Doç. Dr. Aybeniz Rahimova


`Parçalanmış vatanın birlik sembolü bir yazar,bir bilim ve devlet adamı`

`Zira o,büyük sıkıntılar içinde atıldığı hayatını henüz delikanlılık döneminde yeteneği,aklı ve çalışkanlığı sayesinde kendi lehine çevrmeyi basarmış ünlü bir bilim adamı,


 

UNUTMAYALIM

 
 
Türk dünyasının bilim adamları dizisinden - elli altıncı yazı

 

*BAKÜ MEKTUBU*

 

`Zira o, büyük sıkıntılar içinde atıldığı hayatını henüz delikanlılık döneminde yeteneği,aklı ve çalışkanlığı sayesinde kendi lehine çevrmeyi basarmış ünlü bir bilim adamı,mill idealler uğruna gözünü kırpmadan koltuğunu feda etmiş bir devlet yöneticisi ve çok yönlü marifetlerine ihtiyaç duyulduğunda yardımını esirgemeyen bir sivil toplum önderiydi`

Onun hayatı birkaç bakımdan Azerbaycan`ın 1935-1990 yılları arasındaki edebiyat, bilim, devlet ve sivil toplum alanlarının tarihini ve hatta anslikpodesini teşkil etmektedir.Azerbaycan derken günümüz İran sınırları içinde bulunan 35 milyonluk nüfusu ve çok çok geniş bir coğrafyayı kapsayan Güney Azerbaycan`ı asla Bakü merkezli Azerbaycan Cumhuriyeti`nden ayrı düşünmüyorum ve kimsenin de bu şekilde düşüneceğine hiç ihtimal vermiyorum. Onun öykülerini,romanlarını,oyunlarını,bilimsel çalışmalarını Azerbaycan edebiyatının ve edebiyat bilimciliğinin genelinden ayırdığımızda zaten başlı başlına bir hazine ve adeta tamamen mustakil bir edebiyat ve bilim tarihiyle karşılaşıyorsunuz.Bu bakımdan belki ilk roman okuma deneyimimi yaşarken babamın söylediği söz onun şahsiyetini ifade etmek için isabetli sayılacak türdendir: on iki yaşımdayken babam onun `Gelecek gün` romanını okuduğumu görür görmez `Başından büyük işlere kalkma`- demiş,yaklaşık yedi yüz sayfalık kitabı o anda bir tarafa koymama rağmen babam uzaklaşınca okumayı sürdürmüştüm.İlk kez 1949`da yayınlanan roman 1945-1946 yıllarında Güney Azerbaycan`da mevcut olmuş Milli devletin kahraman Başsavcısı Feridun İbrahimi`nin hayatı ve gözünü kırpmadan idama gitmesini anlatıyordu.Üniversite yıllarımda babamın uyarısının ne kadar yerinde olduğunun farkına varmıştım; gerçekten Mirza İbrahimov`un yapıtlarını değil ortaokulda,yaşın her döneminde okumak,idrak etmek,sonuçlar çıkarmaya çalışmak insanın `başından büyük işlere kalkmasıymış`.İşte bu yazıyı `başımdan büyük işlere kalkmak` olarak değerlendirenlerin de değerlendirmeyenlerin de haklı olacağını beri baştan söylemek durumundayım.

 

/resimler/2021-3/13/1401227385416.jpg

 

Kader onun yüzüne gülmemişti mi diyelim,gülmüştü mü diyelim? Başlangıcında gayet sıkıntılı olan bir yaşamı genç yaşlarından nasıl oldu da örnek bir insanın hayatına dönüştüre bildi? Akıl mı diyelim,yazgı mı diyelim,atılması gereken taktik adımları tam yerinde ve zamanında atmayı fevkalade iyi hissederek hayatının sonuna kadar zirvede kalmayı basarmış usta bir taktisyen mi deyelim? Tüm bu özelliklerin daha fazlası onun seksen iki yıllık hayatının tamamında vardır ve üstlendiği görevlerde hep zirveye tırmanmayı basarmış bir insanın bu kadar üretken olmaya vakit bulması artık mucize kategorisinde değerlendirilmesi gereken bir durum olmalı...

Mirza İbrahimov...28 Ekim 1911`de Güney Azerbaycan`ın Serab bölgesinin Evyak köyünde doğdu.Yedi sene sonra ekmek parası peşinden babası ve abisiyle Bakü`nün yolunu tuttu,fakat burada henüz eğitime başlamadan babasını ve annesini kaybedince günlük kara işlerde çalıştı.1920`li yılların başlarında eğitime başlasa da en ağır işlerde çalışmaktan vazgeçemedi.İki senelik Yüksekokul eğitiminden sonra henüz yirmi bir yaşındayken Türkiye sınırındaki Nahçıvan bölgesinde yüksek sorumluluk talep eden bir göreve gönderildi,orada çıkan `Hayat` gazetesinde yayın yönetmeni oldu.1935-1937 yılları arasında SSCB Bilimler Akademisi`nin Leningrad (şimdiki Sankt-Petersburg) kentinde Şark Araştırmaları Enstitüsü`nde doktora eğitimi görerek dünya edebiyatında kendi özel yeri bulunan öykü,roman,komedi yazarı ve Şark`ın en ünlü mizah dergisi olan `Molla Nasrettin`in imtiyaz sahibi Celil Mehmetkuluzade`nin hayat ve yaratıcılık yolunu irdeleyen doktora tezini kaleme alarak başarıyla savundu.

/resimler/2021-3/13/1401527070746.jpg

 

1957 yılında kitap halinde yayınlanan bu çalışmaya ayrıca değineceğiz.İkinci dünya savaşı başlar başlamaz İngiltere ile SSCB arasnda perde arkasındaki kıyasıya mücadelenin merkezi konumundak Tebriz`e giden Mirza İbrahimov orada yayınlanan `Vatan yolunda` isimli gazetenin sorumlu yayın yönetmeni görevini üstlendi.Ertesi sene yeniden Bakü`ye çağrılarak bu kez Azerbaycan Eğitim bakanı görevine atandı; henüz otuz bir yaşındayken.Genç yaşında edebiyat,bilim ve yayıncılık alanındaki başarılı çalışmalarından dolayı 1945 yılında Azerbaycan Bilimler Akademisi Moskova`dan bağımsız duruma getirildiğinde doğrudan Ord.Prof.Dr.titri verilen on beş bilim insanından biri Mirza İbrahimov olmuştu. Hayatını incelediğimizde-ki 1960`ların sonraların itibaren benim de yakın ilgi alanımda olmuş bir kişilikti- Mirza İbrahimov`un hiçbir zaman görevsiz ve milletvekili mazbatasız kalmadığını görüyoruz.

 

/resimler/2021-3/13/1402187695963.jpg

 

1946`da Eğitim bakanı görevinden ayrıldıktan sonra sovyetler için en prestijli kurumlardan biri olan Yazarlar Birliği başkanllığına getirilen Mirza İbrahimov ilerleyen dönemlerde iki kez daha aynı görevi yürütmüştür(1965-1976 ve 1981-1987 yılları arasında). Henüz yirmi altı yaşındayken 1937 yılında SSCB Parlamentosu üyeliği mazbatası alan Mirza İbrahimov,yine belirli aralıklarla sovyet parlamentosu üyeliğinde bulunmuş ve en son Mart 1989`da SSCB Parlamentosuna yapılan seçimlerde aldığı mazbata sovyetlerin 25 Aralık 1991`de dağılmasıyla yürürlükten kalkmıştır.Bunun dışında Mirza İbrahimov dört dönem de sovyet Azerbaycan`ı parlamentosuna seçilmiştir.Genç yaşlarından itibaren devlet yönetiminde ve siyasi hayatta aktif görevler üstlenen Mirza İbrahimov,Azerbaycan toplumundaki milli duruşu ve popülaritesinden dolayı 1954 yılında yapılan seçimlerde millet vekili seçilmekle kalmayıp ilk oturumda meclis başkanlığına getirilmiştir.İşte Mirza İbrahimov`un siyasi hayatının altın dönemini de meclis başkanlığı sırasında bizzat kendi inisiyatifiyle alınan kararlar teşkil etmiştir.

Şöyle ki 1956 yılında `Azerbaycan dili devlet dairelerinde` başlıklı yazı yayınlatan meclis başkanı Mirza İbrahimov ana dilimizin hayatın tüm alanlarında sıkıştırılma girişimlerine karşı kendi aydın sesini yükseltmiş,ilerleyen dönemde ana dilimizin her alanda birinci dil olarak kullanılmasının altyapısını hazırlayarak 20 Ağustos 1958`de `Azerbaycan SSC`nin devlet diline ilişkin yasaya ilaveler edilmesi` yasasını meclisten geçirerek milletimizin kaderinde hayati derecede önemli bir devrimin altına imzasını atmıştır. O yasayla devlet dairelerinde çalışan personelin tamamına Azerbaycan dilini öğenme ve kullanma zorunluluğu getirildiği gibi rus,ermenice ve gürcüce okullarda da Azerbaycan dilinin birinci sırada öğretilmesi kanunlaştırılmıştır.Gelişmeleri yakından izleyen SSCB yönetimi bu tarihi adımından dolayı aynı yıl Mirza İbrahimov`u görevinden aldırarak pasif durumdaki senato başkanlığına kaydırtdırmış,ertesi sene ise yeniden milletvekili seçilmesi bizzat Moskova tarafından engellenmiştir.Baskıların sengimemesine karşı Mirza İbrahimov kendi eliyle yazdığı “Halkım,senin dışında kimsem yok”- notunu arşivinde saklamış,yıllar sonra o el yazısı ortaya çıktığında milletimize karşı yürürlüğe konulan asimilasyon girişimine karşı ünlü yazar ve akademisyen, Ord. Prof. Dr. Mirza İbrahimov`un meclis başkanı koltuğunu kurban ederek koyduğu o cesur tepkiye herkes hayran kalmıştı.Aslında Ord.Prof.Dr.İbrahimov`un o tepkide henüz çocuk yaşlarında görüp yaşadığı Milli Azerbaycan Devleti`nden(1918-1920) ve kuruluşunda büyük emeği olmuş Tebriz merkezli Azerbaycan Milli Devleti`nden gelen `millilik` bilincinin büyük etkisi olmuştu.Ve kanlı Stalin rejiminin hala devam etmesine rağmen 1940`ların sonlarından itibaren uyanmaya başlayan milli başkaldırıda her iki tarihi ve kadersel olayın sınırsız etkisi bulunmaktaydı.Ord.Prof.Dr.Mirza İbrahimov için meclis başkanı koltuğunda oturduğu sıralarda çok büyük önem arzeden olaylardan biri de kuşkusuz,Türk-islam dünyasının şimdiye kadarki en güçlü mizah dergisi `Molla Nasrettin`in imtiyaz sahibi,dünyaca ünlü öykü,roman,,komedi ve trajikomedi yazarımız Celil Mehmetkuluzade`nin yaratıcı dünyasına ilişkin 1930`ların sonlarında doktora tezi olarak kaleme aldığı çalışmasını 1957`de kitap olarak yayınlatması olmuştu. Aslında bana sorarsanız,içeriğini bir tarafa koyduğumuzda bu çalışmanın isminin `Büyük demokrat` olması bile tekpartili sovyet rejiminde başlı başına bir olaydı.

 

/resimler/2021-3/13/1402518321505.jpg

 

1960`ların başlarından devlet yönetiminde görev almamayı yeğleyen Ord.Prof.Dr.Mirza İbrahimov esas mesleği olan edebiyat alanında faaliyetlerini yoğunlaştırmış,SSCB ve Azerbaycan SSC parlamentolarında bulunduğu dönemlerde kültür komisyonlarında görev alarak bilimin,sanatın,edebiyatın gelişmesi için çalışmalar yapmıştır.Fakat deneyimne ve dünyaya ılımlı bakışına duyulan ihtiyaca uygun olarak 1978`de merkezi Moskova`da bulunan Asya ve Afrika Halkları İşbirliği Örgütünün başına getirelerek bu alanda çok önemli çalışmaların altına imzasını atmıştır.Hayatının son otuz senesinde bilimsel çalışmalarına da gereken zamanı ayırmayı başaran Ord.Prof.Dr.Mirza İbrahimov, Bilimler Akademisi`ne bağlı Nizami Edebiyat Araştırmaları Enstitüsü müdürlüğü döneminde doktora tezlerinin milli konularda kaleme alınmasına önem vermesinin yanısıra bizzat kendisinin kurduğu ve hayatının sonuna kadar başında bulunduğu Güney Azerbaycan edebiyatı şubesi Tahran rejiminin,1946`da Azerbaycan Milli Devleti`nin varlığını kanlı şekilde bitirmesinden sonra Bakü ile Tebriz arasındaki en mühim köprü rolünü oynamıştır.Ord.Prof.Dr.Mirza İbrahimov`un fikir babalığını yapmakla kalmayıp danışmanı olduğu doktora tezleri ve kendi yazılarıyla zenginleştirdiği,gerekse editörlüğünü yaptığı kitaplar edebiyat bilimciliğimizin tarihinde hani zamandan beri layık olduğu yere kavuşmuştur.Doğal olarak tüm bunlarla yetinmeyen Ord.Prof.Dr.Mirza İbrahimov Güney Azerbaycan menşeli 20.yüzyıl yazarlarımızın adeta tamamını anlatan yazılar kaleme alarak güncel basında yayınlatmış ve okurların o mümtaz kalem sahiplerini tanımasına vesile olmuştur.Zamanın güncel basınında Ord. Prof. Dr. Mirza İbrahimov imzasıyla okuduğumuz o nefis yazılardan biri Tebriz merkezli 1945-1946 Azerbaycan Milli Devleti`nin Eğitim bakanı Muhammed Biriya`nın meşakkatli hayatı ve klassik edebiyatın sembolleriyle zengin şiirlerine ilişkin hacimli makaleydi.Veya aynı devlette içişleri bakanı olmuş edebiyat aşığı Selamullah Cavid`i biz Mirza İbrahimov`un güncel basındaki ahateli yazılarından tanıma fırsatı bulmuştuk.Bu bakımdan Ord.Prof.Dr.Mirza İbrahimov 1910`ların ortalarından itibaren Güney Azerbaycan`ı terkederek Bakü`ye yüz tutmuş her bir kalem sahibinin abisi sayılmış,onların tamamına himayedarlık görevini üstlenmiştir.

Buna hakkı vardı,zira o,büyük sıkıntılar içinde atıldığı hayatını henüz delikanlılık dönemlerinde kendi yeteneği,aklı ve çalışkanlığı sayesinde lehine çevirmeyi başarmış ünlü bir kalem adamı,milli idealler uğruna gözünü kırpmadan koltuğunu feda etmiş bir devlet yöneticisi ve çok yönlü marifetlerine ihtiyaç duyulduğunda yardımlarını esirgemeyen bir sivil toplum önderiydi.İşte bundan dolayıdır ki,henüz sağlığında 10 ciltliği yayınlanmış ender kalem sahiplerinden biri olarak edebiyat ve bilim tarihimizdeki yolculuğu da sonsuza kadar sürecektir.

17 Aralık 1993`te kaybettiğimiz Ord.Prof.Dr.Mirza İbrahimov bu dünyaya bırakıp gittiği örnek işlerinden dolayı rahmeti dünya yerinde durdukça hakedecektir.

Bir rahmet de bizden...

 

 

ABD'nin Suriye'deki üssüne kamikaze İHA ve roket saldırısı düzenlendi

Zelenski: ABD yardımı, Ukrayna'nın ikinci Afganistan olmayacağının sinyalini verecek

Netanyahu: Hamas'a yakında acı verici darbeler indireceğiz

AB zirvesinde Türkiye'ye ilişkin sonuç bildirisinde Kıbrıs vurgusu

Rus basınında Gazze savaşı: "Biden yönetimi Tahran'a karşı kendi ekonomik tedbirlerini hazırlıyor"

Dubai'de yaşanan sel sonrası bulut tohumlama yöntemi tartışılıyor

Rusya'nın haftalardır düzenlediği en ölümcül saldırı | Can kaybı 18'e çıktı

İsrail, Lübnan'ın güney bölgelerini fosfor bombasıyla vurdu

AB liderleri İsrail'e saldırısı nedeniyle İran'a yaptırım kararı aldı

Yunan bakandan çarpıcı itiraf! Yerli savunma hamlelerine büyük övgü: Türkiye bizden çok ileride!