Bölgenin Türkmen olarak tanımlanan köylerinden Topal Ali Köyü´nde de Mahzenli Ali Efendinin manevi itibari geçerlidir. Köy halkı, dedeleri Hacı Mirze Ocağı´ndan Mahsenli Hazretlerinin müridi Topal Ali, Mahsenli´ye oradan da köyün kurulmuş olduğu Topal Ali köyüne gelir. Köy halkı Sünni Türkmenlerden oluşmuştur. Toplam 35 hanedir. Bütün köy aynı aileden aydınlardan oluşmuştur[1].

Bu köyde ay ve güneş tutulunca 1 Fatiha ve 3 ihlâs okunarak dua edilip Allah´tan güne ve ayın tutulmaktan kurtulması istenir. Halk bu ve benzeri sıkıntılarından kurtulmak için dualarını daha ziyade Mahsenli Ai Efendiyi ziyarete gider ve onun türbesinde dua ederler. Ondan bahsedilirken “Allah makamını iyi eylesin” diye ilave yapılır[2].

Bu Sünni köyünde sık olmasa da alevi ile evlilik başlamıştır. Geçmişte pek bu tür evlilikler görülmezdi[3]. İncelediğimiz bölgenin diğer Alevi ve Sünni köylerinde de edindiğimiz intiba mezhep farklılıklarının geçmişe nazaran evlenmelere engel olmadığını göstermiştir.

Topal Ali Köyü Ali Sünni Müslüman halkın anlatılarında da yakın zamanın cinli perili hikâyeler yer alır. Geceleri daha ziyade Cin Alayları´nın düğünlerine rastlandığı ifade edilir. Bu köyden Kürt Mehmet bir gece peri kızlarına yakalanmış, perilerden birisi ile evlenir, çok geçmeden bunalıma girer ve rahatsızlanıp ölür[4].

Köylerde cinlerle ilgili genel kanaat onların kom ve samanlıklarda yaşayabilecekleri karanlıkta, nokta halinde ışık parıltısı gibi dikkati çekebildiklerine, onlardan korunmak için besmele getirmek gerektiği şeklindedir[5].

Bu köyün halk inançlarına göre Al Karısı´ndan korunmak için ‘Al Bezi´ ve Kur´an-ı Kerim, ekmek parçası loğusa kadının odasına konur[6].

Bu köy halkının uğursuz hayvanı olarak baykuş bilinir. Baykuşun tünediği ev virane olur” inancı vardır[7]

Baykuş´un Türk kültürlü halkların genelinde uğursuz sayılmaları yanında onun kutlu kuş olduğunu kabul eden Türk kesimlerinin de olduğu bilinmektedir. Mesela bir Kırgız genç kız merasim kıyafetinin kalpağına baykuş tüğü takmak ister ve böylece kut bulacağına işlerinin de iyi gidebileceğine inanır[8]. Bu tespit bize bazı kuşların ongun da olabildikleri gerçeğinden hareketle şu noktaya götürmektedir. Ongunların hayır ve şer denilebilecek veya yardımcı olmalarının yanı sıra ceza da verebilecekleri özellikleri bilinmektedir. Buradan hareketle aynı kültür coğrafyasındaki ortak kültürü paylaşan halkların farklı ongun kuşlarının olabileceği ve yaşamlarında bu ongunlarla ilgili farklı hatıralarının olduğu söylenebilir.

Topal Ali Türkmen köyü düğünlerinde gelin fesinin üzerine sadece Al tavuk teleği bağlanırdı.. Esasen başka kuş türü hayvan teleği bulmak kolay değilken ak tavuk teleği çok kere al renge boyanırdı.[9]

Abdallar[10] 

Yozgat merkeze bağlı köylerden Kırıksoku/Abdallarda toplam 10–12 hane vardır.  Bu yöreye Abdallar; Sarkışla, Alaçayır,  Akdağmadeni, Yeşil Oymak´dan gelmişlerdir[11]. Genelde ekonomik durumu fazla iyi olmayan insanlardır. Hayvancılık ve tarla ziraatı ile geçinirler. Neşeli insanlar olmakla beraber büyük ölçüde gurbetçi hayatı yaşarlar. Buradaki Ali Baba Türbesinin kapı eşiğindeki kırık sokudan köy ismini almıştır. Bu toplum gençlerini erken evlendirmeleri ile bilinir. Gençler çoğunlukla 18–19 yaşlarında evlenirler. Köyün halkı çoğunlukla düğün türü eğlencelerde Yozgat´ta müzisyenlik yapmaktadır. Neşet Ertaş´ın parçaları çok yaygın bir biçimde terennüm edilir. Bu toplumda geçmişte ailedeki çocuk sayısı 12-14´e kadar çıkardı. Şimdilerde 1–2 çocuklu olmakla yetinilmektedir. Misafir perver insanlardır “”Tanrı misafiri Hızır kendisidir” derler Muzip bir Abdal söylemi ile “Abdallarda çapa vurdukça çocuk çıkar” geçmişteki ev doğumları tamamen terk edilmiş şimdilerde bütün doğumlar hastanelerde olmaktadır. Sezaryenle doğumu anlatırken “Şimdilerde dana çıkarır gibi çocuk çıkarılmaktadır” demektedirler[12].

Ali Baba ziyaret yeri her türlü sıkıntı ve ihtiyaç için başvurulan bir mekândır. Yola çıkacak kimseler yola çıkmadan evvel ve çocuğu olmayanlar çocukları olsun diye, kısmetinin bağlı olduğuna inananlar ise kısmetlerinin açılması gibi hacetlerinde Ali Baba´ya başvururlar. Ali Baba´yı ziyaret edenler 1 Fatiha ve 3 ihlâs süresi okur “Ali baba şu işimi rast getir” derler.[13]

Abdal toplumunun önemli ziyaretlerinden birisi de Alemdar köyünün yanındaki Tırtıldı Baba´dır. Buranın ziyaret adap ve inançları da aynıdır[14].

Abdallar´ın köylerinde hem okul ve hem de cami var. Caminin imamı 4–5 yıl evvel tayin olmuştur. Alevi olarak bilinmeleri ve kendilerini Alevi olarak tanıtmalarına rağmen Cem Evleri yoktur. Sıkça tekrarlanan bir Abdal sözüne göre “Zenginin uygunsuzluğu görülmez fakir bir hata yapsa gel bakalım ceme denir dara çekilir” Camide Cuma günleri 15–20 kişilik cemaat oluşmaktadır. Abdallar´ın çevre köyleri hep Sünni´dirler. Aralarında inanç farkından kaynaklanan bir sorun yaşanmaz. Karşılıklı düğünlere cenazelere gidilir birlikte yenilip içilir.  Diğer Abdal köylerinden Elmalı, Kırtıllar, Savrıklı, Gölpınar ile özel bir ilişkileri yoktur. Eskilerin dinlediklerine göre Erzurum´un Hacı Cuma Mahallesi´nden Kırıksoku köyüne gelmişlerdir[15].

Bu köyde bebeğe isim verilirken kâğıda aile fertleri isimler yazarlar oradan kura ile seçilen isim çocuğa konulur. İsim konulurken kulağa ezan veya gamet okuma uygulaması yoktur. Ayrıca saç toyu, Diş Toyu ve benzerleri yapılmaz. İnsan isimleri çok kere zamanın moda isimlerinden meydana gelir. Genellikle isimler Ehli Beyt isimlerinden alınır. Haydar, Hüseyin, Hasan, Ali Fatma, Ayşe isimlerine sık rastlanır[16].

Salmanlı´nın gün doğusundaki bir mevki vardır. Burası Battal Gazi´nin atını bağladığı yer olarak bilinir ve ziyaret olarak gidilir[17].

Türk kültür coğrafyasında İslamî kahramanlardan daha ziya Hz. Ali, Ehli Beyt ve Zülfikar ile Düldültoponomiye yansımıştır[18]. Abdal Gazi´nin bu özelliğinin olması hatırasının halk inançlarında yaşatılmak istenmesinin bir göstergesi olmalı.

Kırık Soku Köyündeki Ali Baba ziyaret yerine gelen Abdallar Köydeki bu yatıra adak adar mum yakar niyetleri gerçekleşince de gelip burada adak kurbanı keserler. Adak kurbanının eti bu toplumda da yenilmez. Burası etrafı duvarlarla çevrili 15–20 metre karelik tek katlı bir odadan oluşmuştur. Odanın içerisinde mezar yoktur. Yükünülen sadece bir kütüktür. Kütükten bir dal kesen kimse çok geçmeden ayağına keseri vurur ve ayağı kan kıran olur. Ufak bahçesindeki mazı çamının yaprakları ile uğraşan kimde kaşıntı hastalığına tutulur. Buranın eşiğinin önündeki kırık soku´nun başında geçmişte her yıl muayyen zamanlarda ünlü zurnacılar zurna taksimi yaparlardı. Yakın zamana kadar bu mekân açık havadaki bir kütükten oluşmuş iken yurt dışında çalışan bir Abdal binayı yaptırarak kütüğü binanın içine almış oldu.[19]

Yükünülen kütük tespiti şüphesiz ilk değildir. Tahtacılar ve Tunceli Alevileri arasında da ziyaret olarak işlem gören kütükler vardır. Bu kutlu kütük konusu işlenilirken ağaç kültü ile ilişkilendirilmesi kadarı ile yetinilmiştir. Bize göre ağaç bir dönemin Ongunlarından ise ki mevcut verilere göre öyle görünmektedir. Yanılmıyor isek bütün boyların ortak bir ongun ağacı yoktu. Boylara göre cinsleri farklılaşabilen ongun ağaçlar vardır. Bu teşhis bitki örtüsünde yoğunluk arz eden ağaç türleri ile de ilgili değildi. Bazı yörelerde birçok ağaç türü var iken nadir bir ağaç türü ve bazen da çoğunlukta olan ağaç türü kutsallar arasında yer alabiliyordu. Bazen de farklı ağaç türlerinin mistik izlerini aynı bölgede görebilmek mümkün olmaktadır. Bu değerlendirmemiz sağlıklı ise, kutsiyet atfedilen ağaçların cinsiyetinin bilinmesi ve kutsalı hangi anlamda temsil ettiğinin de tespiti gerekecektir. Siğiller için söğüt dalı, nazarlıklar içinkara ağaç, Hıdrellezde dibine mesaj koymak için gül ağacı, akça ağaç, çınar ağacı,dut ağacı…. Örneklerini çoğaltmak mümkündür. Kütük konusuna ayrıca döneceğiz.

Abdallar ekinlerinin bereketli olması, işlerinin rast gitmesi için besmele ile başlar besmele ile hareket ederler.Tavşanın geçtiği tarlayı 7 yıl ekmediğimiz söylenir ki doğru değildir. Her yıl ekildiği halde fakirlik sürerken 7 yıl tarla ekmeyen aile ne yer ne içer.[20]

Abdallarda geçmişte yas 40 gün sürerken şimdiler 1 veya 2 gün sonra yas kalkmaktadır. Rüyasında ölmüş bir yakınını gören Abdal özel hiçbir işlem yapmaz. Abdalların cenaze merasimlerinde de abartılı bir uygulama yapılmaz meselayüz yırtmak, saç yolmak gibi haller yoktur[21].bdal rüya yorumlarının da fazla özelliği yoktur. Rüyada köpek, tilkive yılan düşman anlamına gelir. At, murat ve su aydınlıktır. Abdallar toplumunda renklere de özel anlam yüklenmemiştir[22].

Abdallar toplumunda genç kız başını bağlamaz ve evli kadın da başı açık olmaz. Başlarına bakılarak onların evli veya bekâr oldukları anlaşılabilir. Abdallar Sünni inançlı Müslümanlarla evlilik yapmak istemezler onlardan gelin alıp onlara kızlarını vermek istemezler. Eskiden evliliklerde aile büyüklerine sorulurdu, şimdilerde büyük şehirlerde gençler mezhep farklılıklarına bakılmaksızın evlilik yapabilmektedirler. Bununla beraber bir Addal ailesi Hıristiyan bir aile ile akrabalık kurmak hiç istemez. Abdallarda evlilik genellikle Abdal arasında olur ve ya diğer Alevi kesimlerle evlenilir. Anadili Kürtçe olan Abdallar da vardır. Yerköy´deki bu kesim ile Anadili Türkçe olan Abdallar arasında evlilikler olur[23].

Abdallar toplumunda başlık parası alma verme gibi bir uygulama halen yoktur, çok eskiden varmış. Kızların kaçmaları veya erkeklerin kaçması yoluyla evlilik vardır. Kan davası türünden uzun süren husumetler yaşamazlar[24].

Abdal Alevi inançlı Müslüman Türk toplumundaki ezan, Sünni inançlılarınkinden farklı değildir. Ezanı Diyanet İşleri Başkanlığı´nın atamış olduğu imam okur. Kelimeyi şahadetin sonuna “Aliyul veliyullah” eklemesini yapmazlar. Abdallar topluluğunda eskiden olduğu gibi toplum üzerinde etkili olabilen dedeler yoktur. Dedeler büyük ölçüde pasif konumdadırlar. Bu toplumda Baba´nın statüsü Dede´den yüksektir. Abdalların bu köyündecem de yapmamaktalar ve camiye de gitmemektedirler. Abdallardan imkânı olanlar Hac farizesini yaparlar[25].

Abdallar da içki yasaktır, içki kullanmazlar. Hanımını boşama gibi uygulamalar diğer Alevi kesimler gibidüşkünlüksebebi sayılır[26].

Tayyip Köyü Türkmenleri: 

Abdallar Alevilik inancının fazla bir özelliği olduğu söylenemez. Belki bir dönem belirli konularda özellikler arz ediyorlardı. Kırıksoku köyünün bitişiğindeki keza merkeze bağlı Alevi inançlı Müslüman Türk toplumunun yaşadığı 40–50 haneli Tayyip köyünün halkı da farklı yerlerden gelmiştir. Bu köyde sağlık ocağı olmamakla beraber Cami ve Cem Evi vardır. Köy halkı her iki yeri de ibadethane kabul eder ve buralara giderler Alevilikle Sünniliği ayrı dinlerin kapsamında düşünmez “Ayrı ayrı dinler değil ya “ denir. Bu köyde ezelden beri Cem yapılmamaktadır[27].

Tayyip köyündeki Höyük diye bilinen türbeye her kesimden Alevi gelir Avrupa´dan çeşitli hacetler için gelip Höyük ziyareti için adanan adaklar tavuk dahi olsa yerine getirilir. Yılda ortalama 50–60 adak kesilir ve adak etleri götürülmez orada tüketilir. Burada bir mezar ve kutsal addedilen Çınar Ağacı vardır. Ziyaretçiler Abdallar da olduğu gibi 1 Fatiha 3 İhlâs okurlar. Burayı ziyaret için civar köylerden de gelinir. Burada farklı bir adak adama şekli vardır.Boruk olarak bilinen ot, koparılmadan iki yerinden kırılır ve fakat parçalara ayrılmaz yerinde bırakılır. Siğilli kimse, siğilini ona sürer. Doruk kuruyuncaya kadar siğilin geçeceğine inanılır. Bura haftanın her günü ve günün her saatinde ziyaret edilir. Uygulanan bu halk hekimliği tarzı, eski ismi Abdallar olan Yozgat merkezin Eyice köyü siğiltedavisindeki taze Söğüt dalına çeltik atılmasını andırmakladır. Höyük Ziyaretine mum da adanır. Ağacından bir yaprak dahi alınmasına izin vermeyen Kırıksoku´daki Ali Baba´da olduğu gibi Höyük Ziyareti de en ufak bir taş parçası dahi alınmasına izin vermez, alan kimsenin başına bir felaket geleceği inancı burada da vardır[28].

Yarım kırılan ve parçalara ayrılmayan boruk ile ilgili inanç bize Karaçay´dan derlediğimiz bir inancı hatırlattı. Karaçaylarda toplu yenilen yemekte kemikler bıçaksız sıyrılınca kürek kemiği ortasından kırılır ve fakat iki parçaya ayrılmaz. Bu uygulama izah edilirken Hz. Muhammed´in atının üzengisinin bu kemiğe takıldığı bu şekilde kırıldığı halde ikiye ayrılmadığı açıklanmaktadır[29].

Ağaç kültü, bu tespitte kutsiyetin otta tecellisi şeklinde tezahür etmiş olmaktadır. Bu örnekte pir olan Boruk otu değil Höyük Ziyaretidir. Boruk, Höyük ziyaretinin adeta müştemilatıdır. Tıpkı birçok ziyaret yerinin önündeki dallarına adak bezi asılan çalılar gibi. Ot ve Çalının ağaç kültü kapsamında ele alınması süpürge otuetrafında oluşan inançları düşündürüyor[30]. Artvin yöresinde Bebek Çalınması´nı önlemek için beşik boş bırakılmaz içerisine süpürge konur. Bebek Çalınması, bebeğin kara iyeler tarafından sahiplenilmesi anlamındadır. Kars yöresinde boş beşik sallanılır ise bebeğin sancılanacağına inanılır. Zira sallanan boş beşiğe İyi Saatte Olsunlar´ın bileceğine inanılır. Özbekistan´da beşik toyunda bebeği görünmeyenlerin muhtemelen şerrinden korumak için bebek temsili olarak satılır. Böylece bebeğin korunmaya alındığına inanılır[31].

Halk yağmur duası için de bu tepeye çıkar. Duayı Hoca veya Dede yönetir. Kadınlar ve çocukların da katıldıkları Duada eller parmaklar yukarı gelecek şekilde açık tutulur. Bu köyde hanımlar cenaze olunca erkeklerle birlikte mezarlığa gelir bir mesafeden sonra daha ileri gitmezler.

Tayyip Köyü Alevi inançlı Müslüman Türk halkında oruç, namaz, kurban fariziyeleri Sünni inançlı kesimden farklı değildir. Ehlibeyt aşkı da tamdır.

Tayyip köyü halkının % 99´u Hacca gitmeden evvel Hacı Bektaş Veli´ye giderler. Bu köyün Alevileri kelimeyi şahadetin sonuna Aliyul Veliyullah ilavesini yaparlar. Köyde Dar ve Düşkünlük Kurumu çalışır. Ancak dede muhalefet etmiş olsa da köyde 2 hatta 4 evliliğin olduğu görülebilir. Kız kaçırma yoluyla evlilik de yapılır.Kan davasıgüdülmez. Alevi-Sünni evliliği görülür ve eskiden olduğundan daha fazla hoşgörü ile karşılanır. “Can canı istedikten sonra neden olmasın ki” “Hepimiz Âdem Ata´dan meydana geldik” denir.

Tayyip köyünde ayrıca halkın çeşitli hacetleri için başvurduğu Temur Sultan türbesi de vardır.

 

Bahadınlı bölgesinde Gül Veli yatırı vardır. Buradaki kutlu taşa vücudun ağrıyan kısmı sürülür ise şifa bulacağına inanılır[32]. Burası aynı zamanda ocaktır. Zamanında Al karısı yakalamış bir kimse olarak bilinir[33].

Al karası ile ilgili inançların arasında yakalanan al karısından bazı hikmetler için söz alınması, bazı sırların öğrenilmesi gibi hususlar da vardır. Mesela al karısı kendisini yakalayanın nesline dokunmayacağına söz verir. Böylece o aile ocak niteliği kazanır. O aileden alınmış bir çaput parçasının bulundurulması bile alan aileyi al karısına karşı korumuş olur.

[1] Kaynak kişiler Hayrullah Aydın köy halkından emekli memur, 60 yaşında,  Benzade Aydın 75 yaşında, köy halkından emekli memur.

[2] Kaynak kişiler Hayrullah Aydın köy halkından emekli memur, 60 yaşında,  Benzade Aydın 75 yaşında, köy halkından emekli memur.

[3] Kaynak kişiler Hayrullah Aydın köy halkından emekli memur, 60 yaşında,  Benzade Aydın 75 yaşında, köy halkından emekli memur.

[4] Kaynak kişiler Hayrullah Aydın köy halkından emekli memur, 60 yaşında,  Benzade Aydın 75 yaşında, köy halkından emekli memur.

[5] Kaynak kişiler Hayrullah Aydın köy halkından emekli memur, 60 yaşında,  Benzade Aydın 75 yaşında, köy halkından emekli memur.

[6] Kaynak kişiler Hayrullah Aydın köy halkından emekli memur, 60 yaşında,  Benzade Aydın 75 yaşında, köy halkından emekli memur.

[7] Kaynak kişiler Hayrullah Aydın köy halkından emekli memur, 60 yaşında,  Benzade Aydın 75 yaşında, köy halkından emekli memur.

[8]  Yaşar kalafat, “Ersarı Türkmenlerinde Hayvanlarla İlgili Karşılaştırmalı Halk İnanmaları” www.yasarkalafat.info

 

[9] Kaynak kişiler Hayrullah Aydın köy halkından emekli memur, 60 yaşında,  Benzade Aydın 75 yaşında, köy halkından emekli memur.

[10] Kaynak kişiler Hayrullah Aydın köy halkından emekli memur, 60 yaşında,  Benzade Aydın 75 yaşında, köy halkından emekli memur.

[11] Yaşar Kalafat, Balkanlardan Uluğ Türkistan´a Türk Halk İnançları V-VI (….) Berikan, Ankara 2006,, s. 125-143

[12] Kaynak Kişi; Haydar Aslan, 49 yaşında Kırıksofu köyünde çiftçilik yapan ilkokul mezunu bir Abdal 

[13] Kaynak Kişi; Haydar Aslan, 49 yaşında Kırıksofu köyünde çiftçilik yapan ilkokul mezunu bir Abdal 

[14] Kaynak Kişi; Haydar Aslan, 49 yaşında Kırıksofu köyünde çiftçilik yapan ilkokul mezunu bir Abdal 

[15] Kaynak Kişi; Haydar Aslan, 49 yaşında Kırıksofu köyünde çiftçilik yapan ilkokul mezunu bir Abdal 

[16] Kaynak Kişi; Haydar Aslan, 49 yaşında Kırıksofu köyünde çiftçilik yapan ilkokul mezunu bir Abdal 

[17] Kaynak Kişi; Haydar Aslan, 49 yaşında Kırıksofu köyünde çiftçilik yapan ilkokul mezunu bir Abdal

 

http://yasarkalafat.info/?p=1456