UNUTMAYALIM - Türk dünyasının bilim adamları dizisi - Dokuzuncu yazı
BAKÜ MEKTUBU
Hayata dil biliminin eşsiz bir temsilcisi olarak gelmişti. İlkokuldan kaderini yaşadı, liseden üstün başarıyla mezun olup Bakü Devlet Üniversitesi”nin Filoloji fakültesine kaydını yaptırdı, oradan da üstün başarıyla mezun olarak doğrudan doktoraya devam etti, 1962”de savunduğu doktora tezinin konusu doğup büyüdüğü ilin şivesi üzerineydi: Azerbaycan dlinin Cebrail şivesi. İşte bir bölgenin hayırlı evladı böyle olmalıydı, böyle olmuştu. Dil bilimi tarihinde ilk kez bir ilin şivesi somut olarak bu derinlikte ve kapsamda araştırmaya tabi tutulmuş ve ortaya kamil mi kamil bir eser çıkarılmıştı. Henüz 26 yaşındaydı, dört sene önce mezun olduğu bilim mabedinde şimdi Hoca olarak kendi yerini almıştı. Hiç duraksamayacak, dil üzerindeki çalışmalarına hiç ara vermeyecek ve 1969”da savunacağı “20.yüzyılın başlarında Azerbaycan edebi dili” konulu ikinci teziyle Prof. Dr. titri alacak ve 33 yaşında sadece Azerbaycan”ın değil Sovyetler Birliği”nin ve dünyanın en genç profesör ünvanı almış bilim adamları sırasına katılacaktı.
Karabağ... Azerbaycan”ın Kuzeyini Güney kısmından Aras nehrinin ayırdığı bu bölgemiz aynı zamanda Anadolu”ya açılan kapımız olarak coğrafyamızda mühim stratejik noktalarından biri sayıldığı için milli bilincimizin şekillenmesinde ve gelişmesinde müstesna rolü bulunmaktadır. Hele Cebrail, hele tamamen Türklük kokan köyleri, beldeleri. Yüksek sesle konuşunca Güney Azerbaycan”da duyulur,atla yola çık,gün yarı olmadan Türkiye sınırındasın. İşte Nuri Paşa komutanlığındaki Kafkas İslam Ordusu 10 Mayıs 1918”de Tebriz”den hareket ederek Aras nehri üzerindeki Hüdaferin köprüsüne varmış,karşı kıyıdaki Cebrail”e geçtikten sonra yolunu bugünkü Ermenistan sınırları içinde kalan eski Türk toprağı Zengezur”dan salarak 25 Mayıs”ta Gence”ye varmış,Türk ordusunun varlığını arkalarında hisseden Resulzade ve arkadaşları 28 Mayıs 1918”de Tiflis”te Milli Cumhuriyetimizi ilan etmişlerdi. İşte Türk dil bilimciliğinin gerçek Ordinaryusu Tevfik Hacıyev o Cebrail”in Sultanlı köyünde 1 Mayıs 1936”da dünyaya gözünü açmıştı. İsmindeki asaletinden olsa gerek Sultanlı, milliyetçi yönünün yanısıra Azerbaycan”ın en fazla bilim insanı yetiştirmiş bir bölgesi olarak tanınmaktadır.
Ord. Prof. Dr. Tevfik Hacıyev”in Türk milliyetçisi bir bilim adamı, bir dil uzmanı olarak yetişmesinde de o mühitin önemli rolü bulunmuştur. Biyografisinden sunduğumuz kısa bilgide genç yaşında sadece Prof. Dr. ünvanı kazanmadığını, 1976”da Bakü Devlet Üniversitesi yayınevinden 500 nüshayla çıkan “Azerbaycan edebi dili tarihi” kitabının adeta bir efsane eser haline geldiğini görmekteyiz. 1970”li yıllar Prof. Dr. Tevfik Hacıyev için o kadar başarılı geçmiştir ki, üniversite hocalığının yanısıra bir edebiyat eleştirmeni olarak o zaman bakanlıkların bile üstünde prestiji olan Yazarlar Birliği”ne üye seçilmiş, gerek edebi dilimizin tarihine ilişkin araştırmaları ve gerekse çağdaş edebiyat üzerinde inceleme kitapları ve makaleleri yayınlanmıştır. Ve her şey bu kadar iyi giderken ailesinde yaşanan bir trajedi hayatında hiçbir zaman sağalmayacak yara açılmasına neden olmuştur: Babasının ismini verdiği büyük oğlu, Sankt-Petersburg Üniversitesi Şarkiyat fakültesi öğrencisi İsmail, Hazar denizinde gözünün önünde boğulmuştur.
Aynı apartmanda oturuyorduk,çocukları İsmail ve Azer ile aynı ortamda büyümüş, aynı okulda okumuştuk. O nedenle İsmail”in kaybını hepimizin trajedisi olarak kabullendik. Tevfik amca “Hayata yeniden gelseydim yine onunla evlenirdim”- dediği eşi Tamara teyze ile bir-birine daha sıkı kenetlenerek aynı zamanda yetenekli bir yazar olan İsmail”in anısını yaşatmak için ellerinden geleni yaptılar.Teselli ise ikinci oğulları, buğunun fizik profesörü Azer oldu. İçine kapanarak çalışmalarını sürdürürken kendi evlatları gibi gördüğü bizlerden ilgisini de hiç esirgemedi. İlk kitabım yayınlandığında kendisine götürmüştüm, evde yoktu, daha sonra Tamara teyze “Kitabını öperek gözünün üstüne koydu”- demişti bana. İsmail”in ilk ve tek öyküler kitabı yayınlanarak edebiyat tarihindeki yerini aldı.Tevfik Hoca 1962 yılından görev yaptığı Bakü Devlet Üniversitesi Türkoloji bölümüne 1984”de başkan seçildi.
Kitaplar, makaleler, konferanslar, dersler,Türkoloji bölümünün işleri günlük hayatını işgal etti. Bilim ve edebiyat dünyasının en saygın isimlerinden biri oldu, Azerbaycan ise bu kiymetli evladını daha ziyade bağrına bastı. Gorbaçov”un başlattığı “Perestroyka” “Glasnost” politikaları kardeş Türkiye ile yolların açılmasına yardımcı oldu. 1988”de İstanbul”da yapılan Türkoloji Kongresi, Azerbaycan”dan teşrif eden bilim adamlarıyla Türkiye”li Türkologların kaynaşmasına neden oldu. Bilim insanlarımız arasında 30 küsür seneden beri kurulmuş yakın ilişkilere baktığımda ve “Ord. Prof. Dr. Tevfik Hacıyev kardeş Türkiye”de en çok hangi bilim adamıyla aynı paralelde çalışmalar yapmıştır?”- diye kendi kendme sorduğumda tereddütsüz biçimde “Prof. Dr. Muharrem Ergin”- diyorum. Zira iki ünlü dil bilimcsinin de gerek Dedem Korkudun kitabı, gerek Muhammed Hüseyin Şehriyar, gerekse çağdaş edebi dilin özelliklerine ilişkin değerini her zaman koruyan derin çalışmaları bulunmaktadır. İkisi de aydın Türk milliyetçisi sınıfında yerlerini almış büyük bilginlerimizdir.
Azerbaycan”ın 18 Ekim 1991”de kazandığı bağımsızlığının ideolojik alandaki önderlerinden biri olan Tevfik Hacıyev başında bulunduğu Bakü Devlet Üniversitesi Türkoloji bölümünün çalışmalarının kapsamını genişlettiği gibi başta Türkiye olmak üzere bölümün dış ülkelerin Türkoloji kurumlarıyla ilişkilerini de güçlendirdi. 2014 yılında Bilimler Akademisi yönetimince yapılan seçimlerde Ord. Prof. Dr. titrine layık görülen Tevfik Hoca aynı zamanda Dil Araştırmaları Enstitüsü müdürlüğüne atandı ve hayatının sonuna kadar iki görevi de liyakat ilkelerine en uygun şeklde başarıyla götürdü.
Türk Dil Kurumu”nun Genel kurullarında konuşmalar yaptı,Kurumun Şeref üyesi seçildi, Bakü”deki Atatürk Araştırmaları Merkezi”nin kuruluşundan itibaren çalışmalarına en aktif şekilde katılan bilim adamlarının başında geldi. Nitekim Haziran 2004”te Bakü”de yapılan Alfabe toplantısına katılan Sabah gazetesi yazarı Yavuz Donat, Azerbaycan”da Tevfik Hoca”ya duyulan saygıyı köşesinde şu sözlerle ifade etmişti: ”Toplantı sırasında herkes Prof.Tevfik Hacıyev”e büyük saygı gösteriyordu. Ondan “hocaların hocası” diye bahsediliyordu.Ve sonra onunla arkadaş olduk.
-Yavuz bey, Atatürk bir nice yıl yaşasaydı,hem Türkiye için hem de Türklük alemi için çok yahşi olurdu.
Bir ara sorduk:
-Adınız neden Tevfik? Dedi ki “Tevfik Fikret”ten geliyor.” (Sabah gazetesi, 26 Haziran 2004)
Ord. Prof. Dr.Tevfik Hacıyev bilim hayatının içinde bulunduğu elli beş yıllık süre zarfında çeşitli dillerde yayınlanan 20”nin üzerinde araştırma kitabının, 10”nun üzerinde ortaokul ve lise dersliğinin, 10”nun üzerinde yüksek okul dersliğinin, 10”nun üzerinde çeviri kitabının,400”ün üzerinde bilimsel makalenin altına imzasını attı, 50”nin üzerinde doktora tezine danışmanlık yaptı, ders verdiği üniversitede sayısızı öğrenci yetiştirdi, başında bulunduğu Bilimler Akademisi”ne bağlı Dil Araştırmaları Enstıtüsü”nde 100”ün üzerinde bilim insanıyla teşvik-i mesaisi oldu. Okudu, yazdı, TV”lerde dil bilimi ve edebiyat üzerine programlar yaptı, basına demeçler verdi, bilimsel toplantıların en saygın ismi oldu. Ve kuşkusuz Ord. Prof. Dr.Tevfk Hacıyev”in şah eseri en son 2012 yılında iki cilt halinde yayınlattığı “Azerbaycan edebi dili tarihi” kitabıydı...
Fakat.... Ne kavuştuğu ün ne bilim dünyasının kendisine beslediği sonsuz saygı İsmail”in trajik kaybının acısın dindirmeye yetmediği gibi babasının ismini taşıyan oğlunun mezarının bulunduğu Cebral”in ermeni işgali altına düşmesi acısına acı kattı, Hoca en kalabalık yerlerde bile göz yaşının yanaklarını ıslatmasına engel olamadı.
Ve... Bu nasıl bir kader, bu nasıl bir yazgı Allah”ım? Evlat acısının üstüne gelen toprak acısıyla zaten zehir olmuş bir hayat bir de 27 Kasım 2015´de Ord. Prof. Dr. Tevfik Hacıyev”in evinde doğalgaz sızıntısından zehirlenmesiyle son bulmaz mı?
“De ki senin şair oğlun Şehriyar
Bir ömürdür gam üstüne gam yığar”
Zaman zaman dönüp dönüp Şehriyar”ı yazması bu acı kaderin habercisi miymiş? Nerden bilelim? Allahü Teala bu mertebeye yükselttiği bir bilim adamına bu kadar acıyı neden versin, niçin onu kendi katına bu şekilde alıp götürmeyi uygun bulsun?
Bunları bilemeyiz. Bildiğimiz şey-Ord. Prof. Dr. Tevfik Hacıyev”in babama kardeş, bana ve kardeşlerime amca, kendisinden kısa süre sonra hayatını kaybeden Tamara teyzeye çok hem de çok layıklı eş olmasıydı.Tevfik amcadan sonra Tamara teyzenin hayata tutunma şansının çok düşük olduğunu tanıyanlar biliyorlardı, nitekim öyle de oldu.
Azerbaycan”ın ve Türklüğün Hocalar hocası Ord. Prof. Dr. Tevfik Hacıyev..
Müsterih olun,aklımız da gönlümüz de her daim sizinledir.