Chris Marsden
Ulusal Güvenlik Ajansı muhbiri Edward Snowdene yönelik basın saldırısı, İngiliz hükümeti üzerinde geri tepti.
Sunday Times, İngiliz casuslar, Ruslara ve Çinlilere ihanet ettiler başlıklı bir makale yayımladı ve hükümet içinden ve güvenlik servislerinden birçok anonim kaynağın görüşlerine yer verdi.
Kaynaklar bir kez daha casusların hayatlarını tehlikeye atan, devlet operasyonlarını zora sokan bir Edward Snowden portresi çizdiler. The Timesta çıkan makale, temelsiz iddialar, gerçeğin saptırması ve bariz yalanlarla doluydu.
Hem Rusyanın hem de Çinin, Amerikalı firari casus Edward Snowdenin çaldığı çok gizli dosya zulasından faydalandıkları, MI6yı düşman ülkelerde süregiden operasyonlardan casuslarını geri çekmesi konusunda zorladıkları, Downing Street, İngiliz İçişleri Bakanlığı ve gizli servislerdeki üst düzey yetkililerin ağzından iddia ediliyordu.
Snowdenin Rusya devlet başkanı Vladimir Putinin koruması altına girmek üzere kaçmasının ardından Moskovanın 1 milyondan fazla gizli dosyaya erişim kazandığı düşünülüyordu.
Daha sonraları, üst düzey hükümet kaynakları, Çinin de gizli belgeleri elde ettiğini teyit etmişti.
İngiliz İçişleri Bakanlığından üst düzey bir kaynak, Snowdeni elleri kanlı olmakla suçlamış, ancak Sunday Times derhal şunu eklemişti: Her ne kadar Downing Street, bu süreçte herhangi birinin zarar gördüğüne dair bir kanıt sunmasa da.
İsmi verilen tek kaynak, Sör David Oman ki kendisi GCHQnun (Hükümet İletişim Karargahı) eski direktörüdür- Rusya ve Çinin Snowdenin dosyalarını çözmesini, İngiltere, Amerika ve onların NATO müttefiklerine zarar veren, devasa bir stratejik yenilgi olarak tanımlamıştı.
Sunday Times ise, Downing Streetten yani başbakanlık ofisinden- üst düzey bir kaynağın, Ruslar ve Çinlerin elinde bilgi var şeklindeki bir yorumunun, bu iddiaların gerçekliğine dair aksi ispat edilemez bir kanıt teşkil ettiğini ileri sürdü. Dahası, bu, Snowdenin ifşaatının insani bir bedeli olduğuna dair ilk kanıttı.
Bunun ardından İçişleri Bakanlığından bir başka üst düzey kaynak şöyle bir iddiada bulundu: Snowdenin Rusyaya neden kaçtığını sanıyorsunuz? Putin, ona boş yere sığınma hakkı vermedi. Elindeki belgeler şifreliydi; ancak tamamen güvenli değillerdi; ve şimdi de bizim ajanlarımızın ve varlıklarımızın tehdit altında olduğunu görüyoruz.
Tüm bunlar ise o eski özdeyişi kanıtlar nitelikte: Eğer birine bir yalan söyleyecekseniz, büyük olsun ve arkasında durun.
Snowden ile yakın temas içerisinde çalışmış olan Glenn Greenwald, Sunday Timesın iddialarını çürüten bir açıklama yayımlamış ve şöyle söylemişti: Makalenin tümü, ismi verilmeyen İngiliz yetkililerin ağzından görüş aktarmaktan öteye geçmezken, iddialara dair en ufak bir kanıt veya teyit sunulmuyor.
Kendisi, birçok çarpıcı yalanı şu şekilde sıraladı: Snowden Hong Kongdan ayrıldığında beraberinde herhangi bir dosya almamıştı. Bu dosyaları, birlikte çalıştığı gazetecilere vermiş, ardından da elindeki kopyaları imha etmişti ki seyahati sırasında risk almasın. Peki, bu durumda, Snowdenin beraberinde herhangi bir fiziksel mülk yok ise, Rusya iddia edilene göre (belgeleri şifreliydi, ancak tamamen güvenli değillerdi) Snowdenin dosyalarını nasıl elde etmiş olabilir?
Sunday Times, alaycı bir edayla Guardiandan gazeteci Gleen Greenwaldın erkek arkadaşı olduğu iddia edilen David Mirandanın, 2013 yılında Moskovada Snowdeni ziyaret ettikten sonra beraberinde 58.000 kadar çok gizli istihbarat belgesi ile birlikte Heathrowda yakalandığından söz ediyordu. Greenwald ise, Mirandanın hiçbir zaman Moskovaya gitmediği ve Snowden ile asla görüşmediği yönünde bir karşılık vermişti. Sunday Timesın gazetecileri, Moskovada bulunan Snowdenin beraberinde dosyalar var şeklindeki kendi kilit iddialarını desteklemek için açıkça bir yalan uydurmuşlardı. Snowdenin Hong Kongdan ayrıldığında beraberinde dosyalar olduğunu gösteren hikayelerindeki tek gerçek buydu ve bu da tamamen ve açık bir şekilde yanlıştı.
Rus ve Çin hükümetlerinin Snowden dosyası üzerinden gizli ajanların isimlerini öğrendikleri, MI6 ajanlarını, düşman ülkelerde süregiden operasyonlardaki ajanlarını geri çağırmaya zorladıkları yönündeki iddia ise, ona göre, bariz bir şekilde Sunday Timesın bir uydurmasından ibaret, keza ismi belirtilmeyen yetkililer bile Rusya ve Çinin tüm arşivi hacklediklerini iddia etmiyorlar; onun yerine Rusya ve Çinin elinde bilgi olduğuna dair üstü kapalı imalarda bulunuyorlar.
Greenwald sözlerini bitirirken şöyle bir tespite yer veriyor: Sunday Times, tarihindeki en asli ve bariz yalanlardan birini- David Mirandanın gizli belgeler taşırken Heathrowda yakalandığı sırada Moskovada Snowden ile görüşmesinden yeni döndüğü- sessiz sedasız siliverdi. Ancak bu iddia yazılı versiyonda kaldı ve dolayısıyla gazetenin geri toplatılmasını gerektiriyor.
Privacy International, Liberty, Tom Watson ve David Davies isimli parlamenterler ve daha birçok kişi, Sunday Timesın karalama kampanyasının zamanlamasına dikkat çektiler ve David Anderson QC tarafından İngiltere denetim yasalarına dair resmi raporun bir önceki Perşembe günü yayımlanması karşısında bir misilleme olduğunu ileri sürdüler. Özellikle de, bakanlığın denetiminden ziyade yargının denetiminin gerektiğine dikkat çektiler.
Bu durum, aslında telefon ve İnternet verilerinin halihazırda hep birlikte derlenmesini gerektiren bir rapora kanuni dayanağı olmayan bir inandırıcılık veriyor ve bu tür yetkilerin genişlemesi, sadece ayrıntılı bir operasyonel vaka sunarken, güvenlik güçlerinin her işe burnunu sokma alanının genişletilmesine dair bir yasallık, etkinlik ve maliyetin net bir şekilde değerlendirilmesini sağlıyor.
Anderson, aynı zamanda üçüncü taraf verilerinin zorunlu olarak elde tutulmasını destekliyor ve hükümeti, bu amaç doğrultusunda Google, Facebook gibi şirketlerin işbirliğini güvence altına alması için zorluyor. Şifreleme anahtarlarını teslim eden şirketleri destekliyor.
Hem hükümet hem de Murdoch basını açısından endişe verici olan ise; kitlesel denetime yönelik yaygın halk muhalefetiydi özellikle de niyet, herşeye burnunu sokan kesimlerin kurallarının sonbahar döneminde yasalaşması idi.
Taslak İletişim Verileri Yasası, iletişim hizmetleri sağlayıcıların kullanıcılarla temas kuran ve elektronik iletişim üretip onu aktaran herhangi bir kurum hakkında veri toplama ve tutma zorunluluğu getiren (bu veriler, onların iş ihtiyaçları açısından anlamlı olmasa bile) geniş çaplı yetkiler yaratmaktadır. Bu verilerin arasında, şifre yazılımını baypas eden ve farklı kaynaklardan gelen verileri birbiriyle bağlantılandırıp ortak bir iletişim, davranış ve faaliyet modeli veri tabanı oluşturan Derin paket muayenesi de yer alıyor.
Geçtiğimiz hafta, İstihbarat ve Güvenlik Komitesi, Hükümet İletişim Karargahının (GCHQ) milyonlarca insanın cep telefonu ve İnternet kayıtlarından yüklü miktarda kişisel veri toplamaya devam ettiğini teyit etti. Privacy International, Araştırma Yetkileri Mahkemesi (IPT) nezdinde bir yasal başvuruda bulundu ve bu uygulamanın sona erdirilmesini talep etti ABD Özgürlük Yasasının telefon kayıt metaverilerinin büyük kısmının derlenmesini görünüşte kısıtladığından söz etti. İngilterede, bu, halen 2014 yılında geçen Veri Tutma ve Araştırma Yetkileri Yasası (DRIPA) çerçevesinde yasallığını koruyor.
Buna ek olarak, geçtiğimiz ay GCHQ yetkilileri ve polis, Bilgisayar Kötü Kullanım Yasası (1990) çerçevesinde, hackerlik faaliyetleri konusunda kovuşturmadan muaf tutuldular. Bu muafiyet adımı, ilk kez geçtiğimiz Haziran ayında, bir vaka Privacy International ve yedi İnternet ve iletişim hizmet sağlayıcı tarafından IPTye getirildiğinden bir hafta sonra başlatıldı ve Ciddi Suçlar Yasası 2015e dahil edildi. IPT vakası, kullanıcıların kameraları ve mikrofonlarının içine uzaktan sızılmasına imkan veren kötücül yazılımı indirmek üzere korsanlık araçlarının sözde kullanımına odaklandı.
Snowdenin ve WikiLeaks kurucusu Julian Assangeın karalama kampanyası, devlet denetimi ve baskıyı gerekçelendirmek üzere bir korku iklimi yaratmanın genel bir çabası çerçevesinde asli bir unsurdur. Bu süreç, uzun süre İslami terörizmle mücadele adına gerçekleşti. Şimdilerde, İngiliz ve Amerikan emperyalizminin talancı hedefleri çerçevesinde, tehdidin Rusya ve Çinden geldiği söyleniyor.
Her halükarda, Britanyada ve uluslararası çapta milyonlarca çalışan insan, ülke içindeki düşman olarak tanımlanıyorlar ve demokratik hakları, istihdamı, ücretleri ve temel sosyal hizmetleri yok etmeye meyilli bir yönetici elit tarafından ayaklar altına alınıyor.