Anastasiadisin ve çalışma arkadaşlarının Sayın Akıncı KKTC Cumhurbaşkanı seçildikten sonra yaptıkları açıklamalar benim çok dikkatimi çekti. Genelde böyle ortamlarda, iç siyasette sıcak günlerin yaşandığı dönemlerde ben gözümü başta Rum tarafı olmak üzere dışa çeviririm. Onların ne düşündükleri beni çok ilgilendirir.
Rum tarafından son 72 saatte gelen haberler, Rum siyasilerin ağzından çıkanlar gerçekten çok ilginç ve önemli. Seçim sonrasında hepsinin ellerini ovuşturduğu hayali canlandı gözümün önünde bunları duyup, okuduktan sonra.
Anastasiadisin önce Güven Arttırıcı Önlemlerden bahsetmesi, Maraşın iadesine vurgu yapması, ekonomik sorunları çözdükten sonra müzakerelere ciddi olarak başlayacağını işittirmesi, hükümet sözcüsünün Türkiyenin Garantörlüğünün 21. Yüzyıl kavramlarına göre gereksiz olduğundan bahsetmesi veOmiriunun yeni Cumhurbaşkanı Akıncıdan Sahte diye bahsetmesi, ne düşündüklerini, akıllarında nelerin olduğunu ve geleceğe nasıl baktıklarını net bir şekilde ortaya koyuyor.
Eğer Kıbrıslı Türklere, eskiden olduğu gibi, kendilerini Kıbrıs adasının mutlak hakimi ve aslanı olduklarını sandıkları zamanlarda uluslararası topluluklara yanıltıcı diplomatik mesajlar vererek Kıbrıslı Türkleri temizlemek veya da sindirerek egemenlikleri altına sokmak için silahlı saldırılarda bulunmak gibi niyetleri yoksa niye Türkiyenin garantörlüğünden gocunuyorlar pek de anlamış değilim.
Türkiyenin Garantörlüğünün, Rumların 1796 yılında ulusal kahramanları ve şair RigasFereosun ortaya attığı Megaliİdea ülküsünü gerçekleştirmelerine ve kendi elleri ile çizerek Viyanada bastırdığı, her biri 50 x 70 cm boyutlarında 12 paftadan oluşan ve bitmişi de 200 x 210 cm. olanBüyük Helen İmparatorluğu haritasında özellikle içine kattığı Kıbrıs adasının,kurulmasını hayal ettikler Büyük Helen İmparatorluğunun bir parçası olmasını önlediğini düşündükleri kesin.
Herşeye rağmen, Yunanistanın ve kendilerinin batmış olmalarına, dünya devletleri arasında sahtekar millet olarak tanınmalarına rağmen hala daha MegaliIdea fikrini bir gün gerçekleştireceklerini düşünmeleri ve bu nedenle de Türkiyenin garantörlüğüne karşı çıkmaları, bana ne kadarartniyetli olduklarını söylemektedir. Bunun başka bir açıklaması yok.
16 Ağustos 1960 tarihine kurulan Kıbrıs Cumhuriyetinin Anayasasının eki olan Garanti ve İttifak Antlaşmasının temeli, dönemin Türkiye Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Yunanistan Dışişleri Bakanı EvangelosAverof tarafından 1958 yılında Pariste yapılan 1. ve 2. toplantıda atılarak taraflarca kabul edilmiş, 1959 Şubatında Zürihte yapılan toplantıda da taraftar olan Türkiye, Yunanistan ve İngilterenin Dışişleri Bakanları altına imzalarını atmıştı. Anayasanın bütününe ise 1959 yılının Şubat ayında Londrada yapılan son toplantıda tarafların Başbakanları ve Dışişleri bakanları ile Kıbrıs Türk ve Rum Halklarının liderleri imzalarını koymuşlardı.
Bu Garantörlük Antlaşmasını uluslararası hukuk kurallarına ve BMnin geçerli uygulamalarına göre tarafların tümü mutabık olmadığı sürece hiç kimseler değiştiremez. Kıbrıslı Rumlar zaten 1963 yılının Kasım ayında Makariosun Ankarayı ziyaretinden beridir Türkiyenin Garantörlüğünün kaldırılmasının peşindeler.
Niye Türkiyenin Garantörlüğünün kaldırılmasını istedikleri de 1963-1974 arasında yaşadığımız soykırımdan belli oluyor. Ki yukarıda da söylediğim gibi, eğer bir gün uygun bir ortamda Kıbrıslı Türklere saldırmak gibi bir niyetleri yoksa Türkiyenin garantörlüğünden niye gocunduklarını da anlamak mümkün değil.
Ata ATUN
e-mail: ata.atun@gmail.com veyaata.atun@atun.com
http://www.ataatun.org
Facebook: Ata Atun
http://www.twitter.com/ataatun
29 Nisan 2015