İKİLİNİN BALAYI NASIL SONA ERDİ?
Almanya Başbakanı Angela Merkel´in partisinin son seçimlerdeki başarısızlığı, pozisyonunu zayıflatırken, Avrupa Birliği (AB) liderliğine Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron talip oldu. Merkel´i rakip olarak gören Trump ise Macron´un adaylığını destekledi. Paris ile Washington arasında oluşan ittifak, ulusal liderlerin karşılıklı iltifatlarıyla renklendi. Tramp, Macron´u ‘geleceğin büyük cumhurbaşkanı´ olarak nitelerken Macron da Trump´ın ‘verdiği sözlere sadık olan politikacı´ olduğunu söyledi.
İyi geçmediği ve iki liderin de memnun kalmadığı iddia edilen görüşmenin ardından Macron, Trump´la görüşmelerinden ´´Hani derler ya, sosis gibi, içinde ne olduğunu hiç açıklamayayım daha iyi´´ diye söz etti.
‘MACRON´UN TRUMP´A ÖNERECEĞİ HERHANGİ BİR ŞEY YOK´
Rus siyaset uzmanı Dmitriy Gabitov, ABD liderinin rotasının Kongre´de yaklaşan ara seçimlerle belirlendiğini, Beyaz Saray´ın uluslararası gündeme giderek daha az ağırlık verirken, Trump için en önemli olan şeyin, seçmenlere ABD´de işsizliğin azaldığını göstermek olduğunu belirtti.
Gabitov, 'Siyasi ortaklık elbette ki harika bir şey, ancak Trump, korumacılık unsurları içeren ekonomik programına inanan Amerikalılar tarafından seçildi. Macron´un yaklaşımıysa farklı. Trump, seçmenlerin gözünde puan toplamak istiyor ve özellikle kilit eyaletlerle ilgileniyor. Amerikalı seçmenlere Fransa ile yakınlaşmanın neden gerekli olduğunu açıklamak zor. Fakat iş yerlerinin geri kazanılması, anlaşılabilecek ve ABD Başkanı´nın mantığını belirleyen bir konu' açıklamasında bulundu.‘MAÇ BAŞLADI´
Avrupa´da çoğu kişi, NATO müttefiklerinin arasındaki soğumanın geçici olmasını umuyor. AB ülkeleri, ortaya çıkan çelişkileri telafi etmek için ABD´ye defalarca imtiyaz verdi. Paris, ABD´de bir sonraki liderin gelmesini bekleyebilir, ancak bu, AB´nin ABD´yi ve oradaki seçimleri etkileyecek özel bir takım araçları olmadığı için, riskli bir politika.
Frankolog Yuriy Rubinskiy´e göre AB, seçmenlerin Demokratlara mı, yoksa Cumhuriyetçilere mi oy verecekleri konusunda kararsız olan eyaletlerde üretilen mallara gümrük vergisi getirerek Washington´a yanıt verebilir.Ancak Trump özellikle de kilit eyaletlerde kendinden emin hareket ediyor, zira işsizliğin azalmasını sağladı. ABD´nin metalürji endüstrisi, gümrük vergilerinden karlı çıkacak, makine sanayi ise ABD´nin serbest ticaret anlaşmalarından çekilmesi sayesinde ek bir itici güç kazanmış olacak. Dolayısıyla Paris ve Berlin´in, bu faktörlere karşı koyabilmesi için gerekli kaynağı bulamayabilir.