Türk dünyasının bilim adamları dizisi - Beşinci yazı
BAKÜ MEKTUBU
Hayır, O”nun bilim dünyasındaki yeri asla kaderin yazgısına bağlanamaz.Çünkü bir insanın bilime bu denli katkıda bulunması ne sadece yetenekle izah edilebilir ne “alından ter,yüzden ızdırap”ın hiç mi hiç eksik olmadığı çalışmaların kapasitesi ve derinliğiyle ne de şansla.Tanrı bu “Mavi gözlü dev adamı” dünyaya bir bilim devrimcisi olarak göndermişti. Görevini layıkıyla icra ederek bundan sonra kim bilir kaç kuşağın gıptayla bakmak dışında çaresinin olmayacağı bir zirvede kendine o kadar sağlam yer edindi ki. Altın madalyayla mezun olduğu liseden sonra üstün başarıyla üniversiteyi bitirirerek doğrudan doktoraya başlaması,yirmi altı yaşında bilim doktour, otuz iki yaşında Prof.Dr.ünvanına kavuşması Azerbaycan”da daha 1960”ların ortalarında kendisini bir bilim efsanesi halıne getirmişti. Bu yetmiyormuş gibi sen tut Yrd.Doç.Dr. titri aldıktan sonra Bakü”deki Yabancı Diller Enstitüsü”nün İngiliz dili fakültesine de öğrenci olarak kayıt yaptır, bu kez birkaç sene de oradaki lisans derslerine öğrenci olarak katıl. Allah Allah, bunun adını bilim fanatizmi mi koyalım,öğrenmeden yaşayamama hırsı mı,siz deyin,ne? Şunu kabullenmemiz gerekir ki , sıradışılık onun karakteriymiş.
İsmi-soyismi: Ağa Musa Ahundov.
2 Şubat 1932”de Azerbaycan”ın Şirvan bölgesindeki Kürdemir kentinde doğdu. Şehir, başkent Bakü”yü komşu Gürcüstan”a oradan da Türkiye sınırındaki Batum”a bağlayan karayolunun üzerinde konuşlanmıştır. Hayattaki iştigal alanını liseden de önce henüz ortaokul yıllarında kendisi belirlemişti; dilbilimci olacaktı.O nedenle lise diplomasını alır alır Kürdemir”in içinden geçen trene atlayarak birkaç saat sonra kendini Bakü”de buldu, üniversite seçme sınavlarından başarıyla geçerek Azebaycan Devlet Üniversitesi Filolojisi fakültesine kaydını yaptırdı.1955 yılında üstün başarı diplomasıyla üniversiteden mezun olduğunda doğrudan doktora sınavlarına girmesi için tavsiye mektubunu Azerbaycan dil ve edebiyat bilimciliğinin o dönemdeki öncü kişilikleri çoktan imzalamışlardı.1955”de başlayan doktora öğrenciliği 1958”de doktora tezini başarıyla savunmasıyla sonuçlandı ve mezun olduğu universitetin oditoryumlarına bu kez öğretim görevlisi olarak geri döndü.
Sovyet akademisyenlik kurallarına göre Prof.Dr.titrine sahip olmak için daha bir tez yazmak gerekirdi ve Ahundov zaman kaybetmeden onu yazmaya başladı.Henüz otuz yaşını yeni doldurmuşken bitirdiği profesörlük tezinin önce bölümden daha sonra Bilim konseyi”nde geçerek savunma izini verilmesi,tezin savunulmasından sonra Moskova”da onaylanması yine hızla gerçekleşti ve Ağamusa Ahundov otuz iki yaşındayken Sovyetler Birliği”nin,Prof.Dr.titri taşıyan genç bilim insanları arasında yerini aldı.Mısır Arap Cumhuriyeti”nin davetiyle Kahire”deki Ayn Şems Üniversitesi”nin Türkoloji bölümünde 1965-66 yıllarında Azerbaycan dili ve edebiyatı dersleri verdi.Bakü”ye döndükten sonra bu efsanevi bilim adamı bu kez Sovyetler Birliği”nin en genç fakülte yönetcileri arasına girerek öğretim görevlisi olduğu Bakü Devlet Üniversitesi Filoloji fakültesinin dekanı seçildi(1967.) 1974 yılına kadar sürdürdüğü görevi sırasında bilimsel çalışmalarını hiç aksatmadı.O çalışmaların ürünü olarak 1973 yılında “Azerbaycan dilinin fonemler sistemi” kitabını bilim dünyasına sundu.Geniş teorik bilgilerin ışığında ve kapsamlı laboratuvar deneylerinin desteğiyle yazılan kitapla ilgili şunu söylememiz gerekir:
Ağa Musa Hoca, dilimizin ses sistemini o kadar net, o kadar derinden ışıklandırdı ki,konuyla ilgili kırk yedi seneden beri o düzeyde çalışma yapılamadığı gibi yapılmasına ihtiyaç da kalmadı.Çünkü Ord. Prof. Dr. Ahundov o eseriyle dilin temeli olan ve binyıllar boyunca değişmeyen ses sisteminin kurallarını o kadar isabetli biçimde ele alarak biçimlendirdi ki,bilim var olduğu sürece “Azerbaycan dilinin fonemler sistemi” o alandaki çalışmaların en değerli örneği olarak kalacaktır.Ord.Porf.Dr.Ahundov”un kitabı sadece Azerbaycan”da değil Türkiye”de ve Türkçe konuşan tüm coğrafyalarda dil alanında bir devrim niteliği taşıyan eser olarak bilim tarihindeki yerini aldı.Henüz kırk bir yaşındayken dil bilimciliğimize sunulan bu armağan Ağa Musa Ahundov”un ününü Sovyetler Birliği sınırları dışına taşıdı,SSCB”nin farklı noktalarının yanısıra Avrupa”dan,Türkiye”den,Japonya”dan kendisine davetiyeler geldi, farklı bilim kurumları onun dilin ses sistemi alanındaki çalışmalarının teorik ve pratik yönlerini bizzat görmek için ders vermesini istedi, konferanslar düzenledi.
O yapıtı Prof. Dr. Ahundov”un edebiyat alanındaki çalışmalarının da yolunu açtı.Edebiyatın dil özelliklerine ilişkin dergiler kendisinden makaleler,yayınevleri kitaplar istedi,Bilim savunma konseyleri Ahundov”un görüşünü almadan hiçbir tezi onaylamadı.Davet üzerine Tokyo Üniversitesi”nde dersler verdi, Kobe Üniversitesi”nde ise “Azerbaycan dilinin özellikleri”nne ilişkin iki özel konferansı düzenlendi.”Genel dil bilimciliği”, “Dil bilimciliğine giriş” ve “Azerbaycan dili” ktapları 1970”li yıllarda her sene yeniden yayınlandı.Çeşitli bilim konseylerinin,yayın kurullarının üyesi olan Prof.Dr.Ağa Musa Ahundov 1980 yılında yeniden seçildiği Bakü Devlet Ünivesitesi Filoloji fakültesi dekanlığını bu kez 1990 yılına kadar sürdürdü.Ünlü dil bilimcisinin Türkiye ile yakın ilişkileri de 1990 yılından başladı.Mayıs 1990”da Kayseri”de düzenlenen ilk Uluslararası Türk Kurultayı”na Şeref konuğu olarak davet edilen Ağa Musa Ahundov çok kısa süre içinde Türk Dil Kurumu”nun yakın ilişki içine girdiği ve hayatının sonuna kadar bu ilişkiyi en verimli şekilde sürdürdüğü bilim adamlarından biri olmuştu. Nitekim Seksen beşinci doğum yılının kutlandığı 2017 yılında yayınlanan kitapta kendisini Hocaların hocası olarak gören Prof. Dr. Fikret Türkmen, Prof.Dr. Hakkı Zülfikar, Prof. Dr. Osman Fikri Sertkaya, Prof.Dr. Şükrü Haluk Akalın v.d. bilim adamları,Ord.Prof.Dr.Ahundov”la ilgili en samimi anılarını okurlarla paylaşmışlar.Prof.Dr.Zeynep Korkmaz ise Ord. Prof. Dr. Ahundov”un çalışmalarını “Güney-Batı Türk lehçelerinin Azerbaycan kolu üzerinde verdiği değerli hizmetler ile Türk dili tarihinde kendisine ölümsüz bir yer ayırmış bulunmaktadır”- sözleriyle değerlendirmiştir.
Ord.Prof.Dr. Ahundov, Bakü Devlet Üniversitesinin Genel dil bilimciliği bölümü başkanlığı(1981-1999), Azerbaycan”ın bağımsızlık kazanmasıyla ise Bilimler Akademisi Dil Araştırmaları Enstitüsü müdürlüğü görevlerinde bulundu.SSCB”nin en prestijli dil bilimi dergisi olan Rusça “Sovyet Türkolojisi”nin Genel yayın yönetmenliği görevine o kadar sıkı mesaisine rağmen Ord.Prof.Dr.Ağa Musa Ahundov layık bilindi.Dil ve edebiyat alanıındaki çalışmalarından dolayı 1986 yılında Azebaycan”ın Devlet ödülünü (Türkiye”deki Atatürk ödülünün muadili) alan Prof.Dr.Ağa Musa Ahundov 1990 yılında Onursal Bilim Adamı titrine layık bulundu.2000”li yılların başından itibaren gönüllü olarak Ünversite”deki görevlerini gençlere bırakan Ağa Musa Hoca Bilimler Akademisi Başkanının Dil, edebiyat, tarih,yazmalar ve güzel sanatlardan sorumlu Başkan yardımcısı görevine getirildi,2007 yılında yapılan seçimle kendisine Ord.Prof.Dr.titri verildi.Ahundov hayatının sonuna doğru Bilimler Akademisi”ndeki idari görevinden ayrılarak Başkan danışmanlığı yaptı. 2000”li yılların başından itibaren çalışmlarını “Edebiyatın lisan özellikleri” konusu üzerine yoğunlaştırn Ord.Prof.Dr.Ağa Musa Ahundov”un “Dilin estetiği”, “Dil ve kültür”, Dil ve edebiyat” (iki ciltte) v.d. temel eserleri bulunmaktadır.Ord.Prof.Dr.Ağa Musa Ahundov, çalışmalarının ABD”de büyük ilgi uyandırmasından dolayı kendisine New Orlean eyaletinin fahri vatandaşlığı ve bir dizi ödüller verilmiştir.Bilim alanındaki kiymetli çalışmalarından dolayı Ord.Prof.Dr.Ahundov, Azerbaycan”ın “Şohret” madalyasını da alan ilk bilim adamı ünvanını taşımaktadır.
İsabetli çalışmalarıyla bilim dünyasına devrim niteliğinde eserler sunmuş Ord.Prof.Dr.Ağa Musa Ahundov 5 Eylül 2015”de Bakü”de vefat etmiş, Bakü”nü İkinci Onursal mezarlığında toprağa verilmiştir.
Ord.Prof.Dr.Ağa Musa Ahundov”u Türkiye”de hangi bilim insanıyla kıyaslamamız mümkün diye sorarsanız,tereddütsüz “Türkiye Türkolojisinin kurucusu Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu”yla” derim.
Azerbaycan kökenli Prof.Dr.Caferoğlu”nun doğumunun 120.yılı dolayısıyla geçtiğimiz sonbaharda İstanbul Üniversitesi”nin yayınladığı “Ahmet Caferoğlu hatıra kitabı”ndan bana iki adet gelmişti.Tereddütsüz birini Ord.Prof.Dr.Ağa Musa Ahundov”un kızı,yakın mesai ve gönül arkadaşım Doç.Dr.Aygül Hacıyeva”ya takdim ettim.
Merhum Caferoğlu ile rahmetli babasını daha iyi kıyaslaya bilmesi açısından faydalı olacağını düşünüyor,Bilginler bilgini,Hocaların hocası Ahundov”un ruhu önünde saygıyla eğiliyorum.
Ord.Prof.Dr.Ağa Musa Ahundov ünlü bilm adamlığının yanısıra aynı zamanda büyük bir gönül adamıydı.Bu özelliğiyle Ahundov, Türkiye”nin başka bir ünlü dilbilimcisi, soydaşı Prof.Dr.Muharrem Ergin”le aynı paralel de yürüyen bir şahsiyettir.Zira İstanbul Devlet Konservatuvarının kuruluşunda yer alan Prof.Dr.Ergin,Cumartesi günleri koroda şarkılar söyleyerek kendi gönül adamlığını toplumla paylaşmıştır.Ord.Prof.Dr.Ağa Musa Ahundov ise çarpıcı şiirlerin müellifiydi.Kendisiyle ilgili bu kısa yazımı onun duygusal bir şiiriyle bitirmem iki Bilginin,iki gönül adamının aziz ruhlarını bir daha şad edecektir. Buna inancım tamdır.
ÖMRÜM
Ömrüm elii yıl, yetmiş, seksen yıl
Yüz yıl belki
Ne kadar bilemiyorum
Şunu biliyorum fakat
Ömrüm
Bilemediğim kadar yılların
Macmusu,toplusu
Zamansız kükreyip
Çağlayan su
Her yıl ömrümden 365 gün
Koparıyor,götürüyor
Bir gün gelecek
Bitecek ömrümün yılları
Aylar kalacak ömrümden
Sonra da haftaları, günleri sayacağım ben
Onlar da tükenecek
Saatler,dakikalar,saniyeler
Kalacak
Sıfırın üzerini artık ölüm alacak
Görmeyeceğim bir daha
Güneşi
Baharı
İnsanları
Ne gam!
Ben hala yaşayacağım
Yaşadığım kadar
Nice nice yıllar
Çünkü ben zamanın mühletini
Yaşayıp da atmamışım
Gece zaman da (uyku) kestirdiğinde
Ben yatmamışım
Gitmemiş uyku gözüme
Bu ömür kalbimin, beynimin evladı
Onu bana kimse armağan etmedi
Özüm (kendim) kazanmışım bu ömrü
Özüm
Uyumayan beynim
Dinlenmeyen ellerim
Uyku şırası tatmayan
İki gözüm
Kazanmış bu ömrü
Onu benden
Ne ölüm alabilir
Ne de zaman
Bu ömürle zamandan dahi
Güçlüdür insan
Ağa Musa AHUNDOV