Buraya bebeği olmayan veya yaşamayan aileler gelir adak adar çocukları olunca da gelip adaklarını yerine getirirler. Burada bir su ve adak kurban kesimi için hazırlanmış bir yer vardır. Ocak ziyaretlerinde halk kesiminde mezhep farkı aranmaz, Ocağı farklı halk kesimlerinden her ihtiyaçlı ziyaret edip şifa umabilir. Ocaklıya Ocaklı Payı verir[1].

Dinî nikâhı geçmişte dede kıyardı. Bu yörenin Alevilerinde hatta genelde Alevilikte dinî nikâh pek yoktur. Dedeni yanı sıra bir de hoca vardır. Ölüm merasimlerinde defin anında o zat defin işlemine nezaret eder[2].

Burada, bağın bahçenin ilk mahsulü dedeye ikram edilir. Dedelik erkek evlatla sürer. Aynı zamanda dede el vererek de dedelik kurumunu sürdürür[3].

Bahadın´ın bazı köylerinde geçmişte Gelin alayı yatırın etrafında gelin gideceği gün dönermiş şimdilerde bu uygulamaya pek rastlanmaktadır[4].

Bu uygulama tavaf inancının farklı bir tezahürü olmalı. Anadolu´nun bazı köylerinde gelin alayı yeni evine gelin götürülmeden köyün mezarlığının etrafında dolanır. Bazen de bu uygulama bütün köyün etrafında dolanma şeklinde uygulanır. Adeta bir helâlaşma şeklidir. Erzurum köylerinden yapılmış bir tespitte, büyük bir yangını köyün dini bütün bilinen bir ferdi koşarak, yangının etrafında dönerek ve kuran okuyarak kontrol altına almıştır. Ülkü Önal´ın yaptığı bir tespite göre, Artvin´in Kaçkar dağ köylerinden derlenilmiş bir bilgiye göre bazı köylerde kutlu müdürler olurmuş dolu yağma mevsiminde bu mühürler tarlanın dört yönüne onu çevreleyecek tarzda gömülür ve zamanı gelince de çıkarılırmış böylece adeta mühürle sınırlanmış bölge doluya karşı korunmuş olurmuş. Kars´ta bir süre için dışarıda bırakılan hububat yığının etrafına okunarak bir daire çizilirdi.[5]

Yörede, Kara Dede, Kümü Baba, Mercan Ana, Halil Baba, gibi ziyaret yerleri vardır. Bunlar 3 kardeştirler. Kutlu kabul edilen mezarların çalılarına burada da Adak Bezi bağlarlar.  Bunların bulundukları tepelerde de geçmişteyağmur duası yapılırdı. [6].

Salurlar: 

Salur halen Bahadın Beldesine bağlı bir köydür. Bu beldenin halkı çeşitli Türkmen toplumlarından oluşmuş sürekli göç almış bir yöredir. Buranın bir kısım halkı Zile, Maşatova, Sivas, Erzincan ve kangal´dan gelmiştir. Tamamına yakını Alevi inançlı Müslüman halktan oluşmuştur. Buranın Salurlarının Sungur boyundan geldiği şeklinde bir rivayet vardır. Bu boyun isminin Salur Kazan´dan geldiği anlatılır. Yakın zamana kadar 2 aile Sıraç toplumundan komşuları vardı. Aralarında Abdallardan komşuları yoktur ancak Salurlar ve beldenin diğer sakinleri Abdallardan kız alıp verirler. Halen eski ismi Pöhrek ve yeni ismi Gümüş Kavak olan köyde birkaç Abdal ailesi vardır. Bahadın beldesinde Tülek toplumundan aile pek yoktur. Farklı yörelerden Alevilerin Bahadın´a gelmiş olmaları Bahadın´ı çok kültürlü yapmıştır. Bahadın´a Varto ve Erzincan´dan gelen ler burada Alevi, Karadeniz´de Nakşî ve Konya´da Mevlevi olarak bilinirler. Sarıaligiller Tuçceli-Koçgiri tayfasındandırlar. Buradaki Emiroğlu aşireti giderek Karabol olmuş, bunlar Horasan´dan Kuzey Irak´a oradan Zile ve Malatya´ya ve oralardan da buraya gelmişlerdir. Aşıkgiller ise Sivas Kangal´dan Bahadın bölgesine gelmiştir[7].

Sarıoğlan´da Karaözü, Yerli Kuyu/Kör Kuyu, İğdeli, Kaleköy, Karapınar gibi köyler Avşar bilinirler ve aralarında Tülekler de vardır. Tülekler genelde Sünni inançlı Müslüman Türkler olarak bilinirlerken Bahadın´daki Tülekler Alevidirler[8].

Bahadın yöresi Töleklerinin mezarlarına Kaz tülü kazdırdıkları ifade edilir. Yörede her ailenin hayvanları için farklı enleri vardır. Bunlardan hareketle hayvanın sahibi bilinir[9].

Bahadın Töleklerinin mezarlarına Kaz tülü kazdıkları tespiti, bizim Tüleklerle ilgili olarak yapmaya çalıştığımız değişik kuşların farklı Türk toplumlarına ongun oldukları görüşümüzü doğrular niteliktedir. Zira Kaz´ı ongun kabul etmiş Alevi Türkmen boylarının mezarlarına Kaz Ayağı Damgası kazdıklarını biliyoruz[10].

Eskiden Bahadın´da kadınlar iki kaşlarının arasına dövme yaparlardı Bu dövmedeki şekle Hz. Ali´nin Yıldızıdenirdi[11].

Salurlar bu yörede Salur köyünü hatırlatır. Şimdilerde Bahadın´a bağlı bir mahalle oldu. Bu köyde farklı Alevi Türk toplumları Savur Türkleri ile birlikte yaşarlar[12].

Salurlarda kaçmak ve kaçırmak yöntemi ile de evlilikler olur ve bu yöntemle evlenenler düşkün muamelesi görürler. Kan davası yoktur. Kan davası gütmek düşkünlüğe girer.[13]

Salurlarda insan yaşları ile ilgi olarak ilginç bir tespitimiz oldu. Burada “Ana Yaşı” ve “Baba yaşı” tanımlamaları var. Ana yaşı kişinin gerçek yaşıdır ve anadan doğumla başlar. Baba yaşı ise resmi kayıtlara geçirildiği yaştır. Bu iki yaş arasında nüfusa geç kaydetmeden ileri ile farklılıklar olabilmektedir[14].

Salular, imam Caferi mensubudurlar[15]. Salur toplumunda eskiden evlenecek kızın kanaati sorulmazdı. Şimdilerde muhakkak kanaatine başvurulur. Salur Alevilerden geçmişte Sünni bir aileye kız verilmezdi şimdilerde verilmeğe başlanmıştır. Esasen bir Alevinin kızı Sünni bir kimseyle evlenmesi Dar kurallarına göre düşkünlük konusu olur[16].

Yozgat Salurlarında eskiden kızlar için başlık parası alınırdı, ancak şimdi bu uygulama kalkmıştır. Kan davasıgeçmişte de olmamıştır şimdi de yoktur.[17]

Bu toplumda yeni doğan çocuğa ismini ninesi veya dedesi koyar. Belirli birSünnet Toyu yoktur. Eskiden sünneti Abdallar yaparlardı. Şimdi doktorlar yapmaktadırlar. Kırık çıkık gibi hallerde halk hekimliği Ermenilerden öğrenildiği kadarı ile sürdürülmüştür. Geçmişte onlar yaparlardı[18].

Evlenen çiftlerin nikâhını çiftler isterlerse imam kıyar. Ceyiz Senedi tutma uygulaması bu toplumda da vardır. Yeni yapılan evin çatısı çatılırken, çatıyabayrak asılır. Ustalar hane sahibine “bayrak inmiyor” derler O da ustalara bahşiş atar/verir. Binanın temeli atılırken temele toklu veya horoz kanı akıtılır[19].

Eskiden Salur düğünlerinde Gelin Bayrağı ve Damat Bayrağı olurdu. Damadın bayrağı al ve gelinin bayrağı iseYeşil olur. Bu uygulama diğer Alevi kesimlerde de vardı. Bayrak Selavatlama´sı yapılır taraflar karşılıklı soru sorar sorulu şiirlerle yarışırlardı. Mesela;

Hey eller eller 

Minare başını salladı 

Minarenin başında karıncayı kim nalladı? 

Sorusuna Cebrail (a.s.) cevabı verilemez ise kayıp edilmiş olunurdu[20]

Türk kültürlü halklarda bayrak, düğün bayrağı ve bayrak selavatlama etrafında bir hayli inanç oluşmuştur. Bayrak selavatlama, bir bili, kültür, eğitim seviyesi yarışıdır. Söylenilen dörtlüklerde hamaset, dinî ve tarihi bilgi, görgü kuraları, edebi yatenek, hazır cevaplılık gibi birikim gerektirir. Bunlar bir nevi yarışmalardır ve sıradan kimselerin harcı olmayan yarışmalardır[21].

Damat bayrağı damadın evinin önüne dikilir, bunun için bir çatallı Çam Ağacı alınır, onun çatallarından birinin ucunayeşil diğerinin ucuna al cuval/Horoz teleği veya bez bağlanır her ikisinin ortasına bir çivi ile elma tutturulur. Bayrak direğinin temeline bıçak gömülür. Bayrak indirilince; bayrağı, elmayı cuvalı/horoz teleğini damada götürebilen ondan bir hediye alır.  Düğünlerde elma, Hz. Ali´yisimgeler. Hz Ali´ye elma gelmiştir. Şimdilerde Düğün Bayrağı olarak Türk Bayrağı düğünlerde yer almaktadır.[22]

Yozgat Savurlarında Düğün Okuntusu götüren kimse /hediye saçı olaraktavuk Bodu/kaz, koyun, keçi gibi şeyler de götürür. Bunların genel adı saçıdır.[23]

Salurlarda damada kına gecesinde kına yakılır. 

Gelin baba evinden çıkarken çıktığı evin eşiğine, anasına, babası niyaz eder. Allah´ım gittiğim yerde beni mutlu mesut et. Yüzümü karartma ağart, der.

Salurlarda eskiden gelinin başındaki tiğinin/kofiğine cuval/horoz teleği konurdu Onun fesine ve iki omzuna ayna dikilirdi. Gelinin kofiğinin al tül ve damadın omzuna kaşkol gibi yeşil tül atılırdı.

Gelin baba evinden çıkarken erkek kardeşi veya amcasının oğlu onun kuşağını bağlar, “Kardeş Yolu” olarak bilinen hediyesini alır. Aynı şekilde gelin annesi ile helâlaşınca damat tarafı anneye “Süt Hakkı” olarak bilinen bir hediye alır.

Salur halk inançlarında da Aşerme inancı vardır. Aşeren anne adayının canının çektiği şey muhakkak alınmalı temin edilmeye çalışılmalıdır.

Salurlardaki Albastı inancına göre Al tarafından asılan hamile kadın ölür. Al basmaması için basılmaktan korunmak için lohusanın yatağının altına demir bir eşya veya yakasına iğne ktakılır. Demirin Al2a karşı özelliği olduğuna inanılır.

Salur halk inanmalarında bağın bahçenin ilk ürününden, doğumdan sonraki hayvanın ilk sütü olan ağızdan bulunulan yerdeki ocağa ve tekkeye verilir. Böylece ürünün bereketini artacağına kem gözden zarar görmeyeceğine bir zarara uğranılmayacağına inanılır. Bu uygulama bir anlamda hayır işlemi ve bir noktada da hayır dua almaktır.[24]

Salur halk inanmalarında Nazar´a karşı alınmış tedbirler de vardır. İnsanların ve hayvanların canlı cansız birçok varlığın nazar alabileceğine inanılır. Nazar için Nazar Duası okutulur, taşınır saklanılır. Bu toplumun nazar inancındamavi olan nazar boncuğunun yanı sıra ayrıca ak olan Tazı Boncuğu vardır. Nazar koruyucu olarak hazırlanan muskalarda kara Ağaç ve İğde Ağacı dalı kullanılır.[25]

Salur´da eskiden ambar, ahır ve ağıllarda nazarlık olarak bağ, bahçe ve bostanlarda nazarlık olarak At Nalı, At veÖküz kafatası kemiği kullanılırdı. Bunlar ya eşik başlarına veya duvarlara çakılır veya ağaçlara asılırlardı.[26]

Salur Halk İnanmalarında güneşle, ayla ve eşikle ilgili inançlar da vardır. Hava karanlık olunca, “Yer Gök mühürlendi” denilir. Eşikten dışarı ve içeri bir şey sokulmaz ve çıkarılmaz.[27]

Salurlarda Kişi ölmüş bir yakını rüyasnda görür ise onun hayrına ertesi günköpeğe ekmek verir.[28] 

Salur Türklerinde ölüm yası 3 gündür 3 gün yas tutulur sonra yastan çıkılır. Bu toplumda ölünün Yedisi ve Kırkı da yapılır. Hayrına verilen ilk yemeğe Cumalıkve senesinde yapılan yemekli anmada verilen yemeye de yıllık denir[29].

Salurlarda eşi ölen erkişi tekrar evlenmeğe karar verirse, ilk hanımının kabrine gider ondan elalık” ister, alır. Bu toplumda helallık konusu çok önemsenir. Yolculuğa çıkan kimse helallik alır ve helallaşılıp helâlık alınmadan yola çıkılmaz. Helallik almadan yola çıkan kimse düşkün sayılır. Eşi kendisi ile barışmaz ise halellik vermez ise yola çıkacak kimse eşiğe niyaz eder. Yola giden ikrar verir. Bu esnada “Bende ise bana sen de ise sana” der Büyük Kapı´ya havale eder. Büyük Kapı Serçeşme´dir ve Başı Hacı Bektaş Veli´dir. Böylece kişiden günahın gitmiş olduğuna inanılır. Haksızlığa uğrayan derdini anlatamayan “Allah söksün çıkarsın” denir[30].

Sıraçlar 

Sorgun´da Veliökdük Köyü, Çereker´in Obalar, Çakır, Demirci Alan, Orta Oba, Yukarı Oba, İkizce Yavu Hasan, Kamışcıkürük Köyü/Gönül Yurdu, Sarı Köy,  köyleri Sıraç köyleri olarak bilinir.[31] Bunların Sivas, Tokat, Kurudere´den geldikleri anlatılır.[32] .Sıraç ismi Saraçlar geçmiş olmalı. Aleviliklerinden taviz vermez diğer Alevi kesimlere nazaran daha kapalı yaşam şekli sürdüren, asıllarına daha bağlı bir toplumdur. Diğer Alevileri pek beğenmezler, anlara “Alabağırsak/Bozulmuş” derler. Sünni köylerle ilişki kurmadıkları bilinir. Abdallar gibi elekçilik, sünnetçilik yapanları çıkar ancak bunlar Abdallar gibi müzisyenlik yapmazlar[33].

Dem, bütün Alevilerde olduğu gibi Sıraçlar´da da vardır ve “Kırkların Cemi” nden geldiği şeklinde izah edilir[34]

İmamet ve Velayet inancı konusunda diğer Alevilerden farklı bir inanç taşımazlar. Aralarındaki farkın sadece erkânda olduğunu ifade ederler. Bu konuda “Yol bir Erkan binbir” derler. Aynı akaidi paylaşırlar cemlerinde farklılık görülebilir[35].

Sıraçlarda çocuğa ad koyma esnasında kulağına isminin okunması uygulaması yoktur. Çocukların sünnetinde dedenin bulunması gerekmez, dedenin böyle bir görevi yoktur.  Çocuklara isimleri eskiden Ehli Beyt isimlerinden seçilirdi, şimdilerde bu uygulama yoktur. Demircialan köyünde olduğu gibi birçok köyde daimi olabilen bir dede yoktur. Böyle hallerde dede zaman zaman gelir ve gider[36].

Daimi surette dede bulunduramayacak durumda olan dedesiz köyler için dede bazı yetki ve görevler için bir Sofi tayin eder. Sofi, Alevi Sıraç köyünün bir takım dinî hizmetlerinde bulunur. Gerekli hallerde dua eder, evliliklerde nikâh kıyar, dedenin köyde bulunmadığı zamanlarda nikâhı Sofi kıyar[37].

Dedelik soydan gelir, erkek evlatla sürer. Dedeliğe namzet yok ise o ocak kapanır veya dede birisini yetiştirebilir. Sistemde babanın hanımına ana denir. Sofunun hanımı ise eci olarak bilinir. Babanın kızı ana olabilir ve fakat sofunun kızı eci olamaz. Bir Ocakta 3 bacı var ise her üçü de yolu sürüyorlar ise, her üçü de ana veya eci olabilirler. Babalar arasında ihtilaf olur ise ihtilafı halkın çözebilmesi gerekir, mevcut şartlarda halk da ancak çözememektedir[38].

Sıraçlarda dedenin halktan alınmış bir geliri yoktur. Dede hayatını diğer Sıraçlar gibi çiftçilik ticaret ve benzeri yollardan kazanır. Dede´ye dini vecibelerdeki görevi karşılığında verilen ücrete Sitem denir.[39]

Alevi Sıraçlarda Suçlu ve suçsuz taraf dedeye, dedenin tayin ettiği miktarda bir ödeme yapar bunun ismi Sitem´dir. Sitem miktarında suçlunun ki davalıdan daha çok olur. Komşular isterlerse sitemin miktarının düşürülmesi için araya girerler ve dede ister ise sitem miktarı düşürülebilir[40].

[1] Kaynak Kişi; Arif Baş, Eski Bahadın Belediye Başkanı, 70 yaşlarında, araştırmacı Bahadınla ilgili yayınları olan Bahadın´lı bir kimse

[2] Kaynak Kişi; Arif Baş, Eski Bahadın Belediye Başkanı, 70 yaşlarında, araştırmacı Bahadınl´a ilgili yayınları olan Bahadın´lı bir kimse

[3] Kaynak Kişi; Arif Baş, Eski Bahadın Belediye Başkanı, 70 yaşlarında, araştırmacı bahadınla ilgili yayınları olan Bahadın´lı bir kimse

[4] Kaynak Kişi; Arif Baş, Eski Bahadın Belediye Başkanı, 70 yaşlarında, araştırmacı Bahadın´la ilgili yayınları olan Bahadın´lı bir kimse

[5] Kaynak Kişi; Arif Baş, Eski Bahadın Belediye Başkanı, 70 yaşlarında, araştırmacı Bahadınla ilgili yayınları olan Bahadın´lı bir kimse

[6] Kaynak Kişi; Arif Baş, Eski Bahadın Belediye Başkanı, 70 yaşlarında, araştırmacı Bahadınla ilgili yayınları olan Bahadın´lı bir kimse

[7] Kaynak Kişi; Arif Baş, Eski Bahadın Belediye Başkanı, 70 yaşlarında, araştırmacı Bahadınla ilgili yayınları olan Bahadın´lı bir kimse

[8] Kaynak Kişi; Arif Baş, Eski Bahadın Belediye Başkanı, 70 yaşlarında, araştırmacı Bahadınla ilgili yayınları olan Bahadın´lı bir kimse

[9] Kaynak Kişi; Arif Baş, Eski Bahadın Belediye Başkanı, 70 yaşlarında, araştırmacı Bahadınla ilgili yayınları olan Bahadın´lı bir kimse

[10] Yaşar Kalafat, Türk Halk İnançlarından Hayvan Üslubu´nda Mitolojik Devridayın I, Ankara 2013, s. 187-189

[11] Kaynak Kişi; Arif Baş, Eski Bahadın Belediye Başkanı, 70 yaşlarında, araştırmacı Bahadınla ilgili yayınları olan Bahadın´lı bir kimse

[12] Kaynak Kişleri; Arif Baş, Eski Bahadın Belediye Başkanı, 70 yaşlarında, araştırmacı Bahadınla ilgili yayınları o

 

http://yasarkalafat.info/?p=1453