Türkiye`nin Afrika Politikası

Türkiye`nin Afrika Politikası

Afrika’nın Arap ülkelerinde kısa süre önce yaşanan kriz ve Türkiye’nin bu olaylar karşısındaki tutumu, Ankara’nın geniş bölgedeki jeostratejik rolünü artırmaya yönelik çabasına ilişkin tartışmaları alevlendirdi. Afrika kıtasın?

 

Türkiye`nin Afrika Politikası


Afrika’nın Arap ülkelerinde kısa süre önce yaşanan kriz ve Türkiye’nin bu olaylar karşısındaki tutumu, Ankara’nın geniş bölgedeki jeostratejik rolünü artırmaya yönelik çabasına ilişkin tartışmaları alevlendirdi. Afrika kıtasının Arap dünyasına gelince ise en azından benim düşüncem, Türkiye’nin 1998’den bu yana -özellikle de 2002’den sonra- izlediği yeni Afrika politikası, Türk diplomatların konuları ele alma biçimine yeni bir dinamik getirdi.

Pantelis Tulumakos

Türkiye 1998’de, bir yandan -İsmail Cem’in başlattığı- yeni çok yönlü dış politikanın sonucu olarak, diğer yandan ise 1997`de Lüksemburg’da gerçekleşen Devlet ve Hükûmet Liderleri Zirvesinde AB’ye aday statüsüne geçme başarısızlığı sonucunda, Afrika ülkeleriyle yakınlaşma fikrini daha fazla işlemeye başladı. 1998’de farklı bakanlıkların, müdürlüklerin ve özel sektörün temsilcilerinin katılımıyla Afrika’ya açılmaya yönelik Faaliyet Planı hazırlandı. Afrika’daki Türk büyükelçiler ve Afrika ülkelerinin Türkiye’deki fahri konsolosları da toplantıya katılmışlardı. Planın amacı, Afrika ile siyasi, ekonomik ve diplomatik iş birliğinin geliştirilmesiydi.

Afrika’da diplomatik düzeyde temsil öneriliyordu. Böylece mevcut 12 büyükelçilik dışında Gana, Fildişi Sahili ve Zimbabve’de yeni büyükelçilikler açılması kararlaştırıldı. Bir başka öneri, Ankara’dan ekonomik nedenlerle büyükelçilik açılması mümkün olmayan Afrika ülkelerine doğrudan büyükelçi atanmasıydı. Plan uyarınca Ankara’daki Türk diplomatlar, ikili ilişkileri geliştirmek için dönem dönem özel temsilci olarak Afrika başkentlerine gönderilecekti. Aynı zamanda üst düzey Afrika ülkeleriyle Türkiye’nin üst düzey yetkilileri arasında karşılıklı ziyaretler gerçekleşmesi ve BM’nin Afrika’ya sunduğu teknik ve insani yardım programlarına katılım öngörülüyordu.

Ekonomik alanda da benzeri faaliyetler planlanıyordu. Ticari anlaşmalar ve yatırımları koruma anlaşmaları -örneğin Afrika’ya özel teknik destek fonu oluşturulması- öncelikli yere sahipti. Aynı zamanda Türkiye’nin hem Afrika Kalkınma Bankasına hem de Afrika İthalat ve İhracat Bankasına katılımı ve ayrıca Ortak Girişimcilik Kurulu oluşturulması amaçlanıyordu. Faaliyet Planı ayrıca anlaşmaların imzalanmasıyla kültür ve eğitim alanında iş birliğini ve Afrika Etütleri Enstitüsü kurulmasını öngörüyordu. Askerî alanda da iş birliği, Türkiye’nin BM’nin barış faaliyetlerine katılımını ve Afrikalı yetkililerin de Türkiye’de askerî eğitim almak için davet edilmelerini kapsıyordu.

Bu iddialı planın uygulanması büyük oranda Türkiye’de yaşanan siyasi istikrarsızlık ve 2000-2001 döneminde ülkeyi kasıp kavuran ciddi ekonomik krizden dolayı ertelendi. Yalnızca AK Partinin Recep Tayyip Erdoğan başbakanlığında -güçlü parlamento çoğunluğuyla- iktidar olmasından sonra Türk hükûmeti bu programı uygulamaya geçti.

Türkiye’nin Afrika’ya açılımı, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından önceden ilan edilmişti. Davutoğlu 2001 yılında yayımlanan, “Stratejik Derinlik' adlı kitabında, Türkiye’nin Afrika ülkelerindeki gelişmelere, iki nedenden dolayı karışması gerektiğini ifade ediyor: Zengin yeraltı kaynakları ve Afrika ülkelerinin BM çerçevesindeki gücü. Hatta ilk aşamada bu açılım ekonomik ve kültürel alana yoğunlaşmıştı.

Buna rağmen gerçekte Türkiye’nin yeni Afrika politikası birçok alana yayıldı ve birçok kurumun ürünü oldu. Kalkınma diplomasisi düzeyinde -2003 yılında sonra- Türk İş Birliği ve Kalkınma Ajansının (TİKA) faaliyeti çok önemlidir. TİKA’nın Afrika’da üç adet Program Koordinasyon Bürosu var. Bu bürolar Etiyopya, Sudan ve Senegal’de bulunuyor. TİKA’nın faaliyetleri bir dizi alana yayılıyor: Altyapı inşası projesi, tarım, hayvancılık ve sağlık alanlarına teknik ve malzeme desteği, eğitim alanında iş birliği ve gıda yardımı. Bu faaliyetler -çeşidi ve genişliği nedeniyle- uzun vadeli yararları dışında, Türkiye ile Afrika ülkeleri arasında çok yönlü ve genişletilmiş bir iş birliği için zemin hazırlayan faktörler olarak algılanılabilir. Düşünülecek olursa bu, üst düzey Afrikalı devlet yetkilileri tarafından da doğrulanıyor.

TİKA’nın faaliyetleri dışında Türkiye, Afrika’ya uluslararası organizasyonlar aracılığıyla da yardım sundu. Bunlardan bazıları Dünya Sağlık Örgütü, BM’nin Dünya Gıda Destek Programı ve Kızıl Haç. 2005-2010 yılları arasında Türkiye farklı Afrika ülkelerine, kuraklığın ve diğer doğal felaketlerin sonuçlarını ele almak için 7,5 milyon dolarlık bağışta bulundu ayrıca 2007 yılında ilk defa İstanbul’da Az Gelişmiş Ülkeler toplantısı düzenledi. Toplantıya katılan 49 ülkeden 33’ü Afrika ülkesiydi. Zirve, bu ülkelere yardım amacıyla 20 milyon dolar sundu, bir yıl sonra ise Dünya Gıda Destek Programına 3,5 milyon dolarlık insani yardımda bulundu. Ankara’nın 2009 yılında Afrika Birliği’ne 500 bin dolarlık destek sağladığını ifade etmekte fayda var.

Afrika ülkeleriyle Türkiye arasında din alanında da iş birliğini genişletme konusunda çaba gösterildi. 2006’da İstanbul’da Afrika Kıtasının İslam Ülkeleri ve Toplumları Dinî Liderleri Görüşmesi gerçekleşti ve bu toplantıya 21 ülke katıldı. Liderler, Afrika ülkelerinde Osmanlı-Türk tarzı camiler inşa edilmesi ve uluslararası ilahiyat okulları açılarak İslam etütleri alanında uzun vadeli eğitim iş birliği gerçekleştirilmesi talebinde bulundular. Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı bu olumlu talebe yanıt vererek Afrika ülkelerinden gelen imamların eğitimi için burs programı geliştirdi. Bu program çerçevesinde Türkiye 2009’da -Afrika’daki büyükelçilikleri aracılığıyla- 300 Müslüman öğrenci davet etti.

Diplomatik düzeyde de benzeri bir hareketlilik yaşandı. Türkiye 2005 yılını “Afrika yılı” ilan etti. Aynı yılın mart ayında ise Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Etiyopya ve Güney Afrika’yı ziyaret etti. İlk defa bir Türk Başbakan ekvatorun güneyindeki bir Afrika ülkesini ziyaret ediyordu. Ayrıca aynı yıl Türkiye, Afrika Birliğinde gözlemci statüsüne sahip oldu, 2008 Ocağında ise Birlik, Türkiye’yi “stratejik ortak” ilan etti. Afrika Birliğinin Japonya, Hindistan, İran, Güney Kore, Güney Amerika, AB ve Çin ile stratejik ittifakları olduğu göz önünde bulundurulursa hiç şüphesiz bu, çok önemli bir gelişmeydi. Kanada ve ABD’nin stratejik ortaklık yapma talepleri hâlâ görüşülüyor. Aynı yılın ağustos ayında “Ortak Gelecek İçin Dayanışma ve İş Birliği” başlığı altında Türkiye-Afrika İş Birliği Zirvesi gerçekleştirildi. Zirveye Afrika Birliği üyesi 50 ülke katıldı. Ayrıca toplantının 2013’te çalışmalarını bir Afrika ülkesinde tekrarlaması kararlaştırıldı.

Türkiye’nin Afrika ile olan iş birliği ekonomik alana da yayıldı. Türkiye 2008 Mayısında Afrika Kalkınma Bankası’na üye oldu ve aynı zamanda Doğu Afrika Kalkınma Yönetimi ve Batı Afrika Devletleri Ekonomi Topluluğuyla ilişkilerini güçlendirdi. Buna paralel olarak Türkiye Dış Ekonomi İlişkileri Kurulu (DEİK), Ankara’nın Afrika’daki faaliyetlerini artırma çabaları çerçevesinde sekiz girişimcilik kurulu kurdu. Bu kurullar Etiyopya, Mısır, Cezayir, Libya, Fas, Güney Afrika, Sudan ve Tunus’ta faaliyet gösteriyor. Türkiye 2008’de girişimcilik alanında faaliyetlerini hızlandırmak için Afrika’daki 12 büyükelçilik dışında 15 yeni büyükelçilik daha açmaya karar verdi. Bir sonraki yıl hükûmet, belirlenmiş ülkelerdeki büyükelçiliklerin faaliyete geçmesi için sekiz yeni büyükelçi tayin etti. Şu an üç yeni büyükelçiliğin açılması işlemleri tamamlandı, yedi büyükelçiliğin açılmasına dair görüşmeler devam ediyor.

Aşağıdaki cetvelden de belli olduğu üzere ticari alışveriş endeksleri de Afrika’ya açılımın Türk ekonomisi üzerindeki olumlu etkilerini gösteriyor:

1999 yılında Türkiye’nin Kuzey Afrika’ya ihracatı 1.344 milyon, ithalatı ise 1.404 milyon dolardı ve 60 milyon dolar bir açık vardı. 2009 yılında bu rakam 7.447 milyon dolara çıktı. Bu demektir ki 10 yıl içinde 5,5 misli arttı. Bu ülkelerden ithalat hacmi ise 3.542 milyon dolara ulaşarak, 3.905 milyon dolar fazlalık yarattı. Türkiye’nin Sahra’nın altında kalan Afrika bölgesiyle alışverişi de buna benzer. 1999 yılında Türkiye’nin bu bölgelere ihracatı 311 milyon dolar iken 2009 yılında 2.732 milyon dolara ulaştı, başka bir ifadeyle dokuz kat arttı. Buna karşılık ithalat 1999 yılında 283 milyon dolar iken 2009 yılında 2.158 milyon dolara ulaşarak, 1999 yılının 28 milyon fazlalığına karşılık 574 milyon dolar fazlalık yarattı. Genel görüntü iyi bir örnek veriyor: Afrika kıtası kapsamında Türkiye’nin 1999 yılındaki dış ticaret dengesinde açık 32 milyon dolardı. 10 yıl sonra bu denge tamamen değişmiş 4.479 milyon dolar fazlalık sağlamıştı. Afrika piyasasının Türkiye’ye geniş ekonomik perspektifler sağladığı anlaşılıyor. Örneğin 2010 Kasımında Fransa, ticarette Çin’e karşı rekabet amacıyla, Türkiye ile Afrika’ya yönelik ortak ticaret iş birliği niyetini açıkladı.

Siyasi düzeyde Türkiye-Afrika iş birliğinin meyvesi Afrika ülkelerinin büyük çoğunluğunun 2008 yılında, Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine adaylığını desteklemesi oldu. Zaten uzun vadede Türkiye, BM gibi uluslararası forumlarda iş birliğinde, bölgesel ve dünya konularında görüş teatisinde bulunacağını ümit ediyor.

Örnek Olarak Sunulan Bazı Sonuçlar

Afrika kıtasındaki Arap ülkelerinde bugün yaşanan gelişmeler -temel referans noktası Libya-, Türkiye’nin bölgedeki rolüyle ilgili diyaloğu yine ön plana çıkardı. Türkiye’nin yerleşmiş demokratik kurumları ve Avrupa yönlü bir İslam ülkesi olarak Arap dünyası için etkin siyasi bir model olabilmesi durumu da ayrıca temel bir soru oluşturuyor.

Aslında Türkiye’nin etkin model fikri, açıklamalar düzeyinde iyi çalışıyor ancak uygulamadaki işlevselliği oldukça şüpheli. Arap dünyasındaki düşünce tarzları ve bu tür bir perspektife karşı engelleyici rol oynayan hâkim sosyal ve siyasi iktidar grupları bir yana, ideolojik bir “transplantasyonun” zayıflığı defalarca kanıtlanmış durumda. Arap dünyasının bir kısmında bugün olanlar elbette kurulu düzenle bir bakıma ipleri koparmak demektir fakat güvenilir öngörülerde bulunmak için hâlâ çok erken. Türkiye’nin bir nevi kültürel etkisi olabileceğini kabul etsek dahi bu, Afrika kıtasında özellikle güçlü bir ekonomik ve diplomatik varlığın etkisi sayesinde olacak.

Türkiye’nin özellikle 2002 yılından sonra uyguladığı Afrika politikası, bu kıtaya jeostratejik etkisini yayma yönündeki net iradesinin bir ifadesidir. Ekonomik faaliyetleri ve siyasi yaklaşımı bugüne kadar başarılıydı. Bu girişimlerin uzun vadeli olduğu tespiti daha da önemli: Birçok alanda, siyasi, diplomatik, kültürel ve ekonomik alanlarda güçlü bir iş birliğinin temellerini atmayı amaçlıyorlar. Bu, Türkiye’nin geniş bölgedeki rolünü de güçlendirecektir.

Arap ülkelerinde yerleşmiş çıkarları, -bir dereceye kadar Ankara’nın uyguladığı Afrika politikasının ürünü- Türkiye’nin bu alanda gelecekte de güçlü olma amacının kesin bir belirtisidir. Zaten diplomasi ve işletme alanında Türkiye’nin Afrika’daki varlığı arttıkça müdahale gücünün de artacağı aşikârdır.

Bölgede Türk işletmeciliğinin güçlenmesini olumlu yönde etkileyen iki faktör var: Birincisi Türkiye’nin bu kıtada sömürgeci geçmişinin olmamasıdır. Bu gerçek ve Türk tarafının eşit düzeyde iş birliğinden yana olduğunu vurgulaması, iş birliğinin Afrikalı liderler tarafından olumlu karşılanmasında büyük rol oynadı. İkinci faktör, Ankara’nın Afrika yönündeki yeni politikasının petrol konusuyla ilgisi olmayan ekonomik alanlara dayanmasıdır. Petrol konusu nasıl olsa uluslararası güçlerin var olan krize karışmalarının en önemli nedeni ve Arap toplumlar arasında kaygılara neden oluyor. Bu bağlamda Türkiye’nin, kazandıklarını krizden sonra da sürdürmesi doğaldır.

Bu tespitler, Türkiye’nin Libya konusundaki rolüne ilişkin analizlerin temel fikrine dokunmuyor: Türkiye, Arap dünyasındaki imajını, aynı zamanda geniş bölgedeki jeostratejik rolünü de güçlendirmeyi amaçlıyor. Ancak bu amacı bir yana, Türkiye Afrika’da bağımsız bir ekonomik ve diplomatik gündeme sahip ve bu da aktif rol oynaması için itici bir güç oluyor. Tabii bu gündem hedeflerinin, paralel olarak yukarıda sözü geçen amaçların da yerine getirilmesine yardımcı olduğu kolayca anlaşılıyor. ( ELİAMEP - Yunanistan Avrupa ve Dış Politika Vakfı’nın İnternet Sayfası)

 



Türkiye'nin kalkınma hamleleri yeni müfredatta

Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB) kamuoyunun görüşüne sunulan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kapsamında hazırlanan yeni müfredat taslağındaki çeşitli derslerde, Türkiye'nin kalkınma projelerine dair içeriklere de yer verildi.

Teknoloji

Yapay zeka finans sektöründe izlerini artırıyor

Yapay zeka teknolojisi finans sektörünün geleceğini belirlerken yasal düzenlemelerden hayata geçen uygulamalara kadar çok sayıda yenilik hem sektöre hem de son kullanıcıya fayda sağlıyor.

Teknoloji

Yapay zeka tabanlı sohbet robotları e-ticarette memnuniyeti artırıyor

E-ticaret platformlarında etkin şekilde kullanılan ve geçen yıl 5,39 milyar dolar pazar büyüklüğüne ulaşan yapay zeka tabanlı chatbotlar, 7 gün 24 saat e-ticaret kullanıcılarının sorularını yanıtladı.

Teknoloji

Milli uydu İMECE uzaydaki birinci yılını tamamladı

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’nin ilk yüksek çözünürlüklü yerli ve milli gözlem uydusu İMECE'nin uzaydaki birinci yılını tamamladığını duyurdu.

Teknoloji

Tüm gözler Kahire'de... Hamas'tan 'İsrail' açıklaması: Ciddi bir anlaşmazlık yok

İsrail basını 'kâbus senaryosu'nu yazdı: Netanyahu için tutuklama emri çıkarılacak! IDF kanlı plana onay verdi

Zelenski dünyaya duyurdu: En az 7 Patriot sistemine ihtiyacımız var

İsrail'den Lübnan'a hava saldırısı! Cemaat el-İslami lideri Musab Halaf öldürüldü

İsrail, Gazze'deki savaşı sürdürme planlarını onayladı

Irak, 30 yıl aradan sonra Türkiye sınırında üs kurdu

Türk SİHA'ları Yunanistan'ı masrafa soktu: Milyarlık programa onay verdiler

Türkiye'nin kalkınma hamleleri yeni müfredatta

AVRASYA BİR VAKFI BİLİM TEKNOLOJİ DERNEĞİ KONFERANSI (27 NİSAN 2024)

Üst düzey isim İstanbul'da dünyaya duyurdu! Hamas'tan İsrail'e tarihi çağrı

İlham Aliyev: Fransa, Hindistan ve Yunanistan, Ermenistan'ı silahlandırıyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail ile ticaret tartışmalarına noktayı koydu: O iş bitti

ABD Başkanı Biden, İsrail ve Ukrayna'yı kapsayan 95 milyar dolarlık yardım paketini imzaladı

İsrail'in "konforlu mağduriyeti"

Meteoroloji'den 44 ile toz taşınımı uyarısı! Göz gözü görmeyecek

Yapay zeka finans sektöründe izlerini artırıyor

ABD'nin Suriye'deki üssüne kamikaze İHA ve roket saldırısı düzenlendi

Zelenski: ABD yardımı, Ukrayna'nın ikinci Afganistan olmayacağının sinyalini verecek

Türkiye fırtınaya teslim! Çatılar uçtu, minareler devrildi

Netanyahu: Hamas'a yakında acı verici darbeler indireceğiz

Yapay zeka tabanlı sohbet robotları e-ticarette memnuniyeti artırıyor

AB zirvesinde Türkiye'ye ilişkin sonuç bildirisinde Kıbrıs vurgusu

Rus basınında Gazze savaşı: "Biden yönetimi Tahran'a karşı kendi ekonomik tedbirlerini hazırlıyor"

Genellikle erkeklerde görülen akciğer kanseri kadınlarda artışa geçti! İşte en önemli sebebi

Bakan Bolat'tan fahiş fiyat açıklaması: Rekabet kanununda değişiklik yapılacak

Dubai'de yaşanan sel sonrası bulut tohumlama yöntemi tartışılıyor

Rusya'nın haftalardır düzenlediği en ölümcül saldırı | Can kaybı 18'e çıktı

İsrail, Lübnan'ın güney bölgelerini fosfor bombasıyla vurdu

AB liderleri İsrail'e saldırısı nedeniyle İran'a yaptırım kararı aldı

Yunan bakandan çarpıcı itiraf! Yerli savunma hamlelerine büyük övgü: Türkiye bizden çok ileride!

Yükleniyor