Selim Çoraklı


Katliamları Muharref Tevrat Emrediyor!

Theodor Herzl, Filistin´de bir Yahudi devleti kurmak için yapılması gerekenleri sıralarken şunları söylüyordu:


 

ABD´yi yöneten Yahudi lobisi yine bütün Müslümanların kanını dökmek için şeytani planlar üzerinde çalışıyor.

Traump Kudüs´ü İsrail´in başkenti ilan ederek yeni katliamlara kapı aralıyor.

Yahudiler kana doymuyor.

Peki, neden Yahudiler kana, kine, öldürmeye doymuyorlar?

Hemen kısa cevabını vereyim:

“Yahudi Hahamlar tarafından kaleme alınan muharref (tahrif edilmiş) kutsal kitapları Tevrat ağzına kadar katliam ve öldürme emirleriyle dolu olduğu için Yahudiler kitaplarında yazanı yerine getiriyor. Müslüman kanı dökmekten çekinmiyor.”

Nasıl mı?...

Yahudiler, 1900´lü yıllardan beri Filistin halkına karşı katliam ve soykırım yapıyor. Yahudileri bu soykırım ve katliamlara iten sebeplerin başında, kutsal kitapları olan tahrif edilmiş Tevrat gelmektedir. Zira tahrif edilmiş kitapları olan Tevrat´ta, “Onların her şeylerini tamamen yok et ve onları esirgeme; erkekten kadına, çocuktan emzikte olana, öküzden koyuna, deveden eşeğe kadar hepsini öldür.” (Samuel, Bab 15, âyet 3), “İhtiyarı, genci ve ere varmamış kızı ve çocuklarla kadınları helak için vurun, gözünüz esirgemesin ve acımayın” (Hezekiel, Bab 9, âyet 5-6) ve benzeri birçok emir bulunuyor.

Tahrif edilmiş Tevrat´a göre, Yahudiler üstün bir ırktır ve seçilmiş bir millettir. Yine tahrif edilmiş Tevrat´a göre; içinde Filistin, Lübnan, Ürdün, Suriye, Mısır ve Anadolu´nun büyük bir kısmı Yahudilere vaad edilmiş toprak statüsündedir.

Tahrif edilmiş Tevrat´ın Tesniye, Bab 12, 25. bölümünde aynen şöyle denilmektedir:

“O zaman Rab bütün milletleri önünüzden kovacak ve sizden büyük ve kuvvetli milletlerin mülkünü alacaksınız; sınırınız çölden ve Lübnan´dan, ırmaktan, Fırat ırmağından garp denizine kadar olacaktır.”

Yahudiliğin kaynağını teşkil eden muharref (tahrif edilmiş) Tevrat ifadelerine göre; kendi Tanrıları “Yahova” tarafından “oğullarına” miras olarak verilen yeryüzünü mülk edinmek, devlet kurmak, hürriyet sahibi olmak yalnız Yahudilerin hakkıdır. Yahudi olmayanlar için bu haklar söz konusu olamaz.

Bu inanışa göre; Hz. Âdem´in oğulları, Yahova´nın oğulları olan Yahudilerin olması gereken yeryüzünü işgal etmişler ve gayri meşru bir şekilde kullanmaktadırlar. Buna göre; Yahudi/siyonist olmayanların elinde bulunan mal, Yahova´nın mirasından çalınmış maldır.

Kısaca “Siyonizm” adı altında özetlenebilecek bu inanışa göre; doğuştan “günahkâr” olan diğer milletlerin, Yahova´nın oğulları tarafından “Sion”da kurulacak “Dünya Krallığına” yerlerini terk etmeleri, yeryüzünün Yahudilerin

eline geçmesi ve Yahudilerin bu gizli savaşın sonunda “Yeryüzü İlahı” ilan edilmeleri “Din” anlayışlarının temelini oluşturur.

“Şöyle ki; kendi memleketimde Aşurluyu kıracağım ve dağlarımın üzerinde onu ayakaltında çiğneyeceğim.” (İşaya, Bab: 14, âyet 25)

“Deniz kıyısında oturanların, keretîler milletinin vay başına! Ey Kenan, Filistiler diyarı, Rabbin sözü size karşıdır; seni yok edeceğim, öyle ki, artık sende oturan kimse olmayacak.” (Tsefenya, Bab 2, âyet 5)

Muharref Tevrat´ı hazırlayan haham sınıfı, katliamları bizzat peygamber ağzından emredip, bu günahtan münezzeh insanları acımasız cinayetlerin sorumlusu haline getirmektedirler:

“Rabbin işini gevşeklikle yapan lanetli olsun ve kılıcını kandan alıkoyan lanetli olsun. Katliam yapmayan, kan akıtmayan Allah´ın laneti ile tehdid edilmektedir.” (Yeremya, Bab 48, âyet 10)

Geçmişte yapılan katliamlar, Yahudileri coşturacak tarzda bir gurur vesilesi gibi muharref Tevrat´tan alınmıştır ve bunlar bugün Filistin´e yönelik katliamlarda olduğu gibi Yahudiler tarafından örnek alınmaktadır.

“Rab, taşları demir ve dağları bakır olan bu diyarı sana verecek ve sen onları işleyeceksin. Yok edeceği milletlerden arta kalan, yani, İsrailoğullarının büsbütün yok edemedikleri çocukları senin için angaryacı kullar olacaktır.” (Tesniye, Bab 6-Yeşu, Bab 9)

Tevrat´tan katliam emrini alan Yahudiler 1947´de Araplara karşı, ilan edilmemiş bir savaş başlatarak bölgede temizlik faaliyetlerine giriştiler. “Haganah, Stern, Irgun, Tz´vai, L´umi, Palmah” gibi Yahudi terör çetelerinin Araplara karşı yaptığı saldırıların sayısı üç ay gibi kısa bir zamanda iki bini buldu. Bu saldırılarda yüzlerce Filistinli hayatını kaybetti. Menahem Begin tarafından yönetilen Stern ve Irgun çetesi Deir Yasin Arap köyüne saldırarak, daha önce de yaptıkları gibi genç, yaşlı, çocuk, hamile, bebek demeden 254 kişiyi katletti. Yahudi terörü, bölgedeki Arap halkını dehşet içinde bırakmayı amaçlıyordu. Bugün olduğu gibi önce katliam yapıyorlar, ardından da terörün propagandasını yaparak, psikolojik yıkıma gidiyorlardı. Önce katledilen Arapların resimleri çekiliyor, çoğaltılıyor ve köylere gönderiliyordu. Resimlerin altına “Terk etmezseniz sizin sonunuz da böyle olacak.” diye yazılar yazılıyordu. Menahem Begin, bu katliam hakkında, “Bu kıyım haklı çıktı. Deir Yasin zaferi olmadan İsrail de olmazdı.” diyerek, ne gibi bir zihniyet taşıdığını ortaya koymuştur.

İsrail ordusu, 29 Ekim 1956´da savaş ilan etmeden Mısır´a saldırdı. 1967´de de haham uydurması vaatlere kavuşmak için tekrar savaş çıkartarak Mısır, Suriye ve Ürdün´e saldırdılar ve Sina Yarımadası, Gazze Şeridi, Batı Yaka ve Golan Tepeleri´nin bulunduğu 60 bin kilometrekarelik alan işgal ettiler. İsrail ordusu, Amerikan ve Sovyet yapısı silahlarla donatılmıştı.

Theodor Herzl, Filistin´de bir Yahudi devleti kurmak için yapılması gerekenleri sıralarken şunları söylüyordu:

“Örneğin, bir ülkeyi vahşi canavarlardan temizlemek zorunda kaldığımızı düşünelim; bu durumda görevimizi beşinci yüzyıl Avrupalısı gibi yapamazdık. Mızrağı elimize alıp ayıların izini süremezdik; kocaman bir av partisi yapar, hayvanları bir araya getirir ve ortalarına bir bomba atardık.”

Menahem Begin de, söyledikleri ve yaptıklarıyla Herzl´in iyi bir öğrencisi olduğunu göstermiş ve yaptığı bir açıklamada, “Filistinlileri izleyeceğiz ve her yerde, -karada, denizde ve havada- öldüreceğiz.” demiştir.

1982 yılında Lübnan´a karşı girişilen saldırı da tüm dünyanın gözleri önünde gerçekleşen bir katliamdı. Moşe Dayan, altı gün savaşın ertesinde şunları söyleyerek, bu saldırıyı da açıklamış oluyordu:

“Altı gün savaş kuşağı, Süveyş Kanalı´na, Ürdün´e, Golan Tepeleri´ne ulaşabilmiştir. Bu son değildir. Bugünkü ateşkes hatlarından sonra yeni hatlar oluşacak, bunlar Ürdün´ü kuşattıktan sonra Lübnan´a ve Suriye ortalarına kadar ulaşacaktır.”

İsrail ordusunun Lübnan´a saldırısı sırasında Sabra ve Şatilla göçmen kamplarında yaşayan sivillerin topyekûn katledilmesi, Guernica, Oradour, Khatyn ve Treblinka katliamlarının yanı sıra tarihe geçecek denli ürperticidir. Bu katliam, İsrail yöneticilerinin, dün olduğu gibi bugün de sivil-asker ayrımı yapmadan öldürmek için büyük bir iştaha sahip olduklarını göstermiştir.

İsrail´in Lübnan´a saldırısı sırasında 70 bin Lübnanlı ve Filistinli Arap yaralandı ya da öldürüldü. İsrail uçaklarının sivil yerleşim yerlerini, hastaneleri, okulları ve çocuk bakımevlerini sürekli bombalamış, Beyrut´un önemli bir bölümü ile Tire, Nebatiye, Sayda gibi kent ve köyler yerle bir edilmiş, birçok büyük Filistin mülteci kampı haritadan silinmişti. Altı yüz bin Lübnanlı, evsiz, susuz, elektriksiz ve yiyeceksiz bırakılmıştı. İsrail birlikleri, aç insanlara yapılan gıda yardımını engellemişti. Bunlar sivil halka karşı kasıtlı olarak yapılan askeri eylemlerdi. Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay bayrağını taşıyan binalar bile sistematik olarak bombalanmıştı. Bugün olduğu gibi, o zamanlarda da uluslararası Lübnan ve Filistin Kızılhaçlarına kan ve ilaç ulaştırılması yasaklanmıştı. İsrail uçakları oyuncak, elma, muz ambalajına gizlenmiş bombaları Lübnan topraklarına atmışlardı. Çocuklar ellerine aldıkları bu oyuncak ya da meyvelerin patlamasıyla hayatlarını yitirmişlerdi. İnsan gövdesini kalbura çeviren bilyeli bombalar, Beyrut´un işgali sırasında geniş ölçüde kullanılmıştı.

Menahem Begin´in aşağıdaki açıklamaları da, İsrail´in nasıl bir vahşi zihniyete sahip olduğunu gözler önüne sermektedir:

“Siz İsrailliler, düşmanı yok ederken acımamalısınız. Harabeleri üzerinde kendi uygarlığımızı kuracağımız Arap kültürü denen şeyi yok edene kadar onlara hiçbir sempati duymamalısınız. Bu ülkede iki halk için yer olmadığını anlamalıyız. Tek çözüm, Araplardan arınmış bir Filistin´dir...”

İsrail Savunma Bakanlığı´nın resmi bir genelgesinde, İsrail ordusunun baş hahamı da askerlere şu tavsiyede bulunmaktadır:

“Birliklerimiz savaşta ya da özel bir baskında, sivil halkla karşılaştığında herkesi öldürmelidir.”

“İsrail bunu niçin yapmaktadır?” şeklindeki soruya verilecek en güzel cevap da, baştan beri izah etmeye çalıştığımız gibi tahrif edilmiş Tevrat bölümleridir. Zira bu bölümlerde İsraillilerin niçin katliam yapmaları gerektiği açık bir biçimde ortaya konulmaktadır:

“Ve Allah´ın Rab onu senin eline verdiği zaman, onun her erkeğini kılıçtan geçireceksin; ancak kadınları ve çocukları ve hayvanları ve şehirde olan her şeyi, bütün malını kendin için çapul edeceksin ve Rabbin sana verdiği düşmanlarının malını yiyeceksin . Bu milletlerin şehirlerinden olmayıp senden çok uzakta bulunan bütün şehirlere böyle yapacaksın. Ancak Rabbin miras olarak sana vermekte olduğu bu kavimlerin şehirlerinden nefes alan kimseyi sağ bırakmayacaksın; onları, Allah´ın Rabbin sana emrettiği gibi tamamen yok edeceksin.” (Tesniye, Bab 20, âyet 13-17),

“Ve her duvarlı şehri ve her seçme şehri vuracaksınız ve her iyi ağacı keseceksiniz ve bütün su kaynakları kapayacaksınız ve her iyi tarlayı taşlarla bozacaksınız.” (II. Krallar, Bab 3, âyet 19)

Yukarıdan beri izah etmeye çalıştığım gerçekler ışığında Yahudilerin neden kine, kana, katliama doymadıkları çok açık değil mi?

Trump´ta

Katillerin gözü döndü! İsrail’den Şifa Hastanesi’ne katliam gibi baskın: Sivilleri acımadan öldürdüler

Uzman isim Türkiye'nin rolünü anlatarak uyardı! Karadeniz'i bekleyen büyük tehlike

Pakistan'dan Afganistan'a hava saldırısı!

Rusya'da seçim: Dünya Putin'i protesto ediyor

Türkiye ve Irak'tan ortak bildiri

ABD uçağından görünen detay! Filistin topraklarına alçak imza

Rusya’da kritik seçim! Halk sandık başında: Putin yeniden mi geliyor?

Zelenskiy, Ukraynalıların Rusların Avrupa'ya geçişini engellediğini söyledi

İsrail-Hamas savaşında son durum... ABD'nin İsrail taktiği deşifre oldu! Washington Post yazdı: Kongre resmen bypass edilmiş!

Atlantik Konseyi'nden çarpıcı Türkiye analizi: Avrupa'nın güvenliğini sağlama fırsatı var