Sarkisyan: Azerbaycan´ın toprak bütünlüğünü tanıyoruz ama…

Sarkisyan: Azerbaycan´ın toprak bütünlüğünü tanıyoruz ama…

Sputnik Ermenistan´ın sorularını yanıtlayan Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan, Rusya ile ortak askeri güç oluşturulması kararı, Dağlık Karabağ´da son durum ve Türkiye ile ilişkiler başta olmak üzere gündeme ilişkin önemli aç

 

Sizinle röportaj yapma fırsatını verdiğiniz için teşekkür ederiz. Ermenistan-Rusya ilişkileri her iki ülke için de önem taşıyor. Sıcak bir gelişmeyle başlayalım. Ortak askeri grup kurma kararı alındı. Rusya ve Ermenistan, halihazırda Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) üyesi ve şimdi de ortak askeri grup kurulacak. Bunun amacı ne, hangi teçhizatlar kullanılacak ve komuta kimde olacak?

Eğer net olmak gerekirse, bu yeni bir gelişme değil, uzun süredir devam eden mevcut müttefiklik ilişkilerinin devamı. Ortak askeri grup, 1990´lı yılların başında kuruldu. Komutanlık, birlikler ve teçhizat halihazırda var. Elbette Rusya Devlet Başkanı´nın (Vladimir Putin) talimatıyla mevcut anlaşmaya eklenecek tüm yeni unsurları dikkatle takip edeceğiz.

´ASKERİ SÖZCÜĞÜNÜ HER KULLANDIĞIMIZDA BİR SIR VARDIR´

Vladimir Putin, hükümete talimat verdi, resmi sitede belge yayımlandı? Bu nedir?

Rusya ve Ermenistan arasında her zaman ilişki vardı, ancak her zaman müttefik değildik. Ekonomik ilişkiler her zaman vardı, ancak ortak ekonomik alan yoktu. Ortak askeri grubumuz vardı, bu grubun komutası da vardı. Ancak bu devam eden bir süreç, çünkü askeri-teknik ve askeri-siyasi ilişkiler periyodik olarak gelişiyor. Yani, bu güzel bir gelişme ve bu ortak grup istediğimiz düzeye gelinceye kadar çalışmaya devam edeceğiz.

Ortada bir askeri sır varmış gibi konuşuyorsunuz, detay vermiyorsunuz. Peki, Rusya ve Ermenistan için KGAÖ kapsamındaki müttefiklik ilişkilerinde eksik kalan nokta neydi?

´Askeri´ sözcüğünü her kullandığımızda, her zaman için bir sır vardır. Bunun büyük bir sır olduğunu söylemiyorum ancak konuşmak istemediğim detaylar var.

´GÜMRÜ HARİCİNDE YENİ BİR ASKERİ ÜSSE GEREK YOK´

Gümrü´nün haricinde yeni bir askeri üs kurulması beklenebilir mi?

Sanırım buna gerek yok. Zira Gümrü´deki üs, gerekli görülebilecek tüm unsurları kapsayacak imkanlara sahip. Bu nedenle, küçük Ermenistan topraklarında bir üssün yeterli olacağını düşünüyorum. Yapılması gereken tek şey, bu üsse askeri güç kazandırmak.

´HER GÜN SAVAŞ TEHDİDDİ ALDIĞINIZDA UYGUN ADIMLARI ATMAK ZORUNDA KALIYORSUNUZ´

Ermenistan, Rusya dışında, İskender füzelerine sahip olan tek ülke ve füzeler Ermenistan Bağımsızlık Günü dolayısıyla düzenlenen askeri törende sergilendi. Bunun bölgede silahlanma yarışına yol açmasından çekinmiyor musunuz?

Bölgemizdeki askeri duruma bir şekilde denge kazandırılmasının zorunlu bir önlem olduğunu düşünüyorum. Azerbaycan´ın son birkaç yıl içinde düzenli olarak yeni silahlar edindiği sır değil. Azerbaycan´daki mali imkanlara sahip değiliz ancak her zaman bir panzehir bularak durumu dengelemeye çalışıyoruz. Bu açıdan da İskender füzeleri, tam olarak bir panzehir görevi görüyor. Elbette silahlanma yarışı iyi bir durum değil, bunun taraftarı değiliz. Ancak her gün savaş tehdidi aldığınızda uygun adımları atmak zorunda kalıyorsunuz.

Bununla birlikte, Rusya ile bölgedeki dengelerin korunmasını öngören bir anlaşmamız var. Rusya´nın bundan yola çıkarak talebimizi kabul ettiğini ve askeri açıdan harika olan bu sistemi tedarik ettiğini düşünüyorum. Elbette bu tür sistemler olmasaydı insanlık için daha iyi olurdu ancak mecbur kaldığınızda bu yola başvuruyorsunuz.

´RUSYA´NIN HAMLESİ NİSANDA OLUŞAN DURUMDA YAPILACAK TEK HAMLEYDİ´

Rusya´nın bölgedeki barışı tesis eden ülke olma rolüne bakalım. Nisanda Dağlık Karabağ´da silahlı çatışmalar yaşandığında Rusya nasıl bir rol oynadı?

Rusya bölgemizde barışın ve istikrarın desteklenmesi de dahil bölgede kilit bir role sahip. Moskova, silahlı çatışmaların sona ermesinde baş roldeydi. Sorudaki alt mesajı anlayabiliyorum zira Ermeni toplumu Rusya´nın dengeleyici pozisyonunu, kitle iletişim araçları düzeyinde, Dışişleri Bakanlığı düzeyinde muğlak bir şekilde algıladı. Burada Ermeni toplumunu da anlamak mümkün. Ermenistan´da halkın ezici çoğunluğu bir tehlike oluşması durumunda Rusya´nın her zaman Ermenistan´ın yanında olacağından emindi. Ancak halkın bir kısmı Rusya´nın dengeyi sağlamak zorunda olduğunu anladı. Çünkü bu dengenin sağlanmaması, çok daha kapsamlı faaliyetlere yol açabilirdi. Rusya´nın yaptığı hamle, belki de, nisanda oluşan durumda yapılacak tek hamleydi.

Rusya nasıl bir hamle yaptı?

Ermeni ve Azeri genelkurmay başkanları Moskova´da buluştu, silahlı faaliyetleri durdurma ve 1994 tarihli silahlı faaliyetlerin sonlandırılması anlaşmasına geri dönme konusunda uzlaşma sağladı. Dürüst olmak gerekirse, görüşmede neler konuşulduğunu bilmiyorum. Rusya ve Azerbaycan liderleri konuştu mu, savunma bakanları konuştu mu, bunlarla ilgili hiçbir detayı bilmiyorum. Ancak Putin ve benim aramda bir görüşme olduğunu ve Putin´in sözlerinin sorunun çözümüne hizmet ettiğini kesinlikle biliyorum. Bu çok önemli.

´HALKLARA İRADELERİNİ KULLANMA HAKKI VERMEYECEKSEK SSCB´DEN ÇIKMAMIZA GEREK YOKTU´

Dağlık Karabağ sorunu Ermenistan için çok zorlu bir konu. Her zaman savaşın eşiğinde bulunan bir denge sağlamak ve bazen bu dengeyi bozup savaş durumuna geçmek kabul edilebilir bir durum değil. Sizce diplomatik uzlaşma sağlanması ve buna dayanarak kalıcı barış tesis edilmesi mümkün mü?

Elbette. Rusya, ABD ve Fransa´nın yer aldığı AGİT Minsk Grubu´nun tüm faaliyetleri prensipte buna yönelikti. 2007 yılında, ben henüz başbakanken, eş başkanlar Dağlık Karabağ sorununun çözümü konusunda üç prensibe dayanan bir teklif sundular. İlk prensip, güç kullanılmaması ya da güç kullanma tehdidinde bulunulmaması; ikincisi, toprak bütünlüğünün korunması; üçüncüsü ise halklar arasında eşitlik sağlanması ve bağımsızlık hakkının tanınmasıydı. Bu prensipler, birbiriyle çelişmiyor zira medeni bir dünyada tüm sorunlar güç kullanılmadan çözülüyor. Toprak bütünlüğü… Azerbaycan dahil her ülkenin toprak bütünlüğünü tanıyoruz. Ancak halkların alacağı bağımsızlık kararı, toprak bütünlüğü prensibi ile çelişmiyor çünkü toprak bütünlüğü devletler arasındaki ilişkileri kapsarken, bağımsızlık ise anavatanlarında birlikte yaşayan halkları ve başkentleri ilgilendiriyor. Eğer halklara kendi iradelerini kullanma hakkını vermeyeceksek, o zaman SSCB´den çıkmamıza gerek yoktu. SSCB de bu prensip temelinde dağıldı. Bu nedenle söz konusu prensipler birbiriyle çelişmiyor.

AGİT Minsk Grubu eş başkanlarından teklif aldıktan sonra biz Ermenistan olarak dedik ki, bu hayalimizdeki belge değil ama yine de bu ilkeler temelinde görüşmeye hazırız. Azerbaycan uzun süre kabul etmedi. Ancak Haziran 2008´de, Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev ile ilk görüşmemiz gerçekleşti, bu görüşmede teklifi kabul ettiler ama Bakü´ye döndükten sonra ‘böyle bir belge yok´ dediler. 2008 parlamento seçimlerinin ardından, Moskova´da toplandık ve dönemin Rusya Devlet Başkanı Dmitriy Medvedev´in katılımıyla gerçekleşen görüşmede bir belge imzaladık. Bu belge, Ermenistan ve Azerbaycan liderleri arasında son 25 yılda imzalanan tek belge özelliğini taşıyor. Sonra Meyendorff´ta bir araya geldik. Burada imzaladığımız belgeye göre Dağlık Karabağ sorunu sadece siyasi yollarla çözülmeli. Ardından müzakere süreci devam etti ve birkaç kez anlaşmayı imzalamaya yakınlaştık. Bu anlaşmada 3 ilke net bir biçimde ifade edilmişti. Yani Ermenistan ve Dağlık Karabağ, güvenlik bölgesi olan arazileri koruyor. Azerbaycan bu araziler için ‘işgal edilmiş´ diyor. Ama ilk maddede, Dağlık Karabağ´ın hukuki statüsünün, Dağlık Karabağ halkının iradesinin özgürce tecelli etmesi yoluyla çözüme kavuşturulacağı net biçimde belirtilmişti. İradenin özgürce tecelli etmesinin yasal olarak bağlayıcı olduğu kaydedilmişti. Ardından referanduma kimlerin katılacağı ve konusu belirtilmişti. Bu halkın kendi geleceğini belirleme ilkesinin timsaliydi. Ama her defasında Azerbaycan yeni koşullar ileri sürdü.

2011´de herkes sonuna geldiğimizi, belgeyi imzalamaya hazır olduğumuzu düşündü. ABD Başkanı (Barack Obama), Azerbaycan Devlet Başkanı (İlham Aliyev) ile beni arayarak başarılar dilemişti. Fransa Cumhurbaşkanı (François Hollande) da Azerbaycan Devlet Başkanı ile bana mektup yazarak aynı dileklerde bulunmuştu. Rusya Devlet Başkanı ise bu görüşmelere şahsen katılmıştı. Ama maalesef Kazan´da, Azerbaycan bu ilkeyi reddetti. ABD, Rusya ve Fransa liderleri belgeyi imzalayacağımızdan emindi ama Azerbaycan geri çevirdi.

Yani siz imza atmaya mı hazırlanıyordunuz? Bu nasıl oldu?

Tüm görüşmelerde olduğu gibi masaya oturduk, belgeler hazırdı. Rusya Devlet Başkanı, açılış konuşmasını yaparak, barışçıl çözüme ulaştığımızın iyi olduğunu kaydetti. Rusya Dışişleri Bakanı (Sergey) Lavrov konuştu. Sonra Azerbaycan Devlet Başkanı söz alarak onların elbette barışçıl çözüm istediğini ama bazı sorunların kaldığını söyleyerek 8-9 madde sıraladı. Elbette moralimiz bozuldu.

Bu sizin için beklenmedik miydi?

Benim için değil. Büyük kuşkum olduğunu ABD ve Rusya liderlerine de söylemiştim. Çünkü Azerbaycan lideri, Dağlık Karabağ´ın bağımsızlığını asla tanımayacaklarını devamlı dile getirmişti.

Taraflar bu anlaşma konusunda mutabakata varmış mıydı?

Belge üzerindeki çalışmalar 3 yıl sürmüştü, elbette mutabakata varılmıştı. Belge imzalanmaya hazırdı. Elbette bunun üzerine Azerbaycan silahlı kuvvetlerinin kapasitesini artırmak için daha fazla çaba gösterdi.  2015 başlarında, sorunun savaş olmasa da büyük çatışmaya doğru gittiği açık oldu. Sonra nisan olayları yaşandı. Elbette çözümün karşılıklı tavizlere dayanması gerektiğini anlıyoruz. Bu çatışmada Ermenistan, Azerbaycan veya Karabağ´ın galip gelmesi söz konusu değil.

Bahsettiğiniz belgeye geri dönmeye hazır mısınız?

Bu belge geçerli mi? Bu ilkeler halen geçerli. Ama bizim hazır olmamız hiçbir şey ifade etmiyor, çünkü bu durumlarda tek tarafın değil tüm tarafların hazır olması gerekiyor. Bunun yanında, nisan olayları, iki taraf arasındaki güven düzeyinin sıfır olduğunu gösterdi. Kesinlikle hiçbir güven yok. Bu 3 ilke temelinde sorunu çözmeye hazırız ama sadece bu 3 ilke temelinde.

´AZERBAYCAN´LA GÖRÜŞMELERE DÖNMEYE HAZIRIZ´

Görüşmelere dönmeye hazır mısınız?

Evet.

Azerbaycan Devlet Başkanı´na görüşme teklif etmeye hazır mısınız?

Biz, ülke liderleri, dışişleri bakanları veya çalışma grupları düzeyinde olsun hiçbir görüşmeyi hiçbir zaman reddetmedik. Ama bu görüşmelerin yararlı olmasından, ilerleme olmasından yanayız. Eğer ilerleme yok, anlaşmalar da uygulanmıyorsa bu görüşmelerin ne faydası var? Örneğin, nisan olaylarının ardından Viyana´da toplandık. AGİT Minsk Grubu başkanı olan ülkelerin dışişleri bakanları da oradaydı. Bir açıklama kabul edildi. Neden bir anlaşma değil de açıklama? Çünkü Azerbaycan çok isteksizdi ama eninde sonunda kabul etmek zorunda kaldı. Ama döndükten sonra bu açıklamanın Minsk Grubu başkanlarına ait olduğunu, kendilerini bağlamadığını açıkladılar. Sonra Rusya Devlet Başkanı´nın katılımıyla Saint Petersburg görüşmesi oldu ve olayları inceleme mekanizmasını oluşturma konusunda anlaştık, zira her defa Azerbaycan ateşkesin Ermenistan tarafından ihlal edildiğini iddia ediyor. Biz de, inceleme mekanizmasını oluşturalım diyoruz, böylece tüm dünya kimin ateşkesi ihlal ettiğini anlar. Sonra AGİT Başkanı´nın bölgedeki özel temsilcisinin yetkilerini genişletme konusunda anlaşmaya vardık. Maalesef bugüne kadar her iki anlaşma da çalışmıyor.

Yani mekanizma yok mu?

Hayır, kesinlikle hiçbir mekanizma yok.

Belki yeni bir görüşme teklifiniz en azından herhangi bir diplomatik çalışma için özendirici bir etken olur.

Bunu belki 5 yıldır konuşuyoruz. AGİT Minsk Grubu başkanlarının elinde, görünüşe bakılırsa, hazır bir belge var ama Azerbaycan bu belgeyi istemiyor. Onlar, evet elbette bu çok önemli ama Ermeni güçler Azerbaycan topraklarından çıktıktan sonra diyorlar. Yani siz bir görüşme teklifinde bulundunuz ama yanıt alamadınız, doğru mu anlıyorum? Biz, ateşkes ihlallerini inceleme mekanizması anlaşmasını hemen bugün imzalamaya hazırız. Minsk Grubu başkanlarının, tüm dünyanın ateşkesi kimin ihlal ettiğini bilmesini istiyoruz.

´ERİVAN´LA BAKÜ ARASINDAKİ TEK SICAK HAT CEPHE HATTI´

Erivan ile Bakü arasında sıcak hat telefonu var mı?

Maalesef yok, tek sıcak hattımız var o da cephe hattı.

´EVET AZERİCE KONUŞUYORUM´

Belki böyle sıcak hat telefonunu açmanın bir anlamı var. Çünkü siz Azerice biliyorsunuz.

Evet, Azerice konuşuyorum ve çok iyi anlıyorum. 1990´ların başlarında, ben Ermenistan Savunma Bakanı´yken, böyle bir girişim vardı. Azerbaycan Savunma Bakanlığı ile doğrudan bağlantımız vardı. Acil durumlarda acil bağlanabiliyorduk. Ama şu anda yok.

Ülke liderleri arasında böyle bir hattın olmasını ister miydiniz?

Eğer bir yararı olacaksa, eğer olaylara acil müdahale edebileceksek olabilir. Örneğin cephe hattında birileri ateş açtı, elimizdeki verilere göre Azerileri ateş ediyor, ben ahizeyi alarak hemen Azerbaycan Devlet Başkanı´nı arıyor ve ateş ediyorlar diyorum. O da bunu inceliyor.

Yani böyle bir hatta karşı değilsiniz?

Ben karşı değilim. Bu durumda, kontrol kurarak kimin ateş açıp açmadığını net olarak söylemeye hazır olurdum, aynısını da Azerbaycan liderinden beklerdim.

´ÖNGÖRÜLEMEYEN BİR KOMŞUNUZ VARSA TAHMİN YÜRÜTMEK ÇOK ZOR´

Tahminleriniz ne yönde, yakın zamanda durum nasıl gelişecek?

Davranışı öngörülemeyen bir komşunuz varsa tahmin yürütmek çok zor oluyor. Azerbaycan Devlet Başkanı ile yaptığınız röportajı hatırlıyorum. Röportajı sırasında, Ermenistan´ın sürekli belli bir baskı altında, her an bir şeyle olabilir düşüncesiyle yaşaması gerektiğini söylemişti. Yani doğrudan tehdit söz konusu, hangi tahminlerden bahsedebiliriz? Durumun bir ay, altı ay sonra nasıl olacağı sorusunun adresi ben değilim. Bize bağlı olsaydı, yüzde yüz olarak bizim çatışma başlatmayacağımızı, sorunun hiçbir zaman savaşa dönüşmeyeceğini söylerdim. Ama sorunu askeri yollarla çözmeyi amaçlayan bir komşu varsa bir şeyler söylemek veya tahminler yürütmek çok zor.

´SOVYETLER BİR YIL DAHA KALSAYDI DAĞLIK KARABAĞ´IN BAĞIMSIZLIĞI HERKES TANIRDI´

Azerbaycan yönetimi, Dağlık Karabağ sakinlerini kendi vatandaşı olarak görüyor. Ve diyalog yürütmek, ilişkiler kurmak, bir şeyler konuşmak yerine sürekli tehdit ediyor. Karabağ´da yaşasaydınız geleceğinizi Azerbaycan´a görebilir miydiniz? Bu mümkün mü?

İki ülke liderinin, bölgeye barış getiren liderler olarak tarihe geçmesini çok isterdim. Bu benim için çok önemli, çünkü tüm hayatımı bu işe verdim. Ben Karabağ´da yaşadım ve çalıştım. Komünist Parti´nin kurumlarında çalıştım. Yani bu sorunun doğuşunu izledim. 1988´i net bir şekilde hatırlamanız gerekiyor, çünkü bu bölgedeydiniz ve bu konuyla ilgileniyordunuz. Kendi hakkını hayata geçirmek isteyen bir halka karşı güç kullanmak doğru mu? O döneme dönelim ve neler yaşandığını hatırlayalım. Hatırlarsanız, Sovyetler Birliği´nde 1990´lı yıllarda, cumhuriyetlerin SSCB´den ayrılmasıyla ilgili sorunları çözümüne dair kanun kabul edilmişti. Bu kanunun üçüncü maddesinde, bunun özerk oluşumlar için de geçerli olduğu net bir biçimde yazılmıştı. 1990 yılıydı. Sonra ne oldu? Ekim 1991´de Azerbaycan Yüksek Konseyi, Azerbaycan´ın bağımsızlığını ilan etti. Yani kendini Sovyetler Birliği´nden ayrıldı. Sovyetler Birliği vatandaşları olan Dağlık Karabağ sakinleri de referandum kararını aldı. 10 Aralık referandumunda, Dağlık Karabağ´ın Azerbaycan´dan ayrılması kararı alındı. Aralık sonlarında da Sovyetler Birliği ortadan kalktı.

Eminim, Sovyetler Birliği altı ay, bir yıl daha kalsaydı Dağlık Karabağ´ın bağımsızlığı tüm ülkeler tarafından tanınırdı. Kimseyi güç yoluyla elinizde tutmaya gerek yok. Bu doğru değil, bu ahlaksızca. Bu, hem uluslararası hukuka hem de dönemin Sovyet hukukuna aykırı. Tüm değerlere aykırı.

Sözlerinizden anlaşma olasılığının devam ettiğini anlıyorum. Barış yönünde ilerleme kaydetmenizi diliyorum. Diğer konulara geçelim. Türkiye, Ermenistan´ın bir başka komşusu.

Evet, çok ilginç bir bölgede yaşıyoruz (gülüyor).

TÜRKLERLE SADECE ULUSLARARASI FORUMLARDA KARŞILAŞINCA SELAMLAŞIYORUZ, O KADAR´

Komşular konusunda şanslısınız… Ermenistan ve Türkiye arasındaki ilişkileri iyileştirme şansı var mı? Öyle bir amacınız var mı? Maalesef bu soru da yanlış kişiye soruluyor. Çünkü biz, 2008´de Türklere yavaş ilerleyen müzakere sürecini halka açıklamayı teklif etmiştik ve 2009´da iki protokolü imzalama aşamasına gelmiştik. Zürih´te, BM Güvenlik Kurulu daimi üyesi 3 ülkenin dışişleri bakanları huzurunda, bu iki protokolü imzaladık. Ama maalesef belli bir süre sonra Türklerin bu protokolleri onaylamaya ve Ermenistan´la ön koşulsuz ilişkiler kurmaya hazır olmadığı ortaya çıktı. Koşullarını sürmeye başladılar. Ermenistan´ın Dağlık Karabağ´ı, onların tabiriyle işgal edilen ilçelerden en az birini, yani güvenlik bölgesinin bir parçasını Azerbaycan´a vermeye ikna etmesini istediler. Bu durumda Türkler ilişkileri kurmaya, sınırları açmaya hazır olacakmış.

Ama anlaşmamızda, iki protokolde, ilişkilerin ön koşulsuz kurulacağı net bir şekilde belirtilmişti. Yanıtımız da şu oldu: “Kusura bakmayın ama bunu imzadan önce, müzakere sürecinde konuşmak gerekiyordu”. Sonuç olarak şimdi Türkiye ile hiçbir ilişkimiz yok. Sadece uluslararası forumlarda karşılaşınca selamlaşıyoruz o kadar.

´BİNLERCE ERMENİ BENİ PROTESTO ETTİ, İKNA ETMEYE ÇALIŞTIM, YALVARDIM´

Ama hiçbir şey sonsuz değil, hareket etmek lazım.

Elbette. Başka ne yapabiliriz ki. Hatta 2009´a kadar bazı dostlarımız, soykırım kompleksimiz olduğunu, Türkler soykırımı tanımadığı sürece onlarla hiçbir ilişki istemediğimizi bize söylemişti. Ama biz anlaşma kararını aldık. Ne durumda olduğumu anlamanız gerekiyor. Ben tüm dünyayı gezerek Ermeni diasporasının temsilcileriyle görüştüm. Paris, New York, Los Angeles, Beyrut´ta binlerce Ermeni sokağa çıkarak Ermenistan Devlet Başkanı´nı protesto ederek protokollerin imzalanmamasını talep etti. Ben çalışmalara devam ettim, ikna etmeye çalıştım, yalvardım. Sonuç olarak imzaladık ama onlar kendi taahhütlerini yerine getirmedi. Bu durumda ne yapılabilir? Onlara uyup, “Evet, gelin güvenlik bölgesini Azerbaycan´a verelim”, Türkiye de sınırları açsın mı diyeceğiz? Sonra ne olacak? Üç ay, bir yıl sonra bir çatışma çıkınca da yeniden kapatacak. Çünkü bu bize bağlı değil. Belki artık popüler bir örnek olmayacak ama hep söylerim, tüm evlilikler tüm düğünler her iki tarafın rızasını gerektirir. Sorunun yüzde 50 çözüldüğünü söylemek yanlış olur. Bu anlamda hiçbir şey bize bağlı değil.

Ermenistan Halep´e insani yardım göndererek Suriye çatışmasının çözümüne katılıyor. Sığınmacıları kabul ederek de bu çatışmanın sonuçlarını yumuşatmaya çalışıyor. Bu Ermenistan için kolay değil sanırım.

Evet, Ermenistan bunu yapıyor.

Sığınmacılar kendilerini Ermenistan´da nasıl hissediyor? Ülke lideri olarak sizden ne aldılar? Onların geleceğini nasıl görüyorsunuz? Sayıları kaç?

Bugün Ermenistan´da yaklaşık 20 bin Suriyeli Ermeni var. Elbette durumları çok ağır, çünkü onlarca yıl boyunca orada yaşadılar, çalıştılar, aile kurdular, bir şeyler biriktirdiler. Suriye´de büyük bir diasporamız vardı, mirasımız: kiliseler ve kültürel değerlerimiz vardı. Her halükarda onların hayatını kolaylaştırmaya çalışıyoruz. Konut, istihdam sorunlarını çözmeye çalışıyoruz. Bu konuda yalnız değiliz. Dünya genelinden Ermeni kardeşlerimiz sadece Ermenistan´a sığınanlara değil Suriye´de kalanlara da yardım etmeye çalışıyor. Orada büyük bir trajedi yaşanıyor.

´HALEP´TEKİ DUYGULARI BEN STEPANAKERT´TE YAŞADIM´

Halihazırda Halep´te yaşananlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Örneğin Paris ve Moskova bu olaylara farklı bakıyor. Siz Halep´teki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Orada yaşananların kesinlik trajedi olduğunu düşünüyorum. Ülke can çekişiyor. Maalesef aynı duyguyu ben Stepanakert´te de yaşadım. Stepanakert´e her gün 300´den fazla mermi düşüyordu. Halep´te 4 milyon kişi yaşıyordu. Bu çok korkunç, gerçekten de korkunç. Elbette sorunun bir an önce çözülmesini istiyoruz, sorunun Suriye halkı tarafından çözülmesini istiyoruz. Kararın, Suriye halkı tarafından verilmesini istiyoruz. Bu onun hakkı. Suriye hükümetinin davetiyle Rusya´nın ona sağladığı yardımı da tamamen onaylıyoruz. Bu konuda hiçbir kuşku yok. Yardım istemek Suriye devletinin meşru hakkı. Yardım yapmak da Rusya´nın meşru hakkı. Bu sorunun bir an önce çözülmesini istesek de öyle görüyoruz ki bu mümkün değil.

Bu ülkede halen yaklaşık 20 bin yurttaşımız kalıyor. Elimizde net bilgi yok. Yani orada 20 bin Ermeni daha var, doğru mu?

Evet.

´YARI BAŞKANLIK SİSTEMİMİZ VARDI VE YARI OLAN HER ŞEYDE OLDUĞU GİBİ BİRÇOK EKSİKLİĞİ VARDI´

Ermenistan´ın iç yaşamına dönelim. Bu yakınlarda Ermenistan´da parlamenter cumhuriyete geçiş referandumu yapıldı. Bu Ermenistan´a neler kazandıracak? Bu çok önemli konu. Birçok ülke, Ermenistan´ın başkanlık sistemiyle yönetildiğini ve şimdi parlamenter sisteme geçtiğini sanıyor.

Bu böyle değil. Yarı başkanlık sistemimiz vardı ve yarı olan her şeyde olduğu gibi birçok eksikliği vardı. Sadece mevcut devlet başkanının parlamentoda çoğunluğa sahip olması ile ülke idaresi istikrarlı hale geliyor. Neden? Çünkü yarı başkanlık sisteminde hükümeti parlamento kuruyor. Eğer başkan bir siyasi gücü, parlamentodaki çoğunluk ise farklı bir siyasi gücü temsil ederse hükümet ile devler başkanı arasındaki ilişkilerin kötü olacağı açık. Kötü ilişkiler önemli değil de anayasaya göre devlet başkanı ülke güvenliği ve bütünlüğünden sorumlu. Devlet başkanı aynı zamanda başkumandandır. Herkes şunu biliyor ki, başkumandanın görevi, haritada orduya yön verecek oklar çizmek değil. Başkumandanın görevi, askeri ve siyasi sorunları çözmek için devletin tüm kaynaklarını seferber etmek. Peki, bütçenin bir kısmını bu amaca yönelik harcama hakkına sahip olmadan bunu nasıl yapabilir?

İkincisi, mevcut durumda, hakların ve sorumluluğun aynı yerde olmasını doğru buluyorum. Parlamento ise hak ve sorumluluklara sahip sistem ve yapılar üzerinde çok etkili bir kontrol biçimidir. Bu nedenle bu yönetim biçiminin Ermenistan güvenliğini daha da sağlamlaştıracağını düşünüyorum.

Ermenistan yeni başbakan ve yeni hükümete kavuştu. Genel olarak ülkeyi idare eden ekip yenileniyor. İdareye yeni isimler katıldı. Yeni hükümetten, Ermenistan´ın siyasi hayatına giren yeni kandan beklentiniz ne?

Hükümet toplantısında da söyledim, ilk görevimiz idarenin etkinliğini artırmak. Ardından da ekonomimizin durumunu analiz ederek tüm engel ve sorunları tespit etmek, onları yok ederek de ekonomik büyümeyi hızlandırmak. Ekonomimiz son 5 yılda yüzde 20 büyüdü. Yıllık büyüme ortalama yüzde 4. Elbette mevcut göstergeler ne bizleri ne de Ermenistan vatandaşlarını tatmin ediyor. Onlar daha iyisini talep ediyor ve biz de daha fazlasını istiyoruz. Bu yönde ilerlediğimizi düşünüyorum. Umarım yeni hükümet bu görevi onuruyla yerine getirecek. Bundan eminim. İşte bu konuda tahminler yapabilirim, çünkü eylemleri öngörülebilir insanlarla iş yapıyorum. İstikrarlı büyümemizin hızlanacağını düşünüyorum.

Karen Karapetyan ona güvendiğinizi biliyor mu?

Karen Karapetyan ve ekibi, bizim ortak ekibimiz. Amaçlarımız ortak. Evet, gerçekten de onun hükümeti, sadece ileriye dönük hareket eden arabamızın motorudur.

Bunu duymak çok güzel.

Başarılar dilerim. Teşekkür ederim.

Halihazırda Ermenistan, Avrasya Ekonomik Birliği´ne başkanlık ediyor. Bu başkanlıktan beklentileriniz neler? Bu statüden nasıl yararlanmayı planlıyorsunuz?

Küçük bir düzeltmem olacak, biz Avrasya Ekonomik Birliği´ne başkanlık etmiyoruz. Ermenistan´ın temsilcisi, eski başbakanımız AEB Komisyonu´nun başkanı.

Tigran Sarkisyan, otorite sahibi bir kişi, enerjili ve ileri görüşlü. En başından, Ermenistan´ın Avrasya Ekonomik Birliği´ne dahil olmasının taraftarıydı. Bu işi nasıl ileriye taşıyacağı konusunda bazı fikirleri var sanırım. Birçok şeyin komisyon başkanına bağlı olduğunu biliyorum. Ama temel sorunları Avrasya Ekonomik Birliği´ne üye ülkelerin liderleri çözüyor. Maalesef, Ermenistan´ın Avrasya Ekonomik Birliği´ne dahil olması, bu birliğin lokomotifi olan Rusya´daki ekonomik durumunun yaptırımlar yüzünden kötüleşmesine rastladı. Elbette ekonomimiz çok küçük ve binlerce bağ bizi Rus ekonomisine bağlıyor. Ve dış kaynaklı olumsuz etkiler elbette göstergelerimizi kötüleştirdi. Ama birliğe dahil olarak doğru yaptığımızdan, hiçbir şey kaybetmeden birçok şey kazandığımızdan eminim. Sanırım, Avrasya Ekonomik Birliği ülkelerinin vatandaşları da 1-2 yıl sonra bunu hissedecek. Birkaç örnek verebilirim. 3 milyonluk piyasaya sahibiz. Bu çok küçük bir piyasa. Avrasya Ekonomik Birliği´ne üye olarak biz en az 170 milyonluk piyasanın bir parçası olduk. Malların, hizmetlerin, iş gücünün ve sermayenin serbest dolaşımı gibi birliğin temelinde yatan amaçlarımıza ulaşırsak elbette birçok şey kazanacağız. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da ihracatımızı artırdık. Bu yıl ihracatımızı neredeyse yüzde 50 artırdık. Büyük bir kısmı Avrasya Ekonomik Birliği´ne oldu. Bu bizim için çok ama çok önemli. Birçok olumlu etkilerden bahsedebiliriz. Sorun şu ki, insanlar her şeyde olduğu gibi bu konuda da hızlı sonuç bekliyor. Bugün üye olduk yarın 2-3 kat daha iyi yaşamalıyız türünden.Ama hepimiz çok iyi biliyoruz ki böyle olmuyor. Yavaş ama sağlam büyüme çok daha iyi. Avrasya Ekonomik Birliği´nin geleceği çok büyük.En azından bizim için.

Bu yakınlarda, Rus vatandaşlarının kimlikleriyle Ermenistan´a seyahat edebileceği yönünde haber yapıldı.Bu, Ermenistan´ın turistik imkanlarını artıracak. Bu ne zaman olacak?

Biliyorsunuz, Rusya´yla hiçbir sorunumuz yok. Ancak bazen öyle konular oluyor ki, çözüme kavuşturulmaması yanlış anlamalara yol açıyor. Böyle konulardan biri de bu. Birkaç yıldır bu konuyu Putin ve Lavrov ile görüşüyorum. Onlar bana, “Rusya halkının yüzde 90´ı kimlikleriyle Ermenistan´a giremiyor. Bu nasıl oluyor? Pasaport kontrolünden geçiyoruz ama gümrük kontrolünden geçemiyoruz” diyorlar. Bunun sadece ekonomik sorun olmadığını biliyoruz. Örneğin, sürekli şunu konuşuyoruz, Ermenistan´da Rusçanın korunması ve yayılması için ek olarak hangi tedbirleri almamız gerekir? Bunun bazı yöntemleri var. Örneğin, Rus turistlere hizmet veren oteller ve restoranlarda Rusçası iyi olan personel çalışacak. Ve buna benzer diğer yöntemler. Sanırım, önümüzdeki yıldan itibaren bu konuda büyük gelişme izleyeceğiz.

Ermenistan 2 yıl sonra başkent Erivan´ın kuruluş yıldönümünü kutlayacak. Bu kent, milattan önce 782´de kurulmuş. Diğer yandan Ermenistan, bağımsızlığının 25. yıldönümünü kutladı. Bu rakamların karşılaştırılması mümkün değil. Büyük hayale gelirsek, Ermenistan´ı nasıl görmek isterdiniz?

Bilirsiniz, ulusal fikirlerimizin gerçekleşmesini istiyorum.

Hangisi?

Emek. Sabahtan akşama kadar çalışmak lazım.

Ulusal fikir bu mu?

Ulusal fikir, güçlü ve sağlam ülke olmak. Azerbaycan ve Türkiye´yle sorun yaşamamak. Karabağ´ın Ermenistan´a bağlanacağı veya en azından bağımsız olacağı günü hayal ediyorum. Gençler kışlalarına veya evlerine dönecek ve biz her gün şunu düşüneceğiz, ölen çocukların ailelerinin acısını nasıl yumuşatabiliriz? Türkiye sınırının açılmasını istiyorum. Türk gençlerin, Osmanlı İmparatorluğu´ndaki Ermeni soykırımı yaşandığından sorumlu olmadığını anlamasını istiyorum. Bugünün Türk gençleri neden sorumlu olsun ki? İnsanların Avrupa´dan Ermenistan´a gelmesini istiyorum, tıpkı bugün bizim büyük bir memnuniyetle Ermenistan´dan Avrupa´ya giderek bilim, teknoloji ve sosyal alanda bunca kısa sürede nasıl böyle bir büyüme başardıklarına şaşırdığımız gibi. Tüm Ermenilerin Ermenistan´da toplanmasını istiyorum, bu belki asla gerçekleşmeyecek bir hayal. Çok fazla gelecek, anlıyor musunuz? Çünkü Ermeniler bir araya toplanınca aynı konuda dört farklı görüşleri olabiliyor. Ama en azından rahat, zira birlikte biz güçlüyüz.

Röportajınız için size teşekkür ederim.Sputnik Ermenistan´dan iş arkadaşlarım size yöneltmemi istediği bir soru daha var. Ben de onlarla hemfikirim. Burada 35 kişi, çok iyi niyetlerle çalışıyoruz. Sputnik Ermenistan´a dilekleriniz ne olurdu?

Sputnik´in, kendi fikirlerini yaymak ve gerçek bilgiyi iletmek için güçlü bir araç haline gelmesini diliyorum. Sputnik çok büyük bir kitleye sahip. Ve günümüz dünyasında birçok şey medyanın nasıl çalıştığına bağlı. Sputnik´in her zaman istikrarlı çalışmasını; genç inşalara iyi ameller işlemeleri, Olimpiyat şampiyonu olmaları veya okul turnuvalarını kazanmaları yönünde ilham olmasını diliyorum. Refahın en doğru ve istikrarlı kaynağının günlük yoğun çalışma olduğuna herkesi ikna etmelerini diliyorum.



 

 

 



Yapay zeka finans sektöründe izlerini artırıyor

Yapay zeka teknolojisi finans sektörünün geleceğini belirlerken yasal düzenlemelerden hayata geçen uygulamalara kadar çok sayıda yenilik hem sektöre hem de son kullanıcıya fayda sağlıyor.

Teknoloji

Yapay zeka tabanlı sohbet robotları e-ticarette memnuniyeti artırıyor

E-ticaret platformlarında etkin şekilde kullanılan ve geçen yıl 5,39 milyar dolar pazar büyüklüğüne ulaşan yapay zeka tabanlı chatbotlar, 7 gün 24 saat e-ticaret kullanıcılarının sorularını yanıtladı.

Teknoloji

Milli uydu İMECE uzaydaki birinci yılını tamamladı

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’nin ilk yüksek çözünürlüklü yerli ve milli gözlem uydusu İMECE'nin uzaydaki birinci yılını tamamladığını duyurdu.

Teknoloji

Türk savunma sanayisi 10 yıla 13 havacılık motoru sığdırdı

Türkiye'nin havacılık motorlarında lider şirketi TUSAŞ Motor Sanayii AŞ (TEI), yaklaşık 10 yıllık dönemde 12 milli, 1 yerli olmak üzere 13 motora imza attı.

Teknoloji

AVRASYA BİR VAKFI BİLİM TEKNOLOJİ DERNEĞİ KONFERANSI (27 NİSAN 2024)

Üst düzey isim İstanbul'da dünyaya duyurdu! Hamas'tan İsrail'e tarihi çağrı

İlham Aliyev: Fransa, Hindistan ve Yunanistan, Ermenistan'ı silahlandırıyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail ile ticaret tartışmalarına noktayı koydu: O iş bitti

ABD Başkanı Biden, İsrail ve Ukrayna'yı kapsayan 95 milyar dolarlık yardım paketini imzaladı

İsrail'in "konforlu mağduriyeti"

Meteoroloji'den 44 ile toz taşınımı uyarısı! Göz gözü görmeyecek

Yapay zeka finans sektöründe izlerini artırıyor

ABD'nin Suriye'deki üssüne kamikaze İHA ve roket saldırısı düzenlendi

Zelenski: ABD yardımı, Ukrayna'nın ikinci Afganistan olmayacağının sinyalini verecek

Türkiye fırtınaya teslim! Çatılar uçtu, minareler devrildi

Netanyahu: Hamas'a yakında acı verici darbeler indireceğiz

Yapay zeka tabanlı sohbet robotları e-ticarette memnuniyeti artırıyor

AB zirvesinde Türkiye'ye ilişkin sonuç bildirisinde Kıbrıs vurgusu

Rus basınında Gazze savaşı: "Biden yönetimi Tahran'a karşı kendi ekonomik tedbirlerini hazırlıyor"

Genellikle erkeklerde görülen akciğer kanseri kadınlarda artışa geçti! İşte en önemli sebebi

Bakan Bolat'tan fahiş fiyat açıklaması: Rekabet kanununda değişiklik yapılacak

Dubai'de yaşanan sel sonrası bulut tohumlama yöntemi tartışılıyor

Rusya'nın haftalardır düzenlediği en ölümcül saldırı | Can kaybı 18'e çıktı

İsrail, Lübnan'ın güney bölgelerini fosfor bombasıyla vurdu

AB liderleri İsrail'e saldırısı nedeniyle İran'a yaptırım kararı aldı

Yunan bakandan çarpıcı itiraf! Yerli savunma hamlelerine büyük övgü: Türkiye bizden çok ileride!

İsrail'in İran'ın nükleer tesislerini vurmasından endişe ediliyor

MHP lideri Bahçeli: Yeni bir dünya savaşı cinayettir

Vücutta kolay morarma o hastalığın habercisi olabilir!

Milli uydu İMECE uzaydaki birinci yılını tamamladı

Sıcaklıklar 30 derecenin üzerine çıkacak (Bu hafta hava nasıl olacak?)

TBMM açılıyor: Gündemde kripto para düzenlemesi var

Yerel seçim dünya medyasında: İstanbul 'büyük ödül', muhalefeti bekleyen tehlike

Avrupa bu itiraf ile çalkalanıyor... Polonya Başbakanı Tusk'tan savaş uyarısı: Hazır değiliz!

Yükleniyor