Türkiye, Uçak Gemisine Neden İhtiyaç Duyuyor?

Türkiye, Uçak Gemisine Neden İhtiyaç Duyuyor?

Türkiye, Avrupa ve ABD’nin gemi yapımcılarının buluşlarını kendi deniz kuvvetlerinin ihtiyaçlarını karşılamakta başarılı bir şekilde kullanıyor. Acaba bugün Türkiye’nin neden uçak gemilerine ihtiyacı var? Aslında yok… Sahillerini

Aleksandr Sansonov

Ankara siyasi konumunu, ordusunu, donanmasını ve ekonomisini güçlendirerek, artık kuvvetli bir bölgesel güç haline geldi. Ancak Türk elitinde, dünya güçlerinden ve güç merkezlerinden birisi ve aynı zamanda İslam dünyasının lideri olan Osmanlı İmparatorluğunun hatırası hâlâ yaşıyor. Belki de gözlerimizin önünde bu güç, yani “Osmanlı İmparatorluğu-2” projesi yavaşça da olsa, yeniden kurulmaktadır.

Çağdaş dünyada öyle bir durum vardır ki en ihtiraslı projeler bile gerçekçi olabiliyor: ABD, hızla süper güç statüsünü kaybediyor; Çin çok çabuk eski SSCB’nin yerini alıyor ve hatta bir numaralı ekonomi olmayı planlıyor (gerçi Çinlilerin ortaya koyduğu hızlı büyüme, çok kısa zamanda bir çökme tehlikesiyle karşı karşıya); İslam dünyasında Irak ve Mısır gibi eski liderler çöktü, Suriye ve Libya darbe tehlikesi altında; 'Kızıl imparatorluk' çöktü ve Ankara, Güney Kafkasya ve Kırım’da konumunu güçlendirme olanağına kavuştu; Yugoslavya’nın çöküşü Balkanlar`da etkisini arttırma olanağını yarattı ve Türk yayılmacılığının karşısına pek çok imkan çıkardı; birleşik Avrupa zor durumda ve parçalanmak üzere. Türkiye’nin konumunu sağlamlaştırıp hedefine doğru adımlar atması için şimdi en elverişli dönem.

Ekonomi ve Nüfus

Türkiye’nin ekonomisi Avrupa ülkelerinin ekonomilerinden daha hızlı gelişiyor. Örneğin Yunanistan, İtalya, İspanya ve Portekiz gibi Güney Avrupa ülkeleri kriz geçiriyor ve ne zaman bu krizi aşabilecekleri belli değil. Bu ülkeler AB’den ayrılarak yeniden kendi milli paralarını kullanabilir, bu durumda yaşam seviyeleri çok düşecek. İzlanda, İrlanda ve İngiltere gibi Kuzey Avrupa ülkelerinin birçoğu da ciddi sorunlarla karşı karşıya bulunuyor. Eski SSCB’nin Baltık ülkelerinde durum daha da feci: Halk oradan kaçıyor ve bu ülkelerin nüfusu hızla azalıyor. Türkiye 2010’da ekonomik büyüme bakımından yalnızca Çin’in gerisinde kaldı ve ekonomik güç bakımından dünyada 15. sıraya yükseldi. 2008-2009 krizi, büyüme temposunu bir ölçüde yavaşlattıysa da Türkiye’yi Avrupa`yı etkilediği kadar etkilemedi. İmalat sanayisi, tekstil, deri, gıda, kimya ve ilaç sanayisi, demir-çelik, gemi, otomotiv ve ağaç işleme sanayisi (araba üretimi bakımından Türkiye Avrupa’da 6. sırada), beyaz eşya üretimi, kereste sanayisi, inşaat sektörü ve turizm gibi alanlar gelişmiş durumda. Ülkede petrol, kömür, kurşun, çinko, demir ve bakır cevheri üretiliyor. Devlet, küçük ve orta boyutlu işletmeleri aktif olarak destekliyor.

Bu ülke, yabancı yatırımcılar için oldukça cazip. İş gücü vasıflı ve Avrupa’ya nazaran daha ucuz. Giderek “yaşlanan” Avrupa ülkelerine oranla Türkiye’de genç iş gücü daha fazla. Türkiye; Rusya, BDT ve Orta Doğu ülkeleri gibi iyi bir pazara sahip. Asya ile Avrupa arasında bir nevi “köprü” olan Türkiye`nin coğrafi açıdan son derece elverişli bir konumu var. İran ve Türkmenistan’dan Avrupa’ya petrol ve doğal gaz nakliyle ilgili büyük projeler geliştirilmektedir ve Türkiye bunlardan iyi kazanç elde edecek. Karadeniz’i Akdeniz’le bağlayan önemli stratejik yol da onun kontrolünde. Uzun deniz sahili var. Doğal kaynakları ve tarımsal üretim için elverişli geniş alanlar sayesinde, tarımsal ürünlerin ihracatını arttırmak için büyük potansiyele sahip. Dünyada gıda maddelerinin tüketiminin sürekli artışı ve “gıda için savaş” tehlikesi göz önüne alınırsa, bu çok önemli bir etkendir.

Türkiye’nin -Avrupalı ülkelerin çoğundan ve Rusya’dan farklı olarak- nüfusunun “yaşlanması” ve azalması gibi sorunları yok. 1920’li yıllarında ülkenin nüfusu 12-13 milyon iken 2010’da 73 milyondu ve bu artış devam ediyor.

İdeoloji

Türk eliti, iç ve dış politikasını başlıca dört ilkeye dayandırarak kuruyor. Birincisi, 'yeni Osmanlıcılık'tır. Kitle iletişim araçları, sinema ve gençlik politikası sayesinde, Türklere Osmanlı İmparatorluğu hakkında ideal mütalaalar ve Türkiye’nin bölgede lider rolü düşüncesi telkin ediliyor. Dış politikada ise yayılmacılığın üç yönü hakkında düşünceler var: Güneybatı yönü (Türkiye-Suriye-Lübnan-Mısır); Güney yönü (Irak ve Körfez ülkeleri); Güneydoğu yönü (İran ve Pakistan). Bu ideoloji daha “soğuk savaş” döneminde ABD ve İngiltere tarafından geliştirilmişti. O zaman Türkiye’nin SSCB’ye karşı İslam dünyası için lider konumuna getirilmesi planlanıyordu.

İkincisi, yeni Pantürkizm`dir; “Osmanlı İmparatorluğu-2” projesi çerçevesinde bir yön daha. Türkler, Azerbaycan ve Kırım Tatarları ile sıkı ilişkilerde bulunuyor, Rusya’da bir şebekesi var. Üçüncüsü ise Atatürk’ün rolünün idealleştirilmesi ile bağlantılı olarak Kemalizm`dir. Dördüncüsü de Türkiye’nin bir Avrasya ülkesi olmasıdır. Türkiye, Avrasya’nın merkezi, Asya ile Avrupa ve İslam Dünyası ile Avrupa arasında “köprü” sayılmaktadır.

Bütün bunlar, yeni bir gücün, yeni bir güç merkezinin ideolojisi için iyi bir temel yaratıyor.

Yayılmacılığın Olası Yönleri

Bu yönler oldukça geleneksel olup Türkiye’nin coğrafi konumundan kaynaklanıyor: Bu topraklar geçmişte ya Osmanlı İmparatorluğunun birer parçası ya da onun büyük etkisi altındaydı. Yayılmacılık mutlaka askeri olmayabilir; en azından gezegenimizde büyük siyasi değişiklikler ve krizler başlayıncaya kadar. Ekonomik, kültürel ve demografik yayılmacılık ise zaten yapılmaktadır.

Balkan Yarımadası: Bölgede eskiden Yugoslavya, sosyalist bloğa ait ülkeler ve Yunanistan gibi güçlü devletler bulunduğundan, orada yayılmacılık imkansızdı. Bugün Yunanistan çok zor durumda, Yugoslavya parçalanmış ve parçalanma süreci devam ediyor. Müslüman Arnavutlar ve Bosnalılar gibi güçlü ve aktif dayanak noktaları var. Rusya artık Balkanlar`daki Slavlarının “ağabeyi” değil, oralı Slavlar parçalanmış ve elitleri Batılılaşmıştır. Ayrıca Avrupa da birtakım sorunlarla karşı karşıya bulunduğu için yakın gelecekte Balkanlar`la ilgilenemeyecektir.

Güney Kafkasya: Azerbaycan zaten Ankara’nın “uşağına” dönüşüyor. Türkler giderek Azerbaycan’ın kültürüne (Azerbaycan artık Rus kültür alanının hemen hemen dışındadır), ekonomisine ve ordusuna daha büyük etkide bulunuyor. Gürcistan ise her an Müslüman Acaristan’ı kaybedebilir. Wikileaks’in yayımladığı bilgiye göre, Ağustos 2008`deki savaş sırasında Türkiye bu ülkenin güneybatı bölgesine askeri birliklerini göndermeye ve orayı kendi kontrolü altına almaya hazırdı; ancak Rusya’nın operasyonu devam ettirmek istememesi, Gürcistan’ı bundan kurtardı. Üstelik Türkiye’nin temsilcileri Kuzey Kafkasya’da ilişkiler kurmuş bulunmaktadır: Çeçen militanlarının Türk istihbarat kurumlarıyla temas ettiği bilinmektedir.

İran, Irak ve Suriye: Bu üç ülke halen baskı altında olup her an büyük kapsamlı çatışmaya sürüklenebilir. Irak’ta Türk askeri birlikleri son yıllarda Kürtlerin askeri gruplarına karşı “antiterör operasyonları” gerçekleştiriyor. Batılı basın organları ve diplomatlar, Libya ve İran’a karşı fiili bir enformasyon savaşı yürütüyor ve bu savaşın ne zaman “sıcak” savaşa dönüşeceği sadece bir an meselesi. Ankara elbette bundan belli bir “kazanç” elde etmek istiyor. Gerçi Türkiye’nin İran ile iş birliği son zamanlarda genellikle iyi gelişiyor; İsrail ile ilişkileri ise 31 Mayıs 2010’da “Özgürlük Filosuna” karşı gerçekleştirilen saldırıdan dolayı kötüleşti. Erdoğan, İsrail’i “devlet terörizmi” uygulamakla suçladı. Türkiye, İsrail hükûmetinin resmen özür dilemesini ve öldürülenlerin ailelerine tazminat ödenmesini istedi.

Askeri Gelişmenin Asıl Yönleri

Türk ordusu, gücü bakımından dünyada 10. sırada, NATO ülkeleri arasında 5. sırada bulunuyor, nükleer silahlar hesaba katılmazsa yakın gelecekte Avrupa’da 1. sırada olacak. Birinci husus, Avrupa ülkeleri- özellikle Almanya, İngiltere ve Fransa- ağır silahlarını ve ordularının personel sayısını azaltıyor. İkincisi ise savaşma kabiliyetleri oldukça düşük; yani fiilen “yüz yüze” savaşmaya, karada operasyonlar gerçekleştirmeye hazır değiller. Türkiye’de orduya saygı gösteriliyor; askerlik hizmetinden kaçan yok. Ordu mevcudu 600 bini aşıyor. Türk ordusu son yıllarda personel sayısında indirime gidiyor. Kara Kuvvetlerinin, yeni teknik araçlar ve komuta-kontrol araçlarıyla donatılıp 2014 yılına doğru, şu anda 390 bin olan personel sayısının 280-300 bine indirilmesi planlanıyor. Ancak lağvedilen askeri birliklerin envanterindeki zırhlı araçlar, jandarmaya verilecek. Kürt isyancılar ile mücadeleyi jandarmanın yapması öngörülüyor.

Türk Deniz Kuvvetleri, Karadeniz`e sahili olan diğer devletlere oranla tam bir üstünlüğe sahip olmasına rağmen hâlâ yoğun bir şekilde gemi inşasına devam ediliyor. Özellikle bu, Türk Deniz Kuvvetlerinin elindeki denizaltı filosu ve su üstü savunma füze sistemleri söz konusu olduğunda, açıkça görülüyor. Bu bakımdan Türkler olası en güçlü düşmanı olan Rus Karadeniz Filosundan 3-4 kat üstün. Hem de Türk Deniz Kuvvetlerine ait gemiler ve denizaltılar modernleştirildikçe, yeni savaş gemileri envantere girdikçe bu üstünlük daha da artıyor.

MilGem F511tipi Heybeliada Projesi uyarınca bir dizi korvet üzerinde çalışmalar yapılıyor. Yeni programa uygun olarak ilk korvetin inşasına 2007’de, ikincisinin yapımına ise 2008’de başlandı. Bu yıl ilk korvet, 2012 yılında ise ikinci korvet hizmete girecek. Bu sınıftan toplam 8 korvetin yapılması amaçlanıyor. Su üstü için TF-2000 Projesi kapsamında URO füzesavar sistemli firkateyn üzerinde çalışmalar yapılıyor. Bunlardan 4 ila 6 adet inşa edilmesi planlanıyor. Deniz Kuvvetleri müşterek komuta-kontrol sisteminin geliştirilmesi üzerinde çalışmalar yapılıyor. Yeni devriye botları, tank çıkarma gemileri yapılıyor. Yeni mayın tarama gemilerinin inşası ile ilgili bir proje mevcut. Denizaltı kurtarmaya yönelik yürütülecek arama-kurtarma operasyonlarını gerçekleştirmek için MOSHİP tipi 4 adet özel gemi inşa ediliyor. Ankara, envanterindeki eski denizaltıların modernizasyonu ve yeni denizaltıların hizmete sokulmasıyla denizaltı filosundan en az 13-14 adet daimi olarak harekata hazır gücün sağlanmasını öngören planı kabul etti.

Bir süre önce flaş bir haber yayımlandı: Türkiye Savunma Sanayii Müsteşarı Murad Bayar, gemi yapımında elde edilen başarılar sayesinde Türkiye’nin uçak gemisi bile inşa edebilme imkan ve kabiliyetine sahip olduğunu açıkladı. Oysa şurası aşikar ki Türk gemi inşa sektörü bunu kendi başına başaramaz ama ABD, İtalya, Almanya, İsveç, Norveç ve daha bazı ülkelerden şirketlerin yardımıyla yakın gelecekte bunu yapabilir. Türkiye, Avrupa ve ABD’nin gemi yapımcılarının buluşlarını kendi deniz kuvvetlerinin ihtiyaçlarını karşılamakta başarılı bir şekilde kullanıyor.

Acaba bugün Türkiye’nin neden uçak gemilerine ihtiyacı var? Aslında yok… Sahillerini savunabilmek için zaten son derece yeterli, gayet dengeli bir deniz gücüne sahip. Ama eğer Ankara kendisini müstakbel “II. Osmanlı İmparatorluğu” olarak görüyorsa -yayılmacılık peşindeki herhangi bir güç gibi- uçak gemilerine ihtiyacı olacaktır.

Hava Kuvvetlerine gelince; Ankara, ABD’den 116 adet Lockheed Martin F-35 Lightning II tipi 5. nesil avcı uçağı satın almak niyetinde. Bu uçakların teslimine 2014 yılından itibaren başlanması gerekiyor. Ankara, Lockeed Martin şirketinden 30 adet F-16 Block 50+ tipi avcı uçağı satın alıyor. Uçaklar bu yıldan başlayarak 2013 yılına kadar teslim edilecek. Türkiye bir yandan da kendi avcı uçağını geliştirme imkanını gözden geçiriyor. Yeni Türk avcı uçaklarının 2023 yılına doğru hizmete girmesi planlanıyor. Boeing, Lockheed Martin ve Saab şirketleri, Türkiye’nin milli havacılık sanayisi olan TAİ şirketinin tekliflerini destekleyebileceklerini açıkladılar. Brezilya’nın Embraer adlı şirketi de Türk tarafı ile görüşmeler yapıyor.

Türkiye kendi insansız hava araçlarını da geliştiriyor. 2010 yılında Türk proje mühendisleri 'Anka' isimli Türk yapımı, ilk insansız keşif uçağını üretti. Belli ki Türkiye bu alanda ABD ve İsrail’in başarılarına ulaşamayacak; ama hiç değilse Türkiye’nin kendi araçları olacak. Ayrıca bunları komşularına da satabilecek: Örneğin, Bakü’ye insansız hava araçlarının ortaklaşa üretimi teklif edildi.

Türkiye ayrıca tank üretimi konusunda da çalışıyor. Halen silahlı kuvvetlerin envanterinde yer alan T Leopard-1 ve M60 tipi asıl muharebe tanklarının modernizasyonuna yoğun bir şekilde devam ediliyor. Bir seri Leopard-2 tipi tank (339 adet) satın alındı. Türkiye’nin 'Altay' isimli kendi asıl muharebe tankının yapılmasına ilişkin, yürütülmekte olan bir proje var. Projenin sözleşmesi 2008 yılında imzalandı ve test için ilk partinin 2012 yılında üretilmesi hedefleniyor. (Rusya merkezli askeri konulara ağırlık veren internet sitesi topwar.ru)



Yapay zeka tabanlı sohbet robotları e-ticarette memnuniyeti artırıyor

E-ticaret platformlarında etkin şekilde kullanılan ve geçen yıl 5,39 milyar dolar pazar büyüklüğüne ulaşan yapay zeka tabanlı chatbotlar, 7 gün 24 saat e-ticaret kullanıcılarının sorularını yanıtladı.

Teknoloji

Milli uydu İMECE uzaydaki birinci yılını tamamladı

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’nin ilk yüksek çözünürlüklü yerli ve milli gözlem uydusu İMECE'nin uzaydaki birinci yılını tamamladığını duyurdu.

Teknoloji

Türk savunma sanayisi 10 yıla 13 havacılık motoru sığdırdı

Türkiye'nin havacılık motorlarında lider şirketi TUSAŞ Motor Sanayii AŞ (TEI), yaklaşık 10 yıllık dönemde 12 milli, 1 yerli olmak üzere 13 motora imza attı.

Teknoloji

Bayraktar AKINCI ASELFLIR-500 ile hedefi başarıyla vurdu

Bayraktar AKINCI, Aselsan tarafından milli olarak geliştirilen ASELFLIR-500 Elektro-Optik Keşif, Gözetleme ve Hedefleme Sistemi’ni kullanarak deniz üstünde seyreden Albatros İDA’yı başarıyla imha etti.

Teknoloji

ABD'nin Suriye'deki üssüne kamikaze İHA ve roket saldırısı düzenlendi

Zelenski: ABD yardımı, Ukrayna'nın ikinci Afganistan olmayacağının sinyalini verecek

Türkiye fırtınaya teslim! Çatılar uçtu, minareler devrildi

Netanyahu: Hamas'a yakında acı verici darbeler indireceğiz

Yapay zeka tabanlı sohbet robotları e-ticarette memnuniyeti artırıyor

AB zirvesinde Türkiye'ye ilişkin sonuç bildirisinde Kıbrıs vurgusu

Rus basınında Gazze savaşı: "Biden yönetimi Tahran'a karşı kendi ekonomik tedbirlerini hazırlıyor"

Genellikle erkeklerde görülen akciğer kanseri kadınlarda artışa geçti! İşte en önemli sebebi

Bakan Bolat'tan fahiş fiyat açıklaması: Rekabet kanununda değişiklik yapılacak

Dubai'de yaşanan sel sonrası bulut tohumlama yöntemi tartışılıyor

Rusya'nın haftalardır düzenlediği en ölümcül saldırı | Can kaybı 18'e çıktı

İsrail, Lübnan'ın güney bölgelerini fosfor bombasıyla vurdu

AB liderleri İsrail'e saldırısı nedeniyle İran'a yaptırım kararı aldı

Yunan bakandan çarpıcı itiraf! Yerli savunma hamlelerine büyük övgü: Türkiye bizden çok ileride!

İsrail'in İran'ın nükleer tesislerini vurmasından endişe ediliyor

MHP lideri Bahçeli: Yeni bir dünya savaşı cinayettir

Vücutta kolay morarma o hastalığın habercisi olabilir!

Milli uydu İMECE uzaydaki birinci yılını tamamladı

Sıcaklıklar 30 derecenin üzerine çıkacak (Bu hafta hava nasıl olacak?)

TBMM açılıyor: Gündemde kripto para düzenlemesi var

Yerel seçim dünya medyasında: İstanbul 'büyük ödül', muhalefeti bekleyen tehlike

Avrupa bu itiraf ile çalkalanıyor... Polonya Başbakanı Tusk'tan savaş uyarısı: Hazır değiliz!

Rusya, Ukranya'nın en büyük özel elektrik şirketine saldırdı

İsrail ordusu Halep'i vurdu: 38 kişi öldürüldü

Türkiye’nin iç sorunu bir PKK’dan Avrupa’nın sorunu bir PKK’ya

STK’LAR YILDIZ HOLDİNG’TE BULUŞTU

Ukrayna: Rusya, başkent Kiev'e seyir ve balistik füzelerle saldırdı

Rus istihbaratı: Fransa, ilk etapta 2 bin askeri Ukrayna'ya göndermek için hazırlık yapıyor

Erdoğan'ın iftar yemeğinde sarf ettiği cümle Yunanistan'da tepkiyle karşılandı! Hükümete çağrı yaptılar

MİT PKK'nın sözde İran sorumlusunu Kandil'de etkisiz hale getirdi

Yükleniyor