusya, siyasi ve askeri olarak egemenlik sağlayabileceği bir bölgeye ihtiyaç duymuyor. Tarihte ilk kez, Rusya, daha önceleri sadece askeri bir güç iken, şimdi Asya-Pasifik bölgesine bir barış faktörü olarak girme şansına sahip. Ve 21.yüzyılda Asya’nın dengelenmesi için çok fazla gereksinim duyulduğu üzere, Rusya bu şekilde özgün bir oyuncu haline gelecektir.


* Siyaset bilimi alanında doktora derecesi bulunan Timofei Bordachev, İktisat Yüksek Okulu çatısı altındaki Kapsamlı Uluslararası ve Avrupa Araştırmaları Merkezi’nin direktörüdür.


Kaynak: http://eng.globalaffairs.ru/number/Russias-New-Strategy-in-Asia-16997



Milli uydu İMECE uzaydaki birinci yılını tamamladı

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’nin ilk yüksek çözünürlüklü yerli ve milli gözlem uydusu İMECE'nin uzaydaki birinci yılını tamamladığını duyurdu.

Teknoloji

Türk savunma sanayisi 10 yıla 13 havacılık motoru sığdırdı

Türkiye'nin havacılık motorlarında lider şirketi TUSAŞ Motor Sanayii AŞ (TEI), yaklaşık 10 yıllık dönemde 12 milli, 1 yerli olmak üzere 13 motora imza attı.

Teknoloji

Bayraktar AKINCI ASELFLIR-500 ile hedefi başarıyla vurdu

Bayraktar AKINCI, Aselsan tarafından milli olarak geliştirilen ASELFLIR-500 Elektro-Optik Keşif, Gözetleme ve Hedefleme Sistemi’ni kullanarak deniz üstünde seyreden Albatros İDA’yı başarıyla imha etti.

Teknoloji

Sibergöz-12 operasyonlarında 75 şüpheli yakalandı

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 20 ilde eş zamanlı düzenlenen Sibergöz-12 operasyonlarında 75 şüphelinin yakalandığını bildirdi.

Teknoloji

AB zirvesinde Türkiye'ye ilişkin sonuç bildirisinde Kıbrıs vurgusu

Rus basınında Gazze savaşı: "Biden yönetimi Tahran'a karşı kendi ekonomik tedbirlerini hazırlıyor"

Genellikle erkeklerde görülen akciğer kanseri kadınlarda artışa geçti! İşte en önemli sebebi

Bakan Bolat'tan fahiş fiyat açıklaması: Rekabet kanununda değişiklik yapılacak

Dubai'de yaşanan sel sonrası bulut tohumlama yöntemi tartışılıyor

Rusya'nın haftalardır düzenlediği en ölümcül saldırı | Can kaybı 18'e çıktı

İsrail, Lübnan'ın güney bölgelerini fosfor bombasıyla vurdu

AB liderleri İsrail'e saldırısı nedeniyle İran'a yaptırım kararı aldı

Yunan bakandan çarpıcı itiraf! Yerli savunma hamlelerine büyük övgü: Türkiye bizden çok ileride!

İsrail'in İran'ın nükleer tesislerini vurmasından endişe ediliyor

MHP lideri Bahçeli: Yeni bir dünya savaşı cinayettir

Vücutta kolay morarma o hastalığın habercisi olabilir!

Milli uydu İMECE uzaydaki birinci yılını tamamladı

Sıcaklıklar 30 derecenin üzerine çıkacak (Bu hafta hava nasıl olacak?)

TBMM açılıyor: Gündemde kripto para düzenlemesi var

Yerel seçim dünya medyasında: İstanbul 'büyük ödül', muhalefeti bekleyen tehlike

Avrupa bu itiraf ile çalkalanıyor... Polonya Başbakanı Tusk'tan savaş uyarısı: Hazır değiliz!

Rusya, Ukranya'nın en büyük özel elektrik şirketine saldırdı

İsrail ordusu Halep'i vurdu: 38 kişi öldürüldü

Türkiye’nin iç sorunu bir PKK’dan Avrupa’nın sorunu bir PKK’ya

STK’LAR YILDIZ HOLDİNG’TE BULUŞTU

Ukrayna: Rusya, başkent Kiev'e seyir ve balistik füzelerle saldırdı

Rus istihbaratı: Fransa, ilk etapta 2 bin askeri Ukrayna'ya göndermek için hazırlık yapıyor

Erdoğan'ın iftar yemeğinde sarf ettiği cümle Yunanistan'da tepkiyle karşılandı! Hükümete çağrı yaptılar

MİT PKK'nın sözde İran sorumlusunu Kandil'de etkisiz hale getirdi

Katillerin gözü döndü! İsrail’den Şifa Hastanesi’ne katliam gibi baskın: Sivilleri acımadan öldürdüler

Uzman isim Türkiye'nin rolünü anlatarak uyardı! Karadeniz'i bekleyen büyük tehlike

Pakistan'dan Afganistan'a hava saldırısı!

Rusya'da seçim: Dünya Putin'i protesto ediyor

Bayraktar AKINCI'dan İHA-230 füzesiyle çifte atış

Yükleniyor