اذكروا موتاكم بالخير - “ûzkûrû mevtekûm bil-hayr/ Ölülerinizi hayırla yâd edin.” Hadis-i Şerif.
Trabzon´un Akçaabat ilçesindeki bir özel hastanede yeni tip koronavirüs (Kovid-19) şüphesiyle tedaviye alınan, Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Haydar Baş, durumunun ağırlaşması üzerine Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edilmişti.
Ölümünden önceki veda sözü; Allah´a emanet olun!..
Koronavirüs nedeniyle tedavi süresinde sevenleri tarafından kendisine iletilen mesajlara son kez karşılık vererek seslenen Baş, 'Videoda selamlarınızı aldım. Çok memnun oldum. Sizi çok özlemiştim. Ben de size selam ediyor. Hasretle kucaklıyorum. Allah´a emanet olun' diyerek duygulandığı gözlenmişti. *
Haydar Baş, 14 Nisan 2020 Salı günü sabah saatlerinde Hakk´ın rahmetine kavuştu. Baş´ın cenaze töreni 15 Nisan 2020 Çarşamba günü ikindi vakti, Akçaabat ilçesindeki Şehitlik Tepesi´nde, kılınan cenaze namazının ardından toprağa verildi. **
الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعونَ/ Ellezine iza esabethum musibetun, kalu İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. (Bakara suresi 156. ayet.)
Koronavirüs´e meydan okudu / Ecel geldi cihane, BAŞ ağrısı bahane…
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) lideri, Kadiri Şeyhi, Haydar Baş´ın Covid-19 yani koronavirüsden ölmesinin kamuoyuna yansıtılmayan bir hikayesi var.
Haydar Baş ölümünden iki ay önce, 2 Şubat 2020´de Trabzon Akçaabat´ta oğlu Abdülkadir Baş´ı, BTP MYK Üyesi İrfan Yusuf Yakut´un kızı Fatma Yakut´la evlendirmişti. ***
Siyasi ve dini kimliğinin dışında “İş insanı” olan Haydar Baş, Coronavirüs salgını kapsamında alınan, şehirler arası seyahatin kısıtlanması öncesinde İstanbul´ dan Trabzon Akçaabat´a dönmüştü.
Akçaabat´ta, evinin bulunduğu Sarıtaş Mahallesinin aşağısında, Toki konutlarının yanıbaşında, kendi aile şirketine ait çelik tencere fabrikasına oldukça yakın camide, 7 Nisan Salı Kandil gecesi, İstanbul´dan gelen müritleri ile birlikte ibadet etmek istedi.
Sarıtaş Toki Cami Imam Hatibi, Diyanet İşleri Başkanlığı´nın koronavirüs salgını nedeniyle aldığı kararı ileri sürerek, 'Devletin yasağı var' demesine rağmen, Kadiri Şeyhi Haydar Baş; 'Burada devlet benim...' diyerek caminin kapısını açtırır.
Haydar Baş´a koronavirüs bulaşmış olabileceğini ilk önce İçişleri Bakanı Soylu söyler…
Müritleri ile beraber içeriye girince cami görevlisi durumu ilçe müftüsüne intikal ettirir.
İlçe Müftüsü ilçe emniyet amirini olaydan haberdar eder.
Olay mahalline gelen emniyet güçleri camideki topluluğu dışarı çıkarmak isteyince küçük bir arbede yaşanır.
Ancak camideki topluluğun direnmesi üzerine ilçe emniyet amiri, İl emniyet müdürünü, o da valiyi, vali de İçişleri Bakanlığını arar.
Konuyla ilgili bilgilendirilen Bakan Süleyman Soylu devreye girer.
Haydar Baş´a telefon açıp kurallara uyumasını, hem toplum hem de şahsi sağlığı açısından gerekli olduğunu belirtir.
Haydar Baş´ın itirazı üzerine ölebileceğini özellikle vurgular ve test yapılması (ateşölçer) için talimat vereceğini, zorluk çıkarılmamasını hassaten rica eder.
İlk test yapıldığında Haydar Baş değil ama yanındakilerden pozitif sonuç çıkar.
2 gün sonra 9 Nisan´da Haydar Baş ateşlenir ve tekrar test yapıldığında sonuç bu defa pozitiftir.
Sadece kendisi değil ailesinden sekiz kişiye koronavirüs bulaşmıştır.
Yerel kaynaklar, Haydar Baş ve müritlerinin; 'Bana bir şey olmaz, devlet kim oluyor?' kibri yüzünden şimdi bütün mahallenin karantinada olduğunu ifade ediyor.
Haydar Baş´ın, askeri cenah ve istihbarat birimleriyle ilişkisi…
Tunceli´de birlikte görev yaptığımız Trabzonlu Hüseyin Uz´la birlikte 1999´da Akçaabat´a Haydar Hoca´yı ziyarete gitmiştik.
Arkadaşımın eşi üzerinden Haydar Hoca ile akrabalık bağı nedeniyle, gayet iyi misafir edilmiştik.
Sohbet sırasında Hoca, telefonla aranmış, kim olduğunu bilmediğimiz muhatabı ona Kuzey Irak´ta gerçekleştirilen özel bir operasyonla ilgili bilgi aktarmıştı.
Hoca, kendisini arayanın sahada bulunan rütbeli bir asker olduğunu söylemekle yetinmişti.
Adalet ve Kalkınma Partisi ilk seçimleri kazandığı 2002 yılından itibaren dönemin komuta kademesi ile sorunlar yaşadı.
Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında “irtica” eleştirileri ile karşılaşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, askerlerin bu konudaki baskıları karşısında 2006 yılındaki bir güvenlik zirvesi toplantısında, “Kendisi apaçık bir tarikat şeyhi olan, sakallı bir kişinin başkanlığını yaptığı bir partiye karşı bir uygulama yapıldı mı” sorusunu yöneltmişti.
Burada kast edilen edilen, askerlerin ‘açık desteğine´ sahip Haydar Baş ve Bağımsız Türkiye Partisi´ydi.
Parti bünyesinde bir çok emekli askeri barındırıyordu. Bunlar arasında emekli albay Hüseyin Mümtaz Beyazıtoğlu ve bugünlerde ‘terör uzmanı´ olarak televizyon kanallarında çokça görünen Abdullah Ağar da vardı.
Baş´ın bu dönemde açılan Ergenekon soruşturmalarında da ismi geçti. Ancak kendisi hakkında bir dava açılmadı. ****
Silivri Cezaevinde geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Kaşif Kozinoğlu´nun Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Haydar Baş´ın akrabası hakkındaki teyit edilmiş, net bilgiler ortaya çıkmıştı.
Her iki isim, birinci dereceden kuzendi. Her iki ismin bir diğer ortak akrabası ise Oyakbank eski Genel Müdürü Coşkun Ulusoy´du. *****
Tüm bunlara bakıldığında, 28 Şubat sürecinde Haydar Baş ve sahibi olduğu kurumlara karşı ciddi bir yaptırım gerçekleşmediği gibi bir elin bu kadroyu koruduğunu söylemek mümkündür.
Aklıma gelmişken, BTP lideri Haydar Baş´ın 3 Şubat 2020 Pazar günü Trabzon Akçaabat´ta oğlunu evlendirdiği düğüne katılanlardan birisi de emekli Binbaşı, yazar Erol Mütercimler´di.
Erol Mütercimler düğün dönüşü sohbet ettiği kendisi gibi davetlilerden birine şunları söylemişti: 'Bugün babam gibi sevdiğim yetişmemde çok büyük emeği olan Deniz Kuvvetleri Komutanı Vural Beyazıt Paşa´nın cenazesine katılmayıp Haydar Baş Bey´in oğlunun düğününe geldim, neden mi; ahde vefa denen bir şey var.
Evet, Vural Bey benim için önemli, babam kadar üzerimde emeği olan bir insan ama Haydar Baş Bey´in davetine icabet etmem benim için daha önemliydi çünkü ahde vefa denen bir şey var.' ******
Nasıl Şeyh oldu, akademik unvanı fos mu?
Haydar Baş´ın dini kariyerinin nasıl başladığından, İstanbulda vefat eden Şeyhi Hayri Baba´nın cenazesini kaçırarak, Trabzon Akçaabat´ta, Sarıtaş Mahallesi´nde evinin karşısında bulunan Şehitlik Tepesi´nde toprağa vermesinden, profesörlük unvanının sahte olduğu, kendi ismi ile yayınlanan kitapların, başkaları (veya bir istihbarat birimi) tarafından hazırlandığı söylentilerinden, mahkemelik ticari ilişkilerinden söz etmeyeceğim. Merak edenler dipnotta yer alan kaynaklara bakabilir. *******
Ama Amerikan Biyografi Enstitüsü - “American Biographical Institute” tarafından verilen ödülleri çakma!..
1967 yılında ABD´de kurulan Amerikan Biyografi Enstitüsü tarafından toplam 8 ödüle layık görülen Haydar Baş, toplam 44 eser yayınladı. ********
Hiç düşündünüz mü yüzlerce bilim insanı, akademisyen, araştırmacı yazar dururken, Haydar Baş´a bir Amerikan kuruluşu neden ödüller yağdırsın?
Haydar Baş´a ödül veren pardon satan, American Biographical Institute Amerikan Biyografi Enstitüsü, 1967 yılında Amerika Birleşik Devletleri´nde kurulan bir biyografi yayınevi. Birçok alanda önemli olduğuna karar verilen kişilere ücret mukabili yani para karşılığı, ödüller veya unvanlar veriyor.
Ödenen miktara göre alınabilen yani 'American Biographical Institute' tarafından verilen unvan ve ödüllerden başka, 'Yılın Adamı' seçilebiliyorsunuz, hatta 'Amerikan Şeref Madalyası' ve 'Amerikan Özgürlük Madalyası' alabiliyorsunuz.
Bu fırsattan yararlanan dünya figürleri arasında Pakistanlı Benazir Butto ve Gambiya lideri Yahya Jammeh´de bulunuyor. *********
ABD Ödüllü Haydar Baş´ın Rus Meclisi Duma´da konuşması garabeti…
Haydar Baş´ın parlatılma operasyonunu kimlerin yaptığı az çok ortada.
Bu çok bilmiş tayfa, ABD´nin safında görüntü vermesi ve Türk halkının siyasi tercihini etkilemesi için Haydar Baş´a önce Amerika´dan ödül aldırıyor.
AK Parti karşısında bu proje tutmayınca, 'Milli Ekonomi Modeli' mavrasıyla Hoca´yı, Rusya sahasına sürüyorlar.
Yetmiyormuş gibi, paralı bağlantılar kullanarak Haydar Baş´ı Rus Meclisi Duma´da resimleyerek, 'Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin´in özel davetlisi' yalanını ortaya atıyorlar.
Rusların bu gösteriye kanmadığı malum. Haydar Hoca´nın Duma´daki puma pozları da Türk seçmenini hocanın büyük siyaset ve devlet adamı olduğuna ikna etmeye yetmedi.
Hülasa dostlar; şairin dediği gibi; 'Ondan kalan, boynu bükük ve sefil; / Bahçeye diktiği üç beş karanfil…'
Ömür Çelikdönmez...
