Selim Çoraklı
Birçoklarını zannettiği gibi FETÖ İslami bir yapılanma değil, aksine yüzüne İslam maskesi takan çok yüzlü bir istihbarat yapılanmasıdır. Bu örgüt 1960´lı yılların ortalarından başlanmak üzere CIA tarafından yapılandırılırken gelecekte kullanmaları için teknolojinin bütün imkanlarından yararlanılmıştır. Bu anlamda FETÖ için dijital bir terör örgütü de diyebiliriz. FETÖ´nün nasıl bir dijital örgüt olduğunun en çarpıcı örneklerini devletin bütün birimlerine çöreklenen FETÖ militanlarının güçlü oldukları dönemde yüzbinlerce kişiyi dinlemelerini gösterebiliriz. Bu dinlemeler salt bir dinleme değildir. Buradan elde edilen bilgilerle her türlü ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel operasyonlarda malzeme olarak kullanılmıştır.
Özellikle 15 Temmuz sonrasında Türk toplumu bu anlamda FETÖ tarafından çok yoğun bir şekilde algı yönetimine maruz bırakılmıştır. 15 Temmuz darbe girişiminin başarısız olmasının faturasını üstlenmek istemeyen CIA beslemesi FETÖ, bunu kendi üzerlerinden atmak için akla hayale gelmedik yalanlara sarılmaktan çekinmemişlerdir. Hatta o kadar ileri gitmişlerdir ki 15 Temmuz darbesini Erdoğan, Fidan ve Akar´ın beraber tezgahlayıp kendilerini de tezgaha getirdiklerini bile iddia etmişlerdir.
Hatta terörist başı münafık Fetullah, geçtiğimiz dönemde Mısır´da yayın yapan bir gazeteye verdiği demeçte, “15 Temmuz darbesini biz yapmadık. Atatürkçü ve laik subaylar yaptı.” şeklinde de bir açıklama yapmıştı. FETÖ elebaşı uluslararası gazetelere verdiği bu yalanlarla uluslararası kamuoyunu etkilemeye çalışmakta ve kendilerinin masum olduğu algısını oluşturmayı hedeflemektedir.
FETÖ´nün bu ahlaksız iddialarına ve hani saldırılarına karşı devletimizin de milletimizi koruma adına karşı algı yönetimi, propaganda, psikolojik savaş gibi konulara ağırlık vermesi ve bu şeytani yapıya karşı daha hassas bir duyarlılıkla mücadele etmesi kaçınılmaz bir gerekliliktir.
FETÖ dijital bir terör örgütü olmasının yanında her türlü psikolojik harp sanatını da çok iyi kullanan ve bu hususta akla hayale gelmedik dezenformasyonlar yapabilen bir alt yapıya da sahiptir. FETÖ´nün arkasında uluslararası istihbarat örgütleri olduğu için dezenformasyon konusunda uzmanlaşmışlardır. Bilindiği üzere Dezenformasyon yabancı bir sözcüktür ve “Bireyleri ve toplumları istenen yola yönlendirmek amacıyla, yanlış bilgi ve haber verme.” anlamına gelir.
Dezenformasyon, propaganda ve karşı propaganda araçlarının en önemli alanlarından biridir. Aslında kitle iletişim araçlarını kullanarak bireyleri ve toplumları yanlış yönlendirmek, yalan haber ve bilgi vermek ahlaksızlığın daniskasıdır.
Dijital terörü kullanmada ve dezenformasyonda oldukça çok usta olan FETÖ, 15 Temmuz öncesi olduğu gibi bugün de aynı hızla istedikleri alanda istedikleri algıları da oluşturarak varlıklarını devam ettiriyorlar.
FETÖ yurt içi ve dışındaki kripto elemanları ve politik menfaatlerden dolayı kendilerine destek veren ve ülkemizdeki satılmış kirli zihniyetlerle işbirliği içinde ülkemiz aleyhine olabilecek her türlü yalanı 7/24 üretmekte ve bunu istedikleri mecralarda kullanmaktadırlar.
Özellikle sosyal, yazılı ve görsel medyayı bir silah olarak kullanmayı ustaca beceren FETÖ militanları, bu alanda kullanmak için İslam dinine ait kavramları istismar etmekten de asla çekinmemektedir.
Hedefe konulan toplum veya kişilerin duygu, akıl yürütme, karar alma ve eylemlerine yön vermek için yapılan haberleşme eylemlerinin tümüne algı yönetimi denilmektedir. Belli odaklar tarafından yapılan bu tür eylemler ile kitleler istenen yerlere yönlendirilebilir, sokak eylemlerine alan açılabilir veya rahatlıkla kitleler maniple edilerek kaos ve kargaşa ortamına sürüklenebilir.
CIA´nın 160´tan fazla ülkede istihbarat istasyonu olarak kullandığı bu şeytani örgütün propaganda ve psikolojik savaş alanlarında denemedikleri taktik ve yöntem hemen hemen yok gibidir.
Bugün sosyal medya denilen mecrada dijital terör konusunda eğitim almış binlerce FETÖ militanı her gün yeni bir algı operasyonuna alan açıyor ve bu hususta söylemedikleri yalan kalmıyor. Sahte belge üretme hususunda da oldukça mahir olan bu dijital örgüt, yurt dışında 15 Temmuz darbesini kendilerinin yapmadığından tutunda, cezaevleri yatan kadın militanlar ve yargılandıkları süreç içinde doğan çocukları üzerinden de dezenformasyon her çeşidini uyguluyorlar.
Uyguladığı yöntemler şeytanın bile aklına gelmeyecek kadar çeşitli olan bu dijital örgütün sık sık istismar ettiği alanlardan biri de şehitlik makamıdır. FETÖ 15 Temmuz darbesine bilfiil katılmış ve çoğu ömür boyu ağırlaştırılmış müebbet cezası alan askerlere moral vermek için onlara “Yaşayan Kahramanlar” adını takmakta ve güya o darbeci askerlerin Türk devleti elinde esir askerler olduğunu bütün dünyaya yaymaya çalışmaktadır. 15 Temmuz darbesine katılıp örgüt adına ölenlerin şehit, kalanların ise gazi unvanı aldıklarını ve ahirette Peygamberimizin sancağı altında bulunacakları yalanını sık sık tekrarlayan bu münafıklar güruhu hedefe gitmek için her yolu meşru görme zihniyetinden asla vazgeçmemektedirler.
FETÖ´nün en büyük algı operasyonu yürüttüğü alanlardan biri de devletin kendini korumak için KHK ile devlet görevinden çıkardığı militanları üzerinden yapmaktadır. Yalanı iman haline getiren bu şeytani örgüt sözde KHK´lılar masummuş, hiçbir suçları yokmuş da devlet onları durup dururken atmış gibi bir yalana sarılıyorlar. Halbuki devlet KHK ile memurluktan çıkardığı kişiler için komisyon kurmuş ve herkesin bu komisyonda hakkını arayabilmesine alan açmıştı. Bu komisyona baş vuran binlerce kişinin devlet görevine döndüğünü nazara alırsak FETÖ´nün KHK üzerinden yapmaya çalıştığı algının nasıl bir ahlaksızlık olduğunu görebiliriz.
FETÖ´nün en çok kullandığı algılardan biri de yine örgüt tarafından oluşturulan “Mağduriyet” edebiyatıdır. Örgüt lideri Fetullah kendi militanlarına, “Bizden olmayanları FETÖ´cü diye ihbar edin. Bununla hem bizim arkadaşlarımızı korumuş hem de bizden olmayanlar üzerinden bir mağdur olgusu meydana getiririz.” Diye emir vermiş, onlar da çeşitli ihbarlarla bulundukları kurumlardaki kendilerinden olmayanları FETÖ´cü diye ihbar etmiş ve böylelikle ciddi bir mağdur olgusu meydana getirmişlerdir.
Bu şeytani örgüt, kadınların başörtüleri üzerinden de büyük bir mağdur edebiyatı yaparak algı operasyonu yürütmektedir. Yargılanıp ceza alan FETÖ´nün bazı kadın militanlarının bazılarının başlarının örtülü olmalarını kullanan örgüt, emniyet içindeki kripto militanları vasıtasıyla çekilen ve medyaya servis edilen elleri kelepçeli, mahpus hamile kadın görüntülerini kullanmakta ve mağdur edebiyatı üzerinden psikolojik savaşı yürütmektedirler. Adalet Bakanlığı verilerine göre, cezaevlerinde FETÖ´ye mensup oldukları için ceza alan iki binden fazla kadın militan bulunmaktadır ve bunların beş yüzden fazlasının ise küçük çocukları yanlarında kalmaktadır.
FETÖ, toplumumuz açısından kutsal sayılan annelik, şehitlik, askerlik, milliyetçilik, vatan sevgisi, bayrak düşkünlüğü gibi bütün değerleri kendi örgütünün menfaatleri doğrultusunda istismar etmekten çekinmemektedir.
Algı yöntemlerini ustaca kullanan bu şeytani örgütün medya ve TBMM´deki uzantıları ile yapmaya çalıştıkları başka bir algı operasyonu da cezaevlerine giren militanlarının çıplak aramaya maruz bırakıldıkları hususunda olmuştur. Güya, FETÖ´nün özellikle kadın militanları cezaevine gönderildiklerinde “Çıplak olarak” aranıyor algısı oluşturulmuştur. Cezaevine giren kişilerle ilgili nasıl bir prosedür uygulanacağı kanunlarla belirlenmiştir ve bunun dışında bir yöntem uygulanması mümkün değildir. Buna rağmen sanki sadece FETÖ militanları çıplak aramaya maruz bırakılıyormuş gibi yalanlara sarılarak ülkemiz uluslararası arenalarda suçlu durumuna düşürülmek istenmektedir.
Her biri psikolojik savaş eğitimi almış FETÖ militanları sosyal medyada açtıkları sahte hesaplar üzerinden sistemli olarak provakatif paylaşımlarla muazzam bir dezenformasyon yapmaktadırlar. Bunda gayeleri ülkemizi insan haklarının olmadığı, adalet ve hukukun ayaklar altına alındığı bir ülke olarak göstermektir. “Help Turkey” etiketiyle başlatılan bu algı operasyonları üzerinden her türlü şeytanlıkları yapan FETÖ militanları ise masum ve mağdur olarak tanıtılmaktadır.
FETÖ´nün algı yöntemi başka bir alan da yazılı medyadır. Bazı ulusal gazetelere el altından destek vererek kendi propagandasını yaptığı gibi bazı yerel gazeteleri de kullanarak yapacakları dezenformasyonlarda araç olarak istihdam etmektedir.
FETÖ´nün algı operasyonları sebebiyle birçok siyasi parti özellikle KHK ile devletten temizlenen FETÖ militanlarının masum olduklarına inanmakta veya bilerek geçmişteki desteğinden dolayı diyet borçlarını ödemek için örgüte hizmet etmektedir. “KHK bir faciadır.” Deme ahmaklığını gösteren bazı iktidar yanlısı politikacılarla birlikte diğer siyasi partilerin genel başkanları veya mensupları sık sık “İktidara gelmemiz halinde bütün KHK´lılara haklarını geri vereceğiz.” Diyebilmektedir. Devletimiz güvenlik açısından kendini korumak için görevden uzaklaştırdığı bu militanları yeniden göreve getirmeyi istemek bilerek yapılıyorsa ihanet, bilmeyerek yapılıyorsa gafletten başka bir şey değildir. Seçimlerde alınacak üç beş oy için devletin bekasını tehlikeye atan bu girişimler Türk milleti tarafından dikkatle izlenmektedir ve gereken cevabın yapılacak ilk seçimlerde verileceğinden asla şüphemiz yoktur.
