• BIST 100

    10183,38%0,24
  • DOLAR

    32,21% 0,14
  • EURO

    35,08% 0,02
  • GRAM ALTIN

    2473,46% 0,25
  • Ç. ALTIN

    3933,17% 0,00

“Türkiye artık hem doğusuna hem batısına bakıyor”

 “Türkiye artık hem doğusuna hem batısına bakıyor”

Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev, Türkiye’yi Avrasya Ekonomik Birliği’ne üye olmaya davet etti. Davete Türkiye’nin nasıl karşılık verebileceğini Türk Hava Kurumu öğretim üyesi Cemil Ertem ile Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İ

Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Türkiye’yi Rusya öncülüğünde kurulan Avrasya Ekonomik Birliği’ne (AEB) üye olmaya resmen davet etti. Bu davet, Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamayla duyuruldu. Birliğin yeni üyelerin katılımına açık olduğunu söyleyen Kazak lider, 'Türkiye ve diğer ülkeler gelecekte birliğe üye olabilir” dedi. Kazak lider, Kırgızistan ve Ermenistan’ın da birliğe dahil olması için planlamalar içinde olduğunu da vurguladı.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise, bu davete yanıt niteliğinde bir açıklama yaptı. Polonya`nın başkenti Varşova`da düzenlenen 'Küresel Sınamalar Karşısında AB ve Türkiye” konferansında konuşan Arınç, AB üyeliğinin Türkiye için temel hedeflerden biri olduğunu belirterek, “Avrupa Birliği ile entegrasyon sağlanamazsa, Avrasya’ya yöneliriz” dedi.

Daha önce Başbakan Erdoğan da Avrasya`ya yeşil ışık yakmıştı. Başbakan’ın Rusya ve Çin’in başını çektiği “Şangay İşbirliği Örgütü”ne katılımla ilgili sözleri, kamuoyunda günlerce tartışılmıştı. Başbakan Erdoğan “Sayın Putin`e söyledim, bizi Şangay beşlisine alın, biz de AB`ye `allahaısmarladık` diyelim” ifadelerini kullanmıştı.

Son yılların en çok tartışılan siyasi ve ekonomik işbirliği projesi “Avrasya Ekonomik Birliği”nde imzalar geçtiğimiz Mayıs ayında atılmıştı. İlk olarak Rusya, Kazakistan ve Belarus’u ekonomik ve siyasi anlamda aynı çatı altında birleştiren anlaşma, 1 Ocak 2015 itibarıyla yürürlüğe girecek. 3 ülke arasında aşamalı olarak mal, hizmet, para ve iş gücünün serbest dolaşımı olacak.

Nazarbayev’in davetinin Türkiye tarafından nasıl karşılanacağını enerji ve ekonomi uzmanı Cemil Ertem ile Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Beril Dedeoğlu değerlendirdi.

“TÜRKİYE RESMİ BİR YANIT VERMEYECEK AMA BU DAVET TARTIŞILACAK”

Türkiye’nin söz konusu davete bu sıralar resmi bir yanıt vermeyeceğini düşünen Ertem, yine de bu konunun tartışılacağını belirtti ve şunları söyledi: “Yanıt vermemesinin sebebi de NATO üyesi ve AB’yle müzakere süreci içinde. Batı’yla entegrasyon konusunda hedefleri olan bir ülke. Dolayısıyla bu çerçevede bu tür yeni oluşumlara yönelmeyeceğini düşünüyorum. Çok proaktif bir dış politika izliyor. Kendi şartlarında bir AB üyeliği istiyor ve birliği buna zorluyor. İkinci olarak da Kafkasya ve Ortadoğu coğrafyasında hatta Kuzey Afrika’da barış ve entegrasyon yanlısı bir politika izliyor. “

“TÜRKİYE’NİN DAVETE TAVRI RUSYA İLE İLİŞKİLERİ DOĞRULTUSUNDA BELİRLENECEK”

Ertem, Türkiye’nin bölge ülkeler ile ilişkilerinin eksenini ise şu sözlerle özetledi: “Türkiye’nin burada iki tane önemli adımı var: bir tanesi yeni ipek yolunu oluşturacak ve Çin’den gelip Kafkasya içlerinden çıkıp Akdeniz üzerinden Orta Avrupa’ya varacak koridorları hayata geçirmeye çalışıyor. Bakü-Tiflis- Kars demiryolu inşaatı bunun en son örneği. Mondros gibi Boğaz’dan transit geçişlerinde Türk egemenliğini bir şekilde atlayan 20’inci yüzyıl anlaşmalarını da Türkiye ortadan kaldırma doğrultusunda çalışmalar yapıyor. Burada Avrasya Birliği dediğimiz Rusya’nın girişimleri, gümrük birliğini de aşan bir ortak entegrasyon çerçevesine oturuyor. Türkiye’nin buradaki tavrı Rusya’nın Türkiye ile ilişkilerine ve Rusya’nın Batı dünyasına karşı takındığı tavra göre belli olacak. Rusya burada hakimiyet kaygısından çok bölge haklarını gözeten yeni bir kalkınma çerçevesi izliyor. Putin burada, bölge halklarını enerji kaynaklarına kavuşması ve büyüme potansiyellerinin öne çıkması, refaha kavuşması durumlarını öne çıkartıyor.”

“TÜRKİYE BÜTÜN GELİŞMELERİ KENDİ ÇIKARLARI DOĞRULTUSUNDA DEĞERLENDİRECEKTİR”

Türkiye’nin şimdiye kadar bütün bu bölgede Kuzey Irak, İran, Azerbaycan ve Türkmenistan enerjilerinin Avrupa pazarlarına ulaşması noktasında bir geçiş ülkesi olduğunu anımsatan Ertem, “Hem bu konumunu değerlendirmek istiyor hem de bu ülkelerin özgürce kendi doğal kaynaklarını değerlendirmelerini destekliyor. Türkiye kendi çıkarları doğrultusunda bütün bu gelişmeleri değerlendirecektir diye düşünüyorum. Türkiye artık hem doğusuna hem batısına bakıyor ve kendi çıkarlarını hem de bölgedeki yoksul halkların çıkarlarını değerlendirecektir ve onlara da kol kanat gerecektir” dedi.

“TÜRKİYE’DE BİR EKSEN KAYMASI YOK”

Peki, sözkonusu davetten sonra Türk dış politikasında bir kırılma; ya da eksen değişikliği beklemek doğru mu? Ertem’in yanıtı şöyle: “Türkiye’de bir eksen kayması yok. Ama Türkiye cumhuriyet kurulduğundan beri 80 yılı bulan dış politika geleneğini çeşitlendirme ve kendi çıkarları doğrultusunda daha da derinleştirerek devam ettirmekte. Ama ‘Türkiye yüzünü Batı’dan çevirip doğuya dönecek, AB yerine Avrasya Birliği’ne girecek’ gibi bir durum söz konusu değil.”

“HER İKİ BİRLİĞE ÜYELİK TEK BİR KOŞUL ALTINDA MÜMKÜN”

Beril Dedeoğlu “AEB üyeliği Türkiye için ekonomik açıdan yararlı olabilir, ama AB’ye üyelik sürecine aykırı gelmemeli” yorumunda bulundu. Prof. Dr. Dedeoğlu, Türkiye’nin her iki oluşuma da üye olmasının ancak Avrupa Birliği ve Avrasya Ekonomik Birliği arasında özel bir serbest ticaret anlaşması imzalanması halinde mümkün olabileceğini vurguladı. Dedeoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’nin Avrasya Ekonomik Birliği içinde olması ekonomik açıdan yararlı olabilir. Ama Türkiye’nin AB’ye üyelik süreci çerçevesinde içinde bulunduğu müzakere süreci böyle bir üyeliğe aykırı olabilir. Eğer bir aykırılık yoksa, Türkiye’nin buna imza atmış olması, o dünyaya ait bir siyasi birliğe katılmaktan çok, bir başka ekonomik birliğin faaliyetlerinden yararlanması anlamına gelir. Ancak, Türkiye’nin her iki birliğe aynı anda birine aday diğerine üye şeklinde var olması mümkün değil. Avrupa Birliği ve Avrasya Ekonomik Birliği kendi aralarında özel bir serbest ticaret anlaşması imzalarsa, Türkiye’nin her ikisinde de yer alması
söz konusu olabilir. Bu tıpkı Portekiz, İspanya ve İngiltere’nin hem EFTA üyesi hem AB üyesi olmasına benzer.”

“AB’NİN RUSYA LİDERLİĞİNDEKİ BÖLGESELLEŞMEYE YAKLAŞMASI KOLAY DEĞİL”

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Kasım 2010’da Almanya’ya yaptığı ziyaret sırasında “AB – Rusya Ortak Pazarı” kurulmasını önermişti. Putin’in önerisi, “Lizbon’dan Vladivostok’a kadar uyum içinde bir ekonomiler topluluğu” oluşturmasını hedefliyordu. Rus lider, Avrasya Ekonomik Birliği’nin 29 Mayıs’ta resmen kurulmasının ardından AB’ye rakip olmadıklarını, işbirliğine açık olduklarını yineledi. Ancak Brüksel, Rusya’nın ortak Pazar ve işbirliği önerilerine temkinli yaklaşıyor.

Bu durumu yorumlayan Beril Dedeoğlu, AB’nin Rusya’nın ortak pazar önerisine olumlu yaklaşmamasının nedeni olarak ABD’yi işaret etti ve “Bu daha global ölçekte bakılması gereken bir durum. AB şu an ABD ile büyük bir serbest ticaret anlaşması müzakereleri sürdürüyor. Kavgalı toplantılar sürdürüyor. Dolayısıyla şimdi bu sonuçlanmadan Rusya’nın liderliğini yaptığı bir bölgeselleşmeye yaklaşması mümkün değil. Bu hem piyasa parametreleri hem de siyasi tercihler açısından çok kolay bir durum değil” dedi.

“HÜKÜMETİN AVRASYA AÇIKLAMALARI AB’YE UYARI NİTELİĞİNDE”

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Kazakistan’ın davetine yanıt niteliğinde yaptığı açıklamaya ve Başbakan Erdoğan’ın geçmişte Avrasya`ya yeşil ışık yakan sözlerine de değinen Dedeoğlu, bu açıklamaların AB’ye yönelik bir uyarı niteliği taşıyor olabileceğini söyledi. Dedeoğlu, “Şangay aynı zamanda stratejik bir örgütlenme. Aynı anda hem NATO’da hem Şangay’da olunması çok söz konusu olabilecek bir şey değil. Bu açıklamaların ağırlığı öbür tarafa kaydırma tehdidi içerdiğini ve AB’yi uyarmaya yönelik olduğunu düşünüyorum. Bülent Arınç’ın yaptığı açıklamanın da böyle olduğu kanısındayım. Çünkü o açıklamanın öncesi de var: Esas hedeflerini AB olduğu, ama bu konuda çok ciddi engellerle karşılaştıklarını, sürecin ivmelenemediğini ifade ettikten sonra, ‘İsteksizseniz söyleyin bilelim’ şeklindeki bir yaklaşıma karşılık geldiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE VE ERMENİSTAN AEB’DE BİR ARAYA GELEBİLİR”

Rusya, Belarus ve Kazakistan’dan oluşan Avrasya Ekonomik Birliği’ne Ermenistan ve Kırgızistan’ın da üye olması bekleniyor. Peki, siyasi açıdan sorun yaşayan Ermenistan ve Türkiye’nin AEB çatısı altında yer alması mümkün mü? Beril Dedeoğlu, iki ülkenin Karadeniz Ekonomik İşbirliği gibi oluşumlar içinde yer aldığını hatırlatarak, “Böyle bir oluşum içinde bir araya gelinebilir ama Türkiye açısından çok daha büyük bir sorun böyle bir kuruluşun içinde olup olmaması” değerlendirmesinde bulundu. Dedeoğlu, “Aslında Türkiye ile Ermenistan ilişkilerinin düzelmesinin yolunun tam da bu tür işbirlikleri içinden geçtiğini düşünüyorum. Böyle bir oluşum içinde bir araya gelinebilir ama Türkiye açısından çok daha büyük bir sorun böyle bir kuruluşun içinde olup olmaması. Yoksa, Türkiye ve Ermenistan Karadeniz Ekonomik İşbirliği çerçevesinde aynı kuruluşunun da içerisindeler. Bunun ikili ilişkiler açısından bir sorun oluşturacağı kanaatinde değilim, tersine tam da böyle başlayacağı kanaatimdeyim” dedi.



23° / 13.4°

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor