Tarih: 11.11.2024 10:47

10 Kasım ve Kafkasya jeopolitiğinin değişmeyen doğası

Facebook Twitter Linked-in

Öncelikle bugün 10 Kasım. Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Atatürk'ün ebediyete intikalinin 86.yılı. Büyük Önderi rahmet ve minnetle anıyoruz. Atatürk sadece Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu değil aynı zamanda Türk tarihindeki en önemli liderlerden biridir. Büyük Atatürk'ün 01 Kasım 1934'te söylediği; "Türk milleti, tarihinle övün; çünkü senin ecdadın, medeniyetler kuran, devletler, imparatorluklar yaratan bir mevcudiyettir. Sen, Anadolu denilen bu yurda, sonradan gelme değil, ilk yerleşip medeniyet kuranların çocuklarısın." sözü Türk tarihinin ve Türk Jeopolitiğinin önemini belirtmesi bakımından çok kıymetlidir.

KAFKASYA JEOPOLİTİĞİ

Kafkasya Jeopolitiği denildiğinde akla doğal olarak Türk dünyası gelir. Yaklaşık 4700 yıl önce Türklerin Kafkasya'dan çıkarak dünyanın diğer bölgelerine gitmeleriyle başlayan süreç, bu günkü küresel jeopolitiğin şekillenmesinde çok önemli bir rol oynamıştır. Ancak enteresan olan Kafkasya jeopolitiğinin 4700 yıl önceki şartları ve önemi ile bugünkü durumun neredeyse aynı olmasıdır. Denizden uzak ve etrafı dağlarla çevrili olan Orta Asya, yaşayanlara güvenlikli bir ortam sunarken, dışarıdan gelebilecek tehditlere karşı da içeride savunmayı güçleştirir. Bu nedenle Orta Asya'nın savunması bölgedeki dost ve kardeş ülkelerin sınırlarından itibaren değil geniş Orta Asya coğrafyasının doğal sınırlarından itibaren başlar. Dolayısıyla bölgedeki bütün Türk topluluklarının bir arada kardeşçe yaşamaktan başka çareleri yoktur. Orta Asya coğrafyası Türkler için kardeşlik kaderidir.

TÜRK DEVLETLER TEŞKİLATI'NIN ÖNEMİ

6 Kasım 2024 tarihinde Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) 11. Devlet ve Hükûmet Başkanları Zirvesi düzenlendi. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın da katıldığı zirve sonucunda önümüzdeki dönemde Türk Devletler Teşkilatı'nın geleceğini şekillendirecek çok önemli stratejik planlamalar yapıldı. Her geçen gün önemi daha da artan Türk Devletler Teşkilatı'ndan bütün Türk Dünyası'nın beklentisi; kültürel, ekonomik, siyasi ve askeri işbirliğinin daha etkin, daha güçlü bir şekilde sağlanmasıdır. Bağların güçlendirilmesi ve devletler arasında daha etkin entegrasyonun sağlanması, TDT'nin yeni teşkil edilecek küresel sistemin başat aktörlerinden biri haline getirebilir. Savaşmayan, çatışmaların ve huzursuzlukların olmadığı, yıpranmamış Orta Asya Türk Birliği'ne dünyanın her zamankinden daha fazla ihtiyacı var.

650 YIL SONRA GELEN AVRUPA BİRLİĞİ

3 Ekim 2009'da Nahçıvan anlaşmasıyla kurulan Türk Devletler Teşkilatı geçen 15 yıllık sürede oldukça önemli ilerlemeler kaydetti. Bir kıyaslama olması bakımından Avrupa Birliği'nin kuruluş fikri ilk olarak 1305 yılında dönemin Fransız kralı Philip'in danışmanı Piere Dubois tarafından ortaya atılmıştır. Dubois, 1305 yılında yayınladığı "Kutsal Toprakların Kurtarılışı" (De Recuperatione Sanctae Terrae) adlı kitabında, Avrupalı Hıristiyan prenslerin aralarındaki kavgaları bırakıp bir araya gelerek ortak bir birlik oluşturmalarını önermiştir. Ancak 650 yıl sonra Avrupa Birliği çatısı altında birleşebilen Avrupalı topluluklara göre TDT'nin oldukça hızlı ilerleme kaydettiğini söyleyebiliriz. Elbette yapılması gereken çok iş ve atılması gereken daha pek çok adım var TDT için ama güvenlik bunların başında gelmektedir. Bu kapsamda Türkiye'nin savunma teknolojilerindeki kapasitesi ve askeri birikimi TDT'niın ortak savunmasının oluşturulması için öncü bir rol üstlenebilir. Kitabın ortasından konuşacak olursak mesela neden Türk Devletler Teşkilatı'nın ortak bir Çelik Kubbesi olmasın değil mi? Olacak inşAllah.

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —