Tarih: 02.12.2016 18:12

ABD ve İran: Ortak mı, Düşman mı?

Facebook Twitter Linked-in

 

Bir süredir İran ve ABD´nin çıkarlarının kesiştiği konular, menfaatlerinin örtüştüğü alanlar artıyor. Misal, İran´ın “Şam, Tahran demektir” ifadesiyle ayakta kalmasını sonuna kadar savunacağını ifade ettiği Esad rejimini yıkmak, ABD için bir öncelik olmaktan çıkalı çok oluyor. Irak´ta da Bağdat yönetiminin desteklenmesi, Haşdi Şaabi ile Irak ordusunun koordineli bir şekilde hareket etmesi bu işbirliği alanlarına örnek olarak verilebilir. Temmuz 2015´te imzalanan nükleer anlaşma ise “ABD Ortadoğu´da tarafını seçti” yorumlarına kapı açmıştı. Ancak iki ülke arasında çok sert görüş ayrılıkları, kırmızı çizgiler de var, İsrail gibi...

Kimi zaman dolaylı işbirliği, kimi zaman menfaatlerin kesişmesi olarak tanımlanabilecek bu durumun boyutları neler? 1979 Devrimi´nden beri görünürde düşman olan Tahran ile Washington arasında bugün Ortadoğu´da zımni bir ortaklıktan söz edilebilir mi? 

1979´dan nükleer anlaşmaya

Resmi söylemler ortada... 4 Kasım 1979´da devrimci gençlerin Tahran´daki Amerikan Büyükelçiliği´ni basıp içerideki diplomatları rehin almasından bu yana İran ile ABD arasında diplomatik ilişkiler yok. Hatta iki devlet o zamandan beri birbirini öncelikli tehdit ve düşman olarak görüyor. İran Devrimi´nin temel şiarlarından birisi olan anti-emperyalizm, günümüzde büyük ölçüde Amerikan ve Siyonizm karşıtlığına dönüştü. 4 Kasım, İran´da her yıl ‘Küresel Emperyalizme Karşı Mücadele Günü´ olarak anılıyor ve Amerikan karşıtlığının en önemli sembolü. ABD, emperyalist bir güç olmanın yanı sıra ‘İslam Devrimi´nin´ amansız bir düşmanı olarak görülüyor.

Öte yandan ABD, ‘terörizm destekçisi devlet´ olarak nitelediği İran´ı nükleer programı, silahlanma programları ve bölgesel politikaları nedeniyle ‘Amerikan ulusal çıkarları için süregelen bir tehdit´ olarak görüyor. İki devlet arasındaki gerilim, ABD Başkanı Bush´un İran´ı ‘şer ekseni´nin parçası olarak niteleyip ‘rejim değişikliği´ politikası gütmesiyle zirveye çıktı. Başkan Obama ise, rejim değişikliği politikasından vazgeçse de ‘bütün seçeneklerin masada´ olduğunu söyleyerek İran üzerinde askeri baskıyı artırdı ve İran´a karşı ağır yaptırımlar uyguladı. Temmuz 2015´te imzalanan nükleer anlaşmaysa bu tabloyu değiştirmeye başladı, ABD-İran gerginliği göreceli olarak azaldı.

Haberin devamı için : http://www.orsam.org.tr/index.php/Content/Analiz/5019?s=orsam|turkish




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —