El Kuds El Arabi
Türkiyenin başlıca üç gazetesinin aktardığına göre Ankaradaki yetkililer, Suriye toprakları içerisinde 110 km uzunluğunda ve 35 km derinliğinde tampon bir bölge kurulması hususunda orduyu, planlar geliştirmeye yönlendirdi. Bahsi geçen haberlere göre amaç, bir taraftan İslam Devleti örgütünün artan tehlikesini uzaklaştırmak, diğer taraftan da ülkenin sınırında bir Kürt yapısının oluşmasını engellemek.
Bu haberler, ülkedeki üst düzey askerî ve siyasi yetkililerin son günlerde yoğun toplantılar yapmalarıyla ile eş zamanlı olarak gündeme geldi.
Ancak ne oldu da Suriye muhalefetinin dört yıldan uzun bir süredir alınması için çağrı yaptığı -uluslararası ve bölgesel çevrelerin ve Amerikanın karşı çıktığı- bu karar alınabildi?
Bu karar, sadece Türkiyenin Suriye sınırındaki askerî gelişmelerle ilgili değildir; ayrıca Türkiyedeki son seçimlerle de alakalıdır. Zira seçimlerde HDPnin 80 sandalye elde etmesi, Türkiyedeki çeşitli kesimlerin sinir uçlarına dokunmaya yetti.
YPGnin Ayn el Arap, Kamışlı, Haseke, Afrin ve Tel Abyadda yaptığı operasyonların, Suriyedeki Kürt nüfusun barındığı bölgeleri Batı Kürdistan adı altında birleştirmeyi amaçladığı Türkiyedeki askerî ve siyasi yetkililerce bilinmektedir.
Amerikanın yönettiği uluslararası koalisyonun Suriyedeki hava saldırılarının, karadaki Kürt güçlerinin yüksek koordinasyonuyla gerçekleştiğini söylemeye zaten gerek yok. Bu durum şu gibi önemli soruları gündeme getirmektedir:
-Neden Amerika, Suriyede bir Kürt devleti kurma eğilimi konusunda Halk Savunma Birliklerine (YPG) yardım ediyor hem de bu durum, Türkiye açısından büyük bir tehlike barındırıyorken?
-Söz konusu karar, Ankaranın stratejik çıkarını görmezden gelen Washingtona, Türkiye Devletinin verdiği bir cevap mı?
-NATO üyesi Türkiyenin, ABDnin onayı olmadan bu büyüklükte bir askerî adım atması mümkün mü?
Bu sorular, uluslararası ve bölgesel çevrelerin Suriye politikalarının yarattığı karmaşık sorunları gözler önüne sermektedir. Bu politikalar, despot bir rejime karşı ortaya çıkan barışçı halk devrimini, Suriyelilerin ağır bedeller ödediği bir savaş meydanına dönüştürdü.
Türk yetkililerin söz konusu kararı -tabi gerçekleşirse- Türk derin devletinin, ülkenin dokusu üzerinde büyük bir tehlikenin varlığını hissettiği; keza Türkiyenin kendi yapısını savunma konusundaki kararlılığı bağlamında bölgesel ve uluslararası bir kanaatin yükselmekte olduğu anlamına gelir.
Büyük ve zor bir karar. Acaba Türkiye bu kararı uygulayabilir mi? (İngiltere, El Kuds El Arabi - 28 Haziran 2015)