• BIST 100

    10045,7%-0,37
  • DOLAR

    32,36% -0,38
  • EURO

    34,72% -0,20
  • GRAM ALTIN

    2408,87% -0,56
  • Ç. ALTIN

    3886,52% 0,00

Amerika´nın Emperyalist İmparatorluğu

Amerika´nın Emperyalist İmparatorluğu

Sömürge-sonrası imparatorluklar, karmaşık örgütlenmelerdir. Çok-katmanlı bir şekilde düzenlenmişlerdir – görece olarak otonom ulusal ve bölgesel müttefiklerden itaatkar vasal devletlere dek uzanırlar ve aralarında bir takım varyasyonla

 

Prof. James Petras 

Günümüzde imparatorluk fikri, istikrarlı bir küresel yapı olarak faaliyet göstermez – her ne kadar hedefi ve çabaları bu yönde olsa da. ABD en büyük emperyalist güç iken, Rusya ve Çin gibi bazı önde gelen küresel siyasi-ekonomik ve askeri güçleri egemenliği altına almamaktadır. 

ABD gibi emperyalist güçlerin yerleşik bölgesel uyduları vardır, ancak aynı zamanda bağımsız yerel ekonomik ve siyasi zorluklardan dolayı bir takım yenilgiler yaşamakta ve geri adım atmaktadır. 

İmparatorluk, askeri veya ekonomik yapılara sıkı sıkıya içkin, sabit bir yapı değildir. Bir dizi rakip güç ve ilişki içerir ve bunlar zaman ve koşullara göre değişir. Dahası, emperyalist ülkelerin müttefikleri ve müşterileri, sabit itaat modelleri üzerinden hareket etmezler. İdeoloji, askeri doktrin ve emperyalist yöneticilerle bağlantılı ekonomi politikasına dair genel anlaşmalara itaat olsa bile, bazı tebaa devletler emperyalist olmayan piyasalar, yatırımcılar ve ihracatçılarla olan bağlantılarının izinden gidebilmektedir. 

Eğer emperyalist gücün küresel dünyası karmaşıksa ve belli bir düzeye kadar belirsizse, emperyalist devletin iç siyasi, ekonomik, idari ve askeri yapısı da öyledir. Emperyalist siyaset aygıtı, güvenlik kurumlarına, diplomatik ve temsili birimlerden daha çok bağlıdır. Ekonomik kurumlar, yerel piyasalar ve üreticiler karşısında çok-uluslu şirketler tarafından yönetilen denizaşırı piyasalara göre örgütlenmişlerdir. “Piyasa ekonomisi” ise bir isimlendirme hatasıdır. 

Askeri-güvenlik kurumları ve bütçeleri, birçok devlet görevlisini ve kamu kaynağını kullanmakta, piyasaları ve diplomatik kurumları askeri önceliklere bağımlı kılmaktadır. 

Emperyalist devlet operasyonları askeri ve sivil idari aygıt üzerinden işlerken, göz önünde bulundurulması gereken rekabetçi sosyo-siyasi bir sınıf ve etnik-askeri yapılanmalar söz konusudur. 

Emperyalist devletin temel kurumlarının etkin veya “gerçek gücünü” analiz ederken, hedefler ile sonuçlar, amaçlar ve gerçek performans arasında bir ayrıma gitmek gerekiyor. Yorumcular genellikle “emperyalist güç ve egemenlik” arasında yeterince fark gözetmezler; ancak aslında bazı politikalar spesifik ulusal, yerel veya bölgesel ittifaklar sebebiyle maliyetli kayıplarla ve geri çekilmelerle sonuçlanabilir. 

Dolayısıyla, emperyalist devlet politikasının ivedi ve uzun vadeli yapıları ve yönelimini anlamak için birçok katmandaki müttefikler ve rakipler arasındaki emperyalist etkileşime yakından bakmak oldukça önemlidir. 

Bu makalede ilk olarak lider-takipçi şeklindeki emperyalist ilişkiler dört bölgede tarif edilecek: 

  • ABD-Batı Avrupa-Kanada;
  • Asya-Pasifik;
  • Orta Doğu-Afrika; ve
  • Latin Amerika

Ardından ise, çatışmalar ve mücadele alanları tespit edilecek. Bunun akabinde, çağdaş “imparatorluk haritası” incelenecek. Bundan sonraki aşamada ise, Batılı emperyalist müttefikler ile onların halihazırdaki rakipleri arasındaki güç uyuşmalarını ele alacağız. Son bölümde, emperyalist devlet ve ekonomik küreselleşme arasındaki ayrışma kaynakları ile emperyalist müttefikler ile onların takipçileri arasındaki ayrışma ve kopuşları inceleyeceğiz. 

Batı´daki Emperyalist Müttefikler Tabakası 

Batı emperyalizmi, dominant ABD´nin beş katmanlı bir sistem üzerinden etkileşime geçtiği, karmaşık, piramit şeklinde bir yapıdır. Lider ve takipçi devletler arasında yatay ve dikey bir yapılanma söz konusudur ve basite indirgeyici türden “merkez, yarı-periferi ve periferi”ye dair “güneş sistemi” metaforları üzerinden anlaşılmaları mümkün değildir. 

İmparatorluğun ikinci katmanı, askeri destek ve ekonomik bağlar sağlamak suretiyle üst katmanları alt katmanlarla bağlantılandırır; bir yandan da kendi jeopolitik alanlarını genişletmek üzere otonom katmanları güvence altına alır. 

Batı´daki üçüncü emperyalizm katmanında Polonya, İskandinavya, Benelüks ülkeleri ve Baltık devletleri bulunur. Bunlar coğrafi ve ekonomik olarak Batı Avrupa´nın kapsam alanı içerisinde olup, ABD-NATO askeri egemenliğine de askeri açıdan bağımlıdırlar. Üçüncü katman heterojen bir gruptur; çok ileri ve sofistike refah devletleri olan İsveç, Norveç, Danimarka, Hollanda ve Belçika gibi ülkelerden görece olarak geri kalmış Letonya, Estonya, Litvanya ve Polonya´ya dek uzanır. Bu ülkeler, çok az bağımsız güç girişiminde bulunurlar ve birinci ve ikinci katmandaki emperyalist merkezlerden gelecek korunmaya bağımlıdırlar. 

“Dördüncü katman” devletleri arasında; Yunanistan, İspanya, Portekiz, Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya, Bulgaristan ve Romanya var. Bunlar özünde uydu ülkeler; lider emperyalist ülkelerin izinden gidip onlara üs, birlik ve turistik tesis sağlıyorlar. Genel itibariyle, bölgesel veya küresel çatışmalarda bağımsız bir söz hakkı veya karar alma gücüne sahip değiller. İstikrarsızlıkları ve zaman zaman radikal muhalefetlerinin patlak vermesine rağmen, düşük katmandaki ülkelerin AB ve NATO hiyerarşisinin kontrolündeki üst katmanlarla ilişkisini kesmesi gerekiyor. 

Beşinci katman uydular arasında, kısa süre önce “üretilen” Arnavutluk, Kosova, Makedonya, Slovenya ve Hırvatistan gibi mini-devletler var ve bunlar askeri üs, turistik cennet ve ekonomik olarak bağımlı devletler gibi işliyorlar. Birinci ve ikinci katmanın “rejim değişikliği” politikalarının olduğu kadar, NATO öncülüğünde çok etnisiteli ve sosyal refah devletlerinin kalıntılarını yok edip Rusya´nın özellikle Yugoslavya´daki etkisini yok etmeyi amaçlayan savaşlar sonucunda dağılan devletlerin birer sonucu. 

Batı imparatorluğunun lider-takipçi yapısının haritalandırılması, askeri kaynakların dağılımına ve bunların Rusya sınırı boyunca konumlanmasına bağlıdır. ABD-AB İmparatorluğu, çok-katmanlı imparatorluğun artan ekonomi taleplerini karşılama sorunuyla karşı karşıya bulunmaktadır. İmparatorluk, kapasitesini aşmıştır ve bu durum değişen ticaret ittifaklarına ve emperyalist liderlerin dikte ettiklerinin “ötesine” geçmeye dönük bağımsız baskıya yol açmıştır.

Yazının devamı için : http://asam.org.tr/amerikanin-emperyalist-imparatorlugu/



17.7° / 12.2°

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor