Dr. Yaşar Kalafat


Mucur Sempozyumunun Ardından

Türkiye gelen her yeni toplum, kültür müdürlükleri, üniversiteler ve ilgili diğer yapılanmalarla birlikte, asimilasyona kapalı entegrasyon amaçlı akademik irdelenmeye tabi tutulabilmelidir.


 

 

Yaşar Kalafat(1)

 

07-09 Ekim 2021 tarihleri arasında gerçekleşen Her Yönüyle Mucur Sempozyumu değerlendirilmesi münasebetiyle biz seçilmiş konu başlıklarından hareketle bazı açıklamalar yapmak istiyoruz. Konu başlıklarını bazı bildirilerden seçtik. Daha ziyade etnisite-göç- milli kültürel kimlik bağlantılı konular üzerinde kısaca durmaya çalışacağız

Biz, onun uğraşılanına giren ve veya girmesi gereken konular bakımından Türkoloji´yi geniş anlamda algılayan bir ekoldeniz. Bize göre Türkoloji, Türklük bilimi Türklüğün korunma, kurtulma ve varlığını idame ettirme bilimidir. Bu arada Türklük, farklı vesilelerle açıklandığı üzere, bir ırk veya kavim olmadan evvel,  bir kültürel kimlik algılayış biçimidir. Bu noktada geniş anlamda Türklük biliminin kapsamına her türdenbilim dalı aidiyetleri nispetinde girerler  ve aktüel olmaları nispetinde öncelik alırlar.

Türkoloji´nin konularını aidiyetleri nispetinde bütün bilim dalları girer. Bu bütünün kapsamını bugünüz konuları bakımından, dış ve göç, iskân, kültürel kimlik  konuları öncelikle girerler.

Bu itibarla biz değerlendirmemizde içeriği bu konuları kapsayan bildiri konularını aldık.

Genel hatları ile Türkiye son birkaç yıl içerisinde Suriye, Irak gibi komşu ülkelerden, Afrika´dan ve nihayet anlaşma gereğince de miktarları 500 bini bulan Afganistan göçmenine kapılarını açmıştır. Türkiye bu konuda AB, ABD ve RF ile komşu olmuş onları taraf kabul etme durumuna getirilmiştir. Bu açıklama ile yeni bir bildiri vermek niyetinde değiliz. Bildiri konuları- Mucur-Kırşehir sosyo-kültürel yapısı arasında bağ kurmaya çalışacağız. Sempozyumumuz, Mucur´da yapılmış olmakla birlikte, Türkiye´nin ilgili bazı uzmanlarının Ahi Evren üniversitesi merkezli bir kültürel etkinliktir. Bu etkinlikle dünya ve Türkiye gerçeklerini, lisan  ve inanç etnolojisi itibariyle de ele almış olmamız gerekecektir.

 

Bu noktada etnisite muhakkak dil zemininde çimlenip boy atmamaktadır. Dini, inanç etnolojisi de bize göre aynı terazide tartılabilmelidir. Nedenine gelince, Almanya´nın Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti, Aleviliği din olarak kabul edip, Aleviliği İslamiyet´in dışında müstakil bir din olarak tescil etmiş, Onun yetkilerini, Hristiyanlık, Musevilik ve İslamiyet gibi dinler düzeyine çıkarmıştır. 2

Bu sonuç, Türkoloji´nin kapsamına dinî İslami bilimlerin gerektiği gibi alınmayışı ile izah edilebilir. Daha açık bir ifade şekli ile, Sünni-Hanefi Layık Türkiye Cumhuriyeti, Şii-Caferi İran İslam Cumhuriyeti, Vehabi  İslam Körfez ülkeleri, Aleviliğe İslamiyet içerisinde yer bulamadılar, öğrenip öğretemedikleri Aleviliğin sahiplenilmesi Hıristiyan Almanya´ya kaldı.demektir. Bu gelişme, birçok boyutunun yansıra,sempozyumdaki sunumumuzla yakından ilgidir. Alevi İslam, batı Türklüğü kültürel kimliği için, ayrıca ehemmiyete haizdir. Zira batı Türklüğünün mitolojik kök hücreleri, inançla göç kavramından hareketle, halkın yaşayan, yaşamakta olan inanç kültürü ile açıklanır. Bu izahta, en büyük dayanaklardan birisi, Alevi-İslam halk inançları kültürüdür.

Konunun bu boyutu, 3-5 yıllığına atanmış din ataşeleri ile, doğaldır ki, kotarılamaz. Mesele İlahiyat fakültelerine Dinler tarihi dersini de koymuş olma meselesi de değildir. Sayıları otuza varan İlahiyat Fakültelerimize rağmen ne Fetö ve ne de İzmir´deki Amerikalı Papaz Bronson fark edilebilip markaja alınamamıştır. Bu hal entelcinse Türkiyat  dayanışmasının yetersizliği ile de izah edilebilir.

Sosyo kültürel yapı araştırmaları ülkelerin, hasım ülkeler karşısında zayıf ve güçlü yönlerini gösterir.

Avrupa´da, 6-7 Avrupa ülkesinin toplan nüfusu kadar vatandaşınızın olması her zaman sizin için güç kaynağı olarak  görülmeyebilir.  Bu potansiyel kendi içerisinde çatışma yaşayacak derecede ihtilafa düşmüş ise ve bu potansiyel mensubu bulundukları ülke tarafından inanç kültürleri bakımından yeterince tanınamamış ise bu potansiyel aleyhte bir güç olarak gelişebilir. Geliştirilmiş de olabilir.

Almanya , Eylül ayı içerisinde aldığı bir kararla, ülkesinde Müslüman halk için görevlendireceği din görevlilerini, Almanya´da yaşamakta olan Almana vatandaşlardan bu maksatla kurduğu bir Enstitüde yetiştirmeğe başlamıştır.

Son yıllarda Orta doğu ve Afrika ülkelerinden toplu halde Türkiye gelen insanlar, hayatlarını millî kültürleri ile idame ettirme eğilimindedirler.

Nitekim:

Bu açıklamayı bildiri konumuz olan halk kültürü bağlantılı bulduğumuz için yapıyoruz. Bu tabloya beş yüz bin olan Afganistan göçmeni de eklenecektir. Kültürü ile tanış olunmadığınız bu kitleyi Anadolu sathına toplu iskân etmeniz bir sorun, yurt geneline serpiştirmeniz farklı bir sorun getirecektir. Bu itibarla Mucur halk kültürünü Kırşehir´in veya yakın çevrenin halk kültüründen bağımsız olarak ele almanız  gelen göçmenlerle entegre olmanızı sağlamaz biteviye sosyal çalkantılara yol açar kanaatindeyiz.

Ortadoğu´dan veya Afrika´dan Anadolu´nun aldığı göç  münasebeti ile görülen  olmuştur ki  beklenilen anlamda bir entegrasyon  yapılamamıştır.

İddia edildiği gibi sorun muhacir ve ensar anlayışına yüklenilerek izah edilemez. Bunlar Çanakkale müdafaasında Anadolu halkıyla birlikte hareket etmemişlerdir. Kurtuluş savaşında Doğu Türkistan Türklerince sağlanan yardımın Afganistan göçmenleri ile ilgisi yoktur.

Konunun siyasî yönü Türklüğün öncelikli sorunu olmayabilir. Bizim vurgu yapmak istediğimiz cihetin siyasi boyutu yoktur. Biz kültürel kimlik konusunda hassas davranılmaması halinde, halklar arası ihtilaflı kesimler oluşabileceğine Kırşehir ve Mucur itibariyle dikkatleri çekmek istiyoruz.

ABD temsilciler Meclisi Suriye´deki PKK kampları için 2022 bütçesine 177 milyon dolar  konulmasını onaylamıştır. Eylül 2022 tarihi içerisinde  Suriye´deki ABD destekli PKK kamplarına 25 TIR yüklü mühimmat göndermiştir. 5 yıl içerisinde ABD Suriye´de  26 bin teröristte askeri eğitim vermiştir.

Bizim Afganistan´dan Anadolu´ya kabullüleri için anlaşma yaptığımız ABD farklı bir  ABD değil ve 500 bin eğitimli Afganlı´nın eğitimi ABD tarafından verilmiştir. Bu miktar Afganlının bir bölümü Kırşehir´e gelirken bir kısmı da Mucur´a gelecektir. Bunun içindir ki Kırşehir ve çevresi ve bu arada Mucur sosyo kültürel bakımından bu hazırlığın içerisinde olmalıdır.

Konunun dışına çıkmak istemiyoruz. Bize göre acil çözüm;

-İlçelerin sosyal kültürel yapısı ayrıntılı incelenebilmeli,

-İdari bağlantılar esas alınarak yapılan, sürekli yenilenebilen çalışmalara ilaveten, birkaç ili de kapsayabilen giderek tüm yurt sathına anadil farklılığı, dinî inanç farklılığı gibi kriterlerden hareketle çalışmalar yapılabilmeli,

-Türkiye gelen her yeni toplum, kültür müdürlükleri, üniversiteler ve ilgili diğer yapılanmalarla birlikte, asimilasyona kapalı entegrasyon amaçlı akademik irdelenmeye tabi tutulabilmelidir.

Takibini yapabildiğimiz bildirilerden hareketle:  Emel  Yiğittürk Ekiyor´un  “Yurtdışından Türkiye´ye göçlerin Mucur´a yansıması Üzerine  Bir değerlendirme” bu özellikli idi.

 

[1] Dr. Halkbilimi Araştırmaları Kültür ve Strateji Merkezi

 

 

Üst düzey isim İstanbul'da dünyaya duyurdu! Hamas'tan İsrail'e tarihi çağrı

İlham Aliyev: Fransa, Hindistan ve Yunanistan, Ermenistan'ı silahlandırıyor

ABD Başkanı Biden, İsrail ve Ukrayna'yı kapsayan 95 milyar dolarlık yardım paketini imzaladı

ABD'nin Suriye'deki üssüne kamikaze İHA ve roket saldırısı düzenlendi

Zelenski: ABD yardımı, Ukrayna'nın ikinci Afganistan olmayacağının sinyalini verecek

Netanyahu: Hamas'a yakında acı verici darbeler indireceğiz

AB zirvesinde Türkiye'ye ilişkin sonuç bildirisinde Kıbrıs vurgusu

Rus basınında Gazze savaşı: "Biden yönetimi Tahran'a karşı kendi ekonomik tedbirlerini hazırlıyor"

Dubai'de yaşanan sel sonrası bulut tohumlama yöntemi tartışılıyor

Rusya'nın haftalardır düzenlediği en ölümcül saldırı | Can kaybı 18'e çıktı