Jürgen Klimke
Boğazdaki Ülke Kendini Çok Hızlı Bir Şekilde Modernize Etti. Erdoğan ile Bunu Yapmak Her Zaman Kolay Olmasa da İlişkilerimizi Yeniden Gözden Geçirmeliyiz.
Türkiye, genel seçimler ve koalisyon kurulmasındaki zorlukların ardından ABnin kıyısındaki bir diğer huzursuz komşu ülke mi olacak? Türkiyede olabilecek karışıklıklar, Yunanistandaki durumla birlikte ve buna Kıbrıs krizinin etkileri ile Müslüman Balkan devletleri eklendiğinde bütün bölgenin istikrarını bozabilir mi?
Böylesi bir durumun söz konusu olacağını düşünmesem bile siyasi ve ekonomik istikrara sahip bir Türkiye bugün hiç olmadığı kadar önemlidir. Türkiye, Suriyedeki krizin çözümünde ve DAİŞ ile mücadelede de anahtar role sahiptir. Sadece milyonlarca sayıda Suriyeli mülteciyi kabul ettiği için dahi Türk hükûmeti ve halkı büyük bir teşekküre layıktır. Böyle bir yardımı ancak güçlü ve sağlam bir Türkiye verebilir.
Ülke, İran nükleer programı meselesinde, Ukrayna krizinde, Kafkasyada istikrar sağlanmasında, Kıbrıs sorununda, Orta Doğu ihtilafında ve özellikle İsrailin güvenliği meselesinde de önemli bir konuma sahiptir. Şu zamanda başka hiçbir ülke jeopolitik açıdan olayların bu kadar merkezinde yer almıyor.
Dolayısıyla biz Almanlar, Türkiyede ne olup bittiği hususunda umursamazlık etmemeliyiz. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) gözlemcisi olarak katılmış olduğum genel seçimler, demokratik bir şekilde yapıldı ve sonuç da demokrasinin zaferiydi.
Almanya olarak modası geçmiş bir Türkiye resmi var zihnimizde. Türkiye deyince aklımıza misafir işçiler, uygun fiyatlı ve hizmet odaklı bir tatil yöresi ve çoğu zamanda ne Avrupaya ne de Asyaya tam olarak ait olmayan gelişmemiş bir ülke geliyor.
Bu artık doğru değil. Türkiye modernleşiyor ve önemli bir ekonomi ülkesi olma yönünde gelişiyor. Ben seçim sandıklarının yerleştirildiği sınıflarda modern projeksiyonların kurulu olduğunu ayrıca sosyal medya ve modern teknik aletlerinin kullanımının inanılmaz derecede yaygın olduğunu tahmin etmezdim. Bizler, Türkiyenin 80 milyon nüfusa sahip devasa bir pazar olduğunun ve üretim bölgesi olarak en iyi olanakları sunduğunun farkında olmalıyız. AB üyesi olmasa da istikrarlı bir Türkiye, böyle bir ekonomik gelişmenin garantörüdür ve bizim ekonomimiz bundan fayda sağlıyor.
Alman siyaseti, yeni, dinamik ve bazen de zor olan Türkiyeye nasıl davranmalı? İlişkiler aynı seviyedeki iş birliği şeklinde olmalı. Biz Türkiye meselesine politik, stratejik, toplumsal ve dostane şekilde daha çok angaje olmalıyız.
İki ülke arasındaki ilişkiler, yeniden değerlendirilmeli ve ilişkilerin seviyesi yükseltilmeli. En üst düzeyde yapılacak fikir alışverişi önem arz etmektedir. Kurulan diyalog eleştirel de olabilir, hatta olmalı.
Tüm eleştirilere rağmen iki tarafın birbirine yapıcı davranması önemli. Bizim için her zaman kolaylaştırıcı olmayan Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi ortaklarla uzun vadeli stratejik menfaatleri gözeterek birlikte çalışmamız gerektiğini mevcut krizlerden öğrenmeliyiz. Türkiyenin Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu ile yaptığımız görüşmede Karslıoğlu, Almanlar ve Türklerin birbirlerini küçümsememeleri gerektiğini vurguladı. Yan yana ve birlikte büyümeye çalışsak güzel bir tablo ortaya çıkmış olmaz mı?(Almanya, Hamburger Abendblatt - 08 Temmuz 2015)