Selim Çoraklı


Alimim!Alimsin!Alim?

Çünkü gerçektende bu ümmetin kurtuluşu Kur´an ve Sahih sünneti esas alan gerçek âlimlerin sorumluluklarını yüklenip ümmete liderlik etmesinde yatıyor.


 

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, İstanbul´da gerçekleştirilen uluslar arası bir toplantıda, 'Âlimler, üzerine düşen sorumluluğu üstlenip, ümmeti, parçalanmışlıktan, kaybolmuşluktan ve çatışmalardan kurtarabilir.' Şeklinde bir açıklama yaptı.

Çok da güzel bir açıklama. Tebrik ediyorum.

Çünkü gerçektende bu ümmetin kurtuluşu Kur´an ve Sahih sünneti esas alan gerçek âlimlerin sorumluluklarını yüklenip ümmete liderlik etmesinde yatıyor.

Yatıyor da, aklıma hemen, “Madem öyle; ortalıkta bunca âlim olmasına rağmen ümmet niye kurtulamıyor? Niye paramparça? Niye Müslümanlar hep eziliyor?” soruları takılıyor.

Öyle ya ortalık âlimden geçilmiyor? Hatta öyle alimler(!!!) var ki; kimileri “Kainat imamı”, kimileri “Gavs”, kimileri “Kutbu´l Aktab”, kimileri Mehdi ve kimileri de “Mesih”..

Hepsinin iddiası Allah´ın vekili olarak kainatı idare etmek!!!

Hatta ölmüş olsalar bile tasarrufları devam edip, kainatı idare etmeye devam ediyorlar!!!

Ama gel gör ki “kazın ayağı” hiçte bunların iddia ve idare ettiği gibi değil.

Bırak kâinatı, “Bu büyük kutuplar” kendi bağlılarını bile idare edemiyorlar.

Mesela biri “Kâinat imamı” olarak arz-ı endam etti; kendine bağlı mürtleri götürüp ABD+İngiliz+İsrail emrine verdi. En onunda da 15 Temmuz´da hayatının en büyük ihanetini (Pardon ihanet demek doğru değil. Çünkü ihanet bizden olan birinin yaptığına denir. Bu bizden değil ki!) yaptı. Tasmasını elinde tutan efendilerine yaranmak için yüz binlerce insanın hayatını kararttı. Hala da karartmaya devam ediyor.

Yine mesela biri “Gavs” olarak “Allah adına kâinatı idare ediyor. Hatta Cebrail, Mikail, İsrafil gibi melekler emrinde” ama ümmetin problemlerine hiç el atmıyor. Oturduğu Menzil´den tâ Hind okyanusuna uzanıp içinde bir sofisi bulunduğu için gemilerin çarpışmasını önlediği müritleri tarafından iddia ediliyor ama hiç Filistin´e, Çeçenistan´a, Arakan´a, Doğu Türkistan´a uzanıp oradaki Müslümanlara yardım etmek aklına gelmiyor!

Yine mesela birinin müritleri gavslarının (Haşa) “Ete kemiğe bürünüp Allah diye göründüğünü” ve şifa dağıttığını, bütün hastaları iyileştirdiğini iddia ediyorlar ama, kendi gavsları yaşlılıktan ayağa bile kalkamıyor ve hatta altını bezledikleri söyleniyor!

Yine başta değindiğim gibi, kimi mehdi olarak gelmiş ama ümmetin dertleriyle ilgilendiği yok; kedicikleriyle âlem yapıyor. Kimi Mesih olduğunu iddia edip ümmeti kurtaracağına(!!!) gidip ABD´nin kendine tahsis ettiği malikanelerde “sahte resul” olduğunu iddia ediyor.

Kimileri sistemin, hükümetin, gücün emrinde, onlar ne istiyorsa o şekilde fetva vermekle meşgul. Bir kısım âlim görünümlüler ise Peygamberimizin fakirliği üzerinden dolarlarına dolarlar katıyor.

Kimileri “acaba hangi üniversitenin rektörlüğünü ele geçirebilir” gayreti ve azmi içinde..

Kimileri Peygamberimizi devre dışı bırakıp, kendine alan açıyor.

Kimileri “Allah her şeyi bilmez” deyip, esas bilenin kendisi olduğu ahmaklığını savunuyor.

Hülasa etmek gerekirse piyasadaki alimlerin kahır ekseriyeti (!!!) “Allah ile aldatma” yolunda her türlü maharetlerini(!) sergiliyorlar.

İşte tam bu noktada aklıma, “Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez´in ümmeti parçalanmışlıktan, kaybolmuşluktan ve çatışmalardan kurtaracak âlimler yok mu?” diye bir sual geliyor.

Elbette vardır. Allah (cc) bu ümmeti âlimsiz bırakmaz.

O zaman aklımıza bu kez “Âlim kim?” ve “neredeler?” soruları takılıyor.

Elbette bu soruların cevabını Kur´an ve Resul´ün sahih sözlerinde aramak lazım.

Genel manasıyla Âlim, “çok kitap okuyana, çok bilene, diploma sahibi olana değil; dinini doğru bilene, hakkı batıldan ayırabilene, inandığını yaşayana, hakkı ve hakikati hiçbir güçten korkmadan ortaya koyana, ilmini hiçbir dünyevi makam, mevki ve paraya satmayana” denir.

Allah (cc) ayette, “…Allah´ın kulları arasında ondan en çok korkan âlimlerdir. ” (Fatır, 28), “..Onlardan ilimde derinleşmiş olanlar..” (Nisâ, 162), “Kendilerine ilim verilmiş olanlar..” (Hac, 54) buyurdu. Bilenlerle bilmeyenlerin bir olamayacağı da değişik ayetlerde açıklanmıştır.

Resulullah´da (sav) “Alimler peygamberlerin varisleridir.” (Buhari, ilim, 10; Ebu Davud, İlim, 1; İbn Mace) buyurmaktadır.

Peki öyle ise bu ölçüler içinde piyasada âlim var mı?

Acaba Peygamberimize izafe edilen şu sözün tecellisini mi yaşıyoruz:

“Kıyamet yaklaştıkça ilim azalır, din adamlarına güvenilemez.”

Âlim olmak için, Kur´an-ı kerimi ve manalarını, binlerle hadis-i şerifi ve manalarını ezbere bilmek, İslami ilimlerin hepsini öğrenmek yeterli mi?

“Sadece bilmek yeterli olur” derseniz derim ki, “Dünyanın en büyük alimlerinden biri benim bilgisayarım.” Bilgisayarımda milyarlarca bilgi mevcut. Ama ben onları kullanmadığım ve harekete geçirmediğim müddetçe bir işe yaramıyorlar.

Peki her şeyi bilen bir insan, onları yerinde kullanmıyorsa, ümmetin istifadesine açmıyorsa, kendi geçimi için kullanıyorsa ona alim denir mi?

Âlimin en önemli görevlerinden biri ´emr-i bi´l-ma´ruf ve nehy-i ani´l-münker´ değil midir?

Âlimin toplumda Allah(cc)´ın emir ve yasaklarının tam anlamıyla uygulanıp uygulanmadığını, yöneticilerin Allah´ın hükümlerini uygulamada titiz davranıp davranmadıklarını kontrol edip bu hususta yöneticileri uyarması gerekmiyor mu? Bu konularda milleti uyarma görevleri yok mu?

Âlim, her hususta İslam´ın izzetini koruyan, İslam´ın hâkimiyeti için gayret sarf eden, Allah´ın hükümlerini uygulama hususunda ihmalkâr davranan yöneticileri her zaman hak yola çekmeye çalışan kimse değil midir?

Âlim; yöneticiler zulüm ve adaletsizliğe sapınca onlardan ayrılan ve onlara karşı İslami bir tavır takınan kimsedir. İslam âliminin, Allah´ın emirlerini çiğneyen yöneticilere yaltaklık eden İsrail oğulları âlimlerinden ayrı bir özellik taşıması, İslami izzetin gereğidir. Bu tavır İslam âliminin takınması gereken bir tavırdır.

İslam âlimi heva ve hevesine uymayıp kendi arzuları istikametinde dine ilavelerde bulunan kimse değildir.

Allah (cc) buyuruyor ki: 'Bilmiyorsanız ilim erbabına sorunuz.' (Nahl, 43)

Akılma takılan soruları bugün piyasada âlim diye gezinenlere soruyorum ama birçok cevaplarını vermiyorlar/veremiyorlar. Ya makamları ve mevkileri ya da sistemin korkusu galip geliyor.

Evet, Sayın Görmez, var mı benim sorularıma cevap verecek bir âlim?

Var mı ümmeti kurtaracak bu çapta bir âlim?

Var mı bugünkü hükümete ve devlete, “Sizin gittiğiniz yolun, Kur´an´a uymayan çok yönleri var. İslam kumarı, içkiyi, zinayı, hırsızlığı en büyük günah olarak yasaklamış siz niye yasaklamıyorsunuz?

Var mı “Bütün hükümler Allah´ındır. Hüküm koyucu odur. Ancak onun koyduğu hükümlerle idare edilmeyi kabul ediyoruz.” Diyebilen bir âlim?

Var mı üzerine düşen sorumluluğu üstlenip, ümmeti, parçalanmışlıktan, kaybolmuşluktan ve çatışmalardan kurtarabilecek bir âlim?

Var mı kendi cemaatine, tarikatına, cemiyetine değil, sırf Allah´a, Kur´an´a çağıran bir âlim?

Varsa Allah(cc) rızası için göster de gidip eline yapışıp kurtulalım.

Biz de kurtulalım ümmet de kurtulsun.

Bekliyoruz bir açıklama Sayın Görmez!

Katillerin gözü döndü! İsrail’den Şifa Hastanesi’ne katliam gibi baskın: Sivilleri acımadan öldürdüler

Uzman isim Türkiye'nin rolünü anlatarak uyardı! Karadeniz'i bekleyen büyük tehlike

Pakistan'dan Afganistan'a hava saldırısı!

Rusya'da seçim: Dünya Putin'i protesto ediyor

Türkiye ve Irak'tan ortak bildiri

ABD uçağından görünen detay! Filistin topraklarına alçak imza

Rusya’da kritik seçim! Halk sandık başında: Putin yeniden mi geliyor?

Zelenskiy, Ukraynalıların Rusların Avrupa'ya geçişini engellediğini söyledi

İsrail-Hamas savaşında son durum... ABD'nin İsrail taktiği deşifre oldu! Washington Post yazdı: Kongre resmen bypass edilmiş!

Atlantik Konseyi'nden çarpıcı Türkiye analizi: Avrupa'nın güvenliğini sağlama fırsatı var