Selim Çoraklı


Akılcılığın Öncüsü Büyük İmam


 

İmam-ı Azam, İslamî ilimlerin oluşum döneminin en etkin ilmî otoritelerinden biridir. Onun İtikadî ve fıkhî görüşleri Ehl-i Sünnet düşüncesine öncülük etmiştir. Kur´an ve sahih sünneti temel kaynak olarak alıp, gerektiğinde kendi reyi ile İslami meselelere çözümler üretmiştir. Onun özellikle iman ve amel konusundaki içtihatları, kendisinden sonraki Ehl-i Sünnet mensuplarının çoğunluğu tarafından izlenen bir yol olarak (mezhep) kabul edilmiştir.

İmam-ı Azam, usûl, itikat ve amel ayrımı olmadan dinin bütün alanlarında takip ettiği bir metot geliştirmiştir ve fıkıhta olduğu gibi kelâmda da, Kur´an ve sünneti kendisine temel referans olarak alarak bunu şöyle sistematize etmiştir: “Ben evvelâ Allah´ın kitabında olanı alırım. Onda bulamazsam Peygamberin sünnetinden alırım. Allah´ın kitabında ve Peygamberin sünnetinde bulamazsam o zaman ashabın sözlerini alırım. (Eğer ashap ihtilaf etmişse) onlardan dilediğimin sözünü alır dilediğimi bırakırım, onların sözünden başkasının sözüne bakmam. Fakat iş insanların fikrine geldi mi (bunlar içtihat yapmış kimseler) onlar nasıl içtihat ettilerse ben de onlar gibi içtihat ederim.”

Şüphesiz İmam-ı Azamı Müslümanların gönlünde “En Büyük İmam” yapan özellikler mevcuttur. Her şeyden önce İmam-ı Azam, yaşadığı ortamda yapılan haksızlıklara karşı çıkmasını bilmiş bir “Tavır insanı” olarak karşımıza çıkıyor. Bir ülkede zulüm varken ona sessiz veya tarafsız kalmak o zulme ortak olmaktır ve İmam-ı Azam devrin yönetimini ellerinde tutan Emevilerin bu tür zulümlerine asla göz yummamış ve karşı çıkmıştır.

İmam-ı Azamı “En Büyük İmam” yapan diğer hususiyetleri şöyle sıralayabiliriz:

- İmam-ı Azam, fakihler arasında, akıl yürütmenin prensiplerini ve usulünü benimseyen ve onları iman esasları ve dinî hükümler üzerinde çalışmak üzere tatbik eden ilk kelâmcıdır. Onun ve takipçilerinin, rey ve kıyas ehli olarak adlandırılmasının sebebi budur. 

- İmam-ı Azam Kuran´ın istediği aklın işletilmesi prensibini ve aklın egemenliğini dinin esas amacı olarak öne çıkararak aklı öteleyen zihniyete karşı çıkmıştır. Aklı, İslam´ın tayin ettiği ölçüler çerçevesinde kullanmanın yollarını göstermiştir. Kur´an-ı Kerim´e göre insanı insan yapan, onun her türlü davranışlarına anlam kazandıran ve ilâhî emirler karşısında sorumluluk altına girmesini sağlayan şey aklıdır. Din, akıllılara gönderilmiştir. 

- İmam-ı Azam, akla karşı çıkanların, “Kimin aklını?” diyerek, aklı dışlamak isteyerek sorumlu, olmadıklarını ortaya koymaya çalışanlara cevap olarak “Herkes kendi aklını kullanmalıdır. Hiç kimse diğerinin aklına göre sorumlu değildir.” Şeklinde cevap vermiştir. Çünkü insanı yaratan Allah (cc) ona aklı da vermiştir. Akıl, Allah (cc) tarafından kendisini desteklemesi için indirdiği vahiy ile yolunu ve doğru olanı bulacaktır. Zaten doğru olanı yapana ödül, yanlış yapana da ceza verileceğini bildiren vahyin asıl görevi de aklın dediğini insana yaptırtmaktır. Kur´an´ın insanoğluna getirdiği en önemli hizmet akıl vahiy birlikteliğini ortaya koymasıdır. 

- İmam-ı Azam, Allah(cc)´ın, insana biri akıl, öbürü de vahiy (Kur´an) olan doğrulayıcı, doğruyu gösteren iki temel kaynak verdiğini, aklın verdiği hükmün de, Kur´an´ın verdiği hükmünde din olduğunu ve bu ikisinin birbirine asla zıt düşmeyeceğini nazara vermiştir. 

- İmam-ı Azam zulme ve zalimlere karşı isyanın dinin talebi olduğunu ortaya koymuş ve bunu fiili olarak nasıl yerine getirilmesini göstererek kendinden sonraki nesillere örnek olmuştur. 

- İmam-ı Azam önceleri Emevi ve onların yıkılmasının ardından yerine gelen Abbasilerin zorba yönetimlerine karşı çıkmakla kalmamış, mevcut zulmün ortadan kalkması için güç kullanılması için fetva verip isyan edenleri maddi olarak da desteklemiştir. 

- İmam-ı Azam temeli Kur´an ve sahih sünnete dayalı olan İslamiyet´in yönetimleri enlide tutanlar tarafından araç olarak kullanılmasına karşı çıkmış, dinin bir topluma ait değil, âlemşümul olduğunu ortaya koymuştur. 

- İmam-ı Azam dillerin Allah(cc)´ın bir mucizesi olduğunu ve her Müslüman´ın nerede olursa olsun kendi ana diliyle İslamiyet´i anlayabileceğini ve bazı zorunlu hallerde kendi diliyle ibadet edebileceğine dair fetva vermiştir. 

- İmam-ı Azam, siyasi çalkalanmalar sebebiyle Peygamberimiz (sav) hakkında uydurulan “Uydurma hadisleri” reddetti. Hadis diye nakledilen uydurma sözlerin Kur´an´a ve akla aykırı olanlarının asla Peygamberimize (sav) ait olamayacağını açık biçimde ortaya koydu. 

- İmam-ı Azam, Kur´an dışında eleştirilmez kitap kabul etmediğini savunmuştur. 

- İmam-ı Azam, İslam dininin kişileri putlaştıran, adeta rableştiren zihniyete karşı çıktı. Peygamberler müstesna herkesin fikirlerinin alınıp reddedilebileceğini ve gerektiğinde eleştirilebileceğini savunmuştur. 

- İmam-ı Azam, dinin sadece Allah(cc)´a has olduğunu ayetlerle ispatlamış ve mezheplerin ve fıkhın dinleştirilmesine karşı çıkmıştır. 

- İmam-ı Azam, iman ve amel ayrımını savunmuş ve büyük günahların insanı dinden çıkaracağı fikirlerine (Mutezile) karşı çıkmıştır. 

- İmam-ı Azam, Ehl-i Beyt´i savunmayı ve sevmeyi bir mezhep meselesi olmaktan çıkarıp, İslami bir sorumluluk olarak kabul edilmesini sağladı ve mezhep taassubuna dur dedi. 

- İmam-ı Azam, İslam hukuku (Fıkhı) alanında fertlere Allah (cc) tarafından verilen Cennete ve Cehenneme gitme özgürlüğünü (Düşünce ve fikir özgürlüğü) temel bir prensip olarak uygulanmasını sağladı. 

- İmam-ı Azam, erkek egemen fıkhın kadınların elinden aldığı kadının evlenmede kimsenin velayet ve vesayetine muhtaç olmadığı şeklindeki İslam´ın kazandırdığı özgürlüğünü yeniden kazanmalarını temin etti. 

- İmam-ı Azam, Din hizmetinin rızık aracı yapılmasına karşı çıkarak din ulemasının geçimini dine bağlayan anlayışı yıktı. Kendi geçimini ticaretten kazanarak getirdiği bu anlayışı hayatıyla örneklendirdi. 

- İmam-ı Azam, İslam´ın temel prensiplerinden biri olan “kimseden bir şey istemeden, kendi el emeğiyle geçimini temin için çalışmak kula yakışan yegâne tavır” ilkesi gereğini bizzat yerine getirerek din hizmetlerini rızık aracı olarak kullanılmasının önüne geçti. Âlimlerin geçimini dine bağlayan gelenekçi anlayışı yıktı. 

- İmam-ı Azam, Müslüman´ın hayatın her alanında doğru olması gerektiği prensibini yeniden gündeme getirerek İslami mücadele alanında takiyeciliği yıktı. Hiçbir despotun baskısından korkmadan hakikatleri haykırdı ve bunun sonunda hapiste öldü. 

Hülasa etmek gerekirse İmam-ı Azam, Allah(cc)´ın vahyi anlamamız için insana verdiği aklı öteleyerek kullanılmaz hale getiren Batıni düşünceler ile vahiyden soyutlayarak aklı putlaştıranlara Kur´an ve peygamberimizin bize bildirdiği ilkeler doğrultusunda cevap veren ve doğru yolu gösteren “En Büyük İmam”dır. Günümüzde her iki kesiminde bu büyük imamı gelecek nesillere unutturarak devre dışı bırakma çalışmaları mevcuttur. Şuurlu Müslümanlar olarak bu menhus düşüncelere dur demek hepimizin boynunun borcudur.

Aklınızı vahyin ışığında alabildiğine etkin çalıştırmanız dileğiyle Allah(cc)´a emanet

Katillerin gözü döndü! İsrail’den Şifa Hastanesi’ne katliam gibi baskın: Sivilleri acımadan öldürdüler

Uzman isim Türkiye'nin rolünü anlatarak uyardı! Karadeniz'i bekleyen büyük tehlike

Pakistan'dan Afganistan'a hava saldırısı!

Rusya'da seçim: Dünya Putin'i protesto ediyor

Türkiye ve Irak'tan ortak bildiri

ABD uçağından görünen detay! Filistin topraklarına alçak imza

Rusya’da kritik seçim! Halk sandık başında: Putin yeniden mi geliyor?

Zelenskiy, Ukraynalıların Rusların Avrupa'ya geçişini engellediğini söyledi

İsrail-Hamas savaşında son durum... ABD'nin İsrail taktiği deşifre oldu! Washington Post yazdı: Kongre resmen bypass edilmiş!

Atlantik Konseyi'nden çarpıcı Türkiye analizi: Avrupa'nın güvenliğini sağlama fırsatı var