Selim Çoraklı


Neden ´´Evet´´Diyorum?


 

Ülkemiz son yüz senedir bir cenderenin içinde sıkışmış bulunmanın acısını çekiyor ve bundan kurtulmak istiyor. Bu millet askeri, siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik vesayetlerden bıktı. Yeni bir doğuşun arifesinde bulunuyoruz. Doğumlar sancılı olur. Duyulan bağırtılar ve sancılar bundandır.

1980´de “ABD´nin çocukları” bir darbe yaptı ve biz maalesef zaman zaman ufak tefek değişiklikler yapılmış olsa da hala o darbecilerin 35 yıl önce yaptıkları Anayasa ile yönetiliyoruz. Bunun sorumlusu 35 yıldır ülkeyi yönetenler ve değişmesi için katkı sağlamayan muhalefet partileridir.

Bugün 1980 darbe Anayasa´sının değiştirilmesi için tarihi bir fırsat yakalanmış görünüyor. Gönlümüz hepsinin birden değişmesi ve milletimizin ruhuna uygun bir Anayasa getirilmesi yönündedir. Ancak bütünü elde edemesek de kahir ekseriyetinin değişmesi için doğan bu fırsatı değerlendirmek zorundayız.

Mevcut sistemde “Egemenlik milletindir” dense de maalesef millet sadece kendine dayatılanı seçmek zorunda kalıyor. Seçtiklerinin istedikleri doğrultuda hükümet etmesine ise değişik askeri, siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik vesayet odakları izin vermiyor. İcranın temsilcisi olan Yürütme, millete karşı sorumlu olurken, kendi politikasını yürütemiyor. Yasama ise Yürütme´nin tasallutundan çıkamıyor. Yürütme ve Yasama vazifesini yapamayınca da ister istemez durum yargıya da sirayet ediyor. Böyle bir durumda Yargı alanında adaletten, hukuktan söz etmek mümkün olmadığı için maalesef büyük zulümler yaşanıyor. Adalet sadece saray ismi kaldığı gibi, hüküm verenler de vicdanları ile cüzdanları arasında sıkışıp kalıyor.

İçinde bulunduğumuz durumdan herkes şikâyetçi ama ne hikmetse değişmesi için elinden gelen yapmıyor. Nasıl olduysa birileri insafa geldi ve yukarıda bahsettiğim gibi elimize tarihi bir fırsat geçti.

Millet olarak şimdi büyük bir imtihanın eşiğindeyiz. Ya elimize çok zoda olsa geçen bu fırsatı değerlendirip, askeri, siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik vesayetleri yıkıp, gerçekten kısmi de olsa milletin egemenliğini sağlayacağız ya da eski düzene (Düzensizlik demek daha doğru) razı olacağız.

Benim Anayasa ile ilgili fikrim 40 yıldır değişmedi. Ben bir inanmış olarak gerçek adalet ve hukukun kaynağı olan Kur´an´ın Anayasa olarak kabul edilmesinden yanayım. Bunun gerçekleşmesi içinde elimden geldiği kadar mücadele ediyorum. Ancak şu an bunu gerçekleştirmek mümkün olmadığı için mevcutlar içinden bu millete en faydalı olanını ya da değişik bir ifadeyle millete en az zararlı olanını tercih etmek zorundayım. İslam hukukunda bunun adı “Ehven-i Şerri” tercih etmektir. Yani “hakkın olmadığı bir zeminde iki şerden birini tercih etmek zorunda kalınırsa daha az zararlı olan tercih edilir.” İlkesidir.

Bilindiği üzere TBMM tarafından kabul edilen 18 maddenin değişimi için milletin oyuna başvuruldu ve bir referandum yapılacak. Bu referandumda benim tercihim gelecek olanın “Ehven-i şer” olması dolayısıyla tercihim EVET olacaktır.

Yukarıdaki fikirlerimi serdettikten sonra yapılacak referandumda nelere evet diyeceğimin bazı teknik detaylarına değinmek istiyorum.

* Yeni getirilecek olan Cumhurbaşkanlığı sisteminin milletimize neler kazandıracağını maddeler halinde anladığım kadarıyla izah etmeye çalışacağım.

* Her şeyden önce bu ülkeyi her zaman felaketlere sürükleyen koalisyon hükümetleri dönemi bitecek ve siyasi belirsizlikler ortadan kalkacaktır.

* Cumhurbaşkanı ve hükümet Meclis tarafından değil, bizzat milletimiz tarafından seçilecektir.

* Şimdiye kadar milletimize büyük zararlar veren çift başlı yönetim bitecektir. Bu da yapılacak hizmetlerde hızlı karar verme yolunu açacaktır. Siyasi istikrar için, istikrarsız yönetimler nedeniyle ülkemizin kayıplarını rakamlarla anlatmak mümkün değil. Ahmet Necdet Sezer´in Cumhurbaşkanı Bülent Ecevit´in başbakanlığı sırasında fırlatılan Anayasa kitapçığının ülkeye maliyeti 100 milyar dolardan fazla olduğu unutulmamalı.

* Kurumları hızı çalıştıran bir işleyiş hakim olacağı için bürokrasi azalacaktır.

* Meclisteki vekiller bakan olma yarışından kurtulup Yasama görevini icra edeceklerdir.

* Tek başlı Yürütme ise TBMM´nin çıkardığı kanunlar çerçevesinde icraat yapacaktır.

* Yürütme ve Yasama Yargı´ya karışamayacağı için yargı siyasallaşmaktan kurtulacak ve hukuk icra edecektir. TBMM´ye Cumhurbaşkanı ve kabinesini denetleme yetkisi verilmektedir.

* Terörle mücadele konusunda hızlı karar alınması ve uygulanmasının kolaylaşması sağlanmaktadır. Terörle mücadelede çok başlılığın acısını yıllarca çektik ve hala çekiyoruz.

* Milletvekilleri vekilliğini yürüttüğü milletle sürekli temas halinde olacağı için milletin beklentileri kanunlara daha fazla yansıyacaktır.

* Cumhurbaşkanının siyasi sorumluluğu doğuyor. Şimdikinin vatana ihanet hariç hiçbir sorumluluğu yok.

* Cumhurbaşkanı meclisi feshedip erken seçim kararı aldığında kendisini de feshedilmesi sağlanmaktadır.

* Darbeler dönemi geride kalacağı için her on yılda bir darbe yaşamayacak ve böylelikle darbecilerin heveslerini kursaklarında kalacaktır.

* Milletvekili sayısının 600 e çıkması nedeniyle Nüfusu daha az olan şehirlerin daha fazla vekille temsil edilecek olması ve bizlerinde onlara daha kolayca ulaşılabilmesi sağlanacaktır.

* Görevde ehliyet liyakat ön plana çıkıyor. Performansa dayalı görev değişiklikleri hızla yapılabiliyor. Seçme ehliyetine sahip olan 18 yaşındaki gençler seçilme ehliyetine de sahip olmaktadır.

* TBMM´de temsiliyet geniş tabana yayılacağı için artan nüfusun mecliste temsili sağlanacaktır.

* Yargıda birlik geliyor. Asker sivil ayrımı kalkıyor. Askeri mahkemeler sadece savaş ortamında kurulabilecek.

* HSYK´nın çoğunluğunu oluşturan 7 üye meclis tarafından seçiliyor. Yargı kurumu üyeleri arasında rekabet ve gruplaşma son buluyor. 

Şunu belirtmek istiyorum: İster evet, ister hayır çıksın bu milletin tercihine herkes saygı duymak zorundadır. Madem demokrasi denilen bir sistemin gereği olarak böyle bir tercih yetkisi millete verildiyse neticesine de herkesin uyması gerekir. Birilerinin “Hayır çıkarsa iç savaş olur.”, “Evet çıkarsa iç savaş olur.” Gibi hezeyanlarına asla prim vermemek gerekir. Biz Kürd´üyle, Türkmen´iyle, Alevi´siyle, Sünni´siyle, Laz´ıyla, Çerkez´iyle, başka dinlere mensup olsa da bu ülkenin bütün vatandaşlarıyla huzur içinde yaşamak istiyoruz. Emperyalistlerin bizi bölüp parçalamasına asla izin vermemeliyiz.

Bu milleti ve bu memleketi seven herkes fitne ve fesadın yayılmasına vesile olacak her türlü provokasyonlardan, dezenformasyon haberlerden uzak durmak zorundadır. Zaman birlik ve dirlik zamanıdır. Mehmet Akif´in değimiyle, “Kimi Hindu, kimi yamyam,

kimi bilmem ne bela” batılı emperyalistler ve küresel şebekeler ülkemizi bölmek ve parçalamak için aç sırtlanlar ve çakallar gibi ağızlarının suyu akarak yıkılmamızı beklemektedirler.

MİLLET OLARAK BİR OLALIM, DİRİ OLALIM VE ASLA EMPERYALİSTLERİ SEVİNDİRMEYELİM.

Katillerin gözü döndü! İsrail’den Şifa Hastanesi’ne katliam gibi baskın: Sivilleri acımadan öldürdüler

Uzman isim Türkiye'nin rolünü anlatarak uyardı! Karadeniz'i bekleyen büyük tehlike

Pakistan'dan Afganistan'a hava saldırısı!

Rusya'da seçim: Dünya Putin'i protesto ediyor

Türkiye ve Irak'tan ortak bildiri

ABD uçağından görünen detay! Filistin topraklarına alçak imza

Rusya’da kritik seçim! Halk sandık başında: Putin yeniden mi geliyor?

Zelenskiy, Ukraynalıların Rusların Avrupa'ya geçişini engellediğini söyledi

İsrail-Hamas savaşında son durum... ABD'nin İsrail taktiği deşifre oldu! Washington Post yazdı: Kongre resmen bypass edilmiş!

Atlantik Konseyi'nden çarpıcı Türkiye analizi: Avrupa'nın güvenliğini sağlama fırsatı var