İngiltere, Avrupa Birliği´nden ayrılma kararı alalı bir yıl oldu. Uzmanlara göre, ülkede 12 aydır hakim olan siyasi kargaşa yüzünden İngiliz toplumu, Amerikan toplumuna benzemeye başladı. Geleneksel parti siyaseti bir yana bırakılıyor, inanılan değerler siyasi kutuplaşmaları belirliyor
Avrupa Birliği´yle tamam mı, devam mı? Oy pusulasının üzerindeki soru kolay olsa da, geçen yılki referandum çok zor bir sürecin kapılarını açtı: “Referandumda ne yönde oy kullanıldığının en iyi göstergelerinden biri inandığınız değerlerdi. Sosyal liberal misiniz yoksa sosyal muhafazakar mı? Ölüm cezasına inanıp inanmadığınız da göstergelerden biriydi. Bu çok Amerikanvari. Değerler, bugüne kadar siyasetimize yön vermezdi.”
İngiltere´de son genel seçimler de siyasetteki yeni yapılanmayı ortaya koydu.
Tarihi Canterbury kenti, 1918´den bu yana iktidardaki Muhafazakar Parti´nin kalesiydi. Ama bu seçimde kent halkı İşçi Partisi´ne oy verdi. Bunun en büyük nedeni Brexit´in intikamını almaktı.
Brexit, 2016´da Amerika´da Donald Trump´ı başkanlığa taşıyan halkçı bir hareketin parçasıydı.
Ancak İngiltere Başbakanı Theresa May, erken seçim çağrısı yaparak bu hareketi yanlış yorumladı: “Partiler, İngiliz halkının nasıl oy kullandığını, ne hissettiğini anlayarak aynı hizaya gelmeye çalışıyor. Daha mı değerlere bağlı bir siyaset sistemine doğru yol alıyoruz? Evet, bir noktaya kadar tıpkı Amerika´da olduğu gibi. Ve bunu farklı derecelerde tüm demokratik ülkelerde görüyoruz.“
Geleneksel siyasi partilere olan sadakat kırılsa da, Muhafazakar Parti´ye ve İşçi Partisi´ne destek yüzde 82´yle 1970´ten bu yana en yüksek orana ulaştı.
Son seçimlerde Fransa´nın iki geleneksel partisi, Cumhuriyetçiler ve Sosyalistler de, merkez siyasetin yeni ismi Emmanuel Macron tarafından yenilgiye uğratıldı.