Dr. Yaşar Kalafat


Sayın Nazarbayev´e Halkbilimi Penceresinden Bakarken

Uluslararası Türk Akademisi, Türk milli kültürel kimliği meselelerinin çözümü konusunda beklentileri artırmıştır.


 

Kültürel Kimlik Stratejisti 

 

Yaşar Kalafat

 

“Milli Sınırlar içinde bulunan yurt parçaları bir ütündür, birbirinden ayrılamaz”- Atatürk

 

 

GİRİŞ:

 

Çağımız Türk kültür coğrafyasının strateji lideri Kazakistan Kurucu Devlet Başkanı sayın Nazarbayev merkezli görüşlerimizi açıklamamıza, “Büyük Bozkırın Yedi Özelliği” başlıklı açıklamaları  ve faaliyetleri ile tasarılarını da tanıtan etkinlikler vesile olmuştur.(1) Tespitlerimiz, evvelce incelenmesi imkanının bulmuş olduğumuz “Nazarbayev´in Tarihi Kararı ve Kazakistan´ın Geleceği”(2) isimli çalışmanın bizde bıraktığı intibaa dair görüşlerimizi teyit etmiştir. Nazarbayev Kazakistan´ını ASAM yayınlarından tanıyorduk(3). Türklüğün kültürel kimliği konusunda Nazarbayev döneminde gelişen ümit ve heyecan verişi uygulamalar kültürel kimlik çalışmalarımız itibariyle bizim için farklı bir önem arz ediyordu. Atatürk´ün ulus devlet inşası uygulamaları ile Nazarbayev´in uygulama ve tasarıları arasındaki paralelliklere ayrı bir çalışmamızda ele alacağız. Bu Yazımızda daha ziyade ‘Büyük Bozkır´ın Yedi Özelliği´ isimli açıklamaya dair görüşlerimize ve düşündürdüklerine yer vereceğiz.

 

METİN:

Kazakistan Türk halk inançlarını, Kazakistan, Özbekistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Kırgızistan´da ardı sıra yapılan Türk Dünyasının Dünü Bugünü ve Geleceği Uluslararası Sempozyumları münasebetiyle uzmanları, araştırma merkezleri, yayınları ve izlenilen metot bakımından büyük ölçüde tanıyorduk. Kazakistan´da halk inançları konusunda farklı vesilelerle alan çalışmalarımız da olmuştu(4). Türkiye´de yapılan uluslararası sempozyumlar münasebetiyle alanımızla ilgili ilişkiler doğal olarak yoğunlaşmıştı.(5) Bu etkinliklerde Doğu Türkistan Uluğ Türkistan´ın asli parçalarından birisi olarak muhakkak yer alıyordu. Biz ilk Uygur halk inançları çalışmamızı Bakü´de yapmıştık(6).

Yazımızda Nazarbayev´in Türk ve Türklük anlayışlarına, ülkesindeki demografik yapılanmadan doğan ve doğması muhtemel etnik hareket karşısındaki tavrına yer vermeğe özen gösterdik. Bize göre Türkiye Cumhuriyeti´nin başkentinin İstanbul´dan Ankara´ya alınışı ile Kazakistan´daki başkent değişiminde aynı stratejik hassasiyet vardır. Millî devlet-etnik yapılanma bağlantılı stratejik açıklamalarımızda yer verdiğimiz görüşlerimizi bu çerçevede daha geniş çaplı ele aldık. Yazımıza taşıdığımız hususlar arasında Türk Dünyası Bilimler (Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Akademisi)´nin Kazakistan´da olmasından hareketle bu akademi kapsamında çözümlenebilecek hususlara da yer verdik. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında Atatürk tarafından belirlenen hedefler ve muayyen dönemlerde yapılan değerlendirmeler ile Kazakistan´daki millî devletin inşası dönemine dair kısa karşılaştırmalar yaptık.

Ayrıca emperyalizmin, birlikte yaşamakta olan ulus devletlerin sosyo kültürel yapılarından hareketle, yeni sömürü alanları oluşturmak için uygulamakta oldukları stratejilere kısaca değindik. Mevcut gelişmelerden bahisle, Türk dünyasının kimlik konusunda olduğu gibi bu konuda da ortak strateji geliştirmesi gerektiğine dair görüşlerimize yer verdik.

 

METİN:

“Mekân her şeyin, zaman tün olayların ölçüsüdür. Mekân ile zamanın kesiştiği yerde millî tarih başlar. Bu sıradan bir özdeyiş değildir.”(7)

“Eski Hindistan ile günümüzdeki Hintlileri tarihin kesintisiz akışında gelişimini sürdürmekte olan özgün bir uygarlık olarak incelemek mümkündür. (…) Bu tarihe karşı sergilenen doğru yaklaşım olmakla birlikte köklerimizi tanımaya, millî tarihimizi derinden inceleyerek çözülmemiş düğümlerini aydınlatmaya imkân sağlar.”(8)

Biz muhtelif vesileler ile belirttiğimiz gibi Türklüğü Atatürk´ün Türkiye Cumhuriyeti´nin temeli kültürdür, vecizelerinden de hareketle kültürden yola çıkarak tanımlıyoruz. Geçmişi binlerce yılla açıklanabilen Türklük dört kıta üzerindeki yaşamından süzülerek kökleri ile günümüze gelmiştir. Her büyük çınar gibi, Türk kültür coğrafyasını oluştururken, bu coğrafyada dalları ve kökleri de yaşamaktadır. Bu çınar, kök saldığı her kültür ikliminde kültür akrabalıkları da tesis etmiştir. Bize göre Türklük geçmişte ve halde olduğu gibi gelecekte de kültür akrabası olduğu toplumlarla birlikte var olacaktır.

“Kazakistan tarihi de ayrı ayrı parçalar halinde değil, çağdaş bilimin yöntemleriyle bütün olarak anlaşılmalıdır. Bunun için net delillerimiz vardır. Protodevlet Birliklerinin büyük bir kısmı bugünkü Kazakistan topraklarında kurulup Kazak milletinin etnik köklerinin temel unsurlarını oluşturmuştur. (…) Kazak etnoniminden Kazak millî tarihinin bugüne kadar söylenile gelen dönemden çok daha öncelere dayandığına işaret eder. Avrupa merkezli bakış açısı, Sakalar ile Hunlar ve eski Türk boylarının milletimizin tarihî köklerinin ayrılmaz bir parçası olduğu olgusunu görmemizi engellemiştir.”(9)

Nazarbayev´in vurguladıkları bu husus önemli stratejik tespitlerden birisidir. Avrupa merkezli bu neviden stratejik yönlendirmeler, dünya dillerinin gruplandırılmalarında yapıldığı gibi mitoloji çalışmalarında da yapılabilmektedir. Eski Türk İnanç Sistemi´ni çok tanrılı gösterme adına saygı duyulup kutsal kabul edilen birçok varlığa bu neviden bazı çevrelerce tanrı tahsis edilmektedir. Bu çevreler, Türk kozmik kültüründeki mitolojik birçok varlığı tanrı olarak kayda geçirmektedirler.   Pelin Ergun´un da belirttiği gibi Türklerde ağaç kültü vardır ama ağaç tanrısı yoktur.(10)

Her büyük millet gibi Türk milletinin de Türklük genel adının yansıra bir de özel adı vardır. Uluğ Türkistan´da, Kafkasya´da, Ortadoğu´da Balkanlar´da Türklük doğal olarak özel adlar da alabilmiştir. Anadolu Türklüğünde ise özel ve genel ad tarihin bir şuuru olarak bir kelimede birleşmiştir. Bu hal isim almaktan hareketle Türk kesimlerinden birisine diğerlerinden daha fazla üstünlük kazandırmış olamaz. Türklüğe mensubiyette kıvanç payı ona yapılabilen hizmetle anlatılabilir.

Büyük strateji ustası ile bu konuda da hemfikiriz. Açıklamalarında; “Niyetimiz diğer halkların rolünü küçümsemek suretiyle kendimizi yüceltmek değildir. En önemlisi net bilimsel olgu ve verilere dayanarak küresel tarihteki rolümüzü soğukkanlı ve objektif bir biçimde algılamaktır.”(11) Demektedir.

Bizim tanımımızda; Anadolu Türklüğü birlikte yaşanılan halklarla beraber Anadolu Türklüğünü, Kazakistan Türklüğü birlikte yaşanılan halklarla beraber Kazakistan Türklüğünü, Azerbaycan Türklüğü beraber yaşanılan halklarla birlikte Azerbaycan Türklüğünü giderek Türk kültür coğrafyası halkları dünya Türklüğünü meydana getirirler.

Milleti birlikte yaşanılan diğer halklarla beraber bir bütün olarak algılama anlayışının, tüm Türk elleri yönetimlerince benimsenmesi, kimlik konusunda ortak stratejinin benimsenmiş olmasını sağlayacak, stratejide ortaklığın sağlayacağı avantajı getirecektir.

Bu konuda Nazarbayev, “(…) Uzun zamandan beri yaşamlarını topraklarımızda sürdüren etnik gruplar için ortak olan Kazakistan tarihidir. Bu tarih farklı etnik grup temsilcilerinin katkıda bulundukları ortak tarihtir.” Demektedirler.(12)

Bize göre, büyük kültür stratejisti bu açıklamaları ile Türkiye´nin başına tebelleş edilen kardeş kavgası konusuna da ışık tutabilecek stratejik bir vurgu yapmaktadır. Türkiye´de muhakkak terör bitirilecek, güdenler de güdülenler de Türk milletinden gerekli dersi almış olacaklardır. Açılan yaraların tedavisinde, geride bıraktıkları bu yurdun evlatlarına büyük hizmetler düşecektir. Yaşanılanlarla, emperyalizme karşı birlikte yaratılan destanda, Anadolu Türk tarihinin acı dolu günleri olarak hatırlanacaktır.

Sayın Nazarbayev´i Türk dünyasının yaşayan en büyük kültür stratejikti olarak tanımlamamız da bundandır.

Yaşanılmakta olan bu kültür savaşında biz, kültür savaşının halkbilimi cephesinde yer almaya çalıştık. Yapılan çalışmalarımızın amacı; Türklerin eski inanç sisteminden, halen mensubu oldukları İslâm dinine nelerin taşındığını, bu iki inanç objesinin (İslam Dini ve Eski Türk İnanç Sistemi) karşılaştırılmasından hareketle yaşayan halk inançlarını anlayabilmeye çalışmak ve böylece, halk inançlarında yaşamakta olan bazı inanç kodlarının anlaşılabilmelerine katkıda bulunmaktır. Bunların bilinmeleri, halk inançlarında varlığını sürdüren birtakım inançların mahiyetini daha sağlıklı anlaşılmasını sağlayabilir kanaatindeyiz. Eski Türk İnanç Sistemi ile İslâmiyet´e giriş dönemi arasında Türkler tarafından başka dinlere de girilmiş ise bunların da bu arayışa dâhil edilmeleri gerekebilecek, amaç devam ettiği sürece de yeni projelere gereksinim duyulacaktır.(13)

Komşu ülkelerin farklı ana dile ve dine mensup olmalarına rağmen halk kültürlerindeki ortaklıklar, onların antiemperyalist bölgesel güç olmalarında onlara avantaj sağlayabilir. Bu strateji için yönetimlerin ülkelerindeki halklara karşılıklı demokratik hakların sağlanması yetecektir. Bu uygulama, emperyalizmin, hedef olarak seçtiği ülkelerde ihtilaflı bölgeler oluşturma imkanını elinden alır. Komşu halklarda, uzak geçmişten gelen kökler üzerinde oluşturulmuş kültler, halklar arası yeni dayanışma ortamları için kodlar oluşturabilir.(14) Kültür stratejisti Nazarbayev´in formatı esas alınarak atılacak kültürel kimlik algılayışında, bu gelişmeye ikinci aşama gözü ile bakılabilir.

Anti emperyalist olmak Türk milletinin kültür genlerinde vardır. Göktürklerin budun döneminde Tanrıya aç halkı doyurdum çıplak halkı giydirdim hesabını veren Hakan budunu oluşturan ve her fetihle çoğalan halklar arasında etnik tefrik yapmıyordu.

Çağının mazlum milletlerine mücadelesi ile örnek olan genç Türkiye Cumhuriyeti Atatürk´ün önderliğinde antiemperyalist bir mücadele tarzı sergiliyordu.

Türkiye Cumhuriyeti´nin kuruluşu dönemindeki millî şahlanışı anlatırken Attila ilhan, “Emperyalizm, diğer kavimleri etnik olarak tahrik edince, Türklerin de kendi kavimleri için araştırmalara girmelerine yol açtığını görüyoruz. Daha evvel Rusya´da başlamış olan Türkçülük hareketi Türkiye´ye sirayet etti. Onlar daha önce Türkçü hareketin içindedirler. Şimdi pek çok insanın unuttuğu veya hatırlamak istemediği bir şey var; Kuvayı Milliye´yi ve Müdafaa-i Hukuk´u örgütleyenler Türkçülerdir. Türkçü ne demektir? Türkçü, Batılı emperyalizme karşı ayağa kalkan ve ona karşı çıkan adam demektir. Türkçü, Türk kimliğini açığa çıkarıp, Batılının ona olan baskısına karşı koyan adam demektir. Türkçü, ülkesinin tam bağımsız ve özgür bir ülke olarak devam etmesini sağlayan adam demektir.” (15)Şeklinde ifade ederken, günümüzde emperyalizm sadece batıdan değil batının da batısından dört koldan harekete geçmiş, geçirilmiştir.

Metinde. Büyük Bozkırın Yedi Özelliği münasebeti ile Ata binme Kültürü, Madencilik Kültürü, Sanatta Hayvan Stili, Altın Elbiseli Adam, Türk Dünyasının Beşiği, Büyük İpek Yolu Projesi, Kazakistan´ın elma ve lalenin vatanı olduğu hususlarına da vurgu yapılmaktadır. Tarihî Zihni canlandırma konusunda, Arşiv, bozkırın büyük isimleri, Türk dünyasının kökeni, sanat ve teknoloji müzesi, folklor ve müzik, tarihin sinema sanatı ile televizyona yansıtılması konularındaki görüşlerine yer verilmektedir.(16)

Bu heyecan verici ana başlıkları okurken 11-12 yıl üst üste yaşanılan Türk Devletleri ve Topluluklar Dostluk, Kardeşlik ve İş birliği Kurultay çalışmalarının kararlarını hatırladık. Yakalanan tarihi fırsat karşısında, “hazırlıksızlık” mazeretinin ardına saklandık. Yeteri kadar tempolu olmasa da onların çeyrek asır sonra kısmen hayata geçirilmekte olduklarını görebilmek millî bir heyecan veriyor.

“Tarihî zihni canlı tutma” noktasında Türk kültüründe toponomi ve onomastikle göç etme gibi inançla göçün de önemli yeri vardır. Türkistan tarihî yer adlarının yaşayan kültürde yer almalarını sağlamak suretiyle Doğu Türkistan davasına sahip çıkabilmek de bir millî şuur bilincidir. Ordurdos sorununa çözüm getirmiş olmak, mevcut şartlar itibariyle bize göre önemli bir başarıdır. Milyonlarca Doğu Türkistan Türkü için 165 milyon Türk dünyası,

“Bu elleri boş çevirme Allah´ım!

Bir sabah ağarırken tan,

Azad olsun artık,

Doğu Türkistan!..” duasını yapmaktadır.

Türk kültür milliyetçiliğinin nazarında emperyalizmin geliş yönü onu masum göstermez. İster batıdan ister batının batısından ister kuzeyden veya uzak doğudan gelmiş olsun ona karşı olunur.

“Tarihî zihni açık tutma” konusunda yapacağımız bazı açıklamalar olacak;

3 Ekim 2009 tarihinde Azerbaycan´ın Nahcivan şehrinde düzenlenen Türk Dili Konuşan Devlet Başkanlarının 9.Zirvesinde Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev Türk dünyası ile ilgili araştırmalar yürütmekle görevli uluslararası bilimsel merkez kurmayı önermiş ve Türk Akademisi 25 Mayıs 2010 tarihinde Kazakistan´ın başkenti Astana´da bulunan Barış ve Uzlaşma Sarayı´nda kurulmuştur.

 Kuruluş amacını “Türk dünyasının eski çağlardan günümüze kadarki tarih, dil, edebiyat ve kültürünü araştırmak, Türk devletlerinin insanlık medeniyetindeki yeri ve katkısını orijinal kaynaklar temelinde tespit etmek ve Türk dünyasıyla ilgili bilimsel araştırmaları koordine eden eşsiz bir merkez haline gelmek.” Ve misyonunu da “Türk halklarının bilimsel kuruluşlarına bilim ve eğitim konusunda yardımcı olmak, Türk dilini konuşan ülkelerdeki aydınların girişimlerine destek vermek ve onları düzenli olarak bir araya getirmek” şeklinde açıklamıştır.

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Kurumu (AYK) nın kuruluş mevzuatında yer alan, Türk Dünyası Türkolog Bilgi Bankası mümasili bir kuruluşun Türk Akademisi      bünyesinde olmayışı, Türk kültürünü alanında çalışan ilgili araştırmacının iletişim kurmasına imkân vermemektedir.

Tuncer Gülnsoy´un “Türkiye Türkologları ve Türk Diline Emek Verenler                         “(16)simli eseri ile başlayan ve Ahmet Buran´ın “Türkiye Dışındaki Türk Dünyası Türkologları -Dilciler”(17)gibi çalışmaları Türk Akademisi planlayıp gerçekleştirmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Kendinizi bilmemeniz, hasmınızı bilmemeniz ve her iki kesimi de bilmemeniz sizi sürekli yenilgiye götürür.

Keza Türk dünyası araştırma enstitüleri, uyguladıkları metotlar, varsa yayın organları, bunlara ulaşma ve bunlardan yararlanma imkanları konusunda da başvurulabilecek bir kaynak yoktur. Kuruluş şaması bile yeterince bilinememektedir.

Türk dünyası sosyal bilimcileri aralarında kuracakları iletişim için, sınırlı şahsi imkanlarını harekete geçirme durumunda bırakılmıştır. Tarihçilerin, dil bilimcilerin, sosyologların, halkbilimcilerin vb. yeni çalışmalardan haberdar olma, izlenilen metotlar konusunda bilgi edinme gibi konularda koordinasyon imkanları oluşturulamamıştır.

 

SONUÇ:

Türk millî kimliğinin kültürden hareketle tanımlama dönemine girilmesi Türk kültür milliyetçileri açısından övünç ve heyecan verici bir husustur. Bu algılayış biçiminin Türk devletleri arasında resmi politika düzeyinde ele alınması bu istikamette kurumlaşmaya gidilmesi ve kurumların faaliyete geçirilmiş olmaları da keza fevkalade bir gelişmedir.

Yaşanmakta olan dönem kurumların kuruluş amaçlarına uygun etkinliklerinin takip edilebilmesi dönemidir. Türklüğün kültürden hareketle tanımlanması, bu tanımlamanın öntürklük döneminden başlatılmış olması, kimliği tanımlayıcı ilmi disiplinler arası koordineye yer vermiş olması, Uluslararası Türk Akademisi' (ITA-International Turkic Academy)´den Türk millî kültürel kimliği meselelerinin çözümü konusunda beklentileri artırmıştır.

 

 

 

1. Metin Akar (Aktaran), Kazakistan Cumhurbaşkanı Ekselansları Nursultan Nazarbayev´den Ulusa Sesleniş: Büyük Bozkırın Yedi Özelliği, Kasım 2018, Aydin Türklük Bilgisi Dergisi, S. 8 Bahar 2019, s.1-13

2. Nevruz Bayramı Münasebetiyle Sayın Büyükelçi 22 Mart 2019 tarihinde yaptıkları konuşma ve 30 Mayıs 2019 da Kazakistan Büyükelçiliği´nde Kazakistan Büyükelçiliği, Türkiye Kazakistan Dostluk Derneği ve Ahmet Yesevi Vakfı tarafından düzenlenen, “Nazarbayev´in Tarihi Kararı ve Kazakistan´ın Geleceği” konulu toplantı

3. Anar Somunoğlu, Kazakistan ve Özbekistan Ekonomileri Geçiş ve Büyüme Stratejileri, ASAM (Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi), Ankara, 2001; Nursultan Nazarbayev, Kritik On Yıl, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Yayınları, (Çev. S.Arıkan-F.Arıkan)  Ankara, 2003

4. Yaşar Kalafat, Abay´ın 150. Yılında İpek Yolu Güzergahları: Bayır-Bucak, Nahcivan, Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, Kuzey Afganistan (Güney Türkistan), Ecdat Yayınları, Ankara, 1997; Avrasya Türk Halk Sufizmi-1 (Kırgızistan-Özbekistan-Türkmenistan), Türk Devletleri ve Topluluklar Dostluk, Kardeşlik ve İşbirliği Vakfı Yayınları, Ankara, 1997

5. Yaşar Kalafat, Güney Türkistan´dan Türkiye´ye Meseleler ve Türk Kültür Kemliği, Türk Dünyası Araştırmalar Vakfı Yayınları, İstanbul, 1995; Kuzey Afganistan Türkleri (Özbekler-Türkmenler-Hazaralar-Afşarlar-Kazaklar) ve Karşılaştırmalı Halk İnançları), Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı yayınları, İstanbul, 1994; Manas´ın Bininci Yılında Ulug Türkistan Notları (Özbekistan-Türkmenistan-Kırgızistan), Ecdat Yayınları, Ankara, 1995

6. Yaşar Kalafat, Dedem Korkut Yukarı Eller/Türk Kültürlü Halklarda Halk İnançları, Lalezar Yayınevi Yayınları, Ankara, 2008

7. Metin Akar (Aktaran), Kazakistan Cumhurbaşkanı Ekselansları Nursultan Nazarbayev´den Ulusa Sesleniş: Büyük Bozkırın Yedi Özelliği, a.g.y

8. Metin Akar (Aktaran), Kazakistan Cumhurbaşkanı Ekselansları Nursultan Nazarbayev´den Ulusa Sesleniş: Büyük Bozkırın Yedi Özelliği, a.g.y

9. Metin Akar (Aktaran), Kazakistan Cumhurbaşkanı Ekselansları Nursultan Nazarbayev´den Ulusa Sesleniş: Büyük Bozkırın Yedi Özelliği, a.g.y

10. P.Ergun, Türk Kültüründe Ağaç Kültü, Ankara, 2012,s. 27 Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı yayını

11. Metin Akar (Aktaran), Kazakistan Cumhurbaşkanı Ekselansları Nursultan Nazarbayev´den Ulusa Sesleniş: Büyük Bozkırın Yedi Özelliği, a.g.y

12. Metin Akar (Aktaran), Kazakistan Cumhurbaşkanı Ekselansları Nursultan Nazarbayev´den Ulusa Sesleniş: Büyük Bozkırın Yedi Özelliği, a.g.y

13. Yaşar Kalafat, “Kazakistan-Anadolu Karşılaştırmalı Türk Halk İnançları” El-Farabî Felsefesi Mirası ve Dünya Kültürü Sempozyumu (28—29 Ekim 2000, Almatı) Almatı/Kazakistan 2001, s.418-422, Kazakistan´da Türk Halk İnançları” Türk Kültürlü Halklarda Türk Halk İnançları-Pir-i Türkistan Ahmet Yesevi Sultan, Berikan yayınevi, Ankara, 2008, s.201-218

14. Yaşar Kalafat, Mitostrateji 2, Ata Yurt ´tan Anayurt´a Türk Halk İnançları, Berikan yayınevi Ankara, 2019

15. Attila İlhan (1925-2005, Şair-Yazar)

16. Metin Akar (Aktaran), Kazakistan Cumhurbaşkanı Ekselansları Nursultan Nazarbayev´den Ulusa Sesleniş: Büyük Bozkırın Yedi Özelliği, a.g.y

17. Tuncer Gülensoy, Türkiye Türkologları ve Türk Diline Emek Verenler”, 1. 2. C. Akçağ Yayınları, Ankara, 2015

18. Atmet Buran, Türkiye Dışındaki Türk Dünyası Türkologları -Dilciler, C.I, Akcağ, Ankara, 2019

 

 

Ukrayna: Rusya, başkent Kiev'e seyir ve balistik füzelerle saldırdı

Rus istihbaratı: Fransa, ilk etapta 2 bin askeri Ukrayna'ya göndermek için hazırlık yapıyor

Katillerin gözü döndü! İsrail’den Şifa Hastanesi’ne katliam gibi baskın: Sivilleri acımadan öldürdüler

Uzman isim Türkiye'nin rolünü anlatarak uyardı! Karadeniz'i bekleyen büyük tehlike

Pakistan'dan Afganistan'a hava saldırısı!

Rusya'da seçim: Dünya Putin'i protesto ediyor

Türkiye ve Irak'tan ortak bildiri

ABD uçağından görünen detay! Filistin topraklarına alçak imza

Rusya’da kritik seçim! Halk sandık başında: Putin yeniden mi geliyor?

Zelenskiy, Ukraynalıların Rusların Avrupa'ya geçişini engellediğini söyledi