Tarih: 17.10.2013 00:45

AB’den dengeli rapor

Facebook Twitter Linked-in

Amerikanın Sesi

Geçen yıllara oranla oldukça farklı bir yöntemle kaleme alınan Avrupa Birliği Komisyonu’nun İlerleme Raporu’nda, belgenin doğası gereği hem eleştiri hem de övgü var. Bununla birlikte Avrupa Birliği Komisyonu’nun eleştirilerle övgüler arasında denge kurma çabası belirgin şekilde hissediliyor.

Oluşan hassas dengede, Türkiye’de son dönemde reformlar ve Avrupa Birliği müktesebatına uyum alanında atılan adımlar oldukça etkili oldu. Buna bir de açılma kararı alınan ancak resmi açılışı rapor sonrasına ertelenen bölgsel politika ve yapısal araçların koordinasyonu başlığı konusunda Avrupa Birliği Komisyonu’nun olumsuz hava yaratmama çabası eklenince ortaya mevcut denge çıktı.

Raporun dengeli olması Türkiye’de eleştirilecek konu başlığı kaldığı anlamı taşımıyor. Başta gezi olayları, bu olaylar sırasında güvenlik birimlerinin aşırı güce başvurması, ülkede diyalog ortamının yerine derin kutuplaşma atmosferi bulunması, adalet sistemindeki aksaklıklar, ifade ve basın özgürlüğü alanında yaşanan sorunlar eleştirilerin odaklandığı başlıca alanları oluşturuyor.

Alevilerin karşı karşıya kaldığı sorunlar, Kıbrıs sorunu bağlamında yaşanan sıkıntılar ve Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmaması gibi konular da Avrupa Birliği Komisyonu’nun daha önceki yıllarda yayımladığı belgelere yansıttığı eleştirileri yinelediği konu başlıkları olarak dikkat çekiyor.

“Hükümetin daha fazla demokratikleşme ve siyasi reformlara yönelik taahhüdünü koruduğu” mesajının verildiği belgede, hem son demokratikleşme paketi hem de daha önce açıklanan yargı reformu paketleri Türkiye’nin başarı hanesindeki puanları yükselten belli başlı unsurları oluşturdu. Avrupa Birliği’nin Türk ekonomisine yönelik yaklaşımını da bu kategoriye sokmak mümkün.

Raporda yer alan “parlamento-sivil toplum” ve “hükümet-sivil toplum” ilişkilerini sistematik, kalıcı ve yapısal danışma mekanizmalarıyla geliştirme tavsiyesi de mevcut durumdan Avrupa Birliği’nin duyduğu rahatsızlığı gösteren bir içeriğe sahip.

Sivil-asker ilişkilerindeki siviller lehine gelişmeden memnuniyet duyan Avrupa Birliği Komisyonu’nun, anayasa hazırlığı konusunda aynı memnuniyet seviyesine sahip olduğunu söylemek ise oldukça zor. Raporda, kuvvetler ayrılığı, etnik referans içermeyen vatandaşlık tanımı gibi önemli siyasi konularda uzlaşı sağlanamamış olmasının not edilmesi, anayasa hazırlık sürecinde netlik ve şeffaflık eksikliği olduğu yönündeki vurguya yer verilmesi de Avrupa Birliği’nin bu alanda ilerleme beklediğini net şekilde ortaya koyuyor.

Çözüm sürecinde yaşanan gelişmeler de Türkiye’nin bu yılki rapor açısından elini güçlendiren unsurlar arasında yer aldı.

Raporda, “hükümetin terörü durdurma ve ülkeyi terk eden PKK üyelerine güvenli geçiş sağlama konusunda kararlı hareket ettiği” belirtilirken “Hükümetin barış süreci inisiyatifi dönüm noktası oldu ve Kürt aktörlerin güçlü katılımı sağlandı. Güneydoğu’nun ekonomik ve sosyal kalkınmasını kolaylaştıracağı umudu paralelinde Kürt meselesi ve çözüm yöntemleri genişçe tartışıldı” ifadeleri kullanıldı.

Raporla birlikte yayımlanan Strateji Belgesi’nde “Türkiye aday ülke ve AB için stratejik bir ortak. Türkiye geniş ve dinamik ekonomisiyle AB’nin önemli bir ticaret ortağı ve gümrük birliği sayesinde AB’nin rekabet edebilirliğinin değerli bir tamamlayıcısı” deniliyor.

Belgede, AB-Türkiye ilişkilerinin potansiyelini tam anlamıyla kullanmanın en iyi yolunun aktif ve inanılır bir katılım müzakeresi çerçevesinde mümkün olduğu kaydediliyor.

Türkiye’nin işleyen piyasa ekonomisi olduğunun kaydedildiği belgede, AB müktesebatına uyum bağlamında iyi ilerleme sağlanan alanlar malların serbest dolaşımı, mali hizmetler, enerji, bölgesel politikalar, bilim ve araştırma ile eğitim ve kültür olarak sıralanıyor.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —