Selim Çoraklı


HOLOKOSTCU ALMANLAR!


 

Anadolu´da, başkalarını eleştirirken kendisi de aynı yanlışı yapan kimse için kullanılan “Bari dinime söven müselman olsa.” Diye bir söz var ya!

Almanlar Osmanlıyı/Türkleri Ermenilere soykırım yapmakla suçlayınca gayr-i ihtiyari bu söz aklıma geldi.

Tarihin en kanlı milletlerinden biri olan Almanların tarihin en adaletli milleti olan Osmanlıyı/Türkleri soykırım yapmakla suçlaması gerçekten tarihin en komik hadiselerinden biri.

Şunu tarihi hakikati bir kere not etmek lazım:

“Osmanlı/Türkler eğer soykırım yapmış olsaydı, bugün o soykırıma uğradığı iddia edilenlerin hiç biri yeryüzünde olmazdı.”

Balkanlarda gazetecilik yaparken bir Sırp da Osmanlı/Türklerin kendilerine yönelik soykırım yaptığını iddia etmişti. Ona şu soruyu sordum:

“Osmanlı sizin topraklarda ne kadar hakim oldu?”

“550 yıl.”

“Peki 550 yıl soykırım yapan bir milletin elinden nasıl kurtuldunuz da bugün hala ortalıkta gezebiliyorsunuz?”

Sırp, Anadolu tabiriyle “apışıp” kalmıştı.

Hitler gibi tarihin en kanlı liderine sahip Almanların, Akif´in değimiyle “Bir zamanlar bizde millet, hem nasıl milletmişiz. / Gelmişiz cihana, insanlık nedir öğretmişiz.” Diye tasvir ettiği bir milleti soykırım yapmakla suçlaması en azından ahlaksızlıktır, soytarılıktır ve tarihi bilmemektir. Kendi gözündeki merteği görmeden başkasının gözündeki kıl için yaygara yapmaktır.

Almanlar, Federal Meclislerinden çıkardıkları Ermeni iddialarına ilişkin kararla, tarihte işlediği soykırım ve katliamları örtmek istiyorlarsa boşuna çabalıyorlar. Çünkü yaptıkları soykırımlar insanlık tarihinin en kanlı olayları arasında yerini almıştır.

2. Dünya Savaşı sırasında milyonlarca Yahudi´nin yanı sıra Çingeneleri, Rusları, Namibyalıları ve Polonyalıları toplama kamplarında öldüren Almanya, tarihin en büyük soykırımcısıdır.

Aslında Batının, bahusus Almanların bu türden ahlaksızca iddialarının temelinde İslam´a duydukları kin gelmektedir. Osmanlı´yı İslam´la özdeşleştiren batılılar ve bahusus Almanlar, şeytani kinlerini nereden çıkaracaklarını şaşırmış vaziyette, rastgele saldırıyorlar. Özellikle Osmanlının çöküşünden sonra, güçlü olmayı bir koz bilip, Müslümanlara ve İslam coğrafyasına hukuksuz ve insafsızca saldırmayı, o coğrafyada kaos yaratmayı kendine bir sorumluluk haline getirmiş.

Ancak Almanların bu kez ki saldırıları “Şaşkın ördek kıçtan dalarmış.” anlayışıyla örtüşüyor. Şaşırmış Almanlar nereden dalacaklarını bilemediklerinden Ermeni soykırım iddiasına yapışmışlar. Hâlbuki kendi tarihçileri ve milletvekilleri bile Osmanlı´nın bir Ermeni soykırımı yapmadığını, aksine esas soykırımı, katliamı Ermenilerin Türklere karşı yaptığı söylemektedirler.

Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Selami Kılıç yaptığı bir açıklamada bu tarihi gerçeği şu sözlerle gözler önüne sermiştir:

“Alman belgeleri irdelenirse, Ermenilerin Müslüman Türklere karşı 

yaptığı bir açıklamada bu tarihi gerçeği şu sözlerle gözler önüne sermiştir:

“Alman belgeleri irdelenirse, Ermenilerin Müslüman Türklere karşı yaptığı katliamlar açık ve net olarak belgeleniyor. Almanların kendi arşivlerinde, mesela Berlin´de bulunan Alman Dışişleri Bakanlığında siyasi diplomatik belgelere bakınca, hepsinde olmasa bile bir kısım belgelerde, Alman gazetelerinde Ermeni çetecilerinin 1915´te, özellikle 1918´de Müslüman Türk ahaliye karşı kıyımlar, katliamlar yaptıklarını ve bu katliamların insanlık dışı, vahşetlerle bütünleştiğini görebiliyoruz. Almanlar, daha önce Yahudilere yaptıkları katliamı veya soykırımı,

alnındaki bu kara yazıyı birileriyle paylaşmak için Türkleri de soykırım yapmış gibi gösterme alçaklığına girmişlerdir.”

Aslında Almanların yaptığı hak ile batıl, iyi ile kötü, doğru ile yanlışın mücadelesidir. Bu mücadele insanlıkla yaşıttır. Yani Habil ve Kabil ile başlamış, kıyamete dek sürecek bir mücadeledir. Batı/batıl tarih boyunca her fırsatta İslam dünyasına fitneyi sokmak için suç unsurlarını oluşturup kendileri için haklı ve meşru bir zemin oluşturmanın şeytani planlarını yaptı.

Bizi soykırım yapmakla suçlayan Almanların tarihi ne kadar temiz dersiniz?

Almanlar 1933-45 yılları arasında Büyük Alman İmparatorluğu´nu kurmak ve mükemmel Alman ırkını yaratmak hedefiyle diğer milletlerden ve etnik gruplardan 21 milyon insanı topluca kurşuna dizerek, toplama kamplarında, fırınlarda yakarak, gaz odalarında zehirleyerek soykırıma uğrattılar.

İsterseniz gelin tarihlerinde kısa bir gezinti yapalım da, bakalım esas soykırımcı kimmiş?

Almanların tarihi tarihin en kanlı sayfalarından biridir. Başta Yahudi soykırımı olmak üzere tarihleri soykırımlarla doludur.

İkinci Dünya Savaşı sırasında Yahudilere karşı yaptığı soykırımı tanıyan ve bunun toplumun tüm kesimlerince hatırlanmasını devlet politikası haline getiren Almanya´dan başkası değildi.

Yaptığımız araştırmalar, Almanya tarihindeki tek toplu katliamın 'Yahudi Soykırımı' olmadığını gösteriyor...

Almanlar 1933-45 yılları arasında Büyük Alman İmparatorluğu´nu kurmak ve mükemmel Alman ırkını yaratmak hedefiyle dünyayı adeta bir mezbahaya çevirdikleri tarihi bir hakikattir.

Bizi soykırım yapmakla suçlayan Almanlar, diğer milletlerden ve etnik gruplardan 21 milyon insanı topluca kurşuna dizerek, toplama kamplarında, fırınlarda yakarak, gaz odalarında zehirleyerek soykırıma uğrattılar.

Gerek Almanya gerekse de Almanların işgal ettiği diğer ülkelerde yaşayan 6 milyon Yahudi sistematik bir biçimde vurularak, asılarak, yakılarak ve zehirlenerek öldürüldü.

Almanların tarihindeki en karanlık soykırımlardan biri de 1904-1908 yılları arasında Namibya´da yaptıkları ve 117 bin insanı katlettikleri soykırımdır.

Avrupalı ülkeler, 19. yüzyılın sonlarına doğru yer altı zenginliklerine göz koydukları Afrika kıtasını sömürgeleştirmeye başladı. İngiltere, Fransa, Portekiz, İspanya, İtalya ve Belçika´nın paylaştıkları Afrika´ya geç kalan Almanya, günümüzde Kamerun, Togo ve Namibya olan bölgeleri 1880´lerde sömürgeleştirdi. Almanlar Namibya´nın yerlileri Herero ve Namalar´dı ve sayıları 132 bin civarındaydı. Almanlar kısa zamanda yaptıkları katliamlarla halkın yüzde 95´i katletti. Bu uluslararası hukukun mevcut standartları göz önüne alındığında tam anlamıyla bir soykırımdır.

Almanların Namibya´daki katliamda en çok kullanılan yöntem ise insanları çöle sürüp orada susuzluktan ya da önceden zehirlenmiş içme suları ile öldürmekti. 1985´te, BM´nin Whitaker Raporunda Almanların Namibya´da gerçekleşen bu olayları 20 yy.´da gerçekleştirilen ilk soykırım hareketi olarak değerlendirmiştir. Alman Hükümeti Yardım Bakanı Heidemarie Wieczorek-Zeul, 2004´te, 'Almanlar olarak biz bu olaylardaki tarihi sorumluluklarımızı ve hatalarımızı kabul ediyoruz.' Diyerek yaptıkları soykırımı kabul etmişlerdir.

Almanların Namibya´da nasıl vahşice davrandıklarını Almanlara kılavuzluk eden Jan Cloete´nin hatıralarında şöyle okuyoruz:

'Namibya´nın yerlileri Hererolar Waterberg´teki savaşta mağlup edildiğinde ben de oradaydım. Savaşın ardından Almanların eline geçen erkekler, kadınlar ve çocuklar

acımasızca öldürüldü. Daha sonra Almanlar, kaçanların peşine düştü. Yakaladıklarını vurarak ya da süngüyle öldürdüler. Heroro erkeklerinin büyük bir kısmı silahsız olduğu için Almanlara karşı koyamadılar. Erkeklerini katliamda yitiren ve savunmasız kalan Herero ve Nama kadınları, Almanların tecavüzüne uğradı. Bu kadınların dünyaya getirdiği çocuklar da kamplarda kaderlerine terk edildi.”

Ataları Hitlerin yaptığı Yahudi soykırımında öldürdüğü altı milyon Yahudi hala dünya gündeminden düşmemişken Almanların Türkleri Ermeni soykırımı yapmakla suçlamaları tarihin en alçakça iftirasından başka bir şey değildir. Hitler gibi bir ataya sahip Almanlar 1935 yılında soykırım yapmak için Nürnberg Yasaları adıyla bir yasa çıkarmış ve bu yasaya dayanarak 2. Dünya Savaşı öncesi toplama kampları kurmuştur. Auschwitz, Belzec, Chelmo, Jasenovac, Maıdanek, Maly Trostenets, Sobibor ve Treblinka´da kurulan bu kamplarda Almanlar, Yahudileri ve Romanları (Çingeneleri) bu kamplarda toplayıp ölene dek çalıştırıldı, ya da tıbbi deneyler için kullandı. Kamplarda kurdukları gaz odalarında binlerce, o binlerce insanı katletti. On binlerce insanın katledildiği Auschwitz kampı komutanı, Rudolf Höss, Nüremberg mahkemelerinde verdiği ifadede kamplarda olan vahşeti şöyle anlatmıştı:

“Gaz odalarına doldurulan insanlar verilen gazla öldürüldükten sonra gaz odadan vakumla çekilirdi, cesetler odalardan alınırdı. Bu süreç dört saat kadar sürerdi. Ölenlerin altın dişleri ve dolguları, dişçi mahkûmlar tarafından alınırdı. Odanın tabanı temizlenirdi ve duvarları tertemiz yıkanırdı. Bu işler, “Sonderkommando” olarak adlandırılan Yahudi mahkûmlar tarafından yapılırdı. Sonderkommando işini bitirdiğinde, SS kontrol ederdi ve kurbanların ağızlarına altınlar tamamen alındımı diye bakardı. Eğer içlerinde kayıp olursa, Sonderkommandolardan sorumlu olan canlı canlı fırının içine atılırdı. Çok küçük olduklarından ve çalışamayacaklarından, çocuklar istisnasız bir şekilde öldürüldü. Treblinka´dan farklı olarak, biz kurbanları kaderleriyle ilgili kandırabiliyorduk, ama Treblinka´da hemen her kurban öldürüleceğini biliyordu. Yapılanları gizlilik içinde yürütmemiz gerekiyordu fakat yanan cesetlerden gelen pis ve mide bulandırıcı koku bütün kampı ve çevredeki alanları kaplıyordu. Bu nedenle çevredeki halk Auschwitz´te olup bitenleri biliyordu.”

Yine 1 Aralık 1941tarihli 'Jaeger Raporu' adı verilen raporda, Alman SS Albayı Karl Jaeger, Litvanya´da 2 Temmuz ile 1 Aralık 1941 tarihleri arasında kendi birimince yürütülen katliamlarda birliğinin 137.346 Yahudi erkeği, kadını ve çocuğu öldürdüğünü açıklaması, Almanların nasıl bir katil olduğunun en açık delilidir.

Milyonlarca insanın katledildiği ve insanlık tarihinin en büyük soykırımlarını yapıldığı bu dönemde Almanya bürokrasinin her kolu, soykırımın lojistiğine yardım etti ve Almanya adeta bir soykırım devletine dönüştü.

Almanlar, kanlı tarihlerinde soykırımı adeta sistematik bir hale getirmiştir.

Bu kadar vahşetin icracısı olan Almanların şimdi hangi şeytani planla ortaya çıkarak Osmanlıyı/Türkleri Ermeni soykırım yapmakla suçlamaları gerçekten çok komik.

Birileri bu akılsız Almanlara, Türkler eğer soykırım yapsaydı bugün soykırıma uğradığı iddia edilen soysuzların hiçbirinin hayatta olmasının imkân dâhilinde olmayacağını anlatması lazım.

Yaptıkları soykırımlarla keçiler gibi kıçları hep açık gezen Almanların, dereyi atlarken kuyruğu bir kez açıkta kalan koyuna bakıp gülerek “Kıçın göründü” demesi çok komik oluyor gerçekten..

 

Katillerin gözü döndü! İsrail’den Şifa Hastanesi’ne katliam gibi baskın: Sivilleri acımadan öldürdüler

Uzman isim Türkiye'nin rolünü anlatarak uyardı! Karadeniz'i bekleyen büyük tehlike

Pakistan'dan Afganistan'a hava saldırısı!

Rusya'da seçim: Dünya Putin'i protesto ediyor

Türkiye ve Irak'tan ortak bildiri

ABD uçağından görünen detay! Filistin topraklarına alçak imza

Rusya’da kritik seçim! Halk sandık başında: Putin yeniden mi geliyor?

Zelenskiy, Ukraynalıların Rusların Avrupa'ya geçişini engellediğini söyledi

İsrail-Hamas savaşında son durum... ABD'nin İsrail taktiği deşifre oldu! Washington Post yazdı: Kongre resmen bypass edilmiş!

Atlantik Konseyi'nden çarpıcı Türkiye analizi: Avrupa'nın güvenliğini sağlama fırsatı var