Yasin Aktay İle Söyleşi

El Kanat

SUNUCU: Türkiye, bölgede ekonomik olarak yıldızı parlayan ve Arap Baharı sonrasında Arap dünyasında etkin politika izleyen bir ülke. Türkiye, haziran ayında genel seçimlere doğru gidiyor ve ülkedeki siyasi partilerin hazırlıkları ve çekişmeleri bariz olarak her alanda ortaya çıkmaya başladı. Bütün bu konuları konuşmak üzere Ankara’dan Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sayın Yasin Aktay bizlerle. Sayın Aktay, öncellikle Türkiye’nin Arap ülkeleriyle olan ilişkilerinin ana unsurlarını ve temellerini anlatır mısınız?

YASİN AKTAY: Bütün Arap ülkeleri ve halkları Türkiye için birer kardeştir. Zira Türkiye’nin Arap ülkeleriyle olan ilişkileri, tarihsel ve kültürel boyutlarıyla iyi olmak zorunda. Bütün İslam ülkeleri birbirine yakın olmalı. Türkiye, Arap ülkelerindeki halkların doğal olarak temel halk ve özgürlerine saygı gösteriyor. İslam âlemi, bütün dünyadaki çatışmaların ve savaşların odağı haline geldi. İslam âlemi bunu hak etmiyor ve ne yazık ki herkes, İslam adını kullanarak birbirini öldürüyor.

SUNUCU: Türkiye, bölgedeki halkaların demokratik ve özgürlük çığlıklarına saygı duyuyor ve bunları destekliyor. Türkiye’nin bu davranış biçimiyle ne hedefliyor?

AKTAY: Türkiye’de Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidara gelmesinden sonra, ülkedeki demokratik standartların ve insan haklarının eşiği yükselmeye başladı. Kürtler, ülkede dışlanmıştı ve Kürtçe konuşmalarına müsaade edilmiyordu. Ülkedeki laikler, Kürtçenin yanı sıra Arapça ve diğer dillerin konuşulmasına asla izin verilmiyordu. Ezanın Arapça okunması ve başörtüsünün takılması yasaktı. İfade özgürlüğü yoktu. Ancak şimdiki duruma baktığımızda, herkes serbestçe dinî vecibelerini yerine getirebiliyor ve başörtüsünü takabiliyor. AK Partinin bu özgürlüklerin gelmesinde ve demokrasinin yayılmasında büyük katkısı oldu. Ülkedeki yeni vizyonumuz doğrultusunda vatandaşlarımıza birçok alanda hizmetler sunulduğu gibi, devletin de siyaset kavramı değişmeye başladı. Dışarıda ise hiçbir ülkenin içişlerine müdahale etmemiz mümkün değil ve Türkiye’nin tecrübesini diğer ülkelere ihraç edemeyiz. Ancak bütün arzumuz, o ülkelerde insan haklarına riayet edilmesi ve insanlara daha fazla özgürlük ve demokrasi tanınması. Yeni nesil, bu küreselleşmede diğer ülkelerde gördüğünü haklı olarak kendi ülkesinde görmek istiyor.

SUNUCU: Türk- Arap ilişkilerine dönelim. Suudi Arabistan’daki değişiklik ve Kral Salman’ın gelmesinden sonra, Türkiye- Suudi Arabistan ilişkilerinde değişiklik ve birbirine daha yakın bir bakış açısı görebilecek miyiz?

AKTAY: Türkiye, her zaman Suudi Arabistan ilişkilerine önem veren ve ilişkilerinin iyi olması yönünde çalışan bir ülke. Zira Suudi Arabistan önemli bir ülke ve hiç kimse bu ülkeyi dışlayamaz. Türkiye, Suudi Arabistan ile gerek bölgede gerekse uluslararası arenada birçok konuda işbirliği içinde. Geçmişte Mısır konusunda Suudi Arabistan ile ihtilafa düştük ve bu bir sır değil. Suudi Arabistan’ın Mısır konusundaki düşüncelerini değiştirmesini arzuluyoruz zira Mısır’daki kanlı darbe katliamlara ve birçok kişinin haksızca ölmesine neden oldu. İslam âlemi bu katliamları hak etmiyor. Bu katliam manzaraları, yabancıların İslam’dan nefret etmesine neden oluyor. Bütün Körfez ülkeleri Mısır’da cereyan eden insan hakları tecavüzlerini ve gerçekleşen katliamları izliyor ve destekliyor. Bunu uluslararası camiaya açıklamak çok zor. Yeni Suudi yönetiminden bu konuda daha ılımlı mesajlar ve ılımlı bir bakış açısı bekliyoruz.

SUNUCU: Bölgede Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’dan oluşan yeni bir eksenin oluştuğu yönünde bilgiler geliyor. Bu ne derecede doğru?

AKTAY: Başından beri Katar ile ilişkilerimiz iyiydi ve ilişkilerimiz bu şekilde devam ediyor. Biz eksenler üzerinde kurulan ilişkilere sıcak bakmıyoruz. İstiyoruz ki bölgedeki bütün ülkeler arasında müşterek, sağlıklı bir vizyon olsun, yakınlaşma olsun. Bütün Müslümanlar arasında ortak bir söyleme ihtiyacımız var, güçlü olmamız lâzım. Neden birbirimize karşı eksen oluşturalım? Aramızda eksenler olmasın. Bütün Müslümanlar bir olsun.

SUNUCU: Türkiye’nin Arap ülkeleriyle olan ilişkilerindeki ana unsurlardan bahsettiniz. Türkiye’nin İran ile olan ilişkilerinin temellerine değinebilir misiniz?

AKTAY: Maalesef İran, oynadığı rol ve izlediği politikayla Arap ve Müslüman ülkelerin üzerinde olumsuz etki yaratıyor. Biz İran ile komşuyuz. Türkiye, bölgedeki ülkelerin arasındaki ihtilafları gidermek için her zaman arabuluculuk yapan bir ülke. Öte yandan İran’ın dış siyasetine baktığımızda, Şii eksen üzerinde bir siyaset izlediğini görebiliyoruz. Bu düşünce tarzı ve politikanın kimseye yararı yok. Bu tür politikalar, Müslümanların arasında fitne ve fesada neden oluyor. İranlı kardeşlerimize, bu politikalarından dönmeleri yönünde çağırıda bulunuyorum.

SUNUCU: Irak konusuna geçelim. Türkiye’nin Irak merkezî hükûmeti ve Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ile de ilişkileri gayet iyi. Irak’taki sorunun çözümü noktasında Türkiye’nin ne gibi rolü olabilir?

AKTAY: Maliki’nin Şii eksenli ve Sünnileri dışlayan bir politika izlemesi sonucu, Irak’ta son zamanlarda gördüğümüz mezhep çatışmalarının fitili ateşlenmiştir. Türkiye, Maliki’nin bu siyasetini her zaman eleştirmiş ve bu siyasete karşı gelmişti. Şimdi Irak ile yeni bir sayfa açtık ve bunda da umutluyuz. Irak’taki bütün kesimler arasında kucaklaşma sağlamak için yapıcı bir rol oynamaya her zaman hazır olan Türkiye, Irak’ın bütün kesimlerinden oluşacak bir yapının Irak için fayda sağlayacağını düşünüyor. Zira bölünmenin hiç kimseye faydası yok.

SUNUCU: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son günlerde bazı Afrika ülkelerini ziyaret etti. Türkiye’nin Afrika ajandasında neler var?

AKTAY: Türkiye, Afrika açılımında olduğu gibi gelecek dönemde dış politikasını ve diğer ülkelerle ilişkilerini sıcak tutmaya çalışıyor. Türkiye’nin Afrika açılımı 2005 yılında başlamış, bu kıtadaki büyükelçilik sayısı artırılmış ve Afrika ile yapılan ticaret hacmi yirmi milyar dolara çıkmıştır. Afrika, yatırımlar için müsait bir yer. Ancak Türkiye, bu kıtada insani yatırımlara da öncelik veren bir ülke. Somali’de olduğu gibi. Afrika’ya yapılan yardımlarda Türkiye birinci sırada. Türkiye’nin Latin Amerika’ya da açılımı söz konusu. Zira Türkiye, dış politikasında eskiden olduğu gibi sadece Avrupa ile tek çeşit ilişki yerine bütün ülkelerle ilişki çeşitliliğine önem vermeye başladı.

SUNUCU: Türkiye’deki siyasi partiler, genel seçimlere hazırlanıyor. Siz parti olarak seçimden ne umuyorsunuz?

AKTAY: Bildiğiniz üzere Adalet ve Kalkınma Partisi olarak şimdiye kadar üç genel seçim, üç mahalli seçim ve iki referandum geçirdik. Haziranda yapılacak genel seçimler, dördüncü genel seçimimiz olacak. Şimdiye kadar Türkiye’de alışılmışın dışında, AK Parti girdiği bütün seçimlerden kazançlı çıkmış ve oylarını artırmıştır. Bu, Türkiye’nin tarihinde olmayan bir şey. Bu başarılı sonuçlar, Türk halkının hükûmetine olan artan güvenini gösteriyor. Yaptığımız kamuoyu araştırmalarında Ak Partinin oyu yüzde 45-50 civarında gözüküyor.

SUNUCU: Cumhuriyet Halk Partisinin (CHP) Fethullah Gülen ile ittifakına nasıl bakıyorsunuz?

AKTAY: Cumhuriyet Halk Partisi, söz konusu cemaatin rehini durumunda. Bu cemaat mafya gibi çalışıp ses ve görüntülerle bu partiye ve liderlerine şantaj yapıyor. Zira bu parti, cemaatin talimatları dışında herhangi bir fikir ortaya koyamaz. Maalesef Gülen cemaati, birçok mafya grubundan daha tehlikeli.

SUNUCU: Türk hükûmetinin paralel yapıyla mücadelesi ne aşamada? Söz konusu yapı hâlâ Türkiye’nin istikrarı üzerinde bir tehlike yaratıyor mu?

AKTAY: Söz konusu cemaat, bütün yabancı basın organlarında Türkiye’yi kötüleyen ve aşağılayan bir kampanya yürütüyor. Yalan ve iftiralarla Türkiye’ye karşı çalışıyorlar. Ancak Allah’a şükürler olsun ki hükûmetimiz her zaman yaptığı gibi halkına güveniyor ve bu cemaate karşı desteğini halkından alıyor. Söz konusu cemaat Siyonistlerle beraber çalışarak Türkiye’ye karşı karalama kampanyaları yürütüyor. (El Kanat - 24 Şubat 2015)