Tarih: 30.11.2016 17:35

AB Bakanı Ömer Çelik İle Mülakat

Facebook Twitter Linked-in

 

ARD

MARKUS PREISS (Sunucu): Sayın Bakan, Avrupa Parlamentosu (AP) geçen hafta Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasındaki üyelik müzakerelerini dondurma kararı aldı. Bugünkü ilişkilerinizi nasıl yorumlarsınız?

ÖMER ÇELİK (Avrupa Birliği Bakanı): Biz bu Parlamento kararının vizyonsuz bir karar olduğunu söyledik. Bunu birçok kez tekrarladık. Durumu görmeniz lazım. Yaz ayında, 15 Temmuz´da büyük bir darbe girişimi atlattık. Irak ve Suriye ile 1.295 kilometre uzunluğunda bir sınırımız var. Ülke içinde terörle mücadele ediyoruz, buna ek olarak Suriye´deki durum nedeniyle üç milyon sığınmacımız var.

Yani tüm bunlar dikkate alındığında AB kuruluşlarından daha fazla dayanışma ve daha fazla destek beklediğimiz bir dönemdeyiz ama AP bunun yerine üyelik müzakerelerinin dondurulmasını talep ediyor. Vizyon yok, bu karar yanlış.

Seneye AB´nin farklı ülkelerinde seçimler yapılacak. Bu, kısa süre sonra Avrupa haritasında başka bir görüntü oluşacağı anlamına geliyor. Aşırı sağcıların atağa geçtiğini görüyoruz, Avrupa´da ırkçılığın arttığını görüyoruz. Bu, Avrupa´yı tehdit ediyor.

ABD´deki seçimlerin ardından, Sayın Trump´ın büyük bir ihtimalle transatlantik ilişkileri değiştireceğini duyuyoruz. Buna ek olarak “Brexit” konusu var. Yakın gelecekte büyük belirsizliklerle karşı karşıyayız. Bu aslında Avrupa ile Türkiye arasında daha güçlü köprülerin, daha güçlü mekanizmaların kurulması gerektiği anlamına geliyor.

PREISS: Ama Cumhurbaşkanınız Sayın Erdoğan buna rağmen Avrupa Parlamentosundaki oylamanın yapıldığı akşam, sığınmacılara kapıları açmakla tehdit etti. Bu ne zaman gerçekleşecek ve neden?

ÇELİK: Biz Türkiye olarak kimseyi hiçbir şekilde tehdit etmiyoruz ama gerçekçi olmamız gerekiyor. Biz AB ile Türkiye arasında verilen sözleri düşünüyoruz. AB sözlerini yerine getirmedi. Buna ek olarak yaz ayında büyük bir darbe girişimi atlattık ve AB´nin üst düzey yöneticilerinden destek görmedik. İslam Devleti (İD), PKK ve darbecilerle mücadele ediyoruz, zor dönemler geçiriyoruz.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan´ın açıklamalarına bakacak olursak; Türkiye ve AB´nin birbirlerine karşılıklı olarak söz verdiğini söylemek zorundayım ama burada söz konusu olan iki tarafın da sözlerini yerine getirmesi ve kabul etmesidir. Taraflardan biri sözünü tutmadığında sığınmacı anlaşmasının tamamı diğer taraf için manasızdır.

PREISS: Doğru anladıysam sığınmacılara Avrupa kapılarını açmak istemiyorsunuz?

ÇELİK: Bu aramızdaki anlaşmanın sürdürülebilir olup olmamasına bağlı. AB anlaşmanın bir parçasına sahip çıkarken diğer parçalarına sahip çıkmıyor. Dolayısıyla AB sözlerini yerine getirmediği müddetçe ya da dayanışma ve destek yerine sürekli olumsuz kararlar duyduğumuz müddetçe bizim bundan sonrasında sığınmacı anlaşmasını aynı şekilde sürdürmemiz de mümkün değil. Bununla Türkiye´nin şimdiye kadar yaptığı gibi aynı şekilde sığınmacı anlaşmasına bağlı kalamayacağını söylemek istiyorum.

Anlaşmada vize muafiyeti, sığınmacıların dağıtılması, Türkiye´nin Suriyeli sığınmacılar için iki kez 3 milyar avro alması ve üyelik müzakerelerinin hızlandırılması gibi önemli unsurlar var. Tüm bunlar anlaşmanın temeliydi ama bizler bu sözlerin hiç birinin yerine getirilmediğini görüyoruz aksine Avrupa Parlamentosu müzakereleri hızlandırmak yerine müzakereleri durdurmayı öneriyor.

Türkiye´ye yapılacak mali yardımlara gelince çok yavaş ilerleme sağlandığını söyleyebilirim. Ülkemizde eğitime ihtiyacı olan 800 bin Suriyeli çocuk var. Yardım mekanizması çalışmaya başlayana kadar bu çocuklar ne yazık ki emekli olma yaşına gelecek. Verilen sözler şu anda tutulmuyor. Avrupa Parlamentosu Türkiye´yi, sözlerini yerine getirmemekle tehdit ederken Türkiye´nin bundan sonra bu anlaşmaya bağlı kalmasının bir manası kalmıyor.

PREISS: Türkiye gururlu bir ülke, son on yılda güçlü bir ekonomik büyüme yaşadı, coğrafi konumu nedeniyle de önemli bir stratejik ortak. Türkiye neden üyelik müzakerelerine bizzat son vermiyor?

ÇELİK: Biz evet büyük bir ülkeyiz, evet büyük bir demokrasiye sahibiz. Türkiye son yıllarda üye olmadan da önemli ilerlemeler kaydetti. Üyelik istemesek de büyümeye, gelişmeye ve ilerlemeye şimdiye kadar yaptığımız gibi aynı şekilde devam ederiz ama biz Avrupa Birliğinin bir üyesi olmak istiyoruz çünkü bunun, AB ve Türkiye´ye yani iki tarafa da avantaj sağlayacağına inanıyoruz. AB´deki değerlere, demokratik entegrasyona ve AB´nin olası küresel bir güce dönüşme potansiyeline bakarsak Türkiye AB´de olmak zorunda. Bu, Türkiye´nin ulusal çıkarlarına önemli bir avantajı sağlayacak.

AB´nin son günlerde daha çoğulcu mesajlar vermesi gerektiğini düşünüyorum. Bu mesajlara ihtiyacımız var çünkü bazı politikacılar AB´nin Hristiyan bir topluluk olduğuna inanıyor. Müslüman Türkiye´nin olası AB üyeliği, büyük bir çoğulcu mesaj iletmiş olur. Bu, Müslüman dünyasına büyük bir mesaj ve önemli bir hedef göstermiş olur.

PREISS: Peki, Sayın Erdoğan´ın geçen hafta ifade ettiği, kapıları yeniden açma tehdidi ne anlama geliyor? Bu sadece Türk halkının isteklerine ve duygularına hitap eden bir iç siyasetçinin sesi mi yoksa Türkiye Cumhurbaşkanı´nın sesi mi? Bizler Sayın Erdoğan´ı her zaman ciddiye alıyoruz.

ÇELİK: Ben Sayın Cumhurbaşkanımızı 20 yıldır çok iyi tanıyorum. O hiçbir şeyi iç ya da dış siyaset olarak ayırarak söylemez. Bir şey söylüyorsa bunu inandığı için söylüyordur.

Az önce Türkiye´nin şu anda baş etmeye çalıştığı şeyleri dile getirdim. Türkiye için çok zor bir durum ve böyle anlarda Avrupa Parlamentosunun kararlarıyla karşı karşıya kalıyoruz. Bu yüzden Sayın Erdoğan´ın söylediği her şey yerinde ve haklı, iç siyasi meselelerle hiçbir ilgisi yok. Önümüze bakacak olursak sözlerin yerine getirilmesi ve kabul edilmesi gerekiyor. Türkiye´ye karşı dürüst ve ölçülü konuşulmalı. AB, sığınmacı anlaşmasında başarı elde ettiğimiz dönemdeki gibi kara propaganda yapan çevrelere karşı mesafe koymalı. İlerlemek için konuşma kanallarını açık bırakmalıyız. Şimdi güçlü ve ciddi ilişkiler kurmamız gereken bir zamandayız.

Cumhurbaşkanımızı iyi tanıyan Avrupalı politikacılar dürüst ilişkilerle, açık bir diyalogla gerçekten de ilerleme sağlanabileceğini biliyor.(Almanya,ARD-30.11.2016)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —