Selim Çoraklı


Terörist Değilmiş

15 Temmuz günü ülkemize yönelik girişilen darbeyi artık FETÖ/PDY (Fetullahçı Silahlı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması) Lideri Fetullah Gülen´in CIA desteğiyle yaptırdığını sağır sultan bile biliyor.


 

15 Temmuz günü ülkemize yönelik girişilen darbeyi artık FETÖ/PDY (Fetullahçı Silahlı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması) Lideri Fetullah Gülen´in CIA desteğiyle yaptırdığını sağır sultan bile biliyor. Yapılan bu darbe girişiminde 247 kişi şehit olmuş ve 2200 kişi de yaralanmıştır.

Şehit ve yaralılar ya bir uçaktan ya da bir helikopterden açılan ateşle veya atılan bombalarla öldüler/yaralandılar. Tankların ezerek parça parça ettiği vücutları da asla unutmadık.

Ülkemiz bir darbeler ülkesi olmasına rağmen şimdiye kadar böyle alçakça bir girişime şahit olmadı. 1960, 1971, 1980 darbelerinin hiçbirinde görev alan darbeciler ne kadar alçak olurlarsa olsunlar milletine silah sıkmadı. FETÖ/PDY isimli alçak/çukur örgütün kotarmaya çalıştığı 15 Temmuz darbe kalkışmasında yapılan alçaklıkları ve şeytanlıkları görünce insanın neredeyse diğer darbelere “Rahmet!” okuyası geliyor.

15 Temmuz darbesinin Fetullah Gülen liderliğinde 40 yıldır yapılanan FETÖ/PDY isimli karanlık bir örgüt tarafından kotarıldığı artık mahkemelerce de tasdik edildi. Bu hususta açılan onlarca dava hala devam ediyor.

FETÖ/PDY hakkında açılan davalardan biri de Ankara´da 4. Ağır Ceza mahkemesinde görülen, “FETÖ Çatı Ana Davası”dır. Bu davada tanık ve şikâyetçi sıfatıyla bende bulunuyorum. Ankara Emniyet müdürlüğü ve savcılık bu davada gizli tanık olmamı istemelerine rağmen kabul etmedim ve açık tanık olarak bu alçak, bu şeytani yapıyla mahkemeler önünde de hesaplaşmaya devam ediyorum. Bu çerçevede Nisan 2014 tarihinde FETÖ/PDY ile ilgili 55 sayfa ifade verdim ve bu alçak yapının milletimize, dinimize, devletimize nasıl zarar vereceğini / verebileceğini anlattım. Yapının sevk ve organizasyonunu yapan ana kadronun isimlerini tek tek deşifre etmeme rağmen, maalesef 17/25 Aralık´tan 15 Temmuz´a kadar (birkaç istisnayı saymazsak) hepsi kaçtı ya da kaçırıldı. Kaçanların hepsi şimdi dünyanın değişik ülkelerinde Türkiye aleyhindeki faaliyetlerini sürdürüyorlar. Türkiye´nin uluslar arası arenalarda zor durumda kalması için ellerinden gelen her türlü şeytanlığı yapıyorlar.

73 sanıklı davanın sanıklarından biri de AK Parti eksi milletvekili ve bir zamanlar benimde çalıştığım Zaman Gazetesinin eski Genel Müdürü İlhan İşbilen.

İşbilen FETÖ yapılanmasının ilk elemanlarından biri. FETÖ lideri Galen´in “İki deli ile bir veliden bir yapı oluşturdum.” Dediği iki deliden biri ve ana kadrodan. Diğer deli yine Zaman gazetesinde yayın yönetmenliği yapan Halit Esendir ve veli ise (!!!) Abdullah Aymaz.. Nasıl veli ise(!) yetiştirdikleri elemanlarla milletin parasıyla alınan silahları millete sıktırıp 247 kişinin ölmesine ve 2200 kişinin yaralanmasına vesile olmuş. Hala da bu şeytani yapının kirli çalışmaları içinde yer alıyor.

İlhan İşbilen FETÖ/PDY örgütü içinde yapının bütün teknik takip işlerini başlatan kişi. Zaman, STV ve Bankasya´da bizzat Gülen´in vazifelendirmesiyle görev aldı. Yapıdan hiç kimse video, çekim, televizyon, vs. bilmezken İşbilen kurduğu “Sema Video” isimli şirketle yapının elektronikle tanışmasını sağladı. FETÖ/PDY lideri Gülen´in kaldığı yerlerdeki güvenliği sağlayan ve her hafta arama yaparak avuç avuç böcek bulan kişi de yine İşbilen´dir.

Ankara´da 4. Ağır Ceza mahkemesinde görülen “FETÖ/PDY Ana Davası”nda ifade veren İşbilen, FETÖ/PDY isimli örgütle alakası olmadığını ve Gülen´i sadece berberken tıraş ettiğinde tanıdığını söyledi. İlhan İşbilen´in Gülen´i tıraş ettiğinin dışında söylediği hiçbir şey doğru değil. Mahkemenin “Gülen´i terörist olarak görüyor musun?” sorusuna verdiği “Hayır, asla” cevabı da aslında İşbilen´in FETÖ/PDY ile irtibatını açık biçimde ortaya koyan açık bir delil. Bu şeytanlaşmış bir zihniyetin dışa vurumudur. Fetullah Gülen´i ve liderliğini yaptığı FETÖ/PDY isimli karanlık örgütü terörist görmemek bir

ahlaksızlıktır, inhiraftır ve aldatmacadır. Ortada 15 Temmuz gibi bir darbe kalkışması vardır ve yapanlarda çok açıktır. İşbilen´in inkarı açık biçimde söylenen büyük bir yalandır ki; zaten bu örgütün en önemli özelliği gizlenme sanatını iyi icra etmeleridir.

15 Temmuz sonrasında suçüstü yakalanan birçok terörist itirafçı olmuş ve bu işin emrini bizzat Gülen´den aldığını söylemişlerdir. Buna rağmen hala inkâr altında şeytani bir diyalektik yatmaktadır.

Uzun yıllar FETÖ/PDY örgütü içinde sohbet hocalığı ve öğretmenlik yapan Alaattin Kırkan İzmir´de yapılan bir operasyonda 'ByLock'u kullandıkları ve örgüte finansal destek sağladıkları gerekçesiyle gözaltına alınarak tutuklandı. Kırkan, Fetullah Gülen´in İzmir´deki ilk öğrenci halkasında yer almış biridir.

Alaattin Kırkan, İşbilen gibi inkâr yoluna gitmemiş. Hem gitse de faydası yok. Çünkü Gülen ile tanışması ve sohbet toplantılarını anlattığı bir video var. Bu videoyu STV çekmiş. “Geçmişten İzler” adlı filmde Kırkan, “Eğer bir gün Hoca Efendi cehenneme girse onunla beraber cehenneme girmeye razıyım. O bizi ateşten kurtarmak için adeta görevlendirilmiş. Yalnız ülkemiz değil bütün insanlık için çalışan insanlardır.” Diyor. Yani açık biçimde itikadî sapmasını ortaya koymuş. İslam insanları Cehennem´den korumak için gelen bir din ama Gülen´e aklı ve iradesiyle bağlı olmadığı belli olan Kırşan, bunları görmediği için Fetullah´la birlikte Cehenneme gitmeye razı. Zaten FETÖ/PDY isimli karanlık örgütün bunca yaptıkları ihanetten, katillikten sonra Cehennemden başka bir yerlere gitmeleri elbette düşünülemez.

Kırkan´ın yaptığı aslında tipik bir “adanmışlık/aldanmışlık” psikozu. Bunu örgütün hemen bütün fertlerinde görmek mümkündür. Böyle bir durumdan uyanmak ancak akıllarını kullanarak Kur´an ve Resulullah´ın sahih sünnetini iyi anlayanlar yapabilir.

Aslında 15 Temmuz darbe kalkışması bazıları için de bir milat oldu. Tanıdığım birçok FETÖ/PDY mensubu bu karanlık yapının böyle bir alçaklığı nasıl yaptığını asla tevil edemiyorlar. Birçokları 15 Temmuz sonrası FETÖ/PDY isimli örgütü terk ederek devletin yanında yer aldıklarını söylüyorlar. Ama bunların tövbesinin “Firavun tövbesi” olma ihtimali çok yüksek. Zira bu yapının lideri Gülen, Cevdet Saral´ın değimiyle, “Takiyye (gizlenme) sanatının en büyük ustalarının” başında yer alıyor. 15 Temmuz´u kotaran FETÖ/PDY isimli karanlık bir örgütün lideri Gülen bir konuşmasında müritlerine strateji çizerken, “Kökü toprakta olan sağlam bir ekin gibi olun. Rüzgâr sert eserse eğilin ve halinizi muhafaza edin. Rüzgâr geçince yine doğrulun” diyebilen biridir.

Bugün maalesef FETÖ/PDY´nin üst kadrosu firar durumda. Geçenlerde emniyetten yapılan bir açıklamada bine yakını TSK mensubu general ve subay olmak üzere 5200 kişinin arandığı duyuruldu. Bunlar içinde külliyetli miktarda savcı, hâkim, Prof., bürokrat, MİT mensubu, akademisyen, Emniyet müdürü vs. var. Yani hepsi FETÖ/PDY isimli cinayet şebekesinin yetişmiş kadroları ve şu anda kaçtıkları ülkelerde ülkemizin aleyhinde çalışıyorlar. Bir kısmı da değişik terör örgütleriyle işbirliği yaparak ülkemize yönelik terör olaylarının planlayıcılığı deruhte ediyorlar.

Türkiye acilen yurt dışına kaçmış FETÖ/PDY isimli örgütün her biri her türlü şeytanlığı yapabilecek tıynette olan bu militanları bir an evvel haklarında kırmızı bülten çıkarttırarak ülkeye getirmeleri sağlanmalı ve cezaları verilmelidir. Bugün 160 ülkeye yayılmış bir şer şebekesi olan bu yapının CIA, MOSSAD, MI6, BDN ve diğer uluslar arası istihbarat örgütleriyle sıkı işbirliği içinde olduğu artık açıktır. Bu tür istihbarat örgütlerinin kullanabilecekleri FETÖ/PDY militanları hakkında gereken tedbirler alınmadığı takdirde ülkemizin başını ağrıtacak daha çok eylemle karşılaşmamış ihtimal dâhilindedir.

Bugün, Akif´in değimiyle, “kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela” olan batılı ülkeler bulunduğu coğrafyada yükselişe geçen bir Türkiye´yi istememektedir. Ülkemize yönelik kalleşçe yapılan terör eylemlerinin asıl maksadı da Türkiye´nin önünü

kesmektir. Bu şer şebekesi ülkeler maalesef taşeron olarak da FETÖ/PDY isimli ihanet şebekesini kullanmaktadır.

FETÖ/PDY isimli ihanet şebekesi açık biçimde ülkemize zarar verebilecek PKK, PYD, DAEŞ, DHKP-C gibi karanlık örgütlerle işbirliği yapmaktan asla çekinmemektedir. Bu tür örgütlerle yaptığı şeytani planlar ve iş birlikleri bir bir ortaya çıkmaktadır.

Devletin ve hükümetin hiçbir gevşeme göstermeden devletin her kademesine sızmış bulunan ve hala temizlenmesi tamamlanmamış olan bu hain örgütle mücadelesini asla gevşetmemeli ve özellikle siyasi kanattaki FETÖ/PYD militanlarını/mensuplarını tespit ederek gerekli işlemi yapmalıdır. Aksi halde yediği darbelerle sersemleyen FETÖ/PDY yeniden toparlanarak ülkemizin başına değişik çoraplar örebilir.

Son söz olarak şunu söylüyorum:

Gün her türlü ihanet şebekesiyle mücadelede durmama, hiç durmama ve asla durmadan çalışma günüdür. Bu hususta gevşeklik gösteren ve şer şebekelerinin palazlanmasına fırsat veren herkes vatan hainidir.

Avrupa bu itiraf ile çalkalanıyor... Polonya Başbakanı Tusk'tan savaş uyarısı: Hazır değiliz!

Rusya, Ukranya'nın en büyük özel elektrik şirketine saldırdı

İsrail ordusu Halep'i vurdu: 38 kişi öldürüldü

Ukrayna: Rusya, başkent Kiev'e seyir ve balistik füzelerle saldırdı

Rus istihbaratı: Fransa, ilk etapta 2 bin askeri Ukrayna'ya göndermek için hazırlık yapıyor

Katillerin gözü döndü! İsrail’den Şifa Hastanesi’ne katliam gibi baskın: Sivilleri acımadan öldürdüler

Uzman isim Türkiye'nin rolünü anlatarak uyardı! Karadeniz'i bekleyen büyük tehlike

Pakistan'dan Afganistan'a hava saldırısı!

Rusya'da seçim: Dünya Putin'i protesto ediyor

Türkiye ve Irak'tan ortak bildiri