• BIST 100

    10045,7%-0,37
  • DOLAR

    32,36% -0,38
  • EURO

    34,72% -0,20
  • GRAM ALTIN

    2408,87% -0,56
  • Ç. ALTIN

    3886,52% 0,00

Hristiyanların Güneydoğu`ya Dönüşü

 Hristiyanların Güneydoğu`ya Dönüşü

Kim düşünebilirdi ki, bir gün Suriye’de savaş çıkacak ve Türkiye’nin kıyısında köşesinde kalmış bir köyde antik çağlardan kalma bir din ve gelenek yeniden doğacak.

Diana Darke


Suriye’nin yerleşik en eski Hristiyan topluluklarından olan bir grup, iç savaştan kaçıp Türkiye’nin güneydoğusuna yerleşti. Kendilerine burada bir hayat kurmayı arzulayan Suriyeli Hristiyanlardan Peder Joaquim de burada kendine bir hayat kurdu.

Genç peder, 11 senedir Hollanda’da yaşıyordu.

Nusaybin tepelerinde yenilenmiş bir kilisenin önünde konuştuğumuz Peder Joaquim, “Cemaatim sağ salim olduğu için her gün Tanrı’ya şükrediyorum. Pazar günleri kilisemiz tıka basa doluyor, ayin yapabiliyoruz.” diyor.

Kilisedeki değişiklikleri sorunca, “Buralarda kökten bir değişikliğe gittik. 1980’lerde geldiğimde bu bölgede yol bile yoktu. Dağın tepesinde yıkıntı bir kilise, içini otlar, sarmaşıklar bürümüş… Binanın tepesinde sadece bir çan vardı. Yahudiler bir zamanlar burayı kullanmışlar. Türk hükûmeti son zamanlarda azınlıklara ihtimam gösterirken buradaki kiliseyi de yeniden onardı ve bizlerin hizmetine sundu.” diyor.

Dicle ve Fırat nehirleri üzerine hidroelektrik santrali inşa edilince tarımda da verimlilik oldukça artmış. Amaç, aralarında Kürt kökenli vatandaşlar da olmak üzere bölgede iş gücünün artması ve göçün azalması.

Dünyanın en eski dinine mensup Hristiyan Suriyeliler, artık bu topraklara yerleşmiş, evleri ise Türkiye’nin güneydoğusu olmuş.

Hükûmet ve Kürtler

Bu topraklarda Hristiyan ve Müslüman savaşları yüzyıllarca sürmüş. Türklerin Anadolu’ya gelmesiyle Hristiyan nüfus oldukça azalmış. Rahipler ve din adamları Hristiyanlığı yaşatmak için büyük mücadeleler vermiş. Peder, “İki yıl önce Türkiye’ye geldiğimde ve bu kiliseyi yenilemek için izin istediğimde, Türk hükûmeti hemen kabul etti. Restorasyon çalışmalarına başladılar. Elektriğimiz bağlandı, dağ ve köy yollarımız yapıldı.” diyor.

“Türk hükûmetinden izin almak çok da kolay olmamıştır herhâlde.” dedim. “Hayır, tam tersi çok kolay oldu. Bizi iki kez toplantı için çağırdılar ve sonra hemen kabul ettiler. Avrupa Birliği’ne girme yolundaki Türkiye’de kanunlar değişiyor. Bu da bizim için bir avantaj sağlıyor. Hatta öyle ki cemaatimizden bilgili, kültürlü kişiler, Avrupa’dan buraya dönüp yatırımlarını bu ülkede yapıyor. Buradaki en büyük sorunumuz, Kürt kökenli komşularla arazi ihtilafları. Kilisemizin arazilerine girip sahiplenmeye çalışıyorlar. Evet, bizler burada azınlığız ama yerel halkın bütün haklarına sahibiz.” diyor.

Savaşla Birlikte Yeniden Doğdu

Köy çok ıssızdı, âdeta hayat belirtisi yoktu. Fakat savaşla birlikte Avrupalı ve Suriyeli Hristiyanlar buraya gelip hayat verdiler. Bir zamanlar 80 hane varken şimdi 150 hane oldu. Suriyeliler, üzüm bağları kurup burada şarap bile yapmaya başladı. Bu şaraplar, Mardin ve Midyat’taki butik otellerde satışa sunulmaya başlandı.

“Midyat’ın biraz dışında bir Suriye mülteci kampı vardı, yeni kurulmuştu ama yarısının boş olduğunu gördüm.” dedim. Peder, “Burası Suriyeli Hristiyanlar için kurulmuştu. Arazisi bir Suriyeli iş adamına aitti. İş adamı burayı bağışladı. Bu kampa çok sayıda Suriyeli Hristiyan mültecinin geleceği düşünülüyor.” dedi.

Kim düşünebilirdi ki? Bir gün Suriye’de savaş çıkacak ve Türkiye’nin kıyısında köşesinde kalmış bir köyde antik çağlardan kalma bir din ve gelenek yeniden doğacak.

Belki de Peder Joaquim… Kim bilir? (İngiliz BBC Hintçe Servisi, 18 Ağustos 2013)

 



16.8° / 12.2°

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor